Covid, Ölümler ve Ayrılık

0
Latest posts by Aysun Saygı Köknar (see all)

Ailecek yaptığımız kısa, kaçamak tatil sonrası akrabalarım arasında bulunan hasta yakınımızdan aldığımız vefat haberi, abimin küçük ama beklenmedik ameliyatı, kızımın üniversite için evden uzaklaşması, bugüne kadar kaçıp kaçıp en sonunda ailecek bizim de yakalandığımız hepsinin üzerine tuz biber olan covid belası derken son günler benim için hem psikolojik olarak hem de fiziksel açıdan oldukça yorucu ve hareketli geçti.

Bilime dayanıp güvenen, tedbirli bir aile olarak yaptırdığımız dört aşı sonrasında hepimiz hastalığı çok şükür, hafif semptomlarla atlatmaya çalışıyoruz. Salgının başlangıcından beri bunca zaman geçmiş, covid bin bir türlü mutasyona uğramış ve artık hafif şekilde seyretmeye başlamış olmasına ve biz de aşılarımızı eksiksiz şekilde yaptırmamıza rağmen hastalıkla ilgili gene de “Bir hapşırdım bitti, gitti!” demek mümkün değil. Hafif de olsa hepimiz gribin neden olduğu kırıklık, burun akıntısı, hapşırma, öksürme gibi beklenen ve olağan tüm belirtileri gösteriyoruz. Gerçi bu nedenlerden ötürü canından olan milyonlarca insan varken oturup mızmızlanacak da değiliz. Moralimizi yüksek tutup, iyice dinlenip, en kısa sürede hastalığı atlatmaya odaklanmış durumdayız.  

Daha on yaşlarımdan itibaren aralıklarla en sevdiğim insanları kaybetmeye başladığım için ölüm bana hiç yabancı değil. Ancak kaybettiğiniz insan ne kadar hasta ve yaşlı da olsa her ölüm erken ölümdür. Her kayıp hayatı yeniden sorgulamanıza yol açıyor. Sevgili annem, anneannem, babaannem, dedelerim, dayılarım, amcalarım, halalarım, arkadaşlar, komşu anneler, hacı dayılar derken bizim takım şu an öbür tarafta buradan bile kalabalık durumda. Çoğunu her fırsatta dualarımda anarım. Umarım hepsi huzur içinde uyuyordur. Hayatın gerçekleri… Tekamülümüz sürüyor. 

Ancak ben şu günlerde ölüm Allah’ın emri de şu ayrılık olmasa denilen noktadayım.

Çünkü el bebek gül bebek büyüttüğümüz biricik kızımız eğitim dolayısıyla evden uzaklaşıyor. Biz bir, kazandığı okul İstanbul’un bir ucunda olunca haftanın beş gününü evden uzakta geçireceği yeni bir yaşam modeline geçiyoruz. O da ana kucağından, baba ocağından ayrılıp okulunun tahsis ettiği tek odada dört kişinin barınacağı yurt kavramı ile tanışıyor. 

Güzel kızım yepisyeni bir hayata adım atan her genç gibi yeni hayatı konusunda gayet mutlu, umutlu ve heyecanlı. 

Ancak beni ilk göz ağrımdan ve bir tek yavrucuğumdan ayrılmanın endişesi ve kaygıları kaplamış durumda. Anne – baba olanlar beni çok daha iyi anlayacaktır. Yirmi yıldır gözünüzün önünden ayırmadığınız, sürekli sizin himayeniz altında yaşayan bir insanın evden kaç km olursa olsun uzakta ve kendi başına yaşayacak olması insanı haddinden fazla endişelendiriyor. Ama burada da kendimi eğitim hayatına başka şehirde ya da yurtdışında sürdürecek olanların ebeveynleri yerine koyup, avutuyorum. Sanki benim üzülmeye bile hakkım yokmuş gibi… 

Tüm ebeveynler çocuklarını günü geldiğinde yuvadan ayrılmaya cesaret edecek güçte, kendi kendini idare edip, planlayıp, komuta edebilecek kabiliyette yetiştirmeye çalışır. Tek amacımız ebeveynlerine bağımlı olmayan, özgür ruhlu bir dünya insanı yaratmaktı. Bunu kanıtlamanın zamanı gelmişken bugün yapmamız gereken tam anlamıyla ona destek olup, kendi kanatları ile uçma egzersizlerinde yavrumuzu olabildiğince yüreklendirip, alkışlamak olacak. Ancak gelin görün ki bu deneyimi yaşarken endişeler, kaygılar ve korkular anne ve babanın yakasından düşmüyor. İnşallah annesiz büyüyen bir kız çocuğu olarak rol model olabilecek bir anne olur, tüm bu zorlukların üstesinden gelebilirim.

Acaba yeni düzenini nasıl oluşturacak, hayatına dâhil olacak insanlar nasıl birileri çıkacak, tek başına zamanı düzgün ve yeterli şekilde organize edebilecek mi, hasta olsa elini kim tutacak, metropolün keşmekeşinde kendine nasıl yer bulacak, yağmur yağsa, güneş açsa, gökkuşağı bile çıksa evladınız buna nasıl tepki verecek! Tüm derdim bu şu sıralar.

Hepsinin üstesinden geleceğine inancım tam olsa da her konu, her sorun, her fikir beyninizi hiç durmadan kemirmeye devam ediyor. Eminim şu an evladı üniversiteye başlayan birçok ebeveyn de benimle aynı duyguları paylaşıyor. 

Biraz umut, biraz çaba, biraz sabır her derdin çaresi biliyorum. Ama gel de anlat.

İşte tüm bu düşüncelerin eşiğinde bir de tutmuş covidle dans ediyorum. 

Bazen siz isteseniz de istemeseniz de hayat size es vermek için sebepler üretiyor. Bunu da onlardan sayıyor, pozitif düşünüp, bol bol antikor üretmeye odaklanıyorum. 

Bizim yaşadığımız gibi çok şükür hafif geçirilen hastalıklar hızlandırılmış olarak sürdürdüğümüz hayata kısa bir mola vermemize yarıyor. Herkese bol keseden dağıtıp payımıza düşeni unuttuğumuz şefkat ve merhamet duygularıyla en çok da kendimizi kucaklamak için bahane, bazen sıhhat dolu bir tek nefesin bile ne kadar kıymetli olduğunu hatırlamak, bazen de toparlanıp yeniden başlamak için fırsat oluyor.

Tüm bu yaşananlar çok sevdiğim yazılarımdan ve sizlerden bir süredir uzak kalmama neden oldu sevgili dostlarım. Hepinize sağlık ve sıhhat dolu günler diler; ne olursa olsun gönlünüzde güzelin, umudun ve neşenin eksik olmamasını temenni ederim. 

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz