CHP’den operasyon açıklaması.. Milletimizin geleceğini Ortadoğu bataklığına saplamaktan çekinmiyorlar

0

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, düzenlediği basın toplantısında gündemi değerlendirdi. Köprü ve otoyol geçiş ücretlerine yüzde 20 zam yapılmasıyla ilgili konuşan Öztrak, şunları söyledi:

“Kamyoncularımız başta olmak üzere tüm vatandaşlarımız; yakıt masraflarının, vergilerin, geçse de geçmese de ödediği yol, tünel paralarının altında eziliyordu, hali zaten perişandı. Şimdi daha da perişan olacaklar. Tam buna üzülürken sabah da tren ve posta ücretlerine yüzde 20 zam geldi. Yandaşlardan vergi toplayamıyorlar vatandaşın üstüne zamlarla abanıyorlar. Taşıma maliyetlerindeki bu artışlar, iğneden ipliğe her şeyin fiyatını artıracak.

İktidar, artık herkesin bildiği gibi, IMF ile gizli kapaklı 11 gün boyunca görüştü. IMF giderken de bunlara bir yapılacaklar listesi bıraktı. Şimdi bu listede yazılan ev ödevlerini birer birer yerine getiriyorlar. Hatırlayın yine IMF’nin listesinde enerji zamlarının otomatiğe bağlanması da vardı. Şimdi neredeyse her ay ya elektriğe ya doğal gaza yüzde 14,9; 15 değil 14,9 (!) zam yapıyorlar. Otomatiğe öyle bağlamışlar. Temmuz’dan bu yana hem elektriğe hem de doğal gaza yaptıkları zamların toplamı yüzde 32. Kış, daha gelmeden; milletimiz için kara kış oldu. Resmi rakamlara göre 2018’de 11 milyon yurttaşımız evini ısıtamamış. Şimdi 2019’da bu zamlardan sonra bu rakam umarız ikiye katlanmaz.

Ama memlekette zam var, enflasyon yok. Zam yaparak, enflasyonu düşürmenin formülünü saray buldu. TÜİK’in başına sosyete damadın arkadaşını atadılar. Sorun çözüldü. Fiyat toplama yönetimlerini değiştirdiler. ‘Kalite ayarlaması’ diyerek fiyatlara müdahalelere başladılar. Yetmediği yerde de Hazine’den Bakan Yardımcıları telefonlarla TÜİK’in fiyat topladıkları günlerde fiyat toplayan şirketlere indirim talimatları yağdırıp, fiyatları manipüle etmeye kalktılar. Artık bunları sağır sultan bile duydu. Dolayısıyla bunu bilmeyen, konuşmayan yok. TÜİK’in fiyatları gerçeği yansıtmıyor.

Biliyorsunuz meşhur bir söz vardır. Üç çeşit yalan vardır derler: Yalan, kuyruklu yalan ve istatistiklerle yalan. Aslında ‘istatistikler yalan söylemez’ deseler de istatistiklere yalan söyletilebilir! Saray iktidarı, bu konularda çok ustalaşmış. Eylül’de meyve ve sebze halinde 1 kilogram sivri biberin fiyatı 4 lira 15 kuruş ile 5 lira 75 kuruş arasında. Ama TÜİK’e göre Eylül’de sivri biberin fiyatı 4 lira. TÜİK’in fiyatı Hal’deki fiyatın bile altında. 1 kilogram kuru soğan. Hal’deki fiyatı 2 lira 25 kuruş ile 3 lira 50 kuruş arasında değişmiş. TÜİK’in sepetinde ise kuru soğanın fiyatı 1 lira 69 kuruş. Bu da Hal fiyatının altında. Patates… Hal’de 1 kilogram patatesin fiyatı 3 lira 25 kuruş ile 5 lira 25 kuruş. TÜİK’in sepetinde patatesin fiyatı 2 lira 8 kuruş. Bu da Hal’deki fiyatın altında.

TÜİK’e göre son bir yılda; yumurtanın fiyatı yüzde 31, domatesin fiyatı yüzde 31, kuru soğanın fiyatı yüzde 26, patlıcanın fiyatı da yüzde 13 düşmüş. İnsaf, pazarlarda insanlar filelerini dolduramıyor. İnsanlar yemek öğünlerini azalttıklarını televizyonlarda haykırıyor. Tencereler boş. Ama Milletin mutfağını kasıp kavuran bu yangın, her nedense bir türlü TÜİK’in sepetine yansımıyor.

Açıkça söylüyorum, TÜİK’in bu millete yapacağı en büyük iyilik, fiyatları nereden topluyorsa, açık adreslerini millete vermektir. Milleti daha fazla perişan etmesinler, adresleri versinler, millet alışverişini TÜİK’in ucuzcu dükkanlarından yapsın. Bu ucube tek adam rejiminde devletin resmi istatistikleri bile üç paralık oldu. Güven kalmadı. Devletin ve kurumların itibarı, liyakate değil sadakate dayanan ahbap-dost atamalarıyla sıfırlandı. Saray düzeni milletin feryadına sağır. İşler iyi deyip, kulaklarının üstüne yatıyorlar. Saray sosyetesinin mal ve mevki sevgisi başta partilerinde olmak üzere, her yerde nifak tohumlarını yeşertiyor.

Enflasyon rakamlarında manipülasyon, 82 milyonun hakkının, hukukunun yenmesi demektir. Memur, emekli, işçi maaşları, kira kontratları, diğer tüm sözleşmeler, ödenecek vergiler her şey bu enflasyon rakamlarına göre belirleniyor. Milletin aklıyla artık daha fazla alay etmeyi bıraksınlar. Buradan açıkça ifade ediyoruz, Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında, iş başına gelir gelmez, TÜİK’in verilerini “bağımsız” denetçilere denetleteceğiz. Yanlış işler yapanın gözünün yaşına bakmayacağız. Kim yanlış yaptıysa, gidecek yargıda hesabını verecek.

Saray, ülkeyi yönetmiyor. Ekonomiyi batırdılar, ülkemiz savruluyor. Bunun karşılığında da bir çıkış arıyorlar. Bunun için de milletimizin geleceğini Ortadoğu bataklığına saplamaktan çekinmiyorlar. Özellikle mahalli idare seçimlerinde uğradıkları büyük yenilgiden sonra; ‘Belki yarın, belki yarından da yakın’ diyerek Fırat’ın doğusuna operasyon yapacaklarını söyleyip duruyorlardı. Dün gece yarısı Cumhurbaşkanlığı ile Beyaz Saray arasında yapılan telefon görüşmesi ve ardından her iki adresten yapılan basın açıklamalarını, Ankara’da bulunan TBMM Grup Başkanvekillerimiz ve Merkez Yönetim Kurulu üyelerimizle bu sabah yaptığımız bir toplantıda Genel Başkanımızın Başkanlığında değerlendirdik. Dün gece yarısı Beyaz Saray ile yapılan telefon görüşmesinin ardından, ABD yönetimiyle, Fırat’ın doğusuna yapılacak operasyon konusunda gizli bir anlaşmaya varıldığını anlıyoruz. Bölgede bulunan Mehmetçiğimizin tırnağına taş değmesin. Allah, kahraman askerlerimize yardımcısı olsun.

Açıklamalardan operasyon olurunun, IŞİD teröristlerine ülkemizin bekçilik yapması karşılığında verildiğini görüyoruz. ABD Başkanı açıkça itiraf ediyor: Fransa’ya, Almanya’ya ve çok sayıda Avrupa ülkesine kendi teröristlerinizi ülkenize geri alın dedik, baskı yaptık ama kabul etmediler diyor. Kafa kesmiş, ciddi insanlık suçları işlemiş bu teröristlerin bu bölgede kalmasını arzulamışlar. Hangi bölgede? Bizim sınırımızda. Amerikan Başkanı diyor ki, ben kendi vergi mükelleflerimi düşünmek zorundayım. ‘Ben bunlara uzun yıllar bakamam’ diyor. Ondan sonrada diyor ki, bu teröristlere bakmanın maliyetinden kurtulmanın çaresi, faturayı Türkiye’deki vergi mükelleflerinin sırtına yıkmaktır. Açıkçası bu deniyor baktığınız zaman. Bizimkilerde kabul etmiş. Zaten bizim Saray’ın yaptığı açıklamada Türk vergi mükelleflerinin adı dahi geçmiyor. Saray ne kadar zam yaparsa, ne kadar ek vergi koyarsa bu aziz millet kaldırır zannediyor.

Rusya İdlib’de radikal teröristlerin bekçiliğini bize bırakmıştı. Şimdi aynı işi ABD yapıyor. Egemen güçler, sobanın üstündeki kızgın kestaneyi almak için Türkiye’yi maşa gibi kullanıyorlar. Yine karşılıklı yapılan açıklamalardan anladığımız ABD’nin bu bölgedeki teröristlere dağıttığı silahların akıbetinin ne olacağı da belirsiz. Operasyon bölgesi, ABD ile belirlenen alanı aşarsa, o alan da sınırın galiba tamamı değil, teröristlere dağıtılan bu silahların namlusu, Mehmetçiğimize dönecek mi? ABD, ‘Ben bu işe karışmam’ diyor.

Beylerin Şam’da Emevi Camii’nde namaz kılma rüyaları bu ülkeye maalesef çok büyük bedeller ödetti. Şimdi de Saray bu çok daha büyük bir bedeli, çocuklarımıza ve torunlarımız da dahil, milletimizin sırtına bırakmaya hazırlanıyor. Mehmetçiklerimiz, tüm dünyadan bu bölgeye gelen radikal teröristlere bekçilik yapacak; milletimizde onları besleyip doyuracak. Milyarlarca dolar kaynak, yok yere harcanıp gidecek. Bunlar, Sarayın umurunda mı? Hayır. Sayın Genel Başkanımız, kampın kapanış konuşmasında dün ‘Recep Tayyip Erdoğan’ın Büyük Ortadoğu Projesi eş başkanlığı devam ediyor’ diye boşuna demedi.

Bakın biz bu meselenin başından itibaren iktidara şunu söylüyoruz, ‘Ortadoğu bataklığına girmeyin.’ Ama Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı bizi dinlemedi. Sonra da işler sarpa sarınca ‘Bu meselede bizi aldattılar’ diye feryat etmeye başladı. Bizde sorduk ‘Kim sizi aldattı?’ Cevap yok. Biz, ‘Suriye ile ilişkileri düzeltin’ dedik. Türkiye de Suriye’nin toprak bütünlüğü savunuyor, Suriye de kendi toprak bütünlüğünü savunuyor. ‘Bizim Mehmetçiğimiz yabancı topraklarda neden şehit olsun?’ diye sorduk. Suriye’nin toprak bütünlüğü için, teröristlerle Suriye ordusu savaşsın. Biz de kendilerine destek olalım. Biz Mehmetçiklerimizin ve ulusumuzun çıkarlarının yanındayız. Tekrarlıyorum. Suriye meselesinin çözüm yolu bellidir. Suriye’ye barışın gelmesinin en kısa yolu Şam ve Ankara arasındaki yoldur. Emperyal güçlerin bize önerdikleri yol çıkmaz yoldur. Şimdi varsa sorularınızı alabilirim. İsimleriniz ve kurumlarınızla birlikte lütfen.

ABD bu operasyonu desteklemeyeceğiz, bu operasyona müdahil olmayacağız diyor ama hemen bir sonraki paragrafta da ben vergi mükelleflerimin parasını korumak için bunu yapıyorum diyor. Bu iki paragraf birbiriyle uyumsuz. Biri bir başka yerlere mesaj gönderiyor, öbürü de başka yerlere mesaj gönderiyor. Biz bu mektubu okuduğumuz zaman gördüğümüz manzara şudur, Sarayla ABD arasında bir uzlaşma vardır; o da şudur: siz bizim belirlediğimiz bölgelere girin, biz o bölgelerin yakınında olmayacağız ama biz de size bu işin başından bu yana ne kadar terörist yakaladıysak, cihatçı terörist yakaladıysak sizin sırtınıza bırakıyoruz. Bunların bakımını, muhafazasını sizin sırtınıza bırakacağız. Olan budur.”

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz