“Büyük Veri” ve İstihbarat Servisleri 

0

Yirminci yüzyılın sonlarında gelişen ve hatta patlama yapan bilgi ve iletişim teknolojilerindeki ilerlemeler, istihbarat bilimine de temas ederek büyük değişimlere sebebiyet vermiştir. Bu gelişmelerin medya ve iletişim alanında zirve yapması devasa bir endüstriye ve kapital oluşmasına doğru evrilirken istihbarat dünyasında da çeşitli zorlukları beraberinde getirmiştir. 

Ortaya çıkan bu zorlukların en dikkat çekeni, devasa bir veri trafiğinin akıp gitmesidir. Sosyal medya başta olmak üzere akan bu veri, istihbarat servisleri için eşsiz bir kaynak olurken bu kaynağın yarattığı negatiflikleri de doğal olarak beraberinde sürüklenmektedir. Bu “büyük veri” akışında istihbarat servislerinin odaklanması gereken konularda artarak zirve yapmıştır. Bu artış sonucu istihbarat servislerinin en temel görevlerinden olan; “belirsizliğin azaltılması”ve “sürprizlere karşı hazırlıklı olunması” gibi vazifeleri ifa etmeleri de zorlaşmaktadır. 

İnanılmaz büyüklükte ve anlık olarak akıp giden bu veri içinde “doğru bilgi – doğru kaynak – doğru yol” gibi kıymetleri tespit etmekte, değerlendirip – analizini oluşturmakta gittikçe zorlaşmaktadır. Ve pek tabii olarak bu veri akışının içindeki her “data” ne yazık ki doğru – gerçek ve işe yarar olmamaktadır. 

Web 2.0’ın yayınlanmasından önce web 1.0, açık kaynaklardan biriydi. “Ana Akım Medya” gibi bilginin üretildiği değil tüketildiği ve ne servis edilirse onun tüketilme zorunluluğu olan bir kaynaktı. Yani TV’lerde, basılı ve yazılı medya ürünlerinde ne yazılırsa sadece onu tüketebiliyordu kullanıcılar. 

Ancak web 2.0’ın yayınlanması ve yaygınlaşması ile o tüketiciler artık bilgi üreten kısıma geçtiler. Dünya üzerinde 4,6 milyardan fazla insanın girip – kullanabildiği web 2.0 üzerinden çoğunlukla sosyal medya ve çeşitli uygulamaları kullanarak yazılmış metinler, sosyal medya verileri, kolay yüklenebilen ses ve görüntü dosyaları ile devasa bir kaynak yaratılmaya / oluşmaya başladı. Web 2.0’ı kullanan bu 4,6 milyar insanın, 4,3 milyarı sosyal medya kullanmakta ve 4,3 milyar sosyal medya kullanıcısının 4,1 milyarı mobil cihazlarla bağlanmaktadır. Ve bu anında bağlantı ise anlık veri oluşmasına ve akıp gitmesine sebep olmaktadır. Buna göre Dünya üzerinde 1 dakikada, facebook kullanıcıları 147.ooo görsel yüklemekte, Instagram’da 347.ooo hikâye oluşturulup yayınlanmakta, Twitter’a 32o yeni kullanıcı kaydolmakta, TikTok 27o4 mobil cihaza indirilmekte, Youtube’a 5oo saatlik video yüklenmekte ve LinkedIn’de 7o.ooo iş başvurusu yapılmaktadır. Ve evet tüm bunlar şuan arkamızda kalan 1 dakika içinde yapılmıştır. 

 “Açık Kaynak” denilen beslenme ve veri toplama yatakları ile sosyal medya ve web 2.0 tabanlı kaynakların arasında da bu istatistiklere göre ciddi farklar ortaya çıkmış hatta kavramsal olarak bile birbirinden ayrılmaya başlamıştır dersek sanırım yanlış bir iddiada da bulunmuş olmayız. 

Bu büyük verinin, sosyal medyaya girmesi ve akışkan bir hale gelmesi ile oluşan datalarında doğruluğu ve kalitesi de ne yazık ki artan hacmine göre ters orantılı bir durumda azalma eğilimine girmiştir. Yayınlanan verinin doğruluğunu değiştiren birçok parametre de doğal bir süreç sonrasında ortaya çıkmaktadır. Hatalı üretilmiş, bir müdahale ile değiştirilmiş, güncelliğini kaybetmiş, üreticinin hayal gücünün bir ürünü olmuş ve hatta belirli bir amaç için laboratuvar ortamında bilinçli olarak yanlış oluşturulmuş bir veri olabilir. 

Bunu ayırt etmek, bunu fark etmek hatta bunları anında elemine ederek doğru ve geçerli veriyi bulmak / yakalamak ise kesinlikle istihbarat servisinin kadro ve teşkilat kalitesi ile kullandığı teknolojiye göre değişmektedir. 

Gürül gürül akan bir nehirde altın aramaya benzer basit olarak bu yürüyüş ve işleyiş türü. Ve sizin altın arayan ekibiniz ne kadar kaliteliyse altına da, altın gibi gözüken çakıla da hatta sıradan bir taş parçasına da ulaşma kalibrasyonunuz da o kadar farklılaşır.

Yani her veri – data – bilgi altın değildir. Hatta o kadar çok çakıl – taş – yosun ve gereksiz veri vardır ki bunların arasında doğru veriyi bulmak tamamen bir yeteneğe hatta bir sanata dönüşmüştür. 

Bu kaotik durumla da başa çıkabilmenizin ne yazık ki farklı yolları yoktur.  Personel kalitenizi ve kullandığınız teknolojiyi güncel tutmak ile hiçbir masraftan kaçınmamak dışında da yapabileceğiniz başka bir yol – yöntem ya da alabileceğiniz bir önlemde ne yazık ki bulunmamaktadır. 

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz