Baskı bitince zorba dindarlık da bitecek

0
Latest posts by Sinan Eskicioğlu (see all)

Nereye gidersem çantamla gidiyorum. Kısa bir zaman aralığı bulduğumda da laptopumu açıp köşe yazılarını okuma imkanım oluyor. Ara ara bir kahve içimlik dinlenme fırsatı bulduğumda aynı şekilde okumaya devam ediyorum. 

Şehri yukarıdan gören AVM’nin terasında oturmuş kahvemi içiyordum. Yan masalardan Türklerin konuşma aksanı olan Almancayı duyunca irkildim. ‘Burada da mı?’ dedim içimden. ‘Bari burada rahat bırakın’. Yüksek tonda konuşmalarından, tavır ve davranışlarından nerede olsalar tanırım. Ama bu sefer konu da ilgimi çekti: ‘Haram-Helal, İslami-İslami değil, Ben bir hocadan şöyle dinledim’. 

Basmakalıp dinin dindarları da basmakalıp oluyor. Kadınlar bu sıcakta sımsıkı giyinmiş ve simsiyah başörtülerle, erkekler de kısa şortlarla Bodrum delikanlıları gibi. 

O kadar dindarlar ki basmakalıp dinin emirlerini harfiyen yerine getiriyorlar. 

Bu kadar rahat ve fütursuzca davranmalarının dayanağı da belli: Siyasi iktidar ve siyasi iktidarın dini söylemi. 

Bu tutum ve söylem dine dayanan sözüm ona diniymiş gibi olan hayatın fütursuzca ortaya serilmesi ama bunun anormalliğini ve saçmalığını irdeleyen yok. 

İrdeleme imkanı da yok. 


Bunun sebebi nedir? 
Siyasi partilerin dini söylemleri ve tutumları. 

Sosyolojideki bu baskın kültür ve söylem, kendine alan bulduğu için ortaya çıkıyor. Bir de devlet kademelerindeki resmi değilmiş gibi görünen ama dibine kadar resmi durumda olan dindarlık baskısı olunca fütursuzluk tavan yapıyor. 

Başörtüsü takınca kadro bulma imkanını bilen kadınlar yükselebilmek için başörtüsü takmak zorunda kalıyorlar. Hatta askeriyede bile.

Saçmalık ve fütursuzluk dine dayandığı zaman mübah hale gelmiyor. Dine dayandırıldığında günaha ve küfre bile götürüyor ama bunu konuşacak lüksümüz yok şu an. 

Çünkü insanlar CAHİL. 

Hem de kör CAHİL. 

Halk cahil olduğu için kendini ‘En iyi Müslüman’ zanneden, İslam’dan zerre kadar nasibini almamış, davranış bozukluğu olan din adamları da haddini aşan cümleler kullanmaya devam ediyorlar. 

‘Bak sokaklar ne hale geldi! Kasap dükkanı gibi. Et görmekten içimiz dışımıza çıkıyor artık. 100 yıl önce dedelerimizin yatak odasında göremediği kıyafetleri biz çarşıda pazarda plajda görüyoruz. Neden? Bu kadınların başında yok mu adamları abileri babaları kocaları? Geçtim helali haramı hadi buna inanmıyorsun. Tamam ateistsin, imanın zayıf… Ya hiç mi kıskanmıyorsun lan? ” 

Bunu söyleyen İmam. 

İmam, insanları yargılamadan tebliğ görevini yapar. 

İnsanları yargılayamaz, aşağılamaz ve onlara hakaret etmez. 

Demek ki kadınları baya bir incelemiş ki ‘et görmek’ tabirini kullanmış. 

100 yıl önce dedelerinin neyi nerede gördüğünü nereden biliyorsun? Dedelerinin ne görüp görmediğini bilmek için dikizliyor muydun? 

‘Bu kadınların başında adamları yok mu?’ 

Ya sen hiç mi kitap okumazsın. 

Ya sen hiç mi beynini kullanmazsın. 

Kadın ve erkek ayrı bireylerdir ve kadının başında ADAM olmak zorunda değil. Bu, Emevi Din anlayışıdır ve İslam değildir. 

‘Tamam ateistsin, imanın zayıf..’ 

Şimdi bu cümleyi ele alalım. 

Hz. Peygamber Hz. Ali’ye bile ‘kalbin açıp baktın mı nereden biliyorsun’ diye adeta fırça çekerken, bre cahil sen kim oluyorsun da insanlara ‘ateist’ damgası vurarak onları ‘kafir’ konumuna getirip hedef gösteriyorsun. 

Olsa olsa ‘günahkar’ diyebilirsin ve hatta onu da diyemezsin çünkü ‘iman’ dediğimiz inancın ne zaman gerçekleşeceği belli değildir ve bu yüzden insanları yaftalayamazsın. 

Sen ‘imam’ olarak maaşlı çalışansın ve biz senin iman edip etmediğini de bilmiyoruz. Belki sen bu işi sadece para için yapıyorsun ve ‘münafıksın’.

Belki diyorum dikkatinizi çekerim. Çünkü ihtimal dahilinde.

Ama bu kişi insanları kesinmiş gibi yaftalamaya çekinmiyor. 

Gelelim sondaki ‘lan’a. 

‘Lan’ kelimesini sokaktaki berduş diye tanımlanan bir kişi dese, neyse. 

Daha çok genç ve tecrübesiz dese, neyse. 

Sen bir din görevlisisin ve kürsüden insanlara sesleniyorsun.

Seviye bu kadar mı düştü? 

Bu kadar mı ayak takımı seviyesine indi bu görev!

Gelelim toplumun geldiği bu sözüm ona dindarlık şovunun baskı kalktığı zamanki durumuna. 

Siyasi iktidarlar dini söylemlerle bu kişilere güç veriyor demiştim. 

Bu ortam siyasi açıdan değişirse ne olacak? 
Siyasi iktidarın değişmesi durumunda söylenen bir cümle var: ’28 Şubat Dönemi tekrar gelir’ 

Sosyolojik açıdan dinden kopuş dönemi zaten olacak. Bunu hepimizin bilmesi ve anlaması gerekiyor. 

Resmi olmayan gayri resmi ve ilaveten toplumsal baskı ile dindarmış gibi görünme dayatması kalktığında halk yani insanlarımız zaten dindarmış gibi gözükmek zorunda kalmayacaklar. 

Bundan dolayı da bugünkü şov endeksli dindarlık olmayacak. Bu da yeni gelecek siyasi iktidarın tutumu ile değil halkın dini doğal seyrinde anlamaya başlamasıyla gerçekleşecek. 

Kanaatime göre sosyolojik olarak bu olacak. 

Olmalı da. 

Sevgi ve Bilgiyle kalın 

Önceki İçerikAda
Sonraki İçerikİktidarın yaşattığı heyecansızlık dikkat çekici.. Ben dikkat çekmeyen yönü hatırlatıyorum…
Sinan Eskicioğlu kimdir? 1974 İzmir’de dünyaya geldi. Agah Efendi İlkokulu’nda eğitim hayatına başladı. İzmir İmam Hatip Lisesi’ni bitirdikten sonra ÖSYM sınavlarında Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni kazandı. Kelam dalında ‘Allah’ın iradesi ve Nedensellik Problemi’ isimli bitirme teziyle, gecikmeli olarak 2000 yılında üniversiteden mezun oldu. 28 Şubat sürecinin etkisiyle İlahiyat fakültesi mezunlarının öğretmen yapılmaması yüzünden 2002 yılına kadar ticaretle ilgilendi. 2002 yılında D.E.Ü. İlahiyat Fakültesi’nde Din Felsefesi dalında yüksek lisansa başladı. Aynı yıl yüksek lisans programını yarıda bırakıp Almanya’ya gitti. Almanya’da Diyanet’e bağlı çeşitli camilerde eğitmenlik ve öğretmenlik yaptı. Duisburg-Essen Üniversitesi Sosyal işler ve yöneticilik bölümünde eğitim aldı. 2007-2011 yılları arasında IGMG (Avrupa Milli Görüş)’de Düsseldorf Bölgesi Eğitim Merkezi müdürlüğü ve bölge eğitmeni olarak çalıştı. 2011-2013 yılları arasında Osnabrück Üniversitesi Protestan Mezhebi bölümünde eğitimine devam etti. 2016 yılından itibaren Ocak Medya gazetesinde köşe yazarlığı yapmaktadır. 2020 yılında gazetenin genel yayın yönetmenliğini üstlenen yazar Almanca, İngilizce bilmektedir. şimdiye kadar yayınlanmış olan yedi kitabı vardır. Yok Edin İnsanın İnsana Kulluğunu- Kişiselleştirilmiş İslam, Zeytin Ağacı (Roman), Katar istanbul, Müslüman Kardeşlerden Ak Parti’ye İslamcılık., Tarihteki Dindar Zalimler. İbn Sina, İbn Haldun

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz