Ateizm ve Deizm’in Yaygınlaşması!

0
gündogdu
Mehmet Gündoğdu
Latest posts by Mehmet Gündoğdu (see all)

Ateizm, tanrının ya da tanrıların varlığına olan inancın yokluğudur. Bu fikir akımına dahil olanlara “ateist” denir. Ateistler, bazı kurumlar ve kişiler tarafından “tanrıtanımaz” olarak isimlendirilmektedir. Ateizm inanç koşullanmalarını, hayalî yaratıkları ve olayları reddeder. Ateist bakış açısıyla tanrının yanı sıra tüm metafizik inançlar ve tüm ruhanî varlıklar da reddedilir.

Deizm veya yaradancılık, din, peygamber veya vahiy aracı/ihtiyaç olmaksızın bireyin akıl ve gözlem yoluyla Tanrı’ya olan inancını esas alan bir felsefi görüştür. Deizm felsefesi doğal dünyaya dair gözlemler ve mantığın kaynağını oluşturduğu; dinsel bilgiye dolayısız biçimde sadece akıl yoluyla ulaşılabileceği ilkesini esas alır, bu sebeple vahye dayalı tüm dinleri reddeder.

Bir araştırma şirketine göre Türkiye’de ateist oranı, on yıl önce %2 iken; şimdi %6 olmuş.

Bir o kadar da deist vardır kanaati var bizde.

Artık Türkiye %99 müslüman olan bir ülke değil, Ateistleri, Deistleri ve Ehli kitap olan  gayri müslimleride değerlendirirsek bu oranın çok aşağılara düştüğü muhakkaktır.

Şimdi İslamcıların yönetimde olduğu, diyanet dahil, cemaat ve tarikatların tv ve basın yayın organlarının bulunduğu, dernek, vakıf,  yurtlar ve sivil toplum kuruluşları ile yoğun bir din merkezli çalışmalar yaptıkları halde, Türkiye’de neden ateist, deist oranları artıyor? 

Bu tablonun sorumlusu kim?  

Tabiki ilk akla gelen Diyanet!

Yaklaşık 200 bin personeli ile dini tebliğ ve din hizmeti verme görevi için kurulmuş bir kurum olan Diyanet İşleri Başkanlığı.

Diyanet, TRT diyanet tv, gazete ve dergileriyle, yurtları ve Kur’an Kursları ve nihayet her yerleşim bölgesinde bulunan Camilerde dini anlatmıyor mu?

Evet anlatıyor. Pekiyi neden Türkiye’de ateizm ve deizm artıyor.

Çünkü dini tebligat, din için yapılmıyor da ondan.

Ya ne için yapılıyor?  Şayet Tarikatlara mensubiyeti maruf görevliler ön planda, yaptıkları tebligatta öncelik; mensubu oldukları Cemaat-ı, tarikatı, sonra dini anlatıyorsa; bu tebliğe hiç kimse itibar etmeyeceği gibi;

Hele hele birde siyaset işin içine karıştırılmış, iktidarın ne kadar çok başarılı olduğunu ve icraatlarını anlatmakta eklendi mi, değil anlatılanları dinlemek ve dini sevmek, bilakis insanlarda sizin anlattığınız dine karşı  alerji oluşması muhakkaktır. Genelde İslam tarihi, özelde cumhuriyet tarihi şuna şahittir ki, siyasi/resmî söylemlerin karıştırıldığı bir din tebligatı, itibar görmemiş, güvenilmemiştir.

Diyanetin, halk nezdindeki itibarı/güvenirliği, 20-25 yıl öncesine göre büyük oranda düştüğü bazı araştırmalara göre (diyanetin yaptırdığı araştırma dahil) güvenirliğini büyük ölçüde kaybettiği değerlendirilmektedir.

İkincisi sorumlu din merkezli yönetim/siyasal İslam anlayışıdır.  

Çünkü, gücü/iktidarı arkasına alan bir İslami tebligat gönüllere değil, menfaatlere hitap eder.

Muhataplarını münafık eder.  Bu durumda İhlas ve samimiyetten söz etmek mümkün değildir.

Ayrıca Yönetimin yaptığı yanlışlıklar, başarısızlıklar, zulüm ve haksızlıklar dine/İslam’a fatura edildiği bir gerçektir. Öte yandan böyle bir durum, dini-imanı tartışmaya açmak manası da taşımaktadır.

Bundan başka birçok TV kanallarında, birçok basın yayın organlarında anlatılan, tebliğ edilen dinin, Kur’anın ve Hz Muhammed’in tebliğ ettiği din mi? Yoksa bazı tarikat büyüklerinin/ erenlerin, evliyanın, anlayışlarına göre bir din mi? Onda da şüphe vardır.

Pekiyi çare/çözüm ne olabilir? Ateizm ve deizm ‘in yaygınlaşmasının nasıl önüne geçilebilir?

İnsanlara/gençlere bu din nasıl anlatılabilir?

Öncelikle İslamı ve Kur’an’ı tebliğ eden Hz Muhammed’ in metodu ile !

“ Kolaylaştırın, zorlaştırmayın! Sevdirin, nefret ettirtmeyin”!   ( Buhârî, İlim, 11)

Daha sonra hurafe ve batıl inançlardan arınmış, vahye dayalı doğru ve gerçek dini bilgi.

Bu prensipler, annelere babalara, öğretmenlere, müftülere, vaizlere, imamlara, tv ve basın yayın organlarında dini anlatanlara idarecilere, olmazsa olmaz öncelikli düsturlarıdır.

Eğer bu Nebevi prensibe uyulsaydı, ateizm, deizm yaygınlaşmazdı, Enes’ler intihar etmezdi.

Vesselam.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz