Çocuklarımıza Allah’ı Nasıl Anlatmalıyız (1)

0
Mehmet Gündoğdu
Latest posts by Mehmet Gündoğdu (see all)

Giriş

Çocuklarımıza Allahı anlatmak, Yüce Allah’ın anne-babalara yüklediği kutsal bir görevdir. (Tahrim, 66/6)

Çocuklarda dini duygularının uyanmanın ne zaman belirdiği konusunda değişik fikirler bulunmaktadır. 

Genelde çocukların çoğunluğu ana dillerinde öğrendikleri kelimeleri ve ifadeleri anlamaya başlamakla birlikte bu duygulara ulaşmaktadırlar. Bazı çocuklar bu duygu basamağına geldiklerini, sordukları sorularla göstermektedirler.

Bazı pedagoglar dini duyguların 04-06 yaş gurubunda başladığını kabul ederler. 

(Benim de şahsi gözlemim budur. Şöyleki sevgili torunum Mehmet Emre, 05 yaşında ezan okumaya, seccadede namaz kılmaya çalıştığını, 06 yaşında babasıyla birlikte Cuma namazına gitmek istediğine şahit olduk. Taklit dense de aynı zamanda bu, dini duyguların başladığının göstergesidir).

Esasen Allah kavramı çocuğun ilk günlerinden itibaren işitmeye başladığı bir kavramdır. 

İsmi konulurken kulağına okunan ezan ve kamet, daha sonra ziyarete gelenlerin “maşallah, inşallah” sözleri, çocuğu severken sarf edilen Allah’a ilgili kavramlar, çocukla ilgili korku veya heyecanlar sırasında kullanılan ifadelerdeki Allah kelimeleri, çocukta, önce anlamadan sadece işitilmiş bir kelime olarak yerleşmeye, daha sonra ise, kullandığı anlamlara göre ve daha da önemlisi çocuğun anladığı anlamlara göre kavramlaşmaya başlamaktadır. 

Henüz soyut düşünce yeteneği kazanamamış çocuklara soyut bir kavram olan Allah’ı anlatmak elbette zor olacaktır. 

Fakat karşımıza çıkan bu zorlukları bahane ederek çocuklarımıza Allah’ı anlatmadan O’nu tanıtmadan da yapamayız. 

Özellikle dini duyguların başladığı 04-06 yaştaki çocuklara Allah’ı ve Allah’a imanı anlatırken takip edeceğimiz bir metot ya da dikkat etmemiz gereken bazı hususların olması gerekir. 

Şimdi sırayla çocuklara Allah’ı anlatırken ve bu anlatımın nelere dikkat edilerek yapılması gerektiğini sırasıyla yazalım istedik. İşte ilk bölümü.

Öncelikle “Allah sevgisi”ni esas alarak başlamalıyız

Allah sevgisi insanda yaratılışta mevcut olan bir duygudur. Bundan dolayı bütün ilâhî dinler, önce Allah sevgisi ve inancı telkin ederler. Batılı psikologlarda sevgiyi din ile en çok ilgisi olan bir duygu olarak kabul etmektedirler.

İlk yaşlardan itibaren başlatılması gereken Allah’a iman öğretiminde, Allah sevgisi, öğretim faaliyetinin temel taşı olmalıdır. 

İslâm eğitim sistemi de sevgiye dayalı bir eğitimi esas olduğundan, Allah inancını çocuklara sevgi ve bağlanma duygularını geliştirerek öğretmek ve telkin faaliyetlerine bu duygulardan hareket ederek başlamak daha doğru olacaktır.

Hz. Peygamber (s.a.v.) için her şeyin temel noktası olan sevgi hakkında Jan Jak Russo’nun (filozof, Eğitim ve Edebiyatçı, Pedagog) tespiti dikkate değerdir: O “bir çocuğun ilk hissi kendini sevmek hissidir. İlkinden doğan ikinci his ise kendisine yaklaşanları sevmektir.” demekte ve ayrıca çocuğun tabiatının iyiliğe meyilli olduğunu savunmaktadır.

O halde dinimizin en temel konusu olan Allah inancı 4-6 yaşlarda çocuklara şu şekilde verilebilir: 

Allah bütün varlıkları yaratan ve insanları onlardan daha üstün kılan ve seven, özellikle çocukları daha fazla seven ve koruyan, besleyip büyüten, sayılamayacak güzellikte yiyecekler ve içecekler veren, çiçeklerle ve hayvanlarla tabiatı dolduran, suçları ve yanlış davranışları hemen cezalandırmayıp, farkına varıp vazgeçmesi için zaman tanıyan, davranışlarımızın iyi ve güzel olanına büyük ölçüde mükafatlar veren, yaptığımız bir iyiliğe karşı, daha başka pek çok iyiliklere ulaşmamızı sağlayan yüce Rabbimizdir”.

Ya da çocuklara bizleri nimetleriyle perverde eden Allah’ın şefkati, rahmaniyeti, rahimiyeti anlatılmalıdır. Allah’ın bizi nasıl beslediğini, baktığını, büyüttüğünü bize nasıl sevgi verdiğini anlatacak ve  “O çok şefkatlidir, bizi korur, bütün belalardan muhafaza, himaye ve vikaye eder ” diyerek çocuklarda O’na karşı güven, itimat ve sevgi hissini coşturmalıyız. 

Hatta en küçük yavruların hatta haşeratın, Allah şefkatiyle, re’fetiyle rahmetiyle beslendiğini uygun bir dille ona anlatarak Rabbiyle olan münasebetini sağlama bağlamalıyız.

Yine bu yaşlarda çocuklara Allah anlatılırken yada çocukların yanında Allah’tan bahsederken asla korku ve ceza mefhumları, Allah kavramıyla yan yana kullanılmamalıdır

Özellikle bazı ailelerin çocukların yaptıkları yaramazlıkların önüne geçmek için takip ettikleri “Allah seni yakar!”, “Allah seni taş eder!” “Allah seni çarpar!” “Allah seni cezalandırır!” gibi Allah’la korkutma metotları çok yanlış ve çocuğun, Allah ile münasebeti açısından çok sakıncalıdır.

Henüz mücerred kavramları, suç, ceza ve günahın ne demek olduğunu kavrayamayan bu yaştaki çocukların hayatında, önemli bir rol oynayan korku duygusunun, Allah korkusu şekline dönüştürülmesi ve ebeveynin bundan faydalanma yoluna gitmeleri yanlış bir tutumdur.

Çocuklarda doğuştan Allah korkusu yoktur. Kendilerine Allah nasıl anlatılırsa onlar O’na öyle inanırlar. Onun için çocuklara Allah inancı ve iman duygusu öncelikle “sevgi” ile verilmelidir. 

“Yalan söylersen Allah seni taş yapar” yerine “doğru söylersen Allah seni daha çok sever”. “Allah uslu çocukları cennete koyar.”… gibi ifadeler kullanmak daha doğru olur. 

Şayet Allah hep “azap verici”, “cezalandırıcı”“cehennemde bütün insanları ve çocukları yakan!” bir varlık olarak tanıtılırsa çocuklar daha küçük yaştan itibaren O’ndan korkarak kaçma ve başkalarına sığınma duygularını geliştirirler. 

Bu şekilde yetiştirilmeye çalışılan çocukların korkudan kurtulmak ve rahata erebilmek için kendilerince “Allah’ın olmadığı bir yer !” aramaya koyuldukları tespit edilmiştir.

“Çocukluğumdaki Allah inancı dedelerimden ve diğer büyüklerimin sözlerinden kaynaklanıyordu. Allah yaramazlık yapanı taş eder, fazla ağlayanı sevmez, gökyüzünde herkesi görür,vb! Bir gün arkadaşlarla toplu hırsızlık yapanları izledik. Birisi kaçarken ağaçtan düştü. Daha sonra mahallede dediler ki Allah onu cezalandırmış, sevmez böyle yapılmasını! Korkular içerisinde düşündük Allah’ı”.

Salzmann (Hiristiyan İlahiyatçı, Pedagog) çocukları dinden soğutma ve hissiz yapma çareleri başlığı altında yaptığı açıklamada onları evvela büyük Tanrıdan çok korkutarak soğutunuz; göreceksiniz ki dinsiz olacaklardır.” Der ve şu hikayeyi verir.

“Her gök gürleyişinde anne çocuklarına: Görüyor musunuz? Allahbaba hiddetinden nasıl bağırıp çağırıyor, derdi. Ve onları cehennemle korkutur; Allahbabanın yaramaz çocukları daima cehennemde yaktığını anlatırdı, her gün sabahtan akşama kadar cehennem lafı ağzından düşmezdi. 

Çocukta annesinden duyduğu bu düşüncelerden başka bir şey bilmiyordu. Küçük muhayyilesinde bu büyük ve müşfik Tanrıyı, korkunç bir adam şeklinde tecessüm ettiriyordu. Öyle bir adam ki en küçük kabahatlerinde çocukları cehenneme atan; pantolonlarını bir parça yırtsalar, cehennemde bağırta bağırta, cayır cayır yakan, bir kahve fincanı veya bardak kırsalar, onu şeytana verip işkence ettiren bir adam. Ve neticede ulu Tanrıdan nefret eder oldu. Bu örnekte de görüldüğü gibi çocukları Allah ile korkutmak onlara sevgi değil nefret veriyor’. 

(Yukarıda anlatılan hikayede kullanılan Allahbaba kavramı bizim kültürümüze ait olmayıp Hıristiyan kültüre aittir, ve şirk ifade eder bundan dolayı biz çocuklarımıza karşı asla bu kavramı kullanmamalıyız).

Sonuç itibarı ile, Peygamber oluşunun yanında bizce en büyük  eğitimci ve pedagog olan Hz. Muhammed (s.a.v)’in  şu sözü ile  bu bölümü tamamlayalım.

يَسِّرُوا وَلاَ تُعَسِّرُوا وَبَشِّرُوا وَلاَ تُنَفِّرُوا

“Yessirû ve lâ Tuassirû ve Beşşirû ve lâ Tuneffirû”

“Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz, sevdiriniz/müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz.”

(“Buhârî, İlm, 12; Müslim, Cihâd, 6.”)

Kaynak: Mehmet Emin Ay, “Çocuklarımıza Allah’ı Nasıl Anlatalım”

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz