Brüksel’de Yakalanan İranlı Casuslar; “? ? ?”

0

6 Ekim Cuma günü, Brüksel’de Rue de la Prairie’de bir adrese yapılan ani baskınla, İran İstihbarat Bakanlığına bağlı üç çalışan “Casusluk” suçlaması ile tutuklanmış. Yapılan aramalarda, çalışanların adreslerinde ve üstlerinde; Belçika Dış İşleri Bakanı Hadja Lahbib ve İran doğumlu Milletvekili Darya Safai hakkında hazırlanmış dokümanlar bulunmuş.

Yapılan sorguda; çalışanların, Turistik amaçla ülkeye girdikleri, yakalandıkları adreste dört gündür kaldıkları ve İran kökenli bir Belçika vatandaşından yardım aldıkları öğrenilmiş. 

Aynı günün ertesinde; Hadja Lahbib, İranlı kadınlara destek olmak amacıyla canlı yayında saçlarını kesti ve Darya Safai, İran yerel kıyafetleri ile meclis kürsüsüne çıkarak İran’a daha ciddi yaptırımlar çağrısı yaptı. İranlı casusların yakalanmasının ertesinde gerçekleşen bu eylemler bu noktada önemli bir haber sanırım. 

İran İstihbarat Bakanlığı çalışanlarının neden orada olduklarını, amaçlarını, siyasi ya da ideolojik çıkarlarını ve bunun altında yatan sebeplerini bilemem? Ya da bildiklerim; “kendimce” tahminlerimdir. 

Bu yüzden ben bu operasyonun yürüyüş aşamasını, yakalanma sebeplerini, yapılan hataları ve nasıl olması gerektiğini irdeleyeceğim. Diğer soru işaretlerini bu konuda uzman, analist ve akademisyenlere bırakalım… 

İlki; İran İstihbarat Bakanlığının, çalışanları üzerinde bulunan dokümanlardan hareket edersek, hedeflerin; Hadja Lahbib ve Darya Safai olduğu konusunda sanırım herkes benimle hemfikirdir. Naçizane fikrim; mantıklı bir operasyon olduğu. Özellikle “gözdağı” verme ve “ikna etme” açısından oldukça da fonksiyonel. Ki kendi vatandaşlarına karşı “etkileme gücü” yadsınamaz düzeyde.

İkincisi; bu tip örtülü operasyonlar kesinlikle cari istihbarat ile hazırlanır. Alacağınız anlık bilgiler ile dizayn edip, kurgularsınız. Çünkü hedefler oldukça medyatik, hareketli ve göz önündedir. 

Genellikle bu tip “gözdağı” operasyonlarında; Hedefleri tamamen ortadan kaldırmak pek akıllıca değildir. Ancak ciddi ve orta derecede verilecek zararlar, hedeflerin tamamen ortadan kalkmasından daha etkili olacaktır. Bu sebeple oraya göndereceğiniz personeli özenle seçmeniz gerekir. Bir binayı komple havaya uçurmak sizi zan altında bırakırken, o binadaki hedefinizin evinde çıkan yangın sonucunda, ilgili hedefin ikinci ya da üçüncü derece yanıklarla kurtulması sizi suçlu durumuna düşürmekten çok hakkınızda ince de olsa tedirgin edici, ciddi bir intiba uyanmasına sebep olur. Evet, fail kimdir herkes biliyordur ancak kimse sizi parmağı ile gösteremez.  Ama o bina komple havaya uçar ve hedefinizle birlikte birçok da masum hayatını kaybederse işte o zaman durum sizin için oldukça kötüye doğru evrilir.

Üçüncüsü; İlgili bölge size birçok konuda yabancı ise kadrolu kendi personeliniz yerine “ajanlaştırdığınız” yerli unsurları kullanmak riskli de olsa daha akıllıca bir yoldur. Evet, “güven ve kontrol” konusunda elbette ki kendi “yeminli personeliniz”kadar olmasa da “çıkar tabanlı alışveriş” bakımından yine de icrası daha ehemmiyetlidir. Daha az dikkat çeker, daha az meraklı bakış toplar hatta yerel kültürel değerlere aşina olduğu için daha kolay kalabalıklara karışabilir. Burada önemli olan “Ajanınıza”ne kadar sahip olabildiğinizdir. Eğer ajanınız çok kaygan ve güvenilmez ise ibre yine kendi personel kaynaklarınıza döner. Onlar arasından da seçerken yine çok dikkatli ve özenli olmanız şarttır. 

Dördüncüsü; Hedefinizin genel psikolojik durumu ve “tanınırlığı ya da medyatikliğini” göz önüne almanız yine ve ısrarla yazıyorum ki; çok önemlidir. Eğer bu parametrede ünlü ya da yarı ünlü bir hedef ise (Bürokrat – diplomat, bir bakan, bir sporcu hatta bir yazar bile olabilir hatta iltica etmiş aktivist bir vatandaşınız da olabilir) bu; “bir günde gideyim, hedefi etkisiz hale getireyim ve toplayıp çantamı geri döneyim” tarzı bir görev asla olamaz. 

Hava durumu, şehir eylemleri, şehir yoğunluğu, okulların dağılış saatleri, doğal ve yapay engeller, trafik, hedefin güzergâh – yeme – içme – eğlenme ve alışveriş alışkanlıkları, bağımlılık derecesinde eğilimleri, koruma ya da güvenlik önlemleri, hedefin anlık psikolojisi, psikotik anomolileri, sağlık sorunları – kullandığı ilaçlar, arkadaş çevresi, arkadaş çevresinin alışkanlıkları, rutinleri, kesin rutinleri – esnek rutinleri, ailesi ya da birinci derece akrabaları ile ilişkileri, hedefin beşeri – sosyal ve romantik ilişki durumları, Trushmint (çöp istihbaratı) ve en önemlisi hedefin “Paranoid Bozuklukları” kontrol edip – raporlamanız gereken ilk check-listeniz olmalıdır. Ve bu; sizde kabul ederseniz ki, bir süreç ister. Hummalı ve hissettirmeden yapmak / yapabilmek içinse çok dikkatli çalışmalı ve işinde uzman personel kullanmanız gerekmektedir. Bu noktada açık verirseniz, operasyonu komple çöpe atabilirsiniz. En kritik nokta burada başlar. 

Diğer yandan; Hedefin medyatik olması size “açık kaynaktan” birçok cari istihbarat sağlayabilir. Ve sizde buna güvenerek bir örtülü operasyon hazırlayıp, yürürlüğe koyup, oraya bir ekip gönderip, düğmeye basarsanız, işte bu İranlı arkadaşlar gibi şimdi karanlık bir hücrede kendi idrarınızın üzerinde oturup, kara kara düşünürken bulursunuz kendinizi. Hedef ne kadar açık kaynak tabanlı istihbarata yatkın olursa olsun cari istihbarat için mutlaka canlı ve bağlı kaynaklar kullanmalısınız. 

Ancak İran İstihbarat Bakanlığı sanırım yukarıda yazdıklarımın hiçbirini yapmamış. Onları da anlıyorum. Anlık kararlar alıp, o kararlar ile anlık operasyonlar düzenlemeliler. Ülke kaos içindeyken bu kadar sıkışık durumlar mevcutken bu tip hatalar olur. Ama yine de normal karşılanamaz. Özellikle “İstihbarat Dünyasında” bu kocaman hatta dev gibi bir fiyaskodur. 

Edinilen bilgiye göre İranlı çalışanlar, Rue de la Prairie’deki konutlarından ayrılıp her sabah tren istasyonuna yürüyüp saatlerce tren beklerken dikkat çekmişler ilk olarak. Tren gelmeyince de başka ulaşım araçlarını kullanmak üzere istasyondan ayrılmışlar. Ve bu üst üste birkaç gün sürmüş. Teknik takip o zaman başlamış. Oysa Brüksel’deki Tren İşletmelerinin “grevde” olduklarını hiçbiri bilmiyormuş. Brüksel’de yaşayan her insanın bildiği ve onların da gelmeden önce kesinlikle bilmeleri gereken bu “küçük ama çok önemli bilgiyi” atlamışlar. Gözden kaçırmışlar ya da birileri onlara söylememiş. Ve her sabah evden çıkıp, kimsenin olmadığı istasyonda, gelmeyecek bir treni saatlerce beklemek elbette ki dikkat çekecektir ve öyle görünüyor ki çekmişte. 

Dördüncü maddede yazdığım birçok şeyi yok sayarsanız böyle küçük ve dangalakça bir sebep yüzünden ensenize binerler. Paldır küldür oraya adam gönderip, bir anlık öfke – telaş ve panikle operasyon dizayn ederseniz, grev yapan demir yolları yüzünden yakayı kaptırırsınız. Ve bir çuval pirincin taşlarını ayıklamak için önünüze yığarlar.

Komik ama aslında bir o kadar da acı… 

Orada yakalanan çalışanların uzmanlıkları nedir ne değildir bilmem? 

İstihbarat için mi yoksa operasyon için mi oradalar bilmem? Ama çok küçük bir bilgi kırıntısı yüzünden yakalanmış olmaları gerçekten komik. Trajikomik. Milyonlarca insanın güvenliğinden sorumlu, bölgenin en etkin gücü olan, İran devletinin hizmetindeki dev gibi bir istihbarat kurumu nasıl bunu atlar, unutur, yok sayar aklım almıyor. 

Her iki durumda da; Örtülü Operasyonların “temel direklerinden” biri ve olmazsa olmazı kesinlikle “canlı olarak sağlanan cari istihbarat” olduğunu ve bunun önemini hepimiz görmüş olduk. Umalım ki; aynı komik ve faturası “bolca acı” olarak çıkacak hatalar kendi çalışanlarımızın başına gelmez. 

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz