Cihangir Ekici ve Paltosu

0
Prof. Dr. Orhan Yılmaz

Ocak Medya Sitesinin müdavimleri hatırlayacaktır, 29 Temmuz 2022 tarihinde, “Ahmet Dalmış ve Murat 124’ü” başlıklı bir yazım yayımlanmıştı.

Yazının çok ilgi gördüğü; birçok site, grup ve mesajda paylaşıldığı, bazı arkadaşlarım tarafından bana ifade edildi. 

Bu tip kısa anı yazılarına devam etmem, bana ifade edildi. Bu yazı gibi, zaman zaman bu şekilde kısa anı yazıları yayınlamak istiyorum.

Cihangir Ekici, 1977 yılı Ankara Ziraat Fakültesi, Zootekni Bölümü girişli, İzmirli bir ağabeyimdir. Ben, 1979 yılında aynı fakültenin aynı bölümüne girince, kendisini o zaman tanıdım.

Bendeki ilk izlenimi, karakter olarak sakince konuşması idi. Dış görünüm olarak da yeni yetme ergenler gibi bol sivilceli yüzü idi. Belki de o yıllarda bile, ergenlik hormonları tam kapasite çalışmaya devam ediyordu, bilemiyorum. 

Cihangir Abinin kendi yaşıtı olan arkadaş çevresindeki lakabı “Eşref Reis” idi. Dar çerçevedeki, samimi olduğu arkadaş çevresinin kullandığı bir lakap daha var ancak, onu burada yazmak uygun olmaz.

Cihangir Abinin, babasının Paris’ten aldığı, çok kaliteli bir paltosu vardı. Çok iyi bir kumaştan yapılmış, oldukça kalın, soğuğu ve yağmur suyunu geçirmeyecek bir palto idi. 

Hatırladığım kadarı ile palto, siyahı daha fazla, beyazı daha az renkli bir dokuma kumaştan yapılmış, kırçıl renkli bir palto idi. Cihangir Abi ile kırçıl paltosu adeta özdeşleşmiş gibiydi.

Ankara Ziraat ve Veterinerlik Fakültelerinin ana giriş kapısı ortaktır. Okul bahçesinin karşı tarafında, caddenin öte yakasında, Ziraat Mahallesi adında ufak bir mahalle vardır.

Fakültelerin ortak giriş kapısının karşısında, Ziraat Mahallesi’nin en önemli sokağı, Sağ Sokak yer alır. 

Sağ Sokak’a girerken, sağdaki ilk apartmanın altında, Karadenizli Sezai Abi’nin sahibi olduğu Deniz Kıraathanesi vardı. Okul dışındaki toplanma yerimiz orası idi.

Sağ Sokak’a girerken, soldaki ilk apartmanın altında ise bir pastane vardı. Pastane, Osman adında birisi ile onun çok sempatik ve aşırı kilolu, tonton babasının idi. Orası da, başka bir toplanma yerimiz idi. 

Pastanenin caddeye bakan tarafında, belediye otobüsü durağı vardır. 

Günlerden bir günün sabahında, Cihangir Abi meşhur paltosunu giymiş, okula gelmek için belediye otobüsüne binmiş. 

Bilirsiniz, büyük şehirlerde belediye otobüslerinde, sabah ve akşam saatlerinde bir yoğunluk olur.

Otobüs çok kalabalık imiş. Cihangir Abi, otobüse en son binen olmuş. Ancak ön kapı kapanırken, meşhur paltosunun eteğinin bir kısmı, dışarıda kalmış. 

Otobüs, sardalye konservesi gibi dolu olduğu için, şoför başka yolcu almadan ve ön kapıyı açmadan, Ziraat Mahallesi’ndeki durağa kadar gelmiş.

O sırada otobüs durağında, arkadaşlarından birkaç tanesi bekliyormuş. Belediye otobüsü durakta durunca, ön kapı tam o arkadaşlarının hizasına denk gelmiş.

Arkadaşları, gayri ihtiyari otobüsün ön kapısından dışarı sarkan paltoyu görünce, paltonun sahibinin kim olduğuna bakmadan, içlerinden birisi;

-“Aaaa, bakın Cihangir geldi.” demiş.

Cihangir Ekici ve Paltosu

Cihangir Abi ile ilgili başka bir anı şöyledir:

Cihangir Abinin zootekni bölümü ile diğer başka bir bölüm, Bahçe Bitkileri dersinin tatbikatını ortak yapmaktadır. Tatbikat için okulun meyve bahçelerinin olduğu yere gelirler.

O arada, diğer bölümden pembe hırka giymiş bir kız öğrencinin etrafında bir arı dolaşmaya başlar. Kız öğrenci, arının etrafında dolaşmasından huzursuz olur. Cihangir Abi;

-“Bak, ben zootekni bölümündenim, biliyorum. Arılar, pembe renge saldırır. Sen en iyisi, o hırkayı çıkar.” demiş.

Kız, pembe hırkasını çıkarmış. Hırkanın altında, sarı renkli bir süveteri varmış.

Arı, kız öğrencinin etrafında yine dolaşmaya başlamış. Cihangir Abi;

-“Arılar, sarı renge de saldırır. Bence, sen o sarı süveteri de çıkar.” demiş. 

Kız, Cihangir Abinin arılar konusundaki engin! bilgisine güvenerek, sarı süveterini de çıkarmış. 

O arada, “Bu işin sonu nereye kadar gidecek?” merakı ile iki bölümün tüm öğrencileri, Cihangir Abi ile kızı seyretmekteymiş.

Sarı süveter de çıkınca, artık kızın üstünde sadece beyaz bir gömlek ve onun altında da sutyeni kalmış.

O gün, arının muzırlığı üstünde olacak ki, kızın etrafında yine dolaşmaya başlamış. 

Kız, çaresiz bir şekilde Cihangir Abiye bakmış. O gün Cihangir Abi’nin de muzırlığı üstünde olmalı ki;

-“Arılar, beyaz renge de saldırır. Yapacak bir şey yok. Sen iyisi, o gömleği de çıkar.” demiş. 

Kısa bir süre yüzü kızaran kız öğrenci, yapılan şakayı anlamış ve olgunlukla gülümsemiş. 

Ancak bu arada, olayı izleyen iki bölümün öğrencileri de kopmuş durumda, gülmekteymiş.

Önceki İçerikTürkiye 3 – 3 Lüksemburg..
Sonraki İçerikTotaliter Rejimler Eninde Sonunda Kaybeder 
1962, Etimesgut doğumlu. Tokat’ın Zile İlçesi’nden Atatürkçü, milliyetçi, zooteknist, SP seveni, Alevî dostu, evcil hayvanların fahri avukatı, feminist ve motosikletçi bir köylü çocuğudur. 1984 yılında Ankara Ziraat F., Zootekni B.’nü bitirdi. 1997'de Birleşik Krallık, U. of Aberdeen’de yüksek lisans, 2007'de Ankara Ü., Fen Bil. Enst. (Zootekni B.)’nde doktora çalışmasını tamamladı. Mesleği ziraat dışında, Çerkez Kültürü ve Alevilik gibi sosyal alanlarda da amatörce akademik çalışmalar yapmaktadır. Kitap okumak ve motosiklet kullanmak özel ilgi alanlarıdır. “Hayvanları sevmeyen, insanları da sevmez” görüşünü savunan, hararetli bir hayvan sever ve hayvan hakları savunucusudur.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz