- Kılıçdaroğlu: MİT onun emrinde, bizim gizli kapaklı görüşmemiz varsa çıksın açıklasın - 29 Nisan 2023
- Demir Grup Sivasspor 1 – 3 Fenerbahçe.. - 29 Nisan 2023
- Yurt dışına kayıtlı seçmenler oy vermeye başladı.. - 29 Nisan 2023
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Şehir Üniversitesi ile ilgili ortaya attığı iddialara düzenlediği basın toplantısıyla cevap verdi.
Şehir Üniversitesi’nin kapatılması sürecinde çok sayıda hukuksuz işlem yapıldığını belirten Davutoğlu, “Bu hukuksuz işlemlerde dahli olan, imza atan başta Sayın Erdoğan olmak üzere herkes gelecekte hem hukuken hem de vicdanen hesap vereceklerdir. Şehir Üniversitesi mutlaka açılacaktır. Çünkü temeli de mayası da helaldir. Emek ürünüdür. Bilim Sanat Vakfı’nın 30 yıllık birikimi üzerine kurulmuştur.” dedi.
Erdoğan’ın “Bunların vakfına üniversite tahsisi yaptık. Kendisi ne zaman başbakanlık koltuğuna oturdu, o tahsis yapılan yeri bilabedel vakfına mülk edindi.” şeklindeki açıklamasına cevap veren Davutoğlu, “Benim ne New York’ta Reza Zarrab dosyasında adım geçer, ne Utah’da Sezgin Baran Korkmaz dosyasında adım geçer, ne yabancı bir parlamentoda ismim geçer. Ne de ABD Kongresinde Erdoğan gibi mal varlığı dosyam var. Benim hiç gemim olmadı ki yakayım.” diyerek şöyle konuştu:
“Herhangi bir hukuksuz işleme dayalı da herhangi bir delillendirilmiş bir isnat söz konusu olmamıştır. Aksine Şehir Üniversitesi’nin kapatılma sürecinde çok sayıda hukuksuz işlem yapılmıştır.
Madem ki ortada bir yolsuzluk iddiası var; yaşayan cumhurbaşkanları, başbakanlar ve bütün bakanlarla ilgili araştırma- soruşturma komisyonu kurulmalı. Sayın Erdoğan samimiyse bu komisyonu kursun, önce de benim mal varlığım araştırılsın, birinci derece akrabalarım ile birlikte. Ama hemen arkasından Tayyip Erdoğan ve Binali Yıldırım’ın mal varlığı araştırılsın. Niye kaçıyorsunuz? Siyasi olarak arınma vakti, hadi arınalım. Bu çalışma neticesinde izah edemeyeceğimiz bir mal varlığı ortaya çıkarsa hazineye devredilsin, şehit yakınlarına, gazilere, yetimlere verilsin. Kaynakları da savunma sanayisine aktaralım.”
Ahmet Davutoğlu, şunları söyledi: “Cumhurbaşkanlığı önemli makamdır. O makamdan gelen her sese saygı gösteririz. Ama bir kişi, cumhurbaşkanlığı makamında olduğunu unutarak, ülkede başbakanlık yapmış ve hakkında hasım rakip dost herkesin belli bir kanaate sahip olduğu geçmişte de birlikte çalıştığı bir siyaset adamı, bir akademisyen için yolsuzluk suçlamasında bulunuyorsa cumhurbaşkanı makamını kendi şahsi çıkarları için kullanıyordur. Artık cevap vermek sadece şahsi olarak değil Türkiye’de akademi ve siyaset adına kaçınılmaz zorunluluk oldu.
Sayın Erdoğan dünkü konuşmasında üç temel argüman sundu. Bir; ‘Şehir Üniversitesi arsasında hukuksuzluklar vardı, bu yüzden kapatıldı’ dedi. İki; ‘Şehir Üniversitesi başarısız bir üniversiteydi, bir başarı varsa ortaya koyun’ dedi. Üç; beni de şahsen yolsuzlukla itham etti. Şehir Üniversitesi tarihinde hiçbir hukuksuz işlem olmamıştır. Herhangi bir hukuksuz işleme dayalı delillendirilmiş isnat söz konusu olmamıştır. Aksine kapatılma sürecinde çok sayıda hukuksuz işlem yapılmıştır. Başta sayın Erdoğan olmak üzere, hukuksuz işlere imza atanlar hukuken ve vicdanen hesap verecektir.
Sayın Erdoğan diyor ki başarısız bir üniversite idi. Bir üniversite kapatmak sayın Erdoğan barbarlıktır. Bunu Moğollar Bağdat’a girdiğinde yaptılar ve tarih onları kara bir adla andı. Üniversite ve ilim siyasetin emrinde olamaz. Sayın Erdoğan’ın tavrı niteliğe düşmanlıktır. Erdoğan sahip olmadığı her şeyi elde etmek ister. Otoriter liderlerin ortak tavrıdır. Bakın otoriter liderlere her birinin çok sayıda fahri doktoraları vardır. Sayın Erdoğan sahip olmadığı bir unvan için istihzahi ifadeler kullanmıştı. Şimdi de güç kaybı ihtimali için panik halinde bize saldırıyor. Burada bu barbarlığa karşı tutumuz açıktır. Buradan onurlu bir direniş sergilemiş olan Şehir Üniversitesi öğrencilerine ve öğretim üyelerine saygılarımı iletiyorum. Şehir üniversitesi tekrar açılacaktır. Temeli de mayası da helaldir. Gecekondu üniversiteleri değildir. Emek üzerine kurulmuştur. Erdoğan, kendi yakınlarını bile kaliteli diye bu üniversiteye gönderdi.
Yolsuzluk iddiası ile ilgili dün akşam bir video yayınladım. Bir kez daha duyurmak istiyorum. Madem yolsuzluk iddiası var verdiğim cevabı tekrar ediyorum. Yaşayan cumhurbaşkanı ve başbakanlar, bakanlar bütün bakanlar ile ilgili araştırma ve soruşturma komisyonu kurulmalı. Samimi ise kursun ve önce de benim mal varlığımı araştırsın. Ama hemen arkasında Erdoğan’ın mal varlığı, hemen arkasından Binali Yıldırım hemen arkasından Berat Albayrak’ın mal varlığı araştırılsın.
Siyasi olarak arınma vakti, hadi arınalım. Bu komisyon neticesinde izah edemeyeceğiniz bir mal varlığı çıkarsa, FETÖ borsasına çöken bakanlarda dahil, mal varlıklarından izah edilmeyenler Hazine’ye intikal etsin ve şehit yakınlara, gazilere, engellilere verilsin. Tek bir kişinin Hollanda’da 28 milyar doları olduğu bahsediliyor. Kim olduğunu bilirsiniz. Kaynakları da savunma sanayine aktaralım.
Bunları konuşmak üzere istediğiniz kanalı seçin ey Erdoğan, tek başına AK Parti grubunda ya da monolog şeklinde kabadayılıkla olmaz bu iş. Her gün bize hakaret eden kanallar dahil olmak üzere pelikan çeteleri dahil olmak üzere istediğiniz gazeteciyi koyun. Ama siz de yanımda oturacaksınız. Siz promtere bakın ben yalın kılıç çıkarım.
Benim ne New York’ta Reza Zarrab dosyasında adım geçer, ne Utah’da Sezgin Baran Korkmaz dosyasında adım geçer, ne yabancı bir parlamentoda ismim geçer. Ne de ABD Kongresinde Erdoğan gibi mal varlığı dosyam var. Benim hiç gemim olmadı ki yakayım. Bu millet için yola çıktım, bedel ödedim ve bedel ödemeye devam edeceğim.”
Gelecek Partisi Lideri Davutoğlu, hakkındaki iddialara alanlarındaki uzman isimler Hasan Seymen, Serap Yazıcı ve Eski YÖK Başkanı, Yusuf Ziya Özcan ile birlikte yanıt verdi. Sosyal medya hesabından yapılan canlı yayında konuşan Davutoğlu, konuşmasına “Bugünkü konuşmada sayın Cumhurbaşkanı demeyeceğim, diyemiyorum” sözleriyle başladı. Cumhurbaşkanının kendisi hakkında dün üç iddia ileri sürdüğünü hatırlatan Davutoğlu, “Birincisi “Şehir Üniversitesi’ne yapılan arsa devri hukuksuz işlemlere dayanıyordu, Şehir Üniversitesi’nde bir takım hukuksuzluklar vardı ve bu sebeple kapatıldı” dedi. İkincisi “Bahsi geçen üniversite başarısız bir üniversitedeydi, ortada bir başarı varsa koyun” dedi. Üç, beni de şahsen yolsuzlukla itham etti. Şimdi, açık ve net bu konularda bugün detaylı bir açıklama yapacağız. Ben sadece bu üç argümana yönelik üç detayı kamuoyuna bildirmek isterim” dedi.
Davutoğlu, yayın öncesi bütün dökümanları saygın hukukçu ve akademisyenlerle birlikte tekrar gözden geçirdiğini vurgulayarak, Şehir Üniversitesi’ndeki hukuksuzluk iddiasına şu yanıtı verdi: “Şehir Üniversitesi’nin tarihinde hiçbir hukuksuz işlem olmamıştır. Herhangi bir delile dayandırılmış isnat da söz konusu olmamıştır. Aksine Şehir Üniversitesi’nin kapatılması sürecinde çok sayıda hukuksuz işlem yapılmıştır ve buradan hep söylüyorum, bu hukuksuz işlemlerde dahli olan, imza atan, başta Sayın Erdoğan olmak üzere herkes gelecekte hem hukuken hem vicdanen hesap vereceklerdir.”
‘ÜNİVERSİTE KAPATMAK BARBARLIKTIR’
Davutoğlu, Cumhurbaşkanının “Şehir Üniversitesi başarısız bir üniversite idi, ne başarısı var gösterin” iddiasına ilişkin de şunları kaydetti: “Sayın Erdoğan, bir üniversite kapatmak barbarlıktır, barbarlıktır. Bunu Moğollar Bağdat’a girdiklerinde de yaptılar ve tarih onları kara bir adla andı. Bunu Endülüs’ün kitaplarını yakan Vandallar yaptı, onlar da tarihe kara bir izle geçti. Ama büyük üniversiteler, sadece ikisini örnek vereyim, Nizamiye Medresesi kurulurken o günkü siyasi otorite ve ilim adamlarının onurlu davranışı nedeniyle bir kriz yaşandı ve akademisyenler taviz vermedi. Cambridge Üniversitesi’de Batı’da o günkü siyasi iradeyle ithilaf eden akademisyenler tarafından kuruldu.”
‘OTORİTER LİDERLER SAHİP OLAMADIĞI HER ŞEYE DÜŞMANDIR’
Üniversitelerin siyasetin emrinde alamayacağını söyleyen Davutoğlu, şöyle devam etti: “Sayın Erdoğan’ın dünkü tavrı ve geneldeki tavrı niteliğe düşmanlıktır arkadaşlar. Sahip olmadığı her şeye düşmandır. Sahip olmadığı her şeyi elde etmek ister. Bu otoriter liderlerin ortak tavrıdır. Bakın otoriter liderlere, her biri çok sayıda fahri doktora unvanları alır, üniversitelerde kendilerini baş lider, bilge ilan eder. Sayın Erdoğan sahip olmadığı bir unvan için çok istihzai ifadeler kullanmıştı, şimdi de güç kaybı ihtimalini göz önünde bulundurarak tam bir panik halinde bizlere saldırıyor. Bu barbarlığa karşı tutumumuz açıktır. Bu barbarlığa karşı onurlu bir tutum sergilemiş olan Şehir Üniversitesi öğrencilerine selam ve hürmetlerimi, öğretim üyelerine saygılarımı ifade ediyorum.’
‘KENDİ YAKINLARINI DA KALİTELİ DİYE ŞEHİR ÜNİVERSİTESİNE GÖNDERMİŞTİ’
Şehir Üniversitesi bir gün mutlaka yeniden açacaklarını kaydeden Davutoğlu, şunları aktardı: “Çünkü temeli de mayası da emek ürünüdür, Bilim Sanat Vakfı’nın 30 yıllık emeği üzerine kurulmuştur. Gece kondu gibi kurulan üniversiteler gibi değildir. Kaynağı meşkuk olan üniversiteler gibi değildir. Bu emek üzerine kurulmuş ve Türkiye’nin son yüz yıl içindeki bütün önemli birikim üstadlarını, -kimisi rahmetli oldu, rahmet diliyorum- benim de hocam Prof. Dr. Şerif Mardin’i, Prof. Dr. Kemal Karpat’ı, Prof. Dr. Mehmet Genç’i, Prof. Dr. Ergun Özbudun’u, Prof. Dr. Engin Deniz Akarlı’yı, Prof. Dr. Serap Yazıcı hocalarımızı ve daha nice alanın en kıymetli ilim adamlarını genç akademisyenlerle buluşturarak bir çığır açmıştır. Sayın Erdoğan’ın şahsi kiniyle bu çığırı kapatmaya çalıştı. Halbuki kendi yakınlarını bile kaliteli diye hep bu üniversiteye gönderdiğini herkes biliyor. Kalitedir bizim amacımız. Ve Şehir Üniversitesi inşallah bir gün tekrar açılacak ve başarı hikayesini dünyaya örnek bir üniversite olarak sürdürecek.”
‘HEMEN KOMİSYON KURULSUN, BEN, CUMHURBAŞKANI, BİNALİ YILDIRIM VE BERAT ALBAYRAK PEŞ PEŞE SORUŞTURULSUN’
Davutoğlu, Cumhurbaşkanının kendisine yönelttiği ‘yolsuzluk’ ithamına yanıtı ise sert oldu. Acilen kendisi ve Cumhurbaşkanı dahil bütün yaşayan siyasetçilerin soruşturulacağı bir Yolsuzluk Komisyonu kurulması çağrısında bulunan Davutoğlu, şunları söyledi: “Madem ki ortada bir yolsuzluk iddiası var, 7 Aralık 2019’da yaptığı konuşmaya verdiğim cevabı tekrar etmek istiyorum. Ve net bir çağrıda bulunuyorum. Yaşayan cumhurbaşkanları, başbakanlar ve bütün bakanlar, o zaman ilgili bakanlar demiştim, şimdi değiştiriyorum, ekonomiyle ilgisi olmayan İç İşleri Bakanlıklarında neler döndüğünü biliyoruz artık, bütün bakanlarla ilgili araştırma ve soruşturma komisyonu kurulmalı. Sayın Erdoğan samimi ise bu komisyonu kursun önce de birinci derece akrabalarımla birlikte benim mal varlığım araştırılsın. Ama hemen arkasından Tayyip Erdoğan’ın, hemen arkasından Binali Yıldırım’ın, hemen arkasından Berat Albayrak’ın ve diğer bütün bakanların mal varlıkları araştırılsın. Niye kaçıyorsunuz? İşte şimdi söylüyorum, siyasi olarak arınma vakti. Hadi arınalım?”
‘KİMİN İZAH EDİLEMEYEN MAL VARLIĞI ÇIKARSA SAVUNMA SANAYİNE AKTARILSIN’
Davutoğlu ayrıca şu çağrıda bulundu: “Bu çalışma neticesinde izah edemeyeceğimiz bir mal varlığı kimden çıkarsa FETÖ borsasına çöken bakanlar da dahil, -kimin ne yaptığını herkes biliyor- izah edilemeyen mal varlıkları hazineye intikal etsin, şehit yakınlarına, gazilere, yetimlere, engellilere aktarılsın. Tek bir kişinin Hollanda’da 28 milyar dolar parasından bahsediliyor, bu rakam o kadar büyük ki fakire fukaraya verilenler dışında kaynakları da savunma sanayine aktaralım. Milletin kaynağından hesap verilemeyen bir gelir elde etmiş kim varsa, kim hesabını veremediği bir mülke sahipse hepsi hazineye intikal etsin ve savunma sanayine aktarılsın diğer gaziler, şehit yakınları ve engellilerin yanı sıra.
‘SİZ O KOMİSYONU KURMAZSANIZ MUHALEFET KURSUN’
Cumhurbaşkanına dün yaptığı canlı yayında yüzleşme çağrısını da yineleyen Davutoğlu, şunları kaydetti: “İstediğiniz kanalı seçin ey Erdoğan. Tek başına AK Parti Grubu’nda ya da tek başına monolog şeklinde bir kabadayılık yapmakla olmaz bu iş. İstediğiniz kanalı seçin, her gün bize hakaret eden kanallarınız da dahil olmak üzere. Örgütlediğiniz ve başbakana kumpas kurmak üzere örgütlenen o ‘pelikan çeteleri’ de dahil olmak üzere, istediğiniz gazeteciyi karşıma koyun ama siz de yanımda oturacaksınız. Siz promptera bakabileceksiniz, sorulara cevaplarınız önceden hazır da olabilir ben her zaman olduğu gibi yalın kılıç çıkacağım. Ne prompter ne hazır soru. Buna hazırım. Eğer bunlar yapılmayacaksa bugün Sayın Akşener’e de, Kılıçdaroğlu’na ve diğer liderlere ifade ettim, eğer Erdoğan araştırmıyorsa muhalefetteki bütün partiler bir araştırma ve soruşturma komisyonu açılması için teklif sunmalılar ve önce benim mal varlıklarım araştırılsın.”
‘HİÇ GEMİM OLMADI Kİ YAKAYIM’
Davutoğlu bugüne kadar herhangi bir yolsuzluk dosyasında adının geçmediğinin altını çizerek, şunları ifade etti: “Çünkü benim ne New York’ta Reza Zerrab dosyasında adım geçer, ne Utah’ta Sezgin Baran Korkmaz dosyasında adım geçer, ne de her hangi bir yabancı ülkenin parlementosunda benim mal varlığımla ilgili dosya yok. Hollanda basınında da adım geçmiyor, Amerikan Kongresi’nde de Tayyip Erdoğan’ın olduğu gibi mal varlığı dosyam da yok. Gemim yok ki yakayım arkadaşlar. Hiç gemim olmadı ki benim yakayım. Bu millet için yola çıktım, bu millet için beden ödedim, bu millet için bedel ödemeye de devam edeceğim.”
‘SUSSAYDIM, BOYUN EĞSEYDİM ‘ÇOK BAŞARILI BİR ÜNİVERSİTE’ DİYECEKTİ’
Davutoğlu, iddiaların Serap Yazıcı, Hasan Ekmen, Yusuf Ziya Özcan tarafından belgeleriyle aksinin ayrıntılı bir şekilde ispatlandığı canlı yayın sonunda ise şunları kaydetti.
“Görüldüğü gibi Sayın Erdoğan’ın dün dile getirmiş olduğu argümanların hepsi geçersizdir. Şehir Üniversitesi’nin kuruluşunda ve arsa tahsisinde bizzat kendi imzaları vardır ve arsa devri konusunda kendi çıkardığı kanun vardır. Herhangi bir hukuksuzluk vardıysa bir devlet zafiyeti söz konusudur. En yüksek makamda o bulunuyordu, 2019 yılına gelene kadar bu hukuksuzlukla ilgili hiçbir işlem yapmamıştır. 22 Nisan’da ben “Ey iktidar sahipleri; yanlış yolda gidiyorsunuz! Yasaklara boğuldunuz, yoksullukları normalleştirdiniz! Yakında bu milleti yoksulluğa da gark edeceksiniz! Yapmayın!” diye 17 sayfalık manifesto yayınlamamış olsaydım, muhtemelen Şehir Üniversitesi kapatılmamış olacaktı. Bana uygulanan baskılara boyun eğip, vahim gidişata sessiz kalsaydım, muhtemelen Şehir Üniversitesi kapatılmayacaktı. Her adımları bizim adımlarımıza ayarlı! Susup Cumhurbaşkanlığı komisyonlarında bulunsaydım, Erdoğan Şehir Üniversitesi “Çok başarılı bir üniversite” diye bahsediyor olacaktı. Devlet deyince aklına, kendi gücünü kullanmak üzere kullandığı bir aygıt geliyor Sayın Erdoğan’ın. Biz Şehir Üniversitesi’ni herhangi bir sıyası otoritenin talimatıyla kurmadık. Şu an Cumhurbaşkanının yanında olanlar dahi o ocaktan istifade ettiler. Ne bir kuruş menfaatim oldu, ne de bir statüm oldu. Şehir Üniversitesi kaynaklarından bir kuruş BİSAV’a yada bana aktarılmadı. Oradaki 7 bine yakın öğrenci ve çalışanın tek tek manevi şahsiyetleri katledilmeye çalışılmıştır. Derin bir üzüntü duyuyorum. Bunu benden intikam almak için yaptı Erdoğan. Kendisinin yakınında olduğu çok üst düzey bir yetkililer gurubu, “Aman efendim biraz susun da Şehir Üniversitesi’ne bir şey olmasın” dediğinde; “Ben ilkelerimle yasadım ve siyaset yaptım. İlkelerimden vazgeçmem dedim, bir hesabı varsa benimle görsün, varsa bir intikamı ama Şehir Üniversitesi’ne kıymasın” dedim. Sayın Erdoğan kendisiyle kavgalı, çünkü iktidarını kaybedecek olanlar bu dille konuşur. Bütün bu konularda da herkesin bu eleştiriye acık ve şeffaf olası gerekli, tartışmaya açığım.’
‘SAYIN ERDOĞAN KOMİSYON KURMAZSA BİR MÜFTERİ OLARAK KALACAKTIR’
Hayatı boyuncu ikinci bir maaş almadığını, ailesinden hiçbir yakının devlet kademelerinde görev almadığını söyleyen Davutoğlu yolsuzluk araştırma komisyonu kurulması çağrısını yineleyerek, “Bu yapılmadan Türk siyaseti temizlenemeyecek. Biz açığız. Sayın Erdoğan bunu yapmazsa bir müfteri olarak kalacaktır” ifadelerini kullandı.
‘BEMBEYAZ TÜRKİYE’Yİ BİZ İNŞA EDECEĞİZ, YOLSUZLUKLARINI TEK TEK YÜZLERİNE ÇARPACAĞIZ’
Davutoğlu sözlerini şöyle tamamladı: “Şehir Üniversitesi’nin kapatılma sürecindeki gayrimeşru imzaları olan kim varsa hesap verecek. Türkiye de bütün yolsuzluklarla ilgili soruşturma komisyonları kuracağız ve bu anlamda temiz siyaset diyerek yola çıktık, gelecek partililer olarak bembeyaz bir Türkiye’yi inşa edeceğiz. Her bir yolsuzluk dosyalarını önümüzdeki haftalardan itibaren tek tek açıklayarak iktidarın yüzüne çarpacağız. O zor şartlarda emeği gecen hocalarımızın tamamına teşekkür ediyorum. Üniversite özgür düşüncenin iklimidir, karşılıklı hukuktur. Sen bunları tanımaz bilmezsin!
Şehir kapanmadı, ruhen aklen ve vicdanen yasıyor ve inşallah o ruh tekrar canlanacak ve Şehir’in özgürlük ikliminde tekrar buluşacağız.”
CUMHURBAŞKANININ İDDİALARI CANLI YAYINDA BÖYLE ÇÜRÜTÜLDÜ
Hasan Seymen, canlı yayında Cumhurbaşkanının Şehir Üniversite’sinin arsasının hukuksuz olduğuna ilişkin iddiasına yönelik şu delilleri sundu:
“Üniversiteye 24.10.2008’de Recep Tayyip Erdoğan, Nazım Ekren, Kemal Unakıtan, Binali Yıldırım ve Mehmet Şimşek imzasıyla İstanbul’un Kartal ilçesine bağlı Dragos’ta bulunan arazi, önce ücreti mukabilinde daha sonra bedelsiz olarak 49 yıl için tahiz edilmiştir. Ancak söz konusu alanda akademik faaliyetlere uygun altyapı mevcut olmadığından akademik faaliyetler, İstanbul’un Üsküdar ilçesi Altunizade mahallesinde kiralanan binalarda gerçekleştirilmiştir. Özelleştirme Yüksek Kurulu kararı ile İstanbul’un Kartal İlçesi Orhan Mahallesi Dragos Mevkiinde bulunan arsa, eğitim ve öğretim hizmetlerinde ve kamu yararına kullanılması kaydıyla bedelsiz Sayın Başbakan Erdoğan tarafından imzalanan karar.
Devir işleminin ardından bu işlemin iptali amacıyla 15 dava açılmış; bunların hepsi, İstanbul Şehir Üniversitesi’nin lehine sonuçlanmıştır. Anılan davalar sonuçlanmadan İstanbul Şehir Üniversitesi, Dragos’taki arazi üzerinde inşaata başlamamıştır.
2016’da Dragos’ta bahse konu arazi üzerinde yatırım yapmak için Halkbank’tan yatırım kredisi alınmıştır. Bu kredi işlemine Dragos’taki arazinin 1/7’si teminat gösterilmiştir.
İstanbul Şehir Üniversitesi, Dragos kampüsüne 300 milyon TL tutarında yatırım yapmış; 2017-2018 akademik yılı faaliyetlerini tamamladıktan sonra 2018-2019 akademik takvimini tamamlamak üzereyken Mayıs 2019’da Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nin arazi devrine ilişkin işlemin iptali amacıyla açtığı dava, bu kez Üniversite aleyhine sonuçlanmıştır. Aynı maksatla açılan 15 davanın Üniversitenin lehine sonuçlanmasına karşılık Üniversite, Dragos kampüsüne ciddi yatırımlar yapmışken, bu kampüste iki akademik takvimi tamamlamışken, bu son davanın Üniversite aleyhine sonuçlanması, dikkat çeken ve üzerinde durulması gereken bir husustur.
24 Temmuz 2019’da Halkbank, İstanbul Şehir Üniversitesi’nin öğrenci sayısı ve mali kaynaklarını arttıramadığı gerekçesiyle YÖK’e müracaatta bulunmuştur. YÖK denetimi neticesinde Halkbank’ın bu iddiasının doğru olmadığı ortaya çıkmış; tam aksine İstanbul Şehir Üniversitesi A+ değerlendirme notu almıştır.
Temmuz 2019’da Halkbank, İstanbul Şehir Üniversitesi’nin kendi uhdesindeki hesaplarına tedbir koydurmuştur.
3 Ekim 2019’da Halkbank A.Ş. İstanbul Şehir Üniversitesi’ne gönderilmek üzere ihtarname düzenlemiştir. Mevcut belgelerden bu ihtarnamenin gönderildiği ve tebellüğ tarihi görülmemektedir
9 Ekim 2019’da 5411 sayılı Bankacılık Kanununun hükümleri uyarınca Halkbank ve İstanbul Şehir Üniversitesi yetkilileri kredi borcunun yeniden yapılandırılması görüşmelerinde bulunmuş ve bu görüşmede Üniversitenin gelir kaynaklarının tatminkâr olduğu konusunda taraflar görüş birliğine ulaşmışlardır.
Buna karşılık 11 Ekim 2019 Cuma günü mesai bitimine yakın saatlerde, İstanbul Şehir Üniversitesi’nin tüm banka hesaplarına tedbir konmuş; araya hafta sonu tatili girdiğinden Üniversitenin bu tedbiri kaldıracak herhangi bir işlem yapma şansı olmamıştır.”
172 ÜNİVERSİTE ARASINDA KISA SÜREDE 14. OLDU
Eski YÖK Başkanı, Gelecek Partisi Eğitim Politikaları Başkanı Yusuf Ziya Özcan ise, üniversitenin kaydettiği başarıyı madde madde şu ifadelerle aktardı:
“Cumhurbaşkanı’nın ‘Bu üniversitenin ne başarısı var’ mesajını ilk duyduğumda şoke oldum. Yabancı dil eğitimine özel bir önem verildi. YDS puan ortalaması vakıf üniversiteleri arasında dördüncüdür.
Yükseköğretim Kalite Kurulu’nun 4 yıllık dış değerlendirmesi 2019 yılında en iyi neticeyle tamamlanmıştır.
Bilimsel projeler teşvik edildi. TÜBİTAK’ın her yıl yayınladığı Girişimci ve Yenilikçi Üniversite İndekslerinde en iyiler arasında yer aldı.
Şehir Kütüphanesi ise üniversitenin kendisinden de daha ileri bir noktaya geldi. Vakıf üniversiteleri arasında öğrenci başına düşen basılı yayın sayısı bakımından dördüncü olan Şehir Kütüphanesinin asıl zenginliği ise, başta Taha Toros koleksiyonu olmak üzere, Fuat Köprülü, Şerif Mardin, Kemal Karpat, Talat Sait Halman gibi üstatların çok zengin arşivini içeriyor olmasıdır.
Baştan itibaren ‘uluslararasılaşma’ yı hedefledi. Her bakımdan uluslararası bir üniversite oluşturulmaya çalışıldı.
87 farklı ülkeden gelen uluslararası öğrencilerin oranı yüzde 15 civarındadır. Ayrıca, Türkiye’de en fazla Erasmus hibe desteği alan birkaç üniversiteden biridir.
ALES’te ise ŞEHİR mezunları 2018’de vakıf üniversiteleri arasında birinci, tüm üniversiteler arasında ise dördüncü sıraya yerleşmiştir. Bu bakımdan Şehir’in öğrenci memnuniyet anketlerinde en iyi üniversiteler (A+) arasında olması, veri toplanan 172 üniversite arasında 14., vakıf üniversiteleri arasında ise 8. sırada olması şaşırtıcı olmasa gerektir.
İstanbul Şehir Üniversitesi, Bloomberg Business Türkiye ve Realta Araştırma Şirketinin 113 farklı üniversiteden 28,214 öğrenci arasında gerçekleştirdiği öğrenci memnuniyeti araştırması sonucunda “En Gözde Üniversiteler 2018” listesinde, en hızlı yükselen üniversite oldu. İlk 25 üniversitenin yayınlandığı listeye 19. sıradan giriş yaptı.
‘ŞEHİR’İ KAPATMAK İÇİN KANUNA MADDE EKLEDİLER’
Gelecek Partisi İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Prof.Dr. Serap Yazıcı ise, üniversiteye el koyulma ve kapatılma sürecinde yapılan hukuksuzlukları şöyle aktardı:
3 Aralık 2019’da Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Merkezinde düzenlenen MYK toplantısı devam etmekteyken Parti Sözcüsü Ömer Çelik, kamuoyuna İstanbul Şehir Üniversitesi hakkında yürütülen süreç ile ilgili açıklamada bulunmuştur ve üniversiteye asla bir zeval gelmeyeceği yönünde, üniversitenin akademik geleceğinin korunacağı yönünde ama ne yazık ki, 19 Aralık 2019’da YÖK, Vakıf Yükseköğretim Kurumları Yönetmeliğinin 25/d-3 maddesi gereğince İstanbul ŞEHİR Üniversitesi’nin 4 faaliyet iznini geçici olarak durdurmuş; garantör üniversite olan Marmara Üniversitesi rektörünü kayyum olarak atamıştır.
Bu kararı takiben Üniversite yönetimi, Vakıf Yükseköğretim Kurumları Yönetmeliğinin 25/d-3 ve 26. maddeleri gereğince kayyum denetiminde sürdürülmesi gerekmekteydi. Yönetmeliğin 26. maddesi gereğince faaliyet izni geçici olarak durdurulan üniversitenin azami 3 yıl olmak üzere denetime tâbi olarak faaliyetlerini sürdürmesi gerekmekteydi.
Mesela mayıs 2016’da Haliç Üniversitesine aynı sebepten kayyum atanmış YÖK tarafından ve aynı maddeye atıf verilmiş, vakıf üniversiteleri yönetmeliğinin 25/d madeninin 3. Bendi uyarınca garantör üniversitenin yönetim hizmetlerini devralması sağlanmış ve 3 yıllık denetim sürecinin neticesinde Mayıs 2019’da, üniversite mali durumunu düzelttiği için tüm yönetim yetkileri tekrar üniversitenin kurucularına devredilmiş. Bakın çok kısa bir süre önce vakıf üniversiteleri yönetmeliğinin bu hükmü gayet etkin bir biçimde uygulandığı ve sonuç alındığı halde ve bizim üniversitemize de aynı maddeye atıfla kayyum atandığı halde Şehir Üniversitesinin geleceğini belirlemek isteyenlerin muhtemelen çok büyük telaşları vardı. Asıl hedeflerine ulaşmak için maalesef 15 Nisan 2020’de TBMM’de 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’na bir takım maddeler ilave edildi. Bu eklemenin yapıldığı 7243 sayılı kanunun 13. Maddesinin 7. Fıkrası gereğince üniversitenin kapatılma süreci hızlandırıldı. Derhal kapatılmayı sağlayacak bir hüküm kabul edilmiş oldu.