Çinlilerin Mutfak Kültüründen Bazı Notlar

0
Prof. Dr. Orhan Yılmaz

Türkler tarihin çeşitli zamanlarında batıya, daha doğrusu Avrupa’ya akınlar gerçekleştirmişlerdiler. Avrupa’nın çeşitli topraklarını zaman zaman işgal etmişlerdir. Örneğin Batı Hunları Almanya ve Polonya dâhil Orta ve Doğu Avrupa’nın tamamına hâkim idi. “Türkler geliyor” sözü Avrupalı çocukları “terbiyeli maymun” gibi uslu durmaya yetiyordu. 

Türkler Müslüman olmaya başlayıp, Avrupa’ya dadanınca, “Türk korkusu” üstüne “acılı sos” gibi bir de “Müslüman korkusu” eklendi, korku ikiye katlandı. Bu nedenle Batılıların tarihten gelen bir “Türk” alerjisi olduğu gerçektir. Bu alerjilerini zaman zaman bizim kültürümüze ait bazı öğeleri sahiplenme şeklinde gösterirler.

Çalışma konum olduğu için biliyorum, Batılıların bir sözde iddiası “Bütün çoban köpeklerinin atası, Tibet Mastifi Irkıdır” şeklindedir. Bu kemter kulunuz da eline geçtiği her fırsatta, her internet sitesinde, her bilimsel sempozyumda veya yüz yüze konuşmalarda bunun aksini iddia eder. “Bütün çoban köpeklerinin atası, Orta Asya Çoban Köpeğidir” iddiasında bulunurum (Bu iddiama konu teşkil eden ayrı bir yazı yakında yayımlayacağım, lütfen biraz sabır). 

Bu iddiamı çeşitli kanıtlar ile doğruladığım için, bu konuda söz söyleyebilecek durumdaki profesörleri bile karşımda fazla konuşamazlar, bu yüzden de bu kulunuzu sevmezler. Çok da umurumdaydı sanki!…

1995-97 yılları arasında Aberdeen (Birleşik Krallık)’de yüksek lisans yaparken, aynı şehirde Yusuf İridağ adında bir Türk ile tanıştım. 1970’li yıllarda artan anarşik ortam yüzünden İstanbul’da üniversiteyi okuyamadığı için, üniversite eğitimi için İngiltere’ye gitmiş. Okulu bitirdikten sonra İskoçya’da, Aberdeen Şehri’ne yerleşmiş. 

Birçok gastronomi uzmanları tarafından dünyada Çin, Fransız ve Türk mutfakları en üst seviye sayılır. Bizim Yusuf Abi de Aberdeen’de döner kebap işine girmiş. Bir İskoç kız ile evlenmiş, İskoçlara damat olmuş. Beraberce işleri büyütmüşler. 

Bütçeye katkıda bulunmak için ben Yusuf Abinin döner kebap salonunda hafta sonları, eşim de elit kişilerin gittiği Nargile Restaurant adındaki lokantasında, lokantanın kapalı olduğu saatlerde haftanın 7 günün temizlik ve ütü işlerini yapardı. 

Zamanla işçi-işveren ilişkisinin dışında aramızda dostluk meydana geldi. Ben Türkiye’ye dönüp, 2000’li yıllardan beri köpek ile ilgili araştırmalara başladığımda, hakkını inkar edemem, Yusuf abi bana maddi yönden bayağı destek oldu. 

Biliyorum yazının başlığı Çinliler, ama ben İngiltere’de dolanıp duruyorum. Az kaldı, asıl mevzuya giriyorum. Yusuf Abinin yaptığı sponsorluklar ile 4 kez Avrupa, 5 kez Asya ülkelerine, köpekler ile ilgili araştırmalar yapmak için seyahatler düzenledim. 

1 hafta önce yayımlanan “Çin’e, Sincan Özerk Bölgesi’nde İstihbarat Çalışması Yapmak İçin mi Geldiniz?” yazımda Çin’e 4 kez gittiği ifade etmiştim. Bu araştırma gezilerim sırasında Çin’de aylarca kalmak imkânı buldum. Elbette bu sırada Çin Yaşam Tarzını ve Kültürünü de inceleme olanağım oldu. 

Öncelikle ön yargıları lütfen bırakın. Gastronomi uzmanları boşu boşuna dünyada varsa yoksa Çin, Fransız ve Türk Mutfağı diye boşa dememişler. Yemekleri inanılmaz lezzetli. Lezzetli olmasının birince nedeni yemek yaparken artık Türkiye’de popüler olan Wok tavayı çok kullanıyorlar. Wok tavada pişen yemekler kızartma tarzında pişirildiği için, haliyle lezzetli oluyor. Koyu renkli soya sosunu hemen hemen tüm Wok tava ve diğer yemeklere kullanıyorlar.

Ana yemeğin yanında elbette pirinç pilavı oluyor. Sulu yemekleri çok az. Çorbayı genelde kahvaltıda içiyorlar. Bu nedenle kaşık ihtiyacı çok az oluyor. Kaşıkları da bizim kaşıklar gibi metalden değil. Porselenden yapılmış, boyu bizim tatlı kaşıkları kadar yani sapı oldukça kısa. 

Yemekleri bildiğiniz gibi 2 adet çubuk ile yiyorlar. Alışması biraz zaman alsa da sonradan çubukla yemesi kolaylaşıyor. Çubukla yemeyi küçük çocuklara ilk öğretecekleri zaman, yemek haricindeki bir vakitte bir tabağın içine bezelye koyuyorlar. Çocuğa önce çubuğu parmakları ile nasıl tutması gerektiğini gösteriyorlar. Daha sonra çocuğa çubuklarla bezelye tanelerini tutup, tabağın dışına çıkarmasını söylüyorlar. Bir müddet sonra çocuk bu işte oldukça ustalaşıyor. Ondan sonra eline çubukları yemekte tutuşturuyorlar, çocuklar zorlanmadan yemeği çubukla yiyebiliyor.

 Çin’de bir söz var “Masa ve sandalye hariç sırtı güneş gören her türlü bacaklı, bacaksız canlıyı yeriz” Bu nedenle aklınıza ne gelirse yemekten çekinmiyorlar. Bazı şeyleri ise cinsel gücü artırdığı için tercih ediyorlar.

Yedikleri gıdalar arasında köpek, kedi, yılan, fare, örümce, birçok böcek çeşidini yemekten çekinmiyorlar. Halen yeniyor mu bilmiyorum ama insan cenini yediklerine dair internette bol miktarda fotoğraf ve bilgi var. Yine cinsel gücü artırdığı gerekçesi ile boğa penisi, Ejiao adını verdikleri eşek derisinden yapılmış bir gıda, gergedan boynuzu, at ayağı, maymun beyni, domuz cenini kızartması ve Tongi Zidan adını verdikleri bakir bir erkeğin idrarında pişirilmiş yumurta yemektedirler.

Çin’de sokakta yürürken, bir dükkânın vitrininde kesilmiş ve asılmış yılan görünce merak ettim yılanı niçin yediklerini sordum. Muhatabım yılanın özellikle kanını kış aylarında içtiklerini, yılan kanı içince soğuk havada hiç üşümediklerini söyledi.   

Sadece bir çeşit içeceğinin satıldığı özel dükkânlar var. Adını sormamıştım ama içitim İçinde sadece güğüm güğüm, kazan kazan tadı ve rengi Gaziantep’te sokaklarda satılan meyan içeceğine benzeyen bu içeceği satıyorlar. İçmemi tavsiye eden kişi bu içeceğin sağlık için çok faydalı olduğunu belirtti.

Soya peyniri denilebilecek Tofu Çin Mutfağında önemli bir yer tutuyor. Tadı biraz tatsız peynire benziyor, ancak bitkisel kökenli olduğu için sağlık açısında oldukça faydalıdır. 

Çin’de herhangi bir lokantanın vitrininde pişmiş bir kanatlı görürseniz, bizim geleneklerimize ters şekilde boğazının kesilerek kan akıtılması ile değil,  

Pidan adı verilen siyah yumurta da geleneksel bir Çin gıda çeşidi. Önce çay suyunun içine tuz, kireç ve taze odun külü katıp, koyu bir karışım yapıyorlar. Geceden soğumaya bırakıp, sabahleyin bu koyu renkli sıvının içine ördek, tavuk, bıldırcın vs. yumurtasını bırakıyorlar. Yumurtalar 3-5 ay arasında bu sıvı içinde bekliyor. Bekleme sırasında yumurtanın akı ve sarısı, yumurta kabuğundan nüfuz eden sıvı ile bir nevi turşu haline geliyor. Yumurta olgunlaştıktan sonra yemek için soyulduğunda içinde biriken gelen amonya nedeni ile idrar gibi kokuyor. Bu nedenle Pidan Yumurtasına Çin’de Çiş Yumurtası da denir.

Çinlilerin ve Müslüman olmayan turistlerin yemeye bayıldığı bir yiyeceğe ise Çince  Char Siu adını verdikleri bir yiyecek. Bildiğiniz gibi Hong Kong uzun yıllar İngiliz Yönetiminde, Macau ise Portekiz Yönetiminde kalmıştır. Hong Kong’un yaklaşık 50 km batısında yer alan Macau’da hem Çince hem Portekizce konuşulur. İri bir parça domuz etini mangalda kızartmışlar ve bunu bala batırmışlar. Buna Char Siu veya Cantonese Honey-Glazed Barbecued Pork (Kanton Usulü Balla Kaplanmış Domuz Eti Barbeküsü). Bal ile domuz eti karşımı nasıl bir tat, varın siz düşünün.

Çay bitkisinin anavatanı Çin, bu herkesin malumudur. Sadece çay satan dükkânlar var. Meraktan bakmak amacı ile dükkâna girdiğimde yaklaşık 60 çeşit çay vardı. İsteyene içeride ki az sayıdaki masada çayı hemen hazırlayıp veriyorlar. Çayı içerken şeker katmıyorlar. Denediğim çayların hepsi bana sert geldi. İçine şeker kattığımda da bana güldüler ve “Bunu şeker ile nasıl içebiliyorsun? Şeker katınca artık çayın tadı, özelliği gitti” dediler. 

Sokaklarda ufak seyyar tezgâhlarda çöp şiş ya da tatlı satan Uygur Türklerine Çin’in her bölgesinde sıklıkla rastlayabilirsiniz. Bunlar da her ne kadar Çinliler gibi çekik gözlü olsa da, Çinli olmadıklarını hemen anlayabiliyorsunuz. İstisnasız hepsi “Doppa” adı verilen geleneksel Uygur şapkası giyiyor. Bu şapkadan o kişinin Çinli değil, Uygur Türkü olduğuna bir şüphe kalmıyor. 

Çin Hükümeti, işsizliğin yaygın olduğu Uygur Özerk Bölgesinde sosyal olayların, hırsızlık gibi adli vakaların artmasını önlemek için, Uygur Türklerinin Çin’in her bölgesine gitmelerini teşvik ediyor. Bu yolla, Uygur Özerk Bölgesinde Uygur Türklerinin sayısını da azaltıyorlar. Çin Hükümeti vergi ve kredi kolaylığı gibi teşviklerle zaten Çin’in diğer bölgelerindeki Çinlilerin, Uygur Özerk Bölgesine yerleşmesini teşvik etmektedir. İki taraflı işlettiği bu göç politikası ile sürekli olarak Uygur Özerk Bölgesindeki Türk nüfusunun oranı da azaltılmaktadır. 

 (Çin hakkındaki yazılarımıza devam edeceğiz. Bizi izlemeye devam edin.)

Önceki İçerikZiraat Türkiye Kupası Sivasspor’un!..
Sonraki İçerikGönüller’in Fethi
1962, Etimesgut doğumlu. Tokat’ın Zile İlçesi’nden Atatürkçü, milliyetçi, zooteknist, SP seveni, Alevî dostu, evcil hayvanların fahri avukatı, feminist ve motosikletçi bir köylü çocuğudur. 1984 yılında Ankara Ziraat F., Zootekni B.’nü bitirdi. 1997'de Birleşik Krallık, U. of Aberdeen’de yüksek lisans, 2007'de Ankara Ü., Fen Bil. Enst. (Zootekni B.)’nde doktora çalışmasını tamamladı. Mesleği ziraat dışında, Çerkez Kültürü ve Alevilik gibi sosyal alanlarda da amatörce akademik çalışmalar yapmaktadır. Kitap okumak ve motosiklet kullanmak özel ilgi alanlarıdır. “Hayvanları sevmeyen, insanları da sevmez” görüşünü savunan, hararetli bir hayvan sever ve hayvan hakları savunucusudur.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz