Ayastefanos Rus Anıtı

0
Latest posts by Psk. Dr. Ziya Doğan (see all)

Başta ifade edeyim; Rusya uzmanı değilim.

Fakat Rusya’nın toplum psikolojisini, medeniyetini, tarihini, dilini, kültürünü, edebiyatını bilen; okuyan, araştıran, merak eden ve doktorasını orada yapan biriyim.

Evet, ömrümün büyük kısmını orada bıraktım.

Rusya, Ukrayna’ya saldırınca, Türkiye’de herkes bir anda ‘Rusya Uzmanı’ kesildi.

Bu yazıda, İstanbul Yeşilköy’de dikilen Ayastefanos Rus Anıtı’nı, Osmanlı (Türkiye) ve Rusya ilişkisine kışça değinmek işitiyorum.

Osmanlı ve Rusya ilk olarak Astrahan Seferi’nde karşı karşıya geldi. Savaşı Ruslar kazandı.

İki ülke 1918’e kadar 13 kez karşı karşıya geldiler.

Osmanlı’nın Batılı müttefikleri ile birlikte Rusya’ya karşı kazandığı zaferleri saymasak bu savaşların dörtte birini Osmanlı, dörtte üçünü de Rusya’nın zaferiyle sonuçlandı.

Osmanlı, bu yenilgilerin en büyük hezimeti “93 Harbi” ile yaşadı.

O dönemde Osmanlı’nın başında II. Abdülhamit, Rusya’nın da başında Çar II. Aleksandr vardır.

Çar II. Aleksandr, Osmanlı’nın Edirne Anlaşmasına uymadığını, egemenliği altındaki Slavları yok ettiğini vb. gerekçeleri öne sürerek savaş başlattı.

93 Harbi’nde Osmanlı’nın Doğu cephesinin komutanı Gazi Ahmet Muhtar Paşa’dır. Büyük komutandır. Rusya’ya büyük zayiat verdirdi. Saray’da dönen entrikalar sonucunda 17 yıl boyunca Mısır’a sürgüne gönderecektir. Saraydan ödül beklerken sürgün edilecektir.

Osmanlı tarihinde en büyük sansür bu dönemde yaşadı, desem abartmış olmam.

Çünkü bu tarihte Ruslar Kars, Ardahan, Artvin ve Batum’u alarak Erzurum’a kadar geldi. Fakat ne acıdır ki Yıldız Sarayı, sansür sayesinde bu şehirlerin işgalini ancak yıllar sonra yani II. Meşrutiyet’le birlikte öğrenecektir.

Batı cephesi de Doğu cephesi gibi büyük direniş gösterdi.

Cephe komutanı Osman Nuri Paşa’dır.

Önce Sırbistan ve Karadağ isyanları bastırdı. Savunma hattı oluşturulup büyük bir direniş sağlandı.

Romanya Kralı I. Carol, savaşında başında Osmanlı’nın yanında sonrasında ise Rusların tarafına geçecektir.

Bu ‘geçiş’ belki de büyük hezimetin habercisi olacaktır.

Osman Nuri Paşa, 145 gün boyunca Rus ve Rumen ordularının ortaklaşa yaptığı iki taarruzu başarıyla püskürttü.

Bu zaferler üzerine Padişah II. Abdülhamid, Osman Paşa’ya gazilik unvanı verdi.

Ancak üçüncü muharebede Ruslar kaleyi kuşattı. Yıldız Sarayı’nda yardım yerine kaleden çıkılmaması emri geldi.

Üstelik gıda ve mühimmat da bir türlü kaleye ulaştırılamadı. Osman Paşa, çok güçlü olan kuşatma hattını yaramadı ve yaralandı. Birlikleriyle birlikte Ruslara teslim olmak zorunda kaldı.

Rus komutan Grandük Nikola, Balkanların haritası bir daha eskisi gibi olmayacak şekilde değişmeye başladı.

Ruslar da bu tarihten itibaren kendini Balkanların koruyucusu olarak görecektir.

Rus ordusu durmadı, ilerlemeye devam etti.

Hezimetten 10 ay sonra İstanbul’un giriş kapısı olan Yeşilköy’e geldi, dayandı.

Yoksa 1.Petro’unun sıcak denizlere inme hayali gerçekleşti mi, gerçekleşiyor muydu?

II. Abdülhamid barış anlaşmasının bir an önce imzalanmasını istiyordu.

Ayastefanos Anlaşması, ağır hükümlerle 3 Mart 1878’de imzalandı.

Zira anlaşmadan önce telgraf hatlarını ele geçiren Ruslar, Osmanlı heyetinin Yıldız Sarayı ile yaptığı bütün gizli yazışmaların hepsine ulaşacaktı. (Ne acıdır ki benzeri bir olay Lozan görüşmeleri sırasında yaşanacaktı.)

Rus mimar Bozarov, Ayastefanos Antlaşması ile 93 Harbi anısına Şenlikköy’de Ayastefanos Rus Anıtı dikti.

Takvimler 14 Kasım 1914’ü gösterdiğinde Enver Paşa, bu anıtın utanç kaynağı olduğunu düşünerek yıktıracaktır.

Gazi Ahmet Muhtar Paşa ve Osman Paşalar aziz hatırları hürmetine biri; ‘‘Devletin başı emir verirse akşam namazını Rusya’da kılmak için yola çıkacağız’’ diyen gafillere Ayastefanos Antlaşmasının ve Anıtı’nın hazin hikayesini anlatsın.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz