Bilgi Olmayan Şeyler De Var

0
Latest posts by Psk. Dr. Ziya Doğan (see all)

‘‘İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir.

Sen kendini bilmezsen, bu nice okumaktır.’’ Yunus Emre

Kur’an-ı Kerim, “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?’’ diye hem soruyor hem de düşündürüyor.

Gerçekten bilgi sahibi olanların kendileriyle ve çevreleriyle ilişkileri, hayata bakışları değişir, gelişir ve olgunlaşır.

Aklı başında insan, bilmediğini bilen bireydir. Bu yüzden inançları arasında bilgi olanı, olmayandan ayırt edebilen insandır.

Bir konuda gerekçelerine bakmadan başkalarından ödünç aldığımız düşüncelere “görüş” denir.

Özellikle günümüzde, sosyal medyada, televizyon ve gazetelerde, reklam panolarında çokça maruz kalınan görüşlerin bir kısmını psikolojik ve sosyolojik yakınlık duyduğumuz için sahipleniriz.

Bir konu hakkında bilginin olmadığı durumlarda görüş sahibi olmak mümkündür. Ancak görüşün görüş olduğunun, yani sahiplenilen inancın desteklenip desteklenmediğinin farkında olmalıdır. Aksi durumda ‘‘doğru’’ diye ‘‘yanlış’’ı sahiplenmiş oluruz.

Görüşlerin bilgi, bilgilerin görüş olarak sunulması, hem bireyin zihninde hem de toplumda bilgi kirliliğine neden olur.

Bilgi olmayan bir diğer şey ise “ön yargı”dır.

Ön yargılar, esasen kötü bir üne sahip olsa da bilgi için zorunlu olarak edinilir.

Ön yargı, yeterince desteği olmayan inançlara verilen isimdir. Bir ön yargı, başka inançlar tarafından doğrulandığında bilgiye dönüşür; yeterince inanç tarafından doğrulanmazsa ön yargı olarak kalır. Ancak daha önemlisi, güçlü inançlar tarafından çürütüldüğü halde bir ön yargının devam etmesine izin vermek, bağnazlıktır.

Bilginin ve sağlıklı düşünmenin en büyük engellerinden biri, bağnazlık yapıp ön yargılarına sıkı sıkıya bağlı kalmaktır.

Bilginin toplumsal yöntemlerle elde ediliyor olması, toplumdan öğrendiğimiz her şeyin bilgi olması demek değildir.

Bilgiye ulaşma yolları çeşitlendikçe ve bilginin yayılması kolaylaştıkça, bilgiye benzer her şeyin de yayılması engellenemez hale gelmiştir.

Pek çok iddia, sırf yaygınlığından dolayı bilgi sayılabilir. İşin kötüsü, birey, bilgisi olmadığı konularda rahatlıkla konuşabilecek şeye maruz kalmıştır. İşte maruz kaldığı bu şeye “malumat” diyoruz. 

Hayatında hiç yoğurt yapmamış ve yapıldığını görmemiş biri için, yoğurdun sütten yapılması malumattır.

Ağrı’ya hiç gitmemiş birinin Ağrı Dağı’nın yüksekliğini internetten öğrenmesi de malumata girer. Malumat bu anlamda yararsız sayılamaz ancak bilgi ile karıştırılması durumunda bireyi yanlış yönlendirir. 

Bilgi, nedenleri şahsen ve bizzat öğrenmeyi gerektirir. Malumat toplumsal kaynaklara güvenmekle ilgilidir. Ağrı Dağı’nın yüksekliği veya yoğurdun neyden yapıldığı gibi malumat, işe yaradığı sürece yararlıdır.

Ancak yoğurdun sütten yapıldığı malumatına sahip olduğu için iyi yoğurt yapmanın püf noktaları hakkında görüşler ileri sürmek, bireyin kendisine ve topluma karşı sorumlu davranmaması demektir.

Demek ki, görüş, önyargı ve malumat bilgi değildir.

Sağlıklı düşünme, bildikleri ve bilmedikleri konusunda bireyin kendisine samimi olmasıdır. Samimiyet, bilgiye giden yolun ilk durağıdır.

Yarın: Aklı Başında İnsan Kimdir?

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz