- Kılıçdaroğlu: MİT onun emrinde, bizim gizli kapaklı görüşmemiz varsa çıksın açıklasın - 29 Nisan 2023
- Demir Grup Sivasspor 1 – 3 Fenerbahçe.. - 29 Nisan 2023
- Yurt dışına kayıtlı seçmenler oy vermeye başladı.. - 29 Nisan 2023
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin Meclis Grup Toplantısında konuştu. 30 Aralık Cuma günü başkent Ankara’da bir suikast sonucu hayatını kaybeden Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı Sinan Ateş’le ilgili Akşener, “Suikast, emniyet ve istihbarat birimlerini ayağa kaldırması gereken bir olaydır. Güvenlik güçlerimizin, bu önemli olayın acilen aydınlatılması için ellerinden geleni yapacağına inanıyorum.” dedi.
“2023’ün daha ilk sabahında, bizi adeta selamlayan zamları kim yaptı?” diyen soran Akşener, şöyle devam etti: “Sözüm ona yönettiğiniz devletin tüm kalemlerinde en azı yüzde 120’ler seviyesine varan bu zamları kim yaptı? Makyajlı enflasyon rakamlarının bile üzerine çıkan oranlardaki bu zamları kim yaptı? Cevabı ben vereyim: Sen yaptın, Sayın Erdoğan! Bu zamları bizzat sen yaptın!
Bir de çıkmışsın utanmadan ‘Bizim sırtımızda küfe var. Bizim sırtımızdaki küfe, 85 milyonun taşındığı bir küfe.’ diyorsun. Hadi oradan be hadi oradan! Evet, sizin sırtınızda bir küfe var. Ama o küfede, 85 milyon vatandaşımız yok. O küfede, 5 müteahhidiniz var! O küfede, doymak bilmeyen yandaşlarınız var! O küfede, 5-10-15 maaş alan arsız danışmanlarınız var! O küfede, Katar’a maça gitmek için kullandığınız lüks uçaklarınız var! O küfede, günlük maliyeti, 18 milyonu bulan, saray sefanız var! O küfede, bitmeyen yolsuzluklar, hırsızlıklar, arsızlıklar var! Ez cümle; o küfede, milletimize dair sadece vebal var, ah var, kul hakkı var, ıstırap var!”
Akşener’in konuşması şu şekilde:
Aziz milletim, değerli milletvekilleri, sevgili gençler, kıymetli basın mensupları;
Sizleri saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Yeni yıldaki ilk grup toplantımıza hoş geldiniz, sefalar getirdiniz.
30 Aralık Cuma günü, başkent Ankara, bir suikaste sahne oldu.
Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı Sinan Ateş’e düzenlenen suikast,
emniyet ve istihbarat birimlerini, ayağa kaldırması gereken bir olaydır.
Güvenlik güçlerimizin, bu önemli olayın acilen aydınlatılması için,
ellerinden geleni yapacağına inanıyorum.
Bu vesileyle, buradan da,
merhum Sinan Ateş’e Allah’tan rahmet,
başta Bengisu ve Banuçiçek evlatlarımız olmak üzere,
ailesi ve sevenlerine sabırlar diliyorum.
Başımız sağ olsun.
Aziz milletim;
Ocağımızı saran, aklımızı yoran, kalbimizi yaralayan dertlerimize,
derman aradığımız bir yılı daha, geride bıraktık.
Yaşadığımız sayısız zorlukların içerisinde, bazen;
bir gencimizin, bir çocuğumuzun, başarısıyla mutlu olduk.
Bazen;
Bir millî bayramımızın coşkusuyla umutlandık.
Bazen;
Bir millî maçımızın sonucuyla gururlandık.
Bazen;
Bir mazluma uzanan yardım eliyle duygulandık.
Ve her zaman;
Zulme ve zalimlere karşı,
dimdik duran bir mücadele ruhuyla, dolup taştık.
İşte şimdi;
O ruhun, Türkiye’yi yeniden ayağa kaldıracağı zamandayız.
Çünkü bu yıl, çok kıymetli bir dönüm noktasındayız.
Çünkü bu yıl;
büyük Türk Milleti’nin,
tarihteki en parlak başarılarından biri olan Cumhuriyetimizin,
100’üncü yılındayız.
Nasıl ki;
1923 yılında,
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ümüzün önderliğinde,
şanlı millî mücadele ruhumuzla,
Türkiye’yi en muhteşem zirveye çıkardıysak;
2023 yılında da;
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün çocuklarıyla,
aynı ruhla, aynı inançla, aynı azimle,
Türkiye’yi, içine düştüğü bu girdaptan,
çekip çıkaracağız!
Artık, gün gibi ortada duruyor ki;
o sene, bu sene!
Hiç kimsenin şüphesi olmasın:
Bu sene, geçtiğimiz tüm senelerden, farklı olacak.
Çünkü bu sene;
Cumhuriyetimizin ikinci asrının şafağında,
Türk Milleti, yeniden tarih yazacak!
2023 yılıyla birlikte Türkiye;
kurucu değerlerine, yeniden kavuşacak!
2023 yılıyla birlikte Türkiye;
Bir elinde demokrasinin,
diğer elinde de, kalkınmanın meşalesini tutacak!
2023 yılıyla birlikte Türkiye;
Huzurla, umutla ve bereketle dolacak!
Emin olun, çok az kaldı!
Bu vesileyle, yeni yılınızı kutluyor,
sevdiklerinizle birlikte,
huzurlu, sağlıklı, bol ve helal kazançlı,
mutlu bir yıl diliyorum.
Aziz milletim, değerli arkadaşlarım;
Hiçbir öngörüsü gerçek olmayan,
Hiçbir hesabı tutmayan,
ve hiçbir sözünün arkasında durmayan Sayın Erdoğan;
2023 yılının ilk günlerinde de,
artık alıştığımız yönetim performansına,
kaldığı yerden devam ediyor.
Biliyorsunuz kendisi, geçtiğimiz günlerde, yine bir açıklama yapmıştı.
Demişti ki;
“2023’te herkes hesabını, yüzde 20’ler seviyesindeki bir enflasyona göre yapsın.”
Hatta bu sözüne ek olarak;
iktidar olarak, bunun aksi yönünde hareket edenlere yönelik de,
yetkilerini kullanacaklarını söylemişti.
Hay hay, çok güzeeel.
O zaman, ben de buradan, kendisine sormak istiyorum:
Madem öyle;
2023’ün daha ilk sabahında, bizi adeta selamlayan zamları, kim yaptı?
Sözüm ona “yönettiğiniz” devletin, tüm kalemlerinde,
en azı, yüzde 120’ler seviyesine varan bu zamları, kim yaptı?
Makyajlı enflasyon rakamlarının bile,
üzerine çıkan oranlardaki bu zamları, kim yaptı?
Cevabı ben vereyim:
Sen yaptın, Sayın Erdoğan!
Bu zamları bizzat sen yaptın!
Madem söz verdin, o zaman hodri meydan.
Buyur, sözünü tut.
Hesabı tutmayan sensin!
Aksi yönde hareket eden sensin!
Tüm bu zamları yapan sensin!
Millete verdiği sözden dönen de,
her zamanki gibi, yine sensin, Sayın Erdoğan!
Bir de çıkmışsın, utanmadan;
“Bizim sırtımızda küfe var.
Bizim sırtımızdaki küfe, 85 milyonun taşındığı bir küfe.” diyorsun.
Hadi oradan be, hadi oradan!
Evet, sizin sırtınızda bir küfe var.
Ama o küfede, 85 milyon vatandaşımız yok.
O küfede, 5 müteahhidiniz var!
O küfede, doymak bilmeyen yandaşlarınız var!
O küfede, 5-10-15 maaş alan, arsız danışmanlarınız var!
O küfede, Katar’a maça gitmek için kullandığınız, lüks uçaklarınız var!
O küfede, günlük maliyeti, 18 milyonu bulan, saray sefanız var!
O küfede, bitmeyen yolsuzluklar, hırsızlıklar, arsızlıklar var!
Ez cümle;
O küfede, milletimize dair sadece;
vebal var, ah var, kul hakkı var, ıstırap var!
Aziz milletim;
Sayın Erdoğan’ın sırtındaki,
bu israf ve yolsuzluk küfesinin, ceremesini,
maalesef milletçe biz çekiyoruz.
Onlar, memleketimizin kaynaklarını,
har vurup harman savururken,
faturayı, biz ödüyoruz.
Onlar, tüm beceriksizlikleriyle, saray sefası sürerken,
bizler, asgari ücretle, geçinmeye çalışıyoruz.
Biliyorsunuz, yeni asgari ücret,
aylık net, 8 bin 500 lira olarak açıklandı.
İşverene maliyeti ise, 11 bin 750 lira oldu.
Hâlbuki, Türk-İş’in, Aralık ayında açıkladığı açlık sınırı,
8130 liraydı…
Biz de, İYİ Parti olarak, tam da bu yüzden,
asgari ücretin, 9600 lira olmasını,
ve bu sayede, enflasyon canavarıyla boğuşan vatandaşlarımızın,
hiç değilse, birkaç ay, nefes almasını önermiştik.
Çünkü bu arkadaşlar, belli ki hâlâ anlamadılar ama,
kendi elleriyle hortlattıkları, enflasyon canavarı yüzünden,
açıklanan asgari ücret artışı, daha hesaplara yatmadan eriyip gidecek.
Çünkü açıklanan asgari ücret,
açlık sınırının, sadece 370 lira üzerinde.
Ve maalesef, enflasyonun, yakıcı artışı doğrultusunda,
önümüzdeki ay muhtemelen, açlık sınırının altında kalacak.
Yani;
Türkiye’de çalışanların, yaklaşık yüzde 60’ının aldığı ücret,
açlık sınırının altında olacak.
Yani;
Kürsülerden, hamasi tiratlar atan Sayın Erdoğan,
milletimizi açlığa mahkûm edecek.
Yani;
“Asgari ücretliyi, enflasyona ezdirmedik” yalanı,
gün gibi ortaya çıkacak.
Değerli dava arkadaşlarım;
Biliyorsunuz, bizim asgari ücret teklifimizin, bir yanında da,
işverene destek vardı.
Sayın Erdoğan, bu desteğin, 250 lira olacağını söyledi.
Ancak bu rakam, maalesef kabul edilebilir bir rakam değil.
Çünkü, bu desteğin;
ilk kez verilmeye başladığı yıldan, bugüne bakıp,
enflasyona endekslersek, 400 lira olması gerekir.
Hatta;
ilk verildiği yıldaki, brüt asgari ücrete göre oranını, sabit tutarsak,
bu desteğin, 600 lira olması gerekir.
Ancak, Bay Kriz ve saz arkadaşlarının elinde,
ekonomimiz, o kadar kötü yönetiliyor ki;
açıklanan her rakam, çalışanlarımız açısından yetersiz,
işverenlerimiz açısından da, karşılanması zor bir rakam oluyor.
İşte o nedenle;
daha önce söyledim, şimdi de tekrar etmek istiyorum:
Aslında rakamların büyümesi, hiçbir şey ifade etmiyor.
Önemli olan, enflasyonu aşağı çekmek.
Önemli olan, insanımızın, alım gücünü artırmak.
Önemli olan, verimliliği sağlamak.
Çünkü;
enflasyon sarmalı sürdükçe,
gelen ücret artışları, refahı arttırmaz.
Üstelik, hane halkının, özel sektörün ve kamunun,
mali dengelerinde de, bozulmaya neden olur.
İktidarın izlediği, mevcut yol,
çok kısa bir süre içinde, enflasyonu arttırarak,
asgari ücret zamlarını eritir.
Yani;
enflasyon sorununu çözmediğiniz müddetçe;
asgari ücreti, 10 bin lira yapsanız bile;
vatandaşın, alım gücünü ve refahını artıramazsınız.
Eğer ki, milletimize bir faydanız dokunsun istiyorsanız;
öncelikle enflasyonu düşürün!
Ama şimdiden söyleyeyim:
Ne Nebati Bakan’ın, ışıltılı gözleri ve boş sözlerine,
Ne de, Sayın Erdoğan’ın tarot fallarına bakarak,
enflasyonu düşüremezsiniz.
Çünkü, enflasyonu düşürmek için, öncelikle;
Memleketi, “Recep Tayyip Erdoğan retrosundan”, çıkartmak gerekir.
Çünkü, enflasyonu düşürmek için;
Liyakatsiz, ciddiyetsiz ve beceriksiz yöneticileri,
derhâl kapının önüne koymak gerekir.
Çünkü, enflasyonu düşürmek için;
Ekonomide güveni, istikrarı ve öngörülebilirliği sağlamak,
Akıl ve bilim dışı politikalara, bir an önce, son vermek gerekir.
Çünkü, enflasyonu düşürmek için;
Kurumları ayağa kaldırmak, kurumsal aklı ve hafızayı devreye sokmak,
Merkez Bankası ve TÜİK başta olmak üzere,
kurumlara bağımsızlıklarını, yeniden iade etmek gerekir.
Çünkü enflasyonu düşürmek için;
Serbest piyasa kurallarını, hiçe sayan uygulamalara, derhâl son vermek,
para ve maliye politikalarını, uyumlu hâle getirmek gerekir.
Ez cümle;
Enflasyonu düşürmek için;
Bay Kriz ve ucube sisteminden, kurtulmak gerekir!
Değerli arkadaşlarım;
Aslında Sayın Erdoğan da, gidişatın farkında…
Nereden mi biliyorum?
Giderayak, “seçimi kaybetsek de, bu işte yokum.” dediği işleri,
birer birer yapmaya başladı da, oradan biliyorum.
Eveet, EYT düzenlemesinden bahsediyorum.
Eee demek ki, artık seçimi kaybedeceğini,
o da, yavaş yavaş içselleştirmeye başladı…
Ama yanlış anlaşılmasın:
Biz bu durumdan, ziyadesiyle memnunuz.
Muhalefet korkağı bir iktidarın,
her gün, biraz daha sözümüze gelmesini,
büyük bir keyifle izliyoruz.
Hatta, önümüzdeki seçimlerden sonra,
hiç değilse, insan içine çıkabilmeleri için,
bundan sonra da, bizi takip etmelerini,
kendilerine tavsiye ediyoruz.
Hep söylediğim gibi:
Bizim çözümlerimiz, projelerimiz, mirî maldır.
Alsınlar kullansınlar.
Yeter ki, milletimize faydası olsun.
Bu vesileyle;
Yıllarca yılmadan, yıkılmadan, müthiş bir hak mücadelesi yürüten,
Kırmadan, dökmeden, haklarını arayan,
ve sonunda, o haklarını söke söke alarak,
esas tebriği hak eden, EYT’li kardeşlerimi, yürekten kutluyorum.
Düzenleme, milletimize ve memleketimize,
hayırlı, uğurlu olsun.
Değerli EYT’li kardeşlerim;
Sonu zaferle biten bir mücadeleye imza attınız.
Gücünüzü gösterdiniz ve kazandınız.
Ama şunu asla unutmayın ki;
Size EYT müjdesi verenler;
hakkınızı teslim etmek için adım atmadılar.
Buna mecbur kaldılar!
Çünkü siz, onları mecbur bıraktınız!
Siz, tek adama ve ucube sistemine, diz çöktürdünüz!
İnadını kırdınız!
Söylediklerini yedirdiniz!
Yaa sandık korkusu, işte böyledir!
Koltuk elden gidiyor kaygısı, işte böyledir!
Millet iradesinin yenilmez gücü, işte böyledir!
Seçmenin yeniden velinimet olması, işte böyledir!
Siz bugüne kadar;
Birleştiniz, mücadele ettiniz ve hakkınız olanı aldınız.
Hiç merak etmeyin ki, biz de bugünden sonra;
Bu kanunun, bir an önce Meclisten geçmesi için,
elimizden geleni yapacak,
söke söke aldığınız hakkı, yasa ile taçlandıracağız.
Ayrıca hakkaniyet gereği;
1999 yılı öncesi sisteme girmiş olan,
potansiyel EYT’lilerin de,
bu düzenlemenin, kapsamı içine alınmasını sağlayacağız!
Peki bu kadar mı?
Elbette değil.
Asıl mücadele, buradan sonra başlayacak.
Şimdi sizlere sormak istiyorum:
“Eğer asgari ücret, adı üstünde asgari ücretse;
O zaman, nasıl oluyor da,
asgari ücretin altında, emekli maaşı verilebiliyor?”
Aslında bu soruyu, ben sormuyorum.
Bu soruyu;
Sinop’ta, Tekirdağ’da, Kayseri’de, Konya’da,
ve ülkemizin dört bir yanında, emeklilerimiz soruyor.
Hem de yıllardır soruyor.
Ben de yıllardır, bizzat dinliyorum.
Ve bu kürsüden, yıllardır tekrar ediyorum:
“Emeklilerimizi, daha fazla yokluğa mahkûm etmeyin.” diyorum!
“Emekli maaşlarını, bir an önce, asgari ücret düzeyine çıkarın.” diyorum!
“Artık bu sesi duyun.” diyorum!
İşte bu yüzden, bugün de;
emeklilerimizin dertlerini, Milletin Evi’ne taşıyoruz.
İktidardakiler de,
seçim kaybetme korkusuyla, tir tir titrerken;
bir yandan da, açsınlar, milletin sesini dinlesinler.
Bu hafta, Milletin Kürsüsü’nde,
emeklilerimizin sesini, saraya duyurmak üzere,
Tüm Emekliler Derneği Teşkilat Sekreteri,
Neriman Gençoğlu kardeşimizi ağırlıyoruz.
Kendisini kürsüye davet ediyorum.
Buyurun Neriman Hanım.
Söz de, kürsü de sizindir.
Söz de, kürsü de, emeklilerimizindir!