Babacan: Bahçeli artık şiddetle, mafyayla, çetelerle, hukuksuzlukla aranıza bir mesafe koyun

0

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, düzenlediği basın toplantısında gündemi değerlendirdi. “Pazar günkü toplantımızın gündemini birlikte belirlemek üzere genel başkanlarla görüşmeler yapmaya başladık.” diyen Babacan, şunları söyledi:

“Pazartesi Sayın Akşener’i, dün Sayın Davutoğlu’nu ziyaret ettim. Az evvel Sayın Kılıçdaroğlu’yla görüştük. Birazdan Sayın Uysal ve Sayın Karamollaoğlu’nu ziyaret edeceğim.

Anayasal hakkını kullanmak isteyen vatandaşın tepesine inen cop, hiçbir koşulda meşrulaştırılamaz. Neymiş? ‘Yasa dışı’ yürüyüş yapmışlar. Ülkede parkur yürüyüşünden başka ‘yasa içi’ yürüyüş mü kaldı? Ülkede yasa mı kaldı? Siyasetçilerden cesaret almayan hiçbir polis memuru pervasızca işkence uygulayamaz.

Kolluk kuvvetlerine ‘Bacaklarını kırın’ diyen, ‘Siz yıkın, mahkeme kararı arkadan gelsin’ diyen bakanın emrindeki kolluk kuvvetlerinin hukuk içinde hareket etmesi beklenebilir mi? Bahçeli, işkencecileri alınlarından öperek kendine yakışanı yaptı. 12 Eylül’de kendi geleneğinin gördüğü eziyetten ders çıkarmadığını gösterdi. Milliyetçi hareketin bir ‘cefasını çekenler’, bir de ‘sefasını sürenler’ olmuştur. Sefa sürenlerin anlaması mümkün değil.

Sayın Bahçeli; artık şiddetle, mafyayla, çetelerle, hukuksuzlukla aranıza bir mesafe koyun. İşkenceyi meşrulaştırana da mağdura kimliğini sorana da yazıklar olsun.

Ekonomi yönetiminin içine düştüğü gaflet Türk lirasını değersizleştirerek itibarımızı beş paralık ediyor. Hükûmet, kura endeksli mevduat hesabı marifetiyle kendi paramızın tasarruf aracı olma işlevini neredeyse bitirdi. Bu bir, devleti batırma kampanyasıdır.

Ortalıkta ‘Faizle mücadele edeceğim’ diye dolananların geldiği nokta tüm dünyaya ‘fahiş faiz’ vermek oldu. Dillerinden düşürmedikleri bir ‘faiz lobisi’ var. Eğer varsa öyle bir lobi, bu hükûmet faiz lobisine görmedikleri bir saadet yaşatıyor. Yakın tarih, ülke kaynaklarının böyle hoyratça israf edildiği bir başka dönemi görmedi.

Sayın Erdoğan, tüm dünyaya vergilerimizi peşkeş çekmeye karar verdi. O vergileri ödemek için emekçiler haftada 45 saat çalışıyor. Ev kadınları mutfaklarından kısıyor. İşletmeler yatırımlarından kesiyor. O vergiler, siz sağa sola faiz dağıtın diye ödenmiyor. Bir avuç mevduat sahibine garanti verilsin diye bütün yükün dar gelirlilerin sırtında olmasına razı olamayız. İş başına gelir gelmez, ilk iş, bu devleti batırma kampanyasına son vereceğiz.”

Babacan’ın konuşması şöyle:

Kolluk güçlerinin Furkan Vakfı gönüllülerine işkence uyguladığını gözlerimizle gördük. Anayasal hakkını kullanmak isteyen vatandaşın tepesine inen cop, hiçbir koşulda meşrulaştırılamaz. Polisin görevi milletin can güvenliğini sağlamaktır. Milletin canına kast etmek değil. Neymiş? ‘Yasa dışı’ yürüyüş yapmışlar. Ülkede parkur yürüyüşlerinden başka ‘yasa içi’ yürüyüş mü kaldı? Ülkede yasa mı kaldı ki böyle söylüyorsunuz?

Kendilerini yöneten siyasetçilerden cesaret almayan hiçbir polis memuru böylesine pervasızca işkence uygulayamaz. Kolluk kuvvetlerine ‘Bacaklarını kırın’, ‘Siz yıkın, mahkeme kararı arkadan gelsin’ diyen bir bakanın emrindeki kolluk kuvvetlerinin hukuk içinde hareket etmesi beklenebilir mi? Cumhurbaşkanı gereken tepkiyi ve talimatı vermiyorsa polis şiddetinin önüne geçebilir misiniz?

Polis şiddetinin münferit bir tavır değil, zihniyet meselesi olduğunu Sayın Bahçeli ispatladı. İşkencecileri alınlarından öperek kendisine yakışanı yaptı. Adı bunca kirli işle anılan ve işkence olayında dahi kendi vatandaşını suçlayan ilgili bakanın arkasında durdu. Sayın Bahçeli, 12 Eylül döneminde, kendi geleneğinin gördüğü onca eziyetten hiçbir ders çıkarmadığını gözler önüne serdi. Bilen bilir. Milliyetçi hareketin bir ‘cefasını çekenler’ olmuştur, bir de ‘sefasını sürenler’. ‘Sefa sürenlerin’ bunları anlaması mümkün değildir.

Sayın Bahçeli artık şiddetle, mafyayla, çetelerle, hukuksuzlukla aranıza bir mesafe koyun. Siz siyaset yapıyorsunuz. Beğenseniz de beğenmeseniz de hukuka bağlı olmak zorundasınız. İnsanın ar damarı bir kez çatlamaya görsün. İşkenceyi meşrulaştırana da mağdura kimliğini sorana da yazıklar olsun.

Kur korumalı mevduat sistemi, devleti batırma kampanyası. Milletin vergilerini bankada yüksek mevduatı olan bir avuç insana faiz olarak ödeyecekleri banka hesaplarına yatırdılar. Bu hafta, faiz miktarı netleşti. 21 Aralık’ta açılan kur korumalı mevduata 3 ayda %11,9 oranında faiz ve kur farkı ödediler. Vadeler değiştiği için faiz yıllık bileşik ile hesap edilir. Yıllık bileşik faiz tam %57! 22 Aralık’ta açılan hesaplar için 3 ayda %20,1 faiz ve kur farkı ödediler. Yıllık bileşik faiz tam %108! 23 Aralık’ta açılan hesaplar için yapılacak faiz ve kur ödemesi %27,3… 23 Aralık’ta 100 lira para yatıran bugün 27 lira 30 kuruş faiz alacak. Yıllık bileşiği %163! Bu, devleti batırma projesi değil de ne?

Hey gidi faiz düşmanı Erdoğan hey! Nereden nereye! Siz faizlerin yüzde 8-9 olduğu dönemlerde, zamanın tertemiz bürokratlarını vatana ihanetle suçluyordunuz. Hesap ortada. Siz son üç gündür bu ülkenin hazinesinin katkısıyla %57, %108, %185 yıllık bileşik faiz ödediniz.

Bu hesaplar yabancı uyruklu insanların da kullanımına açıldı. Bütün dünyaya ‘En güzel faiz burada’ dediler. Ortalıkta ‘Faizle mücadele edeceğim’ diye dolananların geldiği nokta, tüm dünyaya ‘fahiş faiz’ vermek oldu. Dillerinden düşürmedikleri ‘faiz lobisi’ vardı. Eğer varsa öyle bir lobi, bu hükûmet faiz lobisine bugüne kadar görmedikleri bir saadet yaşatıyor.

Sayın Erdoğan, tüm dünyaya vatandaşlarımızdan toplanan vergileri peşkeş çekmeye karar verdi. Emekçiler, o vergileri ödemek için haftada en az 45 saat çalışıyor. Ev kadınları alışverişte o KDV’yi, ÖTV’yi de ödeyecekleri için kendi mutfaklarından kısıyorlar. Küçük ve orta ölçekli işletmeler kendi yatırımlarından kesiyorlar. O vergiler siz sağa sola faiz dağıtın diye ödenmiyor. Artık yeter.

Gerçeği örtbas etmeyin. Devleti batırma kampanyasının Hazineye yükünün iddia ettiğiniz gibi yıllık 15 milyar olmayacağını çıkın açıklayın. Döviz kur bugünkü seviyede kalsa bile, bütçeye yılda en az 40 milyar liranın üzerinde bir yük getiriyor. Kurdaki her yüzde 10’luk artış; 60 milyar lira daha yük getirecek. Sayın Erdoğan; Hazine kimsenin babasının malı değil. Kendi hazinen değil, milletin hazinesi. 40 milyarı şöyle düşünün: Bu senenin bütçesinde gençlere, kadınlara, insan haklarına, afet yönetimine, sanayinin üretim ve yatırımlarına tüm destekleri alt alta yazın, tamamı 40 milyar etmiyor.

Bir avuç mevduat sahibine garanti verilsin diye bütün yükün dar gelirlinin sırtında olmasına razı olamayız. İş başına geldiğimiz ilk gün bu devleti batırma kampanyasını bitireceğiz. Türkiye Cumhuriyeti’nin Hazine’sini içine düşürüldüğü bu bataklıktan kurtaracağız. Dünyaya güven vererek, yatırımları çeken bir Türkiye’ye hep beraber kavuşacağız. Bu milletin her bir ferdinin zenginleşmesini sağlayacağız.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz