Camêr Wezrinli Kimdir?

0
Latest posts by Şükrü Gülmüş (see all)

——-xxx—————-

Hep anlatır dururum.

Bir yanım Zaxo’lu, bir yanım Wezrinli’dir.

Wezrin, denince aklıma hep anamla beraber Wezrin’e gidişimi hatırlarım. Niye mi oraya giderdim? Çünkü benim amcalarımdan Salih hala oradaydı.

Adı Salih’ti.

Sadece amcam olduğunu bilirdim. Ama neden ve nasıl amcam olur onu da bilmiyordum. Hatta ilk dönemlerde ‘’Amca-Dayı’’ farkını da bilmezdim. Sadece onlar benim için akrabaydı. Ya anamdan ya babamdan yana. Tuhaf bir durum, onlar da beni gördüklerinde kan mı çekiyor, bir ayrı ruh hali sanki kırk yıldan beri tanışıyorduk.

Salih amcam, nam-ı değer ya Sofi Salih ya da Salihê Sehesin (Demir kafalı). Ve Wezrinde bu onun namıydı.

Bu sehesinlik durumunu Üç Daldık anılarım 1’de yazdım.

İşte bu köyden bir de Camêr Wezrin’i vardı.

X

Ben daha ilkokula gitmeden, radyocu çırağıyken; Camêr Wezrin’in pasaj içinde bir Bahçeli Kemal adında lokantası vardı. Oraya giderdim. Wezrinli beni görünce sever ve bana yemek verirdi. Aklımda Wezrinli denince o günler gelirdi.

Zaman içinde zamandı.

Çocuktuk, genç olduk. Büyüdük. Büyüyünce de devrimci olduk ve Kürdlük denen bir davaya girdik. O küçücük halimizle Wezrinli gibi bizden büyük olanları da etkiledik. Onlar da bizi sevdi, bize bel bağladı. Koruyup kolladılar.

O dönemin Batman’ında Mehmet Cahit Şener Batman Bölge sorumlusu olur. Yanında Peşmerge’nin oğlu Alo’yu alır. Onu da askeri sorumlu yaparlar. Öyle ya, babası Güney Kürdistan’da Pêşmerge olarak savaşmış ve o uğurda şehid olmuş O zaman oğlu Alo da silahtan anlar. Bu anlayışla askeri sorumlu olur.

Ve bir gece, Şeno ve Ahmo Wezrinli’nin evindeyken baskına uğrarlar. Çü de yakalanır.

Ağır işkence ve sorgulamalardan geçen Şeno ve Ahmo yaptıklarının bir kısmını kabul eder. Ancak Wezrinli, sağlam durur. Hiçbir şey kabul etmez.

‘’Bu insanları şahsen tanıyorum. Evime geldiler. Onları yedirdim içirdim ve misafir gereği ne ise yaptım. Siyaset, örgüt falan filan bilmem. Siz de tanrı misafiri olarak gelseniz sizi de ağırlarım’’ der ve sorgucular da inanır, saygı duymaya başlar Wezrinli’ye.

Wezrinli iri yarı, yakışıklı ve insan güzeli bir Kürd. Ciddiyet ve samimiyet temsili. Bir duruşu ve bir bakışı yeter. Anlayan için Wezrinli bir abidedir.

X

Şeno katledildi. Alo uzun yıllar yattı. İçerde dik durdu. Ve şimdi dışarda. Sanırım İmrocu Mahallesinde. İlişkim yok. Ancak Wezrinli –takriben 73 yaşlarında- yaşıyor ve zaman zaman telefonlaşıyoruz.

Bazen geçmiş olayları anlatıyor.

Benimle dertleşiyor.

Beni sevdiğini de biliyorum.

Çünkü ikimiz de Wezrinli’yiz.

Uzun yıllar görüşmedik. Bazen telefon eder. Geçmişi anlatır. Bugün yine telefon etti. Biraz sohbet ettik ve bugün ‘’Xoca artık erteleme. Hayat bu yarın meçhul bir gelecek. Wezrinli’nin anlatmlarını özce yaz’’ dedi yüreğim içimden.

YÜREĞİME UYDUM…

‘’Hoca ben okumadım, okuma fırsat ve imkanım olmadı. Ama ben içerde ve dışarda davama bağlı bir insanım. Sana bazı şeyler anlatacağım. Belki biliyorsun ama yine de dinle ve günün birinde yazarsın.’’

Aslında Wezrinli’in anlattıkları benim için hayati önemdeydi. Ve işin içinde FERHAD ve HAYRİ olunca ala ertelemem.

Ve onun anlatımlarını yazıya döküyorum.

Geçen günkü konuşmamızda bana Wezrinli bir hikaye anlatmıştı. Konu Hasankeyf ve Hasankeyflilerdi.

ÜÇ GÜVERCİN.

‘’Hocam, ben sana bir hikaye anlatmak istiyorum.

Bizim köyden yani Wezrin’den aşağıya inince, direkt olarak Hasankeyf’e gidersin. Ve Hasankeyf’te ismi Keyifli Hasan diye bir kral vardı.

Bir gün bu kral adamlarıyla dağlarda gezerken bir çoban görür. Çoban başını karısının bacağına dayamış, çoban yatarken, kadın da sevgili kocası çobanın başını okşuyor, saçlarıyla oynuyormuş.

Ancak kadın da kadın ha.. Güzel mi güzel. Kral kadın adeta aşık olur. Ona hayran kalır. Ve adamlarına ‘’Ben bu kadını istiyorum’’ der.

Adamlar gider çobana bunu söyler.

‘’Karını kral istedi. Ona götüreceğiz.’’

Çoban itiraz eder. Ama karşında kralın adamları var.

Araya bilginler girer.

‘’Kralım bu olmaz. Bir çobanın karısı o size layık değil, size Hasankeyf’in değil, dünyanın en güzel kızını buluruz’’ der. Ama kral bu. Nuh diyor, peygamber bile demiyor. “Yok ben o çobanın karısını isterim”.

En sonunda kızın köylüleri;

‘’Peki. Ama bize üç gün mühlet verin. Kadını yetiştirelim. Hazırlayalım. Sonra ellerimizle krala getiririz’’ deyip üç gün çare ararlar.

Çoban kafasına koyar. Karısını vermez. Alır ve ikisi beraber kaçarlar.

X

Kralın adamları gelir.

-Kız nerde?

-Çobanla beraber kaçtı.

Ve kralın adamları çoban ve kadını aramaya başlarlar. Bir köye varırlar. Her tarafı tararlar. Büyük bir örme sepet ters çevrilmiş. Kralın komutanı sepeti kaldırır.

Üç güvercin sepetin altında.

Bir tanesi kanatlanıp uçar.

Birinin tüyleri dökülmüş, paytak paytak eve doğru yürür. Bir tanesi de tam yolunmuş. Yerine sinmiş bekliyor.

Komutan buna bakar. Bir şey anlamaz. Köylüye sorar,

-Bu ne demek şimdi?

-Bu şu demek, sepet kalktı. Kanadı olan güvercin uçtu. Az tüylü yürüdü eve doğru gitti. İşte bu tüyü yolunan da burada. Bu senin aradığın çobanın karısı işte.’’ 

Ben de Wezrin’e sordum.

-Bu ne şimdi?

-Bu bizim Heskiflilerin durumu. Kanadı olan uçtu gitti. Bir kısmı yarı ölü yürüdü. O kanadı yolunan da bu Heskifte kaldı. Heskiflilerin hali budur.

Ve ben noktayı koydum.

Hisnakeyfo, Heskif oldu. Heskif Keyifli Hasan’ın elinde kaldı. Hasankeyf oldu. Ve Hasankeyfi de TC devleti yuttu. Çünkü onlar keyifli hasanın torunlarıydı.

İşte şimdiki Hasankeyf’in hali.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz