Alevîlik

0
Mehmet Gündoğdu
Latest posts by Mehmet Gündoğdu (see all)

Dini, tasavvufî, itikadi, kültürel ve siyasal hayatımızda geniş kullanım alanı olan bazı terimler var, bunların asıl, gerçek anlamlarını, bu terimleri ifade edenler tarafından da bilinmediği bir gerçektir.

Seçim vesilesi ile gündeme gelen, Alevî-Alevîlik, Kızılbaş-Kızılbaşlık, Bektaşi-Bektaşilik, Sünnî-Sünnîlik vb. terimler bunlardan bazıları. Bu yazımızda Alevî-Alevîlik terimlerin gerçek manalarını yazmak istiyoruz. 

Sözlükte “Ali’ye mensup” anlamına gelen kelimenin çoğul şekli Aleviyye ve Aleviyyûn’dur. Alevî terimi İslâm kültür tarihinde Hz. Ali soyundan gelenler mânasında, ayrıca siyasî, tasavvufî ve itikadî anlamda kullanılagelmiştir. Hz. Ali soyundan, oğulları Hasan, Hüseyin, Muhammed b. Hanefiyye, Ömer ve Abbas vasıtasıyla gelenlere Alevî denilmiştir (Makrîzî, I, 8). 

Emevîler’in son dönemlerinden itibaren Hz. Ali’nin soyundan gelenler, özellikle Hasan ve Hüseyin’in neslinden olanlar için şerifseyyidemîr gibi lakaplar yanında Alevî nisbesi de kullanılmaya başlamış ve bu husus daha sonraki devirlerde devam etmiştir. Günümüzde de aynı nesle bağlı olanlar bu nisbeyi kullanmaktadırlar (el-Ḳāmûsü’l-İslâmî, V, 463-466). 

Emevî ve Abbâsî devirlerinde iktidara karşı Hz. Ali soyuna mensup çevrelerde beliren hareketlerde Alevî nisbesi kendini göstermiş, fakat bazan da Hz. Ali soyu ile hiçbir bağı bulunmayan çevreler, sadece hareketlerine nüfuz ve yaygınlık kazandırmak amacıyla kendilerini Alevîliğe nisbet etmişlerdir. 255 (869) yılında Basra’da ortaya çıkan Zenc İhtilâli buna bir örnek teşkil eder.

İslâm siyasî tarihinde ise bu terim ilk defa hilâfetle ilgili anlaşmazlıklar sırasında kullanılmaya başlamıştır. Hz. Peygamber’in vefatını müteakip ortaya çıkan ve üçüncü halifenin öldürülmesinden sonra da şiddetlenen hilâfet münakaşalarında Ali tarafını tutanlara el-Aleviyye veya şîatü Alî (Ali’ye bağlı olanlar, Ali taraftarları), denilmiştir.

Bu anlamıyla Alevî terimi Hz. Ali taraftarlarından oluşan siyasî topluluğu ifade eder. Bununla birlikte, Abbâsîler’in iktidarı boyunca merkezî idarenin zayıflaması sonucu İslâm dünyasının muhtelif yerlerinde ortaya çıkan ve mahallî idareyi ellerine geçiren veya müstakil devletler kurabilen sülâleler de kendilerinin Hz. Ali soyuna mensup olduklarını göstermek üzere Alevî nisbesini kullanmışlardır. 

Fas’ta İdrîsîler ve bizzat Alevî nisbesini taşıyan sülâle, Mısır’da Fâtımîler, Yemen’de Süleymânîler ve Ressîler, Kuzey İran’da Zeydîler ve İspanya’da Hammâdîler Alevî devletler olarak görülürse de bunların çoğunun gerçekte Hz. Ali’nin soyu ile bağları bulunmadığı bugün bilinmektedir.

Alevî terimi tasavvufta bazı tarikatların ortak adı olarak da kullanılmıştır. Tasavvufun XI. yüzyıldan itibaren tarikatlar şeklinde teşkilâtlanmasından sonra bunlardan bazıları silsilelerini çeşitli maksatlarla Hz. Ali’ye dayandırdıkları için “Alevî tarikatlar” diye tanınmışlardır. Kādiriyye, Halvetiyye ve Rifâiyye bunlardandır. Bazıları da -Nakşibendiyye gibi- silsilesini Hz. Ebû Bekir’e dayandırdıklarından “Bekrî” diye anılmışlardır.

Bununla birlikte alevî teriminin asıl anlamını kazandığı ve yaygın olarak kullanıldığı saha, Hz. Ali hakkında beslenen inançlara dairdir. Genellikle Şiîler ve Şîa içinde yer aldıkları kabul edilen bazı mezhepler Alevî nisbesini alırlar. Nitekim Zeydiyye, İsnâaşeriyye gibi mutedil Şiîler’in yanında Beyâniyye, İsmâiliyye ve Bâtıniyye mensupları Alevî diye bilinirler. 

Fakat çağımızda asıl Alevîler olarak tanınan iki itikadî mezhep vardır. Bunlardan biri, bugün genellikle Lübnan, Suriye, Hatay yörelerinde varlığını sürdüren Nusayrîlik, diğeri ise XIII. yüzyılda Anadolu’daki etnik ve sosyal-dinî kaynaşmaların bir sonucu olarak ortaya çıkan ve XVI. yüzyılda Safevîler’in propagandası ile gelişen Kızılbaşlık’tır. Bu mezhebe bağlı olanlar Osmanlı arşiv belgeleri ve vekāyi‘nâmelerinde kızılbaş veya Râfizîler diye geçmesine rağmen bunlar kendilerine Alevî nisbesini vermişlerdir. 

Hz. Ali ve Ehl-i Beyt sevgisi, tevella (Ehl-i Beyt’i sevenleri sevme) ve teberra (Ehl-i Beyt’i sevmeyenleri sevmeme) gibi Aleviliğin temel esaslarına bağlı oluşları dolayısıyla Bektaşiliğe de Alevilik denilebilir. 

Ancak Türkiye’de her Bektaşi Alevi olduğu halde, her Alevi, Hacı Bektaş’a Horasan Ereni sayıp hürmet etmesine rağmen, Bektaşi değildir. 

Alevi yazar Rıza Zelyut’a göre Bektaşilik ile Alevilik arasında bir fark bulunmamaktadır. Ona göre, Hacı Bektaş Veli, Anadolu Aleviliği’nin büyük piridir. Onun genelde kendine özgü bir tarikat veya yol yaratması da yoktur. Büyük pir Alevi’dir, der.

Her iki grubun temel inançları bir birine benzerlik arz etmekle beraber sosyal yapıları ayrıdır. Kızılbaşlar/Aleviler yüzyıllar boyunca genellikle aşiret çevrelerinden gelen ve kırsal alanda yaşayan gruplar olup, Bektaşiler şehir merkezlerinde yaşayan ve daha çok eğitimli kimselerin oluşturduğu yapıdır.

Her iki grup da Hacı Bektaş Veli’yi sevip saymalarına rağmen Aleviler Hacı Bektaş Dergah’ına değil, Peygamber soyundan geldiklerine inandıkları ocaklara bağlıdırlar.

Aslında Bektaşilik bir tarikat olduğu için, bu tarikatın yollarına uyan herkes Bektaşi olabilir. Ama Alevilik soya bağlıdır ve ancak ana-babası Alevi olan kişi Alevi olabilir.

Alevilik ve Bektaşilik hakkında bir çok eser yazmış olan F.R.Haslok, Aleviler ve Bektaşiler arasında inanç konusu ile ilgili şöyle bir farktan bahseder: Aleviler, Beşinci İmam Muhammed Bakır’dan (Abbasiler’e karşı çıkmış ve şehid edilmiş) el tuttuklarını öne sürerlerken, Bektaşiler, pirleri olmak üzere Altıncı İmam Cafer-i Sadık’a (Abbasiler’in yanında yer almasada, en azından muhalefet etmemiş) bağlı olduklarını iddia ederler.

Bizim bu noktadaki görüşümüz, Alevilik siyasi yönü ağırlıklı itikadi bir Mezheptir.

Bektaşilik; Mevlevilik, Kadirilik ve Rufailik gibi klasik bir  (silsileleri Hz Aliye dayanan manasında) Alevî Tarikattır.

Sonuç itibarı ile Alevî-Alevilik; Hz. Ali soyundan gelenlere; Hz. Ali taraftarlarından oluşan siyasî topluluklara; silsilelerini Hz. Aliye dayandıran tarikatlara; Hz Ali hakkında beslenen inançları temel alan mezheplere nisbet edilen terimlerdir.

Kaynak; TDV, İslam Ansiklopedesi, ‘Alevi’ mad.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz