- Ocak Söndürmek!.. - 30 Nisan 2023
- Yarın duyduğunuzda utanacağınız cümleler kurmayın!.. - 28 Nisan 2023
- Adaletin ayak sesleri - 26 Nisan 2023
Aslında her şey yolunda gidiyor; şu sürekli gidip gelip çarptığımız duvarlar olmasa. Sosyal medyadan okuduğumda hoşuma giden şu söz gibi:
Aslında eğlenceli bir ülke, yaşamıyor olsaydık.
Gerçekten çok eğlenceli. Hem de öyle eğlenceli ki eğlencenin bini bir para. Rakiplerimizi her gün tuşa getirmenin verdiği coşkuyla sınır tanımazlıkta çağları aşıyoruz.
Bir elimiz İdlib kıyılarında bir elimiz Rusya’da. Gürültümüz Yunanistan’da, sesimiz Almanya’da yankılanıyor. Had bildirmek bizim işimiz. Silahımız hiç şüphesiz Osmanlı Tokadı.
Hem de beşi bir yerde.
Konuşmalarımızda “şerefsiz”, “namuzsuz”, “haysiyetsiz”, “vatan haini, “terörist”, “satılık” kelimeleri havada uçuşuyor. Bu aralar kendimizi duyacak halimiz dahi kalmamış.
Ey Avrupa, Avrupa duy sesimizi!..
Bu gelen Türklerin ayak sesleri.
Bahşedilen sınırsız özgürlük alanında demir kafeslerde yaşamak ayrı bir sanat. Bu sanatı yapan ender ülkelerdeniz. Özgürlük bizim işimiz. Evvel Allah kimseler elimize su dökemez.
Dünya liderimizin önderliğinde herkes bizi kıskanıyor. Kara kaşımıza kara gözümüze hayran onlarca ülkeden kimi elimize S-400’ü kimi patriotları sıkıştırmaya çalışıyor ama yemezler. Bizim ikisinde de gözümüz yoktur.
Hamdolsun şimdiye kadar hiçbir ülkenin oyununa gelmedik. İçeride ve dışarıda oynanan tüm oyunları da bozduk. Herkesi bozuk para gibi harcıyoruz.
Sahada bir balyoz gibi tepelerine iniyoruz, masada nefeslerini kesiyoruz. Dünya liderleri, görüşmek için sıraya girmiş durumdalar.
Altın çağımızı yaşıyoruz.
Peki, canımızı sıkan hiç mi bir şey olmuyor?
Elbette zaman zaman oluyor ancak bunu yapanlara karşılığını misliyle veriyoruz. Oysa kaç kez uyarmıştık, “sabrımızı test etmeyin” demiştik, “bıçak artık kemiğe dayandı” diye feryat etmiştik. Ancak dinlememişlerdi. Sonunda olacağı buydu. Uyuyan devi uyandırdılar.
Sonrasında olacaklardan biz mesul değiliz.
Özgür basınımız olan biten her şeyi korkusuzca yazabiliyor. Bundan daha büyük bir nimet olabilir mi?
Liderimizin söylem ve eylemlerine göre kalıba girmede bir sıkıntı yok. Neticede sorguluyoruz, araştırıyoruz, soruyoruz ve yazıyoruz. Örnek mi; buyurun.
“Türkiye’de özellikle muhalefet kaynaklı en az günde birkaç yalan haber üretiliyor. Bununla mücadelede herhangi bir yasal düzenleme yoluna gidilmesini önerir misiniz?”
Allah aşkına elinizi vicdanınıza koyun; yandaşlığı, candaşlığı bir kenara bırakın ve öyle cevap verin.
Bu soruyu bizim ülkemiz dışında hangi ülkenin gazetecisi sorabilir?
Hadi diyelim bir kusur etti, yürek yedi ve sordu. Ona, hangi ülkede, bizdeki gibi sınırsız özgürlük tanınabilir. Anında tutup demir parmaklıklar arasına atmazlar mı?
Lütfen kıymet bilelim.
Yaşadığımız özgürlüğün tarifini şöyle anlatayım: Medyamız o kadar özgür ki ünlü gazetecilerimizden kimileri aşırı özgürlüğün altında ezilmenin verdiği refleksle bir bir yazı yazmayı bırakıyor.
Bundan iyisi Şam’da kayısı.