- Kılıçdaroğlu: MİT onun emrinde, bizim gizli kapaklı görüşmemiz varsa çıksın açıklasın - 29 Nisan 2023
- Demir Grup Sivasspor 1 – 3 Fenerbahçe.. - 29 Nisan 2023
- Yurt dışına kayıtlı seçmenler oy vermeye başladı.. - 29 Nisan 2023
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Siirt mitingi sonrası gündeme ilişkin gazetecilerin sorularını cevapladı. “Kastımız; istişareye dayalı bir yönetim anlayışıdır.” diyen Babacan, şunları ifade etti:
“Mevcut sistemde cumhurbaşkanı tek imzayla; hem düzenleme hem de atama yetkisine sahip. Tek bir partinin, tek bir adayla yüzde elli artı biri sağlayıp da cumhurbaşkanlığı seçiminde başarılı olma ihtimalinin olmadığı bir seçime gidiyoruz. Bu yüzden ortak aday hedefliyoruz. 2018’de Sayın Erdoğan da tek başını seçilemedi aslında. MHP’nin ortaklığına mecbur oldu. MHP desteği olmasaydı, Erdoğan ilk turda seçilemezdi. MHP milletvekillerini katmazsanız AK Parti’nin Meclis’te çoğunluğu da yok. Dolayısıyla mevcut sistem, partileri iş birliğine zorluyor. Madem ortak aday diyoruz, madem altı parti ortak bir yönetme iradesi ortaya koyuyor; işte bu yönetme iradesinin somut bir metne dökülmesi, o metne de mutabık kalınması gerekiyor. Ondan sonra da ortak adayla seçime gidilirse belirsizlikler ortadan kalkar ve seçmenin muhalefete güveni artar.
Bu dediklerimiz zaten yapılmadığı için ve aday isimleri üzerinden toplumda yoğun bir tartışma geçtiği için iktidar bunu şu anda kendi istediği gibi kullanabiliyor. Parlamenter sisteme geçiş sürecinin ayrıntıları, ortak cumhurbaşkanı adayı için belirleyeceğimiz ortak politik söylem üzerinde anlaşmadan aday isimleri üzerinden yapılan tartışmalar, isimler üzerinden süregelen tartışmalar; meseleyi kimlikler, ideolojiler tartışmasına çeviriyor.
Daha ne yapılacağına karar verilmeden ortak bir seçim beyannamesi, ortak bir eylem planı, ortak bir yol haritası, geçiş ve yol haritası konuşulmadan; sadece adaylar üzerinden gidildiğinde adayların temsil ettiği kimlikler, ideolojiler üzerinden bir tartışma furyası yaşanıyor. Bunun adaylara da altılı masaya da Türkiye’ye de faydası yok.”
Altı siyasi parti genel başkanının 2 Ekim’de başlayacak ikinci tur görüşmelerinde seçim beyannamesi, geçiş süreci yol haritası gibi konuların yer alıp almayacağına ilişkin soruya ise Babacan, şu karşılığı verdi:
“Altı genel başkan bu konuların artık konuşulması ve bir mutabakata varılması konusunda hemfikir. Kamuoyu da bilsin bunu. Biz mart ayında bunu önerdik ama o gün itibariyle tam bir mutabakat yoktu. Fakat bugün için artık mutabakat var. Çok önemli bir ilerleme. Altı partinin ortak bir seçim beyannamesi çalışması ve bunun ortak bir mutabakata dönüşmesi 2 Ekim’de başlayacak ikinci tur görüşmelerinden en büyük beklentimiz. Bizim önerilerimiz hazır. Diğer partiler de somut çalışmalarla gelebilirlerse ilerleyebiliriz. Vatandaşlara somut sözler söyleyebilmeliyiz artık. Çok kritik bir süreç. Çünkü mevcut anayasal düzene göre, parlamenter sistemin de ruhuna göre ülkeyi yönetmemiz gereken bir geçiş süreci yaşayacağız.
Partiler, hangi alanda hangi politikayla ilerleyeceklerini ortaya koymaya başladılar. Eylem planları açıklanıyor. Onların hepsinin ortak bir söyleme dönüşmesi gerekiyor. Partilerin ortaya koyacağı fikirlerin yanında, ortak adayın kendi görüşleri, kendi ekleyecekleri de olabilir. Katılmadığı şeyler de olabilir. Yani, ortak adayın benimsemeyeceği bir şeyi kimse, ‘sen çık konuş’ diyemez. Öyle bir şey de yok yani. Hatta bizim tercihimiz, geçiş sürecinin yol haritasının ortak adayın kendisi tarafından açıklanmasıdır. Yani kendi cumhurbaşkanlığı yetkilerini hangi şartlarda ve nasıl kullanacağını kendisinin çıkıp açıklaması. Bu, daha şık. Altı partinin önceden açıklamasındansa aday çıksın kendisi açıklasın. Ve böylece kamuoyunun önüne çıksın. Adaylığını açıklarken, anayasanın kendisine verdiği yetkileri nasıl kullanacağını söylesin.
Parlamenter sisteme geçilene kadar ülke nasıl yönetilecek? Partiler arasındaki istişare sistemi nasıl çalışacak? Bütün bunları bir paket halinde sunarsak toplumun önüne, belirsizlikleri azaltmış oluruz. Başarma ihtimalimizin de böylelikle çok yükseleceğini düşünüyoruz. Evet, çok açık. Biz artık çalışmaların temposunun artması gerektiğini ve daha somut sonuçlarla vatandaşlarımızın karşısına çıkmak gerektiğini söylüyoruz.”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Artık bilmek zorundayım. Siz gerçekten benimle birlikte misiniz?” şeklindeki açıklamasının hatırlatılması üzerine de Babacan, “Sayın Kılıçdaroğlu’nun parti içine verdiği bir mesaj olarak okuduk son sözlerini. Her partinin adaylıkla alakalı bir iç değerlendirme süreci olabilir. Her partinin adaylıkla alakalı bir dış iletişimi de söz konusu olabilir. Her partinin kendi bileceği iş. Ama biliyorsunuz bu işlerde; bir, her partinin münferit gündemi vardır, bir de altılı masanın gündemi vardır. Altılı masanın gündeminde bu konu yok. Seçim takvimi yaklaşana kadar da olmayacak, karar almış durumdayız. Biz, kendi partimiz içerisinde böyle bir süreç başlatmadık. Arkadaşlarımız ikili, üçlü, bir araya geldiklerinde birbirleriyle fikir paylaşabilirler. Herkesin fikir özgürlüğü var. Ama bugüne kadar benim olduğum ortamlarda ben böyle derinlemesine bir isim değerlendirmesine sıcak bakmadım. Biz ne yapacağız diye sorarsanız; altılı masa gündemindeki öncelikli çalışmalarında ilerledikten sonra cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda parti teşkilatlarımızdan, parti yönetim kuruluna kadar geniş bir istişare süreci yürüteceğiz. Sonunda da altılı masaya herhalde elimizde kısa bir listeyle gideceğiz. Günü gelince yani, biz de altılı masaya aday listesi sunarız. Aday adaylarımızı, sıcak baktığımız isimleri altılı masada konuşacağız.” şeklinde konuştu.
Türkiye’de bazı sermaye gruplarının yurt dışına çıkardığı paralarla ilgili iddialara ve devletin bazı uluslararası kuruluşlarla imzalamış olduğu anlaşmaların iptal edilip edilmeyeceğine ilişkin soruya Babacan, “Türkiye’de hukuk dışı ve etik kuralların dışında çok yoğun uygulama var ve her yerde var. Bunların zamanı geldiğinde tamamının, yine hukuk içinde ele alınıp denetlenmesi gerekecek. Yani burada yargı denetimi önemli. Burada idari denetim önemli. Burada Meclis denetimi önemli. Belli başlı; insanların zihnindeki büyük sorunlar, büyük şüpheler, bu bahsettikleriniz dahil… Bunların hepsi günü gelecek, denetlenecek. O konuda herkesin içi rahat olsun. İnsanlar kızgın, anlıyorum. Bazen rövanşist duygular da böyle ağır basabiliyor bu konularda.” karşılığını verdi.
“Siirt halkı, eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın, sizin AK Partili olduğunuz dönemde tutuklandığından şikayetçi. Demirtaş’ın serbest kalmasından yana mısınız?” şeklindeki soruyla ilgili Babacan şöyle konuştu:
“Biz halka adalet vaat ediyoruz. Şu anda yargı hükümetten gelen talimatlarla yürüyor. Bizim arkadaşlarımız pek çok dosyayı inceledikleri gibi Demirtaş dosyasını da incelediler. O dönemde bizim arkadaşlarımız dosyayı inceleyip baktığında tutuklu yargılanmasını gerektirecek hiçbir unsur görmediler. Ve ben bunu ifade ettim o dönemde. Şimdi de öyle. Demirtaş davası gibi siyasi içerikli davalar var ve hukuk zemininde yürümüyor. Kavala davası da öyle. Siyasi iktidar, kafayı taktığı herkesle uğraşıyor. Buradaki mesaj; herkese, iş dünyasına verilmek isteniyor: Kafamı bozma, seni süründürürüm. Talimatım olmayınca da kimse hapisten çıkamaz. Bir kişiyi içeride tutup, binlerce insanı korku ve baskı altında tutabiliyorlar bu şekilde. Bizim amacımız Türkiye’de hukukun üstünlüğünü sağlamak. Bunu herkes için yapmak.”
İran’da yaşanan olaylarla ilgili de Babacan, “Olayı duyduğumuzda çok üzüldük. Bizim görüşümüz çok açık. Başka bir ülkenin iç işine, iç politikasına müdahale de doğru bir şey değil. Biz sadece insani açıdan, temel insan hakları açısından olaya yaklaşabiliriz. Devletin, insanların yaşam tarzına müdahalesini bırakıp, herkesin yaşam tarzına saygı duyması ve herkesi olduğu gibi kabul etmesi, hakları koruması gerekir.” dedi.