Bekir Bozdağ’a Gümüşhane Cezaevi’nde plastik beyaz sandalye üzerinde ölen mahpusu hatırlattı..

0

HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, “Cezaevlerinde işkenceye, kötü muameleye hükümet olarak bugüne kadar hiç göz yummadık bundan sonra da göz yummayız.” diyen Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’a tepki gösterdi.

“Bekir Bozdağ’ın bu sözleri karşısında kulaklarıma inanamıyorum. İnanılmaz sözler ve Sayın Bakan’ın nasıl yüzünün kızarmadığına hayret ediyorum.” diyen Gergerlioğlu, şunları söyledi: “Size rakam ve belgelerle açıklayacağım. Cezaevlerinde en az 50 bin kapasite fazlası mahpus var. 90 bin kişi de şu anda izinde olmasına rağmen 50 bin fazla mahpus görünüyor, cezaevleri ağzına kadar dolu. Kimi cezaevleri yüzde 144, kimi cezaevleri yüzde 166 oranında dolu ve bundan dolayı çok ağır ihlaller oluyor, en başta sağlık hakkı ihlalleri oluyor.

Bütün bunlara karşı biz Adalet Bakanlığı’na soru önergeleri ile 3.5, 4 yıldır vekillik hayatımda başvurdum, Meclis’in Adalet Bakanlığı’na başvuran ilk sıradaki vekiliyim. En çok soru önergesi veren vekiliyim ve maalesef en fazla cevap alamayan vekiliyim! Benim sorduğum soru önergelerinin ancak yüzde 0.22’si zamanında cevaplandı, yüzde 16’sı ancak cevaplandı zamanı geçtikten sonra cevaplandı ve Sayın Bekir Bozdağ sana söylüyorum; selefin Abdulhamit Gül tel tel dökülüyordu ve sonunda onu gönderdiler. Şimdi kendisi geldi Bozdağ şu anda 29 Ocak’tan beri 175 soru önergesi kendisine sormuşum, bana verdiği cevap sayısı 0. İnsanın bir yüzü kızarır! Bize iletilen hususların yüzde 100’ü iftira diyor. Sen dön bana yüzde 1 cevap ver, yüzde 1’ine cevap vermemiş, bize yöneltilen ithamların yüzde 100’ü iftira diyor.

Cevap verilmemesinin sebepleri; ya vakalar biliniyor örtbas ediliyor ya da cezaevleri müdürlerine soruyorlar. Öyle şey mi olur? Cezaevi müdürüne soruyor ihlal var mı? O da diyor ki: ‘Hayır efendim ihlal yok.’ Sonra da bize az miktarda döndüğü cevaplarda. ‘Efendim ihlal yokmuş.’ deyip dönüyor. Senin müfettişin yok mu? Adalet Bakanlığı müfettişin yok mu? Gönder oraya araştırsın! Gerçi gönderdiği müfettişlerin raporlarını da biliyoruz. Gümüşhane Cezaevi’nde 1.5 yıldır plastik beyaz sandalye üzerinde ölen ve tüm kamuoyunun sorduğu bir mahpus cenazesi için 1.5 yıldır müfettiş görevlendirdiler halen tek bir açıklama yok! Müfettiş gönderse ne oluyor! Kamuoyunun gazını almaya ve daha sonra işi örtbas etmeye yarıyor. Biz olayı yakından takip ettiğimiz için Sn. Bekir Bozdağ göreve geldikten itibaren sorulan soru önergeleri en az 1/3’ü benden gitti 600 vekil içinde!

Biz konuları yakından biliyoruz, vakıfız ve yerine göre cezaevi müdürlerini arıyoruz, telefonlarımıza çıkmıyorlar! Sn. Bozdağ: ‘Vekilin telefonuna çıkmayan bürokratları görevden alırım.’ Demişti, ya hu hangi müdür telefonumuza çıkıyor! Niye görevden almıyorsun? Ceza Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nü arıyoruz telefonlarımıza çıkmıyorlar, kaçıyorlar! Sn. Bakan’ı arıyoruz telefonlarımızdan kaçıyorlar! Tel tel dökülen bir cezaevi gerçeği var. Bakın zaten fazla miktarda mahpus var, denetimli serbestlikler verilmiyor, cezaevi gözlem kurulları ikinci mahkeme haline getirilmiş. Koşullu salıverilmeler verilmiyor ve şu anda kitap, dergi, yayın hakları verilmiyor. Sohbet, spor hakları verilmiyor ve şu anda gerçekten hak ihlalleri zirvede.

Ben size net bir şey söyleyeyim; kendisi diyor ki: ‘Uluslararası alanda soruluyor, cevap veriyoruz.’ diyor. Sn. Bozdağ niye yalan söylüyorsun! Bakın Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi’nin 2016 raporu neden açıklanmıyor? Bana söylesin! Cezaevlerindeki işkence ve kötü muamele ile ilgili uluslararası rapor niye açıklanmıyor? Çünkü Türkiye açıklanmasını istemiyor, diretiyor. Bunu biliyorum! 2017 raporu 2020 Ağustos ayında açıklandı ve tüm iktidarın engellemelerine rağmen işkence ve kötü muameleler ile doluydu. 2016 raporu daha vahim bir rapor, bunu çok iyi biliyoruz.

Daha evvel iktidarın frenlemesi için açıklanmıyordu rapor. Daha hala kalkıp konuşuyorlar. Sn. Nacho Sanchez Amor ne diyor Avrupa Parlamentosu Türkiye Direktörü. Diyor ki: ‘Biz Türkiye’nin fiiliyatını görüyoruz. Bizi iktidar: ‘İnsan hakları eylem planı yaptık, durumlar çok iyidir.’ Diye tamamen güllük gülistanlıkmış gibi raporlar gönderiyor Türkiye hakkında.’ Dalga geçiyor Sn. Amor. ‘Bize aşk mektupları yollamayın, biz neyin ne olduğunu çok iyi biliyoruz.’ Adalet Bakanlığı’na, İçişleri Bakanlığı’na sesleniyor! Maalesef bakın yasaları uygulamıyorlar. 1.5 saat kapalı görüş hakkı var, yasayı Haziran’da biz çıkardık Meclis’te, ne oluyor? Şu anda 45-50 dakikadan fazla uygulanmıyor! Açık görüşler 1 saattir, yarım saatten fazla uygulanmıyor. Birçok cezaevinde darp iddiaları var, Kırıkkale Cezaevi’nde bakın kamera görüntülerinin önünde mahpusun kolunu kıran infaz koruma memuru görüntüsü vardı ve örtbas edildi, aradan 3-4 yıl geçti Anayasa Mahkemesi buna ihlal kararı verdi. 3-4 yıl içinde bu meseleler nasıl olur da örtbas ediliyordu? Bunu açıklayan yok! Sonunda Anayasa Mahkemesi veya AİHM ihlal kararları versin, tazminat kararları tüm halkın cebinden ödensin iktidarın umurunda değil.

Nakil felaketleri var, insanlar bile bile Kürt mahpuslar çoğunlukla doğuda olduğu için batıya sürgüne gönderiliyor. Tekirdağ, Şakran, Edirne’ye gönderiliyor. FETÖ’den mahpus olanlar ise çoğunlukla doğuya gönderiliyor. Erzurum, Van, Diyarbakır gibi. İnsanların evlerine en uzak cezaevine gönderilmesi bir kural haline getirilmiş. Yeter ki insanlar eziyet çeksinler. Şu hale bakın! Tamamen bir eziyet üzerine. Mahpus cezaevinde sen suçsuz günahsız mahpus yakınına ceza çektirmeye çalışıyorsun. Çiğdem Çelik Sivas Cezaevi’nden yazmış. ’22 aydır 2 kızımı göremiyorum.’ diyor! Binlerce mahpus yaşlı, anne babasını, eşini çoluk çocuğunu uzun bir süredir görememe durumu ile karşı karşıya çünkü artık diyelim ki Ankara’dan Diyarbakır’a gitmek gelmek 3-4 Bin TL’yi buluyor, uçakla eşiniz, 2 çocuğunuz ile beraber bir yere gitmek son derece pahalı oluyor ve bütün bunlar karşısında Adalet Bakanlığı bilerek bunları yaptığını da biz çok iyi biliyoruz, mahpus yakınları cezaevlerine gidiyor, inanın ki çıplak aramalara uğruyor, kadınlar çıplak aramaya uğruyor, ped aramalarına uğruyor. Utanç verici, biz bunları soruyoruz tek birine cevap verilmiyor! O mahpus eşleri, o cezaevine girip eşlerini görmek için nelere katlanıyor biliyor musunuz? Kadıncağızlar, o aramalarda uğradıkları tacizleri sırf eşlerini görebilmek için söylemiyorlar, bize bunu aktarıyorlar. Bakanlığa soruyoruz tek kelime cevap verilmiyor, birçok cezaevinden biz bu başvuruları alıyoruz, çıplak arama, detaylı arama adı altında değiştirilerek devam ediyor bunu herkes bilsin.

Kelepçeli muayene yaptırılıyor. Kelepçeli muayene olmak istemediği için aylardır hastaneye gidemeyen veya hastaneye gittiği zaman doktor odasından darp edilerek çıkarılan insanlar var, bir sürü böyle başvuruları alıyoruz ve bize kimse cevap vermiyor maalesef. 175 tane soru önergesi sormuşum Sn. Bozdağ o tür iftarlarda atıp tutacağına, benim soru önergelerime cevap ver. Kimsenin bilmediği bilgi belgeyi sunamadığı yerde böyle boş boş konuşmak kolay. Ben net, bilgi, belge, raporlarla konuşuyorum. Niye raporları engelliyorsunuz? Niye raporlara cevap veremiyorsunuz? Hasta mahpuslar cezaevlerinde ölüyor! Nusret Muğla 86 yaşında bir hasta mahpus, ATK işlemleri gecikmesi İzmir Cezaevi’nde öldü! Yusuf Bekmezci, ATK bile ona rapor verdi, fakat savcılık tarafından engellendiği için mahpusken hayatını kaybetti.

Böyle zalimlikler yapılıyor. Ayşe Özdoğan çok yakından takip ettiğim bir hasta mahpus, çok ağır 4. Evre kanser hastası, defalarca başvurular sonucunda ancak infaz erteleme alabildi. Mehtap Şentürk Sincan Kadın Cezaevi’nde bir MS hastası, yüzde 85 engelli bir kadın, evde annesi onun başında bakımını yaparken çünkü altına kaçıran, felçli bir hasta. Bu hastayı tutup cezaevine attılar, olacak bir iş değil! Şu anda da Sincan Cezaevi’nde hastane koğuşunda annesi başında durmak zorunda, başvurular yapılıyor halen infaz erteleme verilmiyor. “Menemen R Tipi Cezaevi’ne naklettik orada bakılsın deniliyor.” Olacak iş mi bunlar? Vicdansızlığın zirvesindeler bunu anlamak mümkün değil! Çok örneğimiz var! Bize sorsunlar.

Kayseri Cezaevi’nde neler dönüyor? Bengisu Demirel yakınlarını ziyaret adı altında polisler tarafından ziyaret edilip itirafçılığa zorlandı, savcılığa soruyoruz; “Kardeşim mahpusun istemediği bir kişi nasıl gelip ondan itirafçılık yapmasını isteyebilir? Nasıl oluyor bu mahpusun kabul etmediği kişiler bu görüşü yapıyor?” cevap yok! Gümüşhane Cezaevi’nde Mustafa Kabakçıoğlu’nun ölümü ile ilgili 1.5 yıldır sorularımıza cevap yok. Nesrin Gençosman gencecik, 30 yaşında bir öğretmen, sağlık hakkı ihlali yaşadığı için 4 yıldır soruyoruz! Bakın 4 yıldır sorularımıza cevap verilmemiş, sadece basit bir zatürre hastalığından dolayı hayatını kaybetmiş 30 yaşındaki bir kadın cevap verilmiyor! Garibe Gezer Kandıra Cezaevi’nde intiharından önce de defalarca sormuştum, bana mektup yazmıştı Garibe Hanım, cevap verilmedi Adalet Bakanlığı tarafından intiharından sonra soru önergesi sordum 4 aydır cevap verilmiyor. Sn. Bekir Bozdağ hiç utanmıyor musun? Bir intihar hakkında soruduğum soruya cevap vermiyorsun ve hiç utanmadan bunları söyleyebiliyorsun!

Yine kelepçeli halde yoğun bakımda kolu, ayağı çift kelepçe tarafından yatağa bağlanarak hayatını kaybeden hastalar var, biz unutamıyoruz bu isimleri. Koçer Özdal, Mustafa Akyol Patnos Cezaevi’nden. Veysel Atasoy Kütahya Cezaevi’nden. Abdo Boran yakın zamanda vefat etti 1 hafta oldu, hastane sağlık kurulu bile ona infaz erteleme vermesine rağmen adli tıp kurumu inatla bilinci olmayan yoğun bakımlık olan bir hastaya infaz erteleme vermedi ve maalesef servisteki hasta çift kelepçeli takip edildi, yakinen biliyorum ve sonrasında çift kelepçe yatağa bağlıyken bilinci yokken infaz erteleme verilmedi ve o şekilde hayatını kaybetti Abdo Boran Diyarbakır Gazi Yaşargil Mahpus Koğuşu’nda.

Bunlar insanlara korkunç işkenceler değil mi? Ben size tek tek adres, isim veriyorum Sn. Bozdağ, hiç duymuyor musun? Yüzün kızarmıyor mu? Nasıl bu sözleri söylüyorlar ben çok büyük bir öfkeyle bunu karşılıyorum. Olacak işler değil. Zeki Bektaş bakın Diyarbakır Cezaevi’nde koğuşta biz vekillerle beraber ziyaret ettiğimizde gördük, bana tek olarak izin verilmiyor. Şu ana kadar 400’ e yakın cezaevinde bire bir kendi şahsımın ziyareti için talepte bulundum, izin verilmedi ama İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu ile gitme şansı buldum, Diyarbakır Cezaevi’nde bir koğuşa girdik, ölü gibi yatan bir insan Zeki Bektaş, çok ağır bir hasta peki tüm vekiller olarak hatta iktidar vekilleri bile gördü ve ‘Bu hastayı nasıl burada tutuyorsunuz?’ dedi, Allah’tan biz o sırada gitmişiz, 1 hafta içinde infaz ertelemesi verildi ve daha sonra 6 ayda bir yenilendi, 20 gün önce yenileme işleminde bir sıkıntı olmuş, tekrar cezaevine aldılar, bu oldukça ağır hastayı. Konuşamayan, yatalak, bakım hastasını alıp 20 gün daha cezaevine yatırdılar, baskı yaptık ve sonra cezaevinden çıktı Zeki Bektaş araştırsınlar, Diyarbakır Cezaevi’nde boş yere yattı çıktı. İnanılmaz bir şekilde böyle durum var. En son genç hasta mahpuslardan örnek vereceğim, çok vahim vakalar var.

Daha 3-4 gün önce intihar eden bir mahpus hakkında ısrarla Sn. Bozdağ’a soru soruyorum bana cevap vermiyor! Nerede? Elazığ T Tipi Cezaevi’nde suçsuz, günahsız bir insan Umut Bulut 17 yaşında bir çocuk, savcının huzurunda diyor ki: ‘Beni tutuklarsanız intihar ederim çünkü ben suçsuzum.’ Savcı tutuklamaya sevk ediyor, hâkim tutuklama veriyor, Elazığ T Tipi Cezaevi’ne gidiyor 1.5, 2 saat içinde kendini asarak intihar ediyor. 39 dakika kameralar önünde sallanıyor, 1 infaz koruma memuru gelip müdahalede bulunmuyor, bunlar kamera ile tespit edilmiş. Günlerdir soruyoruz bu konu ile ilgili bir açıklama yap! Tek bir açıklama yok! Bunlar insan değil mi? Böcek mi? Niye açıklama yapmıyorsun? Yüzde 100 iftira derken hiç yüzün kızarmıyor mu?

Van Cezaevi’nden Şervan Can Güder 20 yaşında bir mahpus 5 yıldır o cezaevindeydi, o kadar ağır baskılar altındaydı ki 20 yaşında kalp krizi geçirdi bu çocuk. Hiç bununla ilgili doğru dürüst bir açıklama yok! 20 yaşında bir çocuk nasıl kalp krizi geçirir? Sinan Kaya Iğdır S Tipi Cezaevi’nde karaciğer nakilli bir hasta, sağlık hakkı ihlallerine defalarca uğramış, yakınları ve avukatları ile saatlerce konuşarak bu bilgileri size aktarıyorum. Sinan Kaya doğru dürüst Erzurum’a götürülmemiş, götürüldüğü zaman Kürt bir mahpus olduğu için orada ırkçı, ayrımcı muamelelere maruz kalmış, ihlal üstüne ihlal, ihlal üstüne ihlal ve 2 hafta önce de Sinan Kaya 28 yaşında bir mahpus, bakın fotoğrafı da var. Yakından takip ediyoruz, Sinan Kaya sonunda intihar etti. 28 yaşında bir mahpus, şüpheli bir ölümdü. Kolundaki izleri gördük, kolunda şüpheli ölüm, birtakım izler var, ne olduğu belli değil. Bütün bunlar hakkında bir açıklama yapın diyoruz açıklama yok! İnanamıyoruz.

Ahmet Dizlek Kandıra Cezaevi’nden; ben hekimim sağlık raporlarına baktım, dosyasına baktım tam 2 yıl önce mide kanseri teşhis edilmiş bu kişiye, rapor tetkikleri gördüm ve bir hekim olarak isyan ettim. Bir vekil olarak isyan ettim çünkü 2 yıldır mide kanseri olmasına rağmen bu kişi ameliyat edilmemiş. Ben kendi şahsi inisiyatifim ile devreye girdim, Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi ve Kandıra Cezaevi ile defalarca konuşarak devreye girdim ve mahpusu ameliyat ettirdik. 2 yıl boyunca binlerce mahpustan birisini söylüyorum! 2 yıl boyunca siz mide kanseri bir insanın ameliyatını geciktirmişsiniz, bir vekil ancak sonunda araya girmiş, o ameliyat yaptırılabilmiş, daha hala utanmadan ‘Bize yöneltilen her şey iftiradır.’ diyebiliyor. Bizim bir sürü söyleyeceğimiz husus var, biz çok doluyuz. Sabaha kadar anlatsak bitiremeyeceğiz destanı.”

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz