Açık Kaynak Verileri Nasıl Okunmalı

0

Açık kaynaklar, istihbarat servislerin günümüzde en çok başvurdukları kaynakların başında gelmektedir. Sınırsız bir bilgi deryası gibi gözükse de birçok kontamine olmuş veride bu kaynakların içinde rahatça barınabilmesinden dolayı bilgilerin güvenirliği de sıklıkla tartışılmaktadır. 

Gelgelim, “açık kaynak” hâlâ en büyük bilgi yataklarındandır ancak artık çok daha profesyonel ve dikkatli incelenmesi gerekmektedir.

İstihbarat servislerinin bu konuda yetişmiş, yetenekli ve uzman kadroları bulunmaktayken bizlerin faydalandığı açık kaynak verilerinin doğru ve güvenirliği konusunda neler yapmamız gerektiği konusunda ise ciddi bir boşluk fark edilmektedir. 

En basit haliyle şöyle sorayım;

Açık kaynaktan ulaştığımız bir verinin “doğruluğu ve güvenirliğinden” nasıl emin olabiliriz?

İlk ve en basit cevap; olamayız.

Ancak ihtimalleri düşürmemiz – düşürebilmemiz için bazı metotlar da yok değil. 

İlk önce sahip olduğumuz bilginin değer ve kıymetine bakmamız lazım. Magazinsel veriler açık kaynaklarda fazlasıyla bulunurken çok önemli bilgiler de aynı kaynakta ender de olsa karşımıza çıkabilir. Bunu ayırt etmek için haberin içinde kullanılan “dil” ile “haberin amacı” arasındaki farklara anlam yönüyle bakılması yeterli olacaktır. Şöyle örnekleyelim;

“XXX Devlet Başkanı, ziyaret için gittiği Kongo’da resmi karşılamanın hemen ardından ilk olarak yardım kuruluşlarının, gıdaya ulaşamayan Kongolular için kurdukları tesise gitti. Orada Başkan XXX çocuklarla çok neşeli zamanlar geçirdiği kameralara yansıdı.”

Verinin bu olduğunu kabul edersek, burada XXX devlet başkanının Kongo’ya resmi bir ziyaret yaptığını görüyoruz. Bu asıl veri! Magazin kısmı ise çocuklarla kameraya yansıyan neşeli halleri. Kimsenin zerre umurunda olmayan bir konu bu. Bu veri içinde asıl önemli olan, o devlet başkanı Kongo’ya neden gitti? Çocukları güldürmek için olmadığı kesin.Peki, neden ilk, yardım kuruluşlarının tesislerine gitti? Resmi karşılama sonrası böyle bir protokol uygulanır mı? (Elbette uygulanmaz) Peki tüm bunlar olurken Kongo Devlet Başkanı ne yapıyordu? Sık sık saatine bakıp Başkan XXX’in devlet sarayına gelmesini mi bekliyordu? Yoksa Başkan XXX, Kongo Devlet Başkanını tanımıyor muydu? Aralarında bir sorun mu vardı? Başkan XXX’in ülkesinin Kongo’dan beklentileri neydi? Bu çirkin davranış neden sahnelenmişti? Neydi anlaşamadıkları asıl konu? Başkan XXX ne demek istiyordu?

İşte bu sorular; yukarıda yazdığım gibi haberde kullanılan dil ile haberin amacı arasında farkları ve magazinsel veri ile gerçek/ gizlenmiş veriyi görmemizi sağlar. Bu soruları sorabildikten sonra cevapları bilip bilmemeniz artık o kadar da önemli değildir.

Açık kaynaklarda ulaşılan bilgilerin en kötüsü ise verinin tamamen yanlış ve gerçeklerle hiçbir bağının olmamasına bağlı olarak yayılmış olma sorunudur. Bu bilerek oluşturulmuş bir laboratuvar çalışması da olabilir ki yüksek ihtimalle böyledir. Bu, birçok kazanım – çıkar elde etmek için uygulanan yaygın bir yöntemdir.

Peki, bunları nasıl fark edeceğiz?

Öncelikle haber çaprazlama ya da karşıt grubun servislerini takip etme buna çözüm olmayacak hatta fikirlerinizi daha da kirletecektir. Yapmanız gereken ise ilgili haberin ilk kaynağına ulaşamayacağınıza göre haberin çıkış yerinden sorguya başlamak olmalıdır. Yine bir haberle örnekleyelim;

“Belgrad’ın Krnjaca bölgesinde dün çıkan silahlı çatışmada ikisi kadın, beşi erkek toplam 7 kişi hayatını kaybetti. Ölenlerin tamamının Müslüman Sırplar olduğu öğrenildi. Aşırı sağcı – ortodoks Sırpların bölgede sık sık tacizlerde bulunulduğu da daha önce elimize ulaşan bilgilere göre kayıt edildi.”

Sosyal medyada karşılaştığımız ya da karşılaşabildiğimiz haberlerden hiçbir farkı yok değil mi? Rahatlıkla yayılabilir ki bu metni şu an ben uydurdum. Ve bu tip haberleri sık sık görüyoruz. Burada yapılması gereken ilk şey; önce Belgrad/ Krnjaca bölgesini araştıracağız. Kimler var, ne kadardır oradalar, nasıl yaşıyorlar, neler yapıyorlar ve hatta hayatı nasıl kazanıyorlar. Din dağılımına, etik ve kültürel haritalarına bakacağız. 

Ve şu sonuç karşımıza çıkacak; Krnjaca’da hiç Müslüman yok… Nasıl yani? 7 kişinin öldürüldüğünü yazıyor siteler?Evet, doğru. 7 kişi öldürülmüştür. Ve evet ölenlerin 7 ‘si Müslüman da olabilir. 

Devamında birkaç farklı ve yerel Belgrad haberlerine baktığımızda şunu göreceğiz; 

“Belgrad / Krnjaca’da dün akşam saatlerinde çıkan çatışmada 11 kişi öldü. Ölenlerin yedisinin Bosna’nın Novo Selo bölgesinden gelen Arnavut mafya üyeleri, dördünün ise Krnjaca’nın yerel mafya üyelerinden olduğu tespit edildi. Emniyet güçleri araştırmaya devam ediyor.”

Bakın; ortada bir haber var. Ve evet, ölenler var. Ölenler o bölgede ve yine ölen yedi kişi de Müslüman! Ama hiç de aşırı sağcı ya da dinler arası savaş gibi değil. Hatta alakası bile yok. Ki ölen yedi Müslümanın nasıl Müslüman oldukları bile belli değil. Bir mafya hesaplaşması ya da çekişmesine bağlı olarak pek katılmasam da farklı bir çözüm tekniği… 

Ancak bu haberi size servis edenlerin diğer haberlerine ve kullandıkları dile bakınca neden böyle bir manipülasyon yaptıklarını da anlamanız çok uzun sürmeyecektir. Demem o ki; ulaştığınız açık kaynağın ilk kaynağına ulaşamasanız bile çıkış noktalarını yakalamanız size “gerçek ile sahteyi” göstermeye yetecektir.

Günümüzde gerek istihbarat bilimi gerekse uzmanlar artık “sosyal medyayı” bir “açık kaynak” olarak görmüyor. Bu alandaki değerlendirme, denetleme ve uyguladıkları tekniklerde açık kaynak verilerine göre çok farklı. Ancak “…bilgi her yerdedir…” ve bu sebeple sosyal medyayı da yok sayamazsınız. Sosyal medyada ulaştığınız bilginin “doğru, kesin ve doyurucu” bir bilgi olduğunu nasıl anlayabiliriz peki? İyi ve iddialı bir JPEG, net olarak kayıt edilmiş bir video hatta net bir ses kaydı o verinin gerçek olduğunu gösterir mi? Elbette ki hayır. Tabii evinizin bir odasında son teknoloji ile donatılmış teknik bir laboratuvarınız yoksa… 

Hiç şüphe yok ki sosyal medyada yayılmış bilgilerin %97 gibi ciddi bir oranı “değiştirilmiş, hiç olmamış, gerçekleşmemiş ve mantıken de hayat bulması imkânsıza yakın” verilerdir. Ve oran bu kadar yüksek olunca sosyal medyada ki bilgilerin ne kadar güvenilir olduğunu da yorumlarınıza bırakıyorum. 

Ancak orada göze gelmeyen, değmeyen bir %3’te var ve orada öylece duruyor. Aynı “doğru, kesin ve doyurucu”bilgilerin de sosyal medyada öylece durduğu gibi. Ve tekrar yazıyorum, eğer elinizde en son gelişmelerle yükseltilmiş bir sosyal medya teknolojiniz yoksa o verilerin gerçekliği konusunda çok sağlam şüpheleriniz olması adınızı asla kaybedenler listesine yazmaz. İstihbarat servislerinin ellerinde bu teknolojiler olduğu için sosyal medya onlar için daha avantajlı bir habitattır. Ancak sosyal medyadaki gerçek ile sahte arasındaki fark bizler için %97 ile %3 arasındaki fark kadardır.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz