Bir ekonomik çöküşle bir enkazla karşı karşıyayız..

0

Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, Amasya’da konuştu. “Vatandaş perişan, bu kafayla devam edersiniz bunun sonu felakettir.” diyen İnce, şunları söyledi:

“Tarımda ithalatı unutun. Ukraynalı buğdaycıyı düşüneceğinize Amasyalı buğdaycıyı düşünün! Ukraynalı buğdaycı Alexander’a çalışacağınıza Amasyalı Ali’ye çalışın. Yıl 2002, iktidar oldu AKP. 2022 şimdi, 20 sene oldu. 20 sene önce ne diye başladılar? Dünyada ilk 10 ekonominin arasına girecektik. Kişi başı 25 bin dolar gelirimiz olacaktı. Milli gelirimizde 2 trilyon dolar olacaktı. Hiçbiri olmadı. Bırak ilk ona girmeyi, 20 ile 21 arasında gidip geliyoruz dünyada. Hatta daha geri düştük. 2 trilyon dolar falan hayatta yok ortada. 25 bin doları kim kaybetmiş de biz bulalım. Hiçbir hedef tutmadı.

19-20 yılın sonunda bir ekonomik çöküş ile karşı karşıyayız. Bir enkazla karşı karşıyayız. Merkez Bankası’nın döviz rezervi 55,8 milyar dolar. Eksi 55,8 milyar dolar, artı değil eksi. 2002’de iktidara geldiklerinde dolar 1,60’dı, bugün 13,5 lira, 18’i de gördü ayrıca. Türkiye’de her üç gençten birisi işsiz. 453 milyar dolar borç var. Bankalardaki mevduatın yüzde 63,2’si döviz cinsinden. Devletin kurumlarına güven kalmamış. Ne Merkez Bankası’na güven var ne TÜİK’e güven var, ne yargıya güven var, hiç kimse güvenmiyor, güven sıfır olmuş. Torpil, ahlaksızlık tavan yapmış. 95 puan alıyor çocuk, bunu engellemek için, elemek için 50 puanı ver mülakattan çocuğu devre dışı bırak.

2003’de, Tayyip Erdoğan iktidara geldiğinde Türkiye 19 milyon ton buğday üretiyordu. 2021’de 16 milyon ton buğday üretmişiz. Yetmiyor ürettiğimiz bize. 2002’de iktidara geldiklerinde Türkiye’nin 26 milyon 579 bin hektar ekili alanı varmış. 2020’de 23 milyona düşmüş. 26,5 milyondan 23 milyona düşmüş. O inanmadığımız TÜİK bile gıda enflasyonunun yüzde 43,80 olduğunu söylüyor. Gıda enflasyonu yüzde 43,80 ama tarıma destek yüzde 12,5 artmış.

Bu şu demektir; bu kıtlık demektir, bu açlık demektir, bu marketlerin raflarının boşalması demektir, bu ithalat demektir. Ben Türk çiftçisini ezdireceğim. Dışardaki çiftçilere çalışacağım millet de pahalıya gıda tüketecek demektir. Yine inanmadığımız TÜİK’e bile göre margarin fiyatları yüzde 114, un yüzde 86, tavuk yüzde 86, Ayçiçek yağı yüzde 76, nohut yüzde 66, mercimek yüzde 61, makarna yüzde 60, ekmek yüzde 54 artmış. Ama tarım desteği 12,5 artmış. Amasya’dan ülkeyi yönetenleri uyarıyorum. Vatandaş perişan, bu kafayla devam edersiniz bunun sonu felakettir.

Eşeği kaybedip bulduran bir iktidar var. Şu anda ocak ayında değil de eylül ayındayız diyelim. Dolar 18 liraya çıkmamış. O fırtınaları atlatmamışız. Eylül ayına geri dönelim. Merkez Bankası politika faizi 18, enflasyon 19.58, CDS’ler kredi risk birimi 300, dolar 8,40. Yani Eylül’den itibaren hiçbir şey yapmasalardı. Dolar 8.40 olurdu. Enflasyon 19,58 olurdu, kredi risk birimi 300, Merkez Bankası politika faizi de 18 olurdu. Nas dedi yalan söyledi millete. 14 şimdi Merkez Bankasının politika faizi. O faiz ne işe yarıyor ki! Git bankalara faiz kaç görürsün. İnatlaşma uğrana, bu millete yalan söyleme uğruna. Dini duygularıyla alay etme, onları kandırma uğruna bugün Merkez Bankasın politika faizi 14, enflasyon inanmadığımız TÜİK’e göre 36, çok daha üstünde tabi. CDS 566, dolar 13 buçuk. Yazık günah değil mi bu millete. Hiçbir şey yapmasaydınız Eylül’den itibaren bugün çok daha iyi konumdaydık.

Bugün Erdoğan’ın tezi çöktü. Ben ekonomistim dedi. Bir yalan olduğu ortaya çıktı. Dünyada böyle bir tez buna inanan iktisatçı yok. Kendisinden ve etrafındaki yalakalardan başka Erdoğan’ın ekonomi tezine inan yok. Soğan pahalandı, soğan depolarını basıp onlara terörist muamelesi yaptı. Peki soğancılara terörist muamelesi yaptın. Köprüleri, otoyolları, doğalgazı, elektriği, benzini, mazotu sen pahalandırdın. Biz nereyi basacağız. Soğan pahalandı diye depo basıyorsun. Millet nereyi basacak. Türkiye bunları çözmelidir. Bu iktidar, bu Erdoğan ata binip bir hedefe gitmek gibi bir derdi yok. Türkiye’yi kalkındırmak gibi bir derdi yok artık. Sadece atın üstünde kalmak istiyor. Rodeo yapıyor. İlerlemek gibi derdi yok.

Üniversiteler kendi içine kapanmış yüksek liseler gibi. Hukuk fakültesi dekanı konuşmuyor. Rektörler yağcılıktan başka bir iş yapmıyor. Özgür medyayı konuşmalıyız. Öncelikli sektörlerimizi turizm, tarım, tarıma dayalı sanayi, savunma sanayi, dijital teknoloji, tekstili konuşmalıyız. 3 Y’yi yok edeceğiz diye geldiler. Yolsuzluğu, yoksullu ve yasakları. Yolsuzluğun da yoksulluğun da yasakların da kralını görüyoruz. Yakında seçim olacak eminim bu iktidardan hep birlikte kurtulacağız.”

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz