- Kamuoyuna Duyuru…! - 30 Nisan 2023
- 1915 Olayları ve Konuşulmayanlar - 25 Nisan 2023
- Neden Ak Partiliyim? - 24 Nisan 2023
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan siyaseti yeni bir kulvara çekmek istiyor ve bunun sinyallerini de açık etmeye başladı.
Ama ben size bir gözlemimi aktarayım.
Siyasette yapılan yanlışları, ülkede oluşturulan kutuplaşmayı ve bazı önemli değerlerin siyasete alet edilmesini eleştirmeye başladığımdan beridir eski dostlar düşman oldu. Hadi düşman demeyeyim de, eskisi gibi ‘samimi değiller’ diyeyim.
Siyasi iktidarın ve kendilerinin değişimlerini göremedikleri için, değişen kişinin benim olduğumu söyler oldular. Ben ve fikirlerim ya da hayata bakış noktam.
Doğrudur…
Çünkü biz ‘Mukayeseli İslam Hukuku’, ve ‘Mezhepler Tarihi’ derlersi aldık.
Mukayese etme ve farklı mezheplerin olaylara farklı yaklaşımları…
İşte bu bazı dostlar bugünlerde pek sempatik davranıyorlar.
Nedense?
Nedenini anlayamadım desem doğru olmaz. Anlıyorum.
Yapılan yanlışları eleştirmek için çok güzel argümanlar var ve bunları kullanıp konuyu siyasete getirmeyeyim diye özel çaba sarfediyorlar da ondan.
Bu tepkileri de anlayışla karşılıyorum.
İnsanoğlu/kızı mutlu olmak istiyor. Mutluluk veren kurum olan siyaset ise artık eskisi gibi mutluluk veremez oldu.
Böyle olunca da zihinde oluşan kavramsal ve fıtri tepkime de şöyle: ‘Mutlu olamayacağım, bari canım sıkılmasın…’
Bizde bir söz vardır: Dost acı söyler…
Gerçekler de acı ve acıtıyor.
Mutluluk hazzının müptelası olmuş bugünün insanları için gerçekler, eğip bükülerek başkalaştırılması gereken tehlike uçları.
Bunların başında gelen de döviz ve dövizin engellenemeyen çıkışı.
Türkiye’de yatırım yapmış olan Almanyalı Türkler AK partili olsalar da bu durumdan rahatsızlık duyuyorlar. Duyuyorlar ama konuşamıyorlar. Ne acı bir durum öyle değil mi?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gebze Tübitak yerleşkesinde geliştirilen Hidromek Hicon 7W elektrikli yerli ekskavatörü incelemiş. Yetkililerden bilgi almış. Test çalışması yaparak basına da pozlar vermiş.
Ekskavatör, Almancası ‘Bagger’.
‘Palet ve tekerlek seviyeleri olarak belirtilen seviyelerin üst ve alt seviyelerde kazı yapmak amacıyla kullanılan bir kazı makinesi’.
‘Yüzde yüz yerli ve dünyadaki ilk lastik tekerlekli elektrikli iş makinesi…’
Firmanın adı Hidromek.
Bu firma 2003 yılından beri Japon firması Mitsubishi ile ve 2015 yılından beridir de Alman firmaları ile çalışmakta. Firmanın internet sitesine girdiğinizde bunların hepsini görebilirsiniz.
‘Yerli ve milli, lastik tekerlekli ilk iş makinesi’ haberini görünce hemen bir kıyaslama yaptım. Steinmeier olmasın da hadi Merkel olsun.
Acaba Merkel Alman mühendisliğinin ürünü olan yeni cihazları bu şekilde kullanarak basına pozlar verir miydi diye.
Bu, olması gereken bir çalışma ve sonuçlanmış.
Sene 2020…
Olmasa mıydı acaba?
Esas derdimiz bu iş makinesi değil.
İşin aslı elektrikli ve tekerlekli bir ekskavatör değil.
İşin aslı şu: Vatandaşlarımızın ceplerindeki ya da yastık altındaki ‘kötü gün’ birikimlerinin ERİMESİ…
İşin aslı ekonominin tıkanması…
Derdimiz bu…
Cumhurbaşkanlığı Hükümet sisteminde yetkiler de sorumluluklar da Cumhurbaşkanı’na aittir.
Ekonominin bu karanlık kuyudan çıkması Sayın Cumhurbaşkanı’nın sorumluluğundadır.
Ama kendisi, Deva Partisi Gen. Bşk. Ali Babacan’ı hedef alarak açıklama yaptı.
‘Şimdi parti kurmuş bize ekonomi dersi veriyor…’
‘Sürekli söylüyorum; IMF’ye olan borcumuz biz göreve geldiğimizde 23 buçuk milyar dolardı. Biz bunu 2013 Mayıs’ında sıfırladık….’
Cumhurbaşkanı’nın sorgulaması gereken kişi Ali Babacan mı, yoksa dövizi ve ekonomiyi bu hale getiren ekonomi danışmanları mı?
Cevap çok açık: ‘Ekonomiyi bu hale getiren, çıkmaza sokan, dövizin tırmanışa geçmesine sebep olan ekonomi danışmanları’.
Ali Babacan da bu durumu kibar bir üslupla açıklamış.
‘Ekonomiyi teslim ettiğimde Türkiye, IMF’ye borç verebilecek güçteydi; bugün IBAN verip halktan yardım isteyen bir yönetim var…’
Doğru söze ne denir…
Sevgi ve Bilgiyle kalın
Erdoğan Ali Babacan ile Aşşik, Atamaz… Atarsa şimdiye kadar onları kullanarak biriktırdığı bütün aşşıklarını kayip eder ve sonunda kendisini rehin vermek zorunda kalır.
Bu laf bizim Doğuda Erdoğan gibilerine söylenen bir laf!
Anlami şu; Esas işin ehlisi’ni hlle ile pasifleştırerek! işi bilmeyenler sahadakı seyircilerin gözünü boyamak içın sürekli Cığızlık(hille) yaparak oyunu kazanmiş endami ve seyircilerin gözlerini boyama yolu ile akıllarınca rakiplerini yendiklerini zannedenler bileyini dahi bükemedğini yendiğni isbatlatladığına her zamanki gibi kendi kendileri inanıp seyirciden alkış alacağını umduğu bir an! seyirci .”SEN ONUNLA AŞŞIK ATAMASSIN” diye bağırır ve anında işini bitirirler.
Zaten şu an Cığızlıkla (hille ile) daha fazla mesafe alabilecekleri umutlarıde kalmadı temamemen, bitmiş durumda…
Not: Aşşık hayvanların kol bacaklar, diz, topuk, bilek ve dirsekler gibi oynak kısımlarındaki kemik bağlantılar’ının arasındaki bağlama görevi yapan şekilli bir kemik.
Bizim doğuda genellikle erkek çocuklarının o kemikleri(aşşklarını) yerde atarak oynadıklari bir oyun.
Kimin aşşığı hedefe ulaşmassa aşşığ hedefe ulaşan rakibinin aşşıkları’nı oyunu kazandıkça teker teker elinden alır.
Şu an bizim C B ve çevresindeki dalkavuklari’n eninde sonunda hayatlari boyunca “CIĞIZLIKLA”( hille yolu) ile aldıklari bütün birikimlerini sahiplerine iade edilecekler… gün beklemediklerinden daha yakın.