Bahçeli: Yedi düvel üzerimize gelse de duruşumuz değişmeyecek

0

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Kızılcahamam’da düzenlenen MYK, MDK ve Milletvekilleri Ortak Toplantısı’nda konuştu. “Seçimler için geri sayım başlamıştır. Bahar mevsimi aynı zamanda sandık ve seçim mevsimidir.” diyen Bahçeli, MHP’nin Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlere heves ve heyecan bakımından tamamıyla hazır olduğunu belirterek “Algı operasyonları boşunadır. İnandık, başaracağız.” dedi.

“MHP sabırlı ve sağduyulu tutumuyla birliğini çelikleştirmiş dava insanlarıyla her mücadeleye hazırlıklıdır.” diyen Bahçeli, “Yılmayacağız. Yıkılmayacağız ve yorulmayacağız. Yoldan da çıkmayacak, adım adım 2023 hedeflerine Cumhur İttifakı ile yürüyeceğiz. Bu ittifak Türk Milletinin özü ve özgüvenidir. Yedi düvel üzerimize gelse de duruşumuz değişmeyecek.” ifadelerini kullandı.

Bahçeli şöyle devam etti: “Altılı masa darmadağındır. Her bir parti kendi çıkarının, kendi ikbalinin, kendi gizli gündeminin peşine düşmüştür. Altılı masaya zimmetlenmiş, bağlanmış, vesayet ve esaret altına girmiş bir Cumhurbaşkanı hüviyetinin arzu ve arayışı deşifre edilmiştir.

Serok Ahmet haline bakmadan hasan dağına oduna gitmek için yola koyulmuştur. Altılı masa cunta yönetimlerini, ara rejim dönemlerini aratmayacak bir nevi konsey yapılanmasıyla Türkiye’yi yöneteceğini iddia etmektedir. Serok Ahmet pazarlık gücünü yükseltmek, ne alırsam, neyi kazanırsam kar mantığıyla altılı masanın başlıca hizip odağına dönmüştür.

Bu koltuk sevdalısı ve menfaatperest serok; ‘Altılı masanın Cumhurbaşkanı kendi kararımı uygularım derse kriz çıkar. O Cumhurbaşkanı Meclis desteğini kaybeder. Ve ülke yeniden seçime gitmek zorunda kalır’ demek suretiyle zillet ittifakının potansiyel zehrini kusmuş ve menfur zihniyetini ele vermiştir.

Diğer yandan altılı masada kös kös oturan parti başkanlarının karar süreçlerinde Cumhurbaşkanıyla birlikte imza yetkisine sahip olacağını iddia etmek sadece akıl tutulması değil, masa oligarşisinin, liderler sultasının ülkeye ve millete dayatılmasıdır.

Buradan bir demokrasi, istikrar ve hizmet aşkı çıkmayacağını söylemek için kahin olmaya gerek yoktur. Altılı masa şimdiden kriz girdabına yuvarlanmıştır. Vaatleri krizdir, anlaşmazlıktır, konsorsiyum halinde ülke yönetimidir.

Yüzde 50’yi aşan bir oy alan Cumhurbaşkanı’yla yüzde 0 bilmem kaç oy oranına haiz bir partinin eşit sorumluluğa ve stratejik konularda aynı imza yetkisine sahip olacağını ifade etmek demokrasiyi ve millet iradesini hiçe saymaktır.

Bu iflah olmaz bir iktidar hastalığıdır. Dikkat ediniz, projemiz budur, vizyonumuz şudur, hedeflerimiz şunlardır diyemiyorlar. Bugünden kriz ihbarı, kriz ibrası, kriz ilamı yapıyorlar. Aziz milletimizin bu tip siyaset çirkefliğine, bu ve benzeri siyasi hezeyan ve hüsrana onay vermesi aklın imhasıyla eşdeğer bir fecaattir.

Serok ve selamsız Babacan başta olmak üzere, tüm zillet partileri altılı kumar masasına çökmüşler, ne üteriz, nasıl hileyle muhatapları zorda bırakırız arayışına girmişledir. Türk siyaset ve demokrasisi adına utanç verici bir tablo karşımızdadır.

Hepsinin derdi masadan kalkıp daha rahat bir koltuğa çöreklenmektir. Milletimizi ve ülkemizi düşünen ve dert eden, parlak bir gelecek için feragat gösteren tek bir muhalefet partisi yoktur, şu ana kadar da görülmemiştir.

Deva partisinin başkanı, ‘altılı masa benim ismim üzerinde mutabık kalırsa hem rahat seçilirim hem de en iyi şekilde yönetirim’ dedikten sonra, ‘oy oranı yüzde 1 bile olmayan parti başkanlarının özgüveni nereden geliyor’ sorusuna kayış koparan, su kaynatan su cevabı vermiştir:

‘Seçimlerden önce hiçbir partinin seçimde yüzde kaç alacağını önden hesap ederek bir çalışma olmaz. Eğer öyle bir çalışmayla seçime gidilse o zaman her parti kendi yoluna gider.’ İmza yetkisi kapsamında ağır eleştirilere uğrayan serok Ahmet’in, ‘bırakalım siyaseti bu çok bilmişlere, şunun oy oranı bu desin. Mesela biz çıkalım masadan madem o zaman’ sözleri altılı masanın iflas beyanıdır.

Ey CHP, ey İYİ Parti, ey diğer altılı masa mensubu parti başkanları kazanamayacağınız ve hazır olmadığınız demokratik bir müsabakaya girmekten henüz vakit varken dönün, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın yanında el ele verelim, güç birliği yapalım, bu başarının mükafatı da sizde olsun.

İsveç’in başkenti Stocholm’deki belediye binasının önünde, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a benzeyen cansız bir maketin PKK/YPG’li hainler tarafından ve gizli servislerin kışkırtmasıyla ayaklarından asılması şerefsiz ve namussuz bir hakarettir.

Lanetlediğimiz bu alçaklığı demokrasi ve özgürlük bahanesiyle tevil etmeye, dahası atıl ve sessiz vaziyette izlemeye kalkışan kim varsa suç ortağıdır. Hainler ancak maket asarlar, Allah nasip ederse asıl onların cansız bedenlerinin darağacında sallanacağı günler de bir gün gelecektir.

İsveç hükümetinin bu vahim provokasyon karşısındaki tepkisi yetersizdir. Hani İsveç terörle arasına mesafe koyacaktı? Hani teröristlerin meydan okumalarına gereği yapılacaktı? Bu ülkeyle NATO şemsiyesi altında nasıl bulunacağız? Nasıl buluşacağız? Bilen varsa söylesin, nasıl müttefik olacağız?

Bölücü itleri bağlamayan, hatta sınır dışı etmeyen İsveç’in NATO’ya katılımına nasıl ve hangi hakla onay vermemiz beklenmektedir? İsveç teröristleri cesaretlendirmektedir. Bölücülere alan açmakta, koruma çemberi içinde tutmaktadır.

Artık mızrak çuvala sığmamaktadır. İsveç teröristleri ya cezalandırmalı ya da sınır dışı etmelidir. Avrupa’nın terör kampına, bir nevi mağara deliğine, terörizmin barınağı haline dönüşmesi felakettir, nitekim acıklı sonuçlarına sorumlu ülkeler günü geldiğinde muhakkak katlanacaklardır.

2023 Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçimleri yalnızca bizim değil, aynı zamanda dünyanın da gündemindedir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin halkoylamasıyla kabulünden önce ve sonra nasıl küresel bir iftira ve suçlama süreci yaşanmışsa, şimdi de benzeri bir ortam gün yüzüne çıkmıştır.

Türkiye’den rövanş almak için kuyruğa giren iç ve dış ihanet cephesi bulanık suda balık avlamak için her yola, her kılığa, her sinsiliğe müracaat etmektedir. ABD’den yayımlanan Washington Post Gazetesi, 2023’te dünyanın en önemli seçimi Türkiye’de olacak diyerek dikkatleri daha da fazla ülkemize çekmektedir.

Yine ABD’de çıkan bir dergide, Türkiye ve Cumhurbaşkanımız hedef alınarak, ‘seçimin kan gölüne’ döneceği alçakça iddia edilmektedir. Elbette akacak kan damarda durmaz, duramaz. Kanımızı akıtmak, Türkiye’yi bir şiddet sarmalına hapsetmek için örtülü proje yazanlar unutmasınlar ki, döktükleri her kan boğulacakları ölüm dehlizi olacaktır.

Biz de ne kan biter, ne de kahraman eksilir. Seçimi kan gölüne çevirmek için pusuda bekleyenler aklını başına alsın, yol yakınken cinayet ve melanet hazırlığından vazgeçsin. Böylesi bir karanlığa izin vermeyeceğiz, oyuna gelmeyeceğiz, 2023’e leke sürdürmeyeceğiz.

Buna rağmen üzerimize gelen olursa, inat ve ısrarla tahrik sürecini körükleyen çıkarsa, bu vahim saldırının fail ve figüranları layık oldukları bedeli ödemekten de kurtulamayacaklardır. Washington Post Gazetesi’ne göre Türkler oylarını kullanana kadar Batılı liderler gergin durumda bekleyecekmiş.

Allah’ın izniyle bunları tef gibi germeye, keyiflerini kaçırmaya, çılgına çevirmeye devam edeceğiz. Bu demokrasi özürlüsü zalimlere Türk milletinin kim olduğunu sandıkta göstereceğiz. Türkiye doğru yolundan, haktan ve haysiyetten yana sabitlenmiş istikametinden asla dönmeyecektir.

Başkent Ankara odaklı siyaset ve diplomasi seferberliğinden ayrılmak söz konusu olmayacaktır. Zillet ittifakına akıl hocalığı yapan, siyasi destek sağlayan, çevremizi kuşatan, güney sınırlarımızdan Akdeniz ve Ege’ye kadar silah gösteren muhasım ülkelere teslim olmak yoktur, alttan almak yoktur, boyun eğmek yoktur, geri adım yoktur, egemenlik haklarımızdan caymak kesinlikle olmayacaktır.

2023 seçimlerinin güvenli, huzurlu ve sakin bir ortamda yapılabilmesi için herkese, her siyasi partiye ihmal edilemeyecek sorumluluklar düşmektedir. Demokratik ve vatandaşlık görevinin sabote edilmesi suçtur, ihanettir, elbette sonuçları ağırdır. Buna da hiç kimse tevessül etmemelidir.

Küresel güçlerin zillet ittifakı lehine siyasi ortamı bulandırma, buğulandırma, bulutlandırma, buzlandırma, bunalım çıkarma kepazeliği milli iradeye çarpıp parçalanacaktır. Kuşkusuz provokasyonlara müsait bir iklim gittikçe derinleştirmektedir. Ancak dikkatliyiz, temkinliyiz, tedbirliyiz, uyanık ve teenni içinde mücadelemizi temin ediyoruz.

Emperyalizmin şerefsiz maşaları sosyal medya başta olmak üzere her taraftan iftira yağdırmakta, hassasiyetleri kaşımakta, kapanmış yaraları kanatmaktadır. Milliyetçi Hareket Partisi’ni, Cumhur İttifakı’nı ve Cumhurbaşkanımızı zorda bırakmak, kuşkular uyandırmak, soru işaretlerini yaygınlaştırmak maksadıyla kurgulanan kaos planları devrededir.”

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz