Deprem Büyük Acımız, Ders Alacak Mıyız?

0

Türkiye, COVID-19 salgını ve salgının da körüklediği zaten varolan ekonomik krizin sonuçları ile yaşamaya çalışırken, 6 Şubat 2023 pazartesi sabahı 04.17’de, Kahramanmaraş/Pazarcık ve Gaziantep/ Elbistan merkezli iki depremle hem ülke hem ulus olarak daha da yıkıldı. Yüreklerimiz, gördüğümüz insanlık dramı ve felaketle dağlandı. Devlet, zamanında yapamadığı yardım ve kurtarma faaliyetleri bakımından, ulus olarak da çaresiz kalmanın ve bu beceriksizliği görmenin getirdiği travma ile hep birlikte enkaz altında kaldık. Nasıl kalmayalım? Rant kaynaklı büyük köşe dönüşleri için inşaatlardan çalınan demir ve çimento yerine kullanılan kum gibi zayıf inşaat malzemeleri ve çoğu bu malzemelerle yapılan inşaatlara resmi makamların onayları ile verilen yapı ruhsatları ile son 20 yıl içinde çıkarılan 9 imar affı nedeniyle onbinlerce insanımızı, “Kader Planı”, “Fıtrat” ve “Ecel” gibi gerekçelerle nitelendirilmeye çalışılan bu felakette yitirdik. 

Depremden etkilenen 11 ilde, çocuklar öksüz, yetim kaldılar. İnsanlar sevdiklerinin naaşlarını istedikleri gibi toprağa veremediler. Göz göre göre duya duya çaresizce sevdiklerini kaybettiler. Kayıplar da çok. Enkazdan çıkarılamayan canların sayısı ise belirsiz. Diyanet’in ilk gün camilerde okuttuğu salalar, “Evlatlıkla evlenilir” gibi saçma fetvası da çaresizliğin boyutunu kanıtladı. “Dış güçlere” ait aralarında Yunanistan, İsrail ve Ermenistan’ın da bulunduğu 100’den fazla ülkenin kurtarma ekipleri, sahra hastaneleri ve çeşitli yardımlarla geldiler. “Bir gece ansızın gelebiliriz” denilen Yunanistan, dayanışma için bir gecede çıkıp geldi.

Bağımsız sivil toplum kuruluşları (STK), Ankara, İstanbul, İzmir, Aydın, Antalya, Eskişehir gibi CHP’li Büyükşehir Belediyeleri, özel şirketler, futbol klüpleri bireysel girişimlerce yapılan ve daha da sürdürülecek dayanışması ise takdire şayan oldu. Sadaka ve dayanışma kültürleri arasındaki farkı bu depremde ortaya çıktı. Türk halkının dayanışması olağanüstüydü.

Yardımların kendisi tarafından organize edilmesini seçim yatırımı olarak gören zihniyet nedeniyle de ilk iki-üç gün deprem bölgelerine yardımlar ve kurtarma ekiplerinin varışı aksayınca kayıp sayısı bugün (1 Mart) resmi rakamlara göre 45.000’e ulaştı.

Her depremden “Ders alındı” teranesi ile bugünlere geldik. Arama Kurtarma Derneği (AKUT) benzeri Afet ve Acil Yardım Yönetimi Başkanlığı (AFAD), İçişleri Bakanlığına bağlı olarak kuruldu. AFAD’ın daha 2022’de deprem tatbikatı yaptığı basında geniş şekilde yer aldığı halde yetersiz kalışı ve liyakatli eller tarafından yönetilmeyişi mesleki liyakatin, biat liyakatinden ne kadar önemli olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Aslında buna yöneticilerinin çoğunun İmam hatip kökenli oluşları nedeniyle İslami liyakat da denebilir.

AKUT gibi gönüllülerden oluşan bir STK, kasıtlı olarak zayıflatılmış yerine tamamen merkezileştirilmiş AFAD konulmuştu.

İki büyük yıkıcı depreme rağmen ayakta kalan binalar da var. Demek ki malzemeden çalmamışlar. Deprem sonrası hizmet verebilmeleri için ayakta kalmaları beklenen itfaiye, hastane, belediye ve hükümet gibi kamu kuruluşlarına ait binaların da yıkılması durumu açıklayarak başkaca bir yorumu gerektirmiyor.

Depremzedeler, bu depremle ailelerini, sevdiklerini, bütün varlıklarını, işyerlerini ve işlerini kaybettiler. Hatta kısaca hayatta sahip oldukları her şeyi ve anılarını yitirdiler. Gerek resmi kuruluşlarda görevli memurlar gerek özel işyerlerinde çalışanlar aileleri ile birlikte hepsi depremzede oldular. Çoğu depremzede ülkenin batısına göç etti veya göç etmek zorunda bırakıldı. Yüzbinlerce insanın bu göçü Türkiye yakın tarihindeki en büyük göç olarak nitelendirildi.

Devlet, deprem konusunda eleştirenleri “not ediyor”muş. Bir kere Devlet vatandaşlarını not edemez. Devlet öncelikle kendi hatalarını not etmelidir. O idare veya yönetim hakkında not tutacak olanlar yurttaşlardır. Tam da yazıyı sonlandıracakken Kızılay’ın bedava dağıtması gereken çadırları para karşılığı sattığı, Kızılay’ın 2016’dan itibaren 12 şirket olarak holdingleştiği görsel ve yazılı basına yansıdı. Skandallar bitmiyor, sonu bir türlü gelmiyor. Deprem sadece ülkemizin bir bölgesini değil kurumlarıyla birlikte tüm Türkiye’yi sarstı. 

Devlet yurttaşlar için vardır. Anayasa’da belirtilen sosyal devlet ilkesi gereği olarak Devlet, yurttaşlarına yardım etmek, böyle günlerde acılı insanların derin yaralarını sarmak ve her türlü hizmeti sağlamak zorundadır. Büyük ve güçlü Devlet olmak bunları gerektirir.

Aslında 24 Şubat 2023 Rusya ve Putin’in Ukrayna’ya saldırısının birinci yıldönümü idi. Hazırlıklarımı, okumalarımı bu yıldönümü nedeniyle tasarladığım yazı için yapmıştım. Ancak öncelikli olarak hepimizi etkileyen ve acısını yıllarca taşıyacağımız bu trajediyi ifade etmek istedim. 

İstikrarsızlığın, düzensizliğin ve Türkiye gibi büyük bir ülkede anlamsız ve yönetilemez bir merkeziyetçiliğin ve doğal afet yanında insan marifetiyle oluşan yıkımın kader olarak sunulduğu bir ortamda yaşamak hepimizin hayatını derinden etkiliyor: Kimimiz ölürken geride kalanlara keşke biz de ölseydik dedirtecek kadar hayat acımasızlaşıyor. Bu coğrafyada deprem hepimizin başına gelebilecek büyük bir felaket. Bunu hiç unutmayalım.

Başımız sağ olsun. Hayatlarını kaybeden yakınlarımıza, yurttaşlarımıza Allah rahmet eylesin. 6 Şubat artık Türkiye’de bir milat olmuştur. Olaylar, 6 Şubattan önce ve sonrasında diye anlatılacak. Bir daha olmasın diyebilmek için acil olarak çalışmaya başlamak gerekiyor. Yoksa ömür boyu bu onulmaz acılar içinde yaşamak durumunda kalacağız. 

Önceki İçerikTÜLAY
Sonraki İçerik‘Vertrauen Ist Gut Aber Kontrolle Besser’
Ocak 2019'da emekli olmuştur. Dışişleri Bakanlığı Statejik Araştırma Merkezi Başkan Yardımcılığı ve Başkan (2011- 2012). Vatikan Büyükelçiliği Birinci ve daha sonra Elçi Müsteşar (2006-2011). Protokol Daire Başkanı (2001-2005). İsveç Stokholm Büyükelçiliği Birinci Müsteşarı (1998-2001). Slovenya Ljubljana Büyükelçiliği Müsteşarı (1996-1998). Boru Hatları ve Enerji Dairesi Başkanı (1994-1996). Kafkas İşleri Dairesi Şube Müdürü (1992-1994). Hollanda Deventer Başkonsolosluğu Başkonsolos Yardımcısı (1988-1992). Enformasyon Dairesi Başkatip (1986-1988). Endonezya Cakarta Büyükelçiliği İkinci Katip (1984-1986). Londra Büyükelçiliği İkinci Katibi (1980-1983). Kıbrıs Siyasi İşler Dairesi İkinci Katip (1978-1980). Papalık Gregoryen Üniversitesi Temel Teoloji Lisansı Diploması(2007-2010). A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü SBF Master Derecesi (1988). Basılı Tez: “İngiliz İmparatorluğundan Commonwealth'e:İki Dünya savaşı Arasında Çanakkale Krizi 1919-1939”. "London School of Economics"'de misafir öğrenci (1988). A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Lisans Diploması (1976). Ödüller İtalya Cumhurbaşkanı G. Ciampi tarafından Ankara'da tevdi edilen “Şövalye” ünvanı (Cavallieri Stella Stara per la Solidarita Italiani) Eylül 2005. İran Büyükelçisi Dowlatabadi tarafından tevdi edilen Humeyni Altın Nişanı Eylül 2005. Dinlerarası diyaloga katkılarından dolayı Papalık Tiberina Akademisi Şeref Üyeliği Kasım 2007. İngilizce, Maley dilleri (Bahasa Endonezya ve Maley) İtalyanca bilmektedir.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz