Deşifre Ediyorum!

0
Latest posts by Şükrü Gülmüş (see all)

Kimi peki?

İlk evvelinde kendimi.

Evet, ben bir cesaret rantçısıyım!

‘’Sınıra vuruyorum.

Sınırsız vuruyorum’’  demişti Yılmaz Odabaşı.

Ona yanıt verdim.

‘’Ölümle seviştim

Ölümüne seviştim’’ yanıtımı verdim.

Yılmaz bana ‘’Adamsın be Hoca, Almanya’da onca sarışın kadın dururken gittin ölümle mi seviştin?’’

‘’Eh’’ demiştim.

‘’Ban ada kala kala ölüm meleği düştü.

Hapishane, hastane ve tımarhanelere düşen adama kala kala ölüm ecesi düşer’’ demiştim.

X

Türklerin Can (Yücel) Babası;

Küfürbaz olarak tanınır ya; bir defasında zıvanadan çıkmıştı da; ‘’Bizim memlekette G.. G.. derler’’ demişti.

Facebook’un TAK’ına takılmamak için ben durumu kibarlaştırdım.

‘’Bizim memlekette İtirafçıya, İTİRAFÇI, derler.’’ Dedim.

Yine Türkçe şairi Nazım Hikmet RAN var. O da:

‘’Bize karşı koyan, koymuştur’’ demişti.

İkisini de sevmem. Hem de günahım kadar yalnız Can’ın argosunu ve Nazımın şiirlerini severim. Şaire kızar, şiiri severim. Çünkü şiir yazıldığı ve yayınlandığı andan itibaren şairin olmaktan çıkar.

Mesela Yaşar Kemal’in kallavi küfrünü de severim.

‘’Heyt ulan heyt, Darıdan ufağını Ağrıdan büyüğünü…’’ der ve Nokta nokta yuvarlar anamın küfüleri gibi.

X

Cabbar..

Cabbar Laygara var. Bir de GEZİCİ.

Bahse konu Cabbar GEZİCİ’dir.

Bakmayın soyadının Gezici olduğuna o meşhur Ahmet (Ağa) Ahmet Türk’ün öz yeğenidir.

Onu Mardin-Kasra Kenco’dan beri tanırım.

Ve inanın Tür ailesinden (Aşiretinden) çok güzel insan tanıdım. Kimini kardeşimden öte tutarım. Ama bu Cabbarı gördüğüm andan beri kanım ısınmadı. 

Sevmedim.

İlk gördüğümde bir insanı sevmediğimse feriştah gelse sevdiremez bana.

Onu hayal meyal Diyarbakır Zindanında da görmüş olabilirim. Ve eğer benim 35. Koğuşa gelmişse, çünkü ben 8 yıldan beri oradan hiç çıkmadım.

Cabbar’ı 1991’de Bekaa’da gördüm.

Hepimiz Abdullah efendinin denetiminde gerilla adayıydık.

Sonra ben İstanbul’a geçtim. Daha doğrusu oraya verildim. Cabbar’ı burada gördüm. Haho ‘’Burnundan kıl aldırmıyordu. ‘’Bu dağları ben, şo görünenleri de Abdullah yarattı’’ havalarındaydı.

Ve MKM oluşumu, Marmara Sorumluluğuyla Abdullah’ın Marmara Paşası ve maşasıymış.

Ben Abdullah efendiyle kapıştım.

Merkez valiliğine alındım.

Ne azad ediyorlar ne ceza veriyorlar ne de bir şey söylüyorlar.

En sonunda Lübnan valisi Kani Yılmaz ile telefonla konuşarak Zagroz Yayıncılık’a geçtim.

Bu Cabbar arabası, elinde telsiziyle geldi.

‘’Zagros’un bana borcu var’’ dedi.

Burada kapıştık.

‘’Senin özel paran mı var? Varsa da ben de vermiyorum’’ dedim.

Gitti.

Ensesini kaşıdı.

Bir farklı havalardaydı.

Ahmet Altan’la Kırmızı Koltuklar’da.

Toplantılarda ve adeta PKK’nin valisiydi.

X

Peh peh …

Sonra öğrendim ki ne işler ne işler çevirmiş.

Ben şu kadarını söyleyeyim.

Cabbar GEZİCİ HEP’in kapatılması ve HDP’lilerin yıllarca ceza alması bunun samimi itirafları neticesinde olmuş. Hepsi bunu biliyor ama hepsi de sessiz kalmayı tercih etmiş.

Ahmet Dayı devreye girer. Gerek devletle ve gerek partiyle iş pişirir. Etkin pişmanlıktan yararlanır, yurtdışına çıkar..

Neyse haberim olmayan şeyler.

Sonra öğrendim ki; Fransa-Paris’te YEK-KOM başkanı.

Ve iş tama takır.

Öğrendim ve DEŞİFRE ettim.

Ettim de ne oldu?

‘’Heval onlar geride kaldı’’ demişlerdir mutlaka.

‘’Başkanımın dediklerine katılıyorum’’ demek yeterli.

’Ne Mutlu Türküm Diyene’’nin farklı bir versiyonu.

Öyle olmamammış olsaydı; ne Moldovya Kahramanı Cevat SOYSAL ne KARA HEMO şimdi Ada’da olurdu.

‘’Ne Mutlu Adalıyım Diyene’’ de ve yürüt işini.

Bu çok politik HDP kitlesi hamal Kürd değil mi?

….

26.Mart.2023

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz