Dışişleri Bakanlığı Yurtiçi İrtibat Büroları ne kadar gerekli?

0

11 ilde 13 milyon insanın yaşadığı bir bölgede, 6 Şubat 2023’de meydana gelen depremde çok büyük acılar yaşandı. Maalesef artçı depremler ve Şanlıurfa ile İskenderun’daki sel afeti ile de acılar yaşanmaya devam ediyor. Bu acılar, yıllar boyunca kalplerdeki anılarda ve hafızalarda kalıcı derin yaralara yol açtı. Sevdiklerine doyamadan ölen insanlarımız, ortada yetim, öksüz ve sahipsiz kalan binlerce çocuk, Adıyaman’daki İsias Otelde ölen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) vatandaşı çocuk sporcuların ailelerinin büyük kederleri hep hatırlanacak. Aynı otelde hayatlarını kaybeden rehberlerimiz vardı. Acı yurt sathına dağıldı: Bu rehberler içinde Kuşadalı bir ailenin hayatını kaybeden tek kızlarının anne ve babasının ne kadar büyük bir keder içinde olduklarını ve cenazesine tüm Kuşadalıların katıldığını daha yeni öğrendim. Depremde yitirdiğimiz doktorlarımız, avukatlarımız, sağlık çalışanlarımız, askerlerimiz, güvenlik görevlilerimiz, jandarmalar yakınlarımız, arkadaşlarımız onların aziz hatıraları yüreklerimizi dağlamaya devam ediyor. Ayrıca yüzlerce yeni engelli insanımız oldu; ampute olan çocuklar, yetişkinler hayatlarına bazı uzuvları eksik olarak devam edecekler. Deprem tüm Türkiye’yi ve KKTC’ni etkiledi. Yakınlarının naaşlarını arayan ailelerin dramları, enkaz başında çaresizce gelemeyen yardım ekiplerini bekleyişleri unutulmayacak. 

Kimler sorumlu? 

Bu binalar nasıl inşa edildi? 

Ruhsatları kimler verdi? 

Konular hep birbiriyle bağlantılı. 

Bu deprem de 17 Ağustos 1999 depremi gibi unutulup yine böyle çürük yapılaşmaya izin/ruhsat verilecek mi? 

İmar afları çıkmaya devam edecek mi?

Benim bir süredir düşündüğüm başka bir konu ise depremde kaybolan değerli meslekdaşım Devrim Öztürk nedeniyle Dışişleri Bakanlığının “Temsilcilik” olarak bilinen yurt içindeki İrtibat Büroları. Bugün yedi (Diyarbakır, Gaziantep, Edirne, Hatay, Antalya, İzmir, İstanbul) İrtibat Bürosu mevcut. Buna ilişkin Dışişleri Bakanlığı İrtibat Büroları Yönetmeliği 13 Ekim 2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlandı.

Mesleğinin çok başlarında tanıdığım Dışişleri Bakanlığı Hatay İrtibat Bürosu Başkanı Büyükelçi Devrim Öztürk, ağabeyi diplomat Feza Öztürk‘ü bir hastalık sonucu kaybetmişti. Devrim Öztürk, Antakya’da ikamet ettiği “Rönesans Rezidans cennetten bir köşe” olarak reklamı yapılan ve depremde cehenneme dönüşen bu binadaki Bakanlıkça kiralanan veya satın alınan dairesinde ikamet ederken şimdi yüzlerce insanımıza mezar olan ve cenazeleri bulunamayan kayıplar arasında. Öztürk’ün yardımcılarından biri de hayatını kaybetti, ancak naaşı bulundu. “Rönesans Rezidans”da enkaz kaldırma çalışmaları sırasında da kayıplar bulunamadı. Büyükelçi Devrim Öztürk, ailesini 5 Şubat Pazar günü Ankara’ya gönderdikten sonra kendisi depremde “Rönesans Rezidans”da kolonlarının kreş açmak için kesildiği, inşaatını yapanın tutuklandığı binanın enkazı altında kalmış. Hatay’da hayatlarını kaybeden Jandarma Teşkilatı mensupları, bankalar çalışanları, diğer özel ve resmi kuruluşlar kayıplarını gazete ilanları ile duyururken Dışişleri Bakanlığından sözlü birkaç beyanın dışında hiçbir açıklama yapılmadı. 

Devrim Öztürk’ün acı kaybı vesilesiyle uzun zamandır yazmayı düşündüğüm irtibat büroları konusunu araştırdım. İstanbul Temsilciliği bu büroların en eskisi. Daha çok kıdemli Büyükelçilerin atandıkları İstanbul Bürosu kadrosu itibarıyla en kalabalık büro olarak bilinir. Bir keresinde tanıdığım bir Büyükelçiden “İstanbul’da bir davetten diğerine koşturmaktan çok yorulduğunu” ifade ettiğini duymuştum. Diğer bir olayı da kendim yaşamıştım: Bakanlık tarafından 2001 Ocak ayında ülkemizi ziyaret eden Filipinler Cumhurbaşkanı Yardımcısı Gloria Arroyo’nun İstanbul temasları sırasında kendisine rekafat etmek üzere görevlendirildim. Sakin geçen bir ziyaret derken Filipinler’de yapılan bir darbe sonucu Arroyo İstanbul’da iken Cumhurbaşkanı ilan edilmişti. Birkaç gün sonra da İstanbul’dan ayrılacaktı. O sırada Daire Başkanı idim ve birdenbire Cumhurbaşkanına refakat eden bir Dışişleri yetkilisi olmuştum.  Protokolden sorumlu İstanbul Vali Yardımcısından güvenlik ve havaalanında gerekli önlemlerin alınmasını rica ettim. İstanbul Temsilcisi Büyükelçiyi de arayarak Cumhurbaşkanı olarak ülkesine dönecek Arroyo’yu kendisinin de Vali ile birlikte geçirmesinin uygun olacağını, düzeyimin yetersiz olduğunu belirterek ifade ettim. Uçağı ertesi sabah 05.30’da idi. Büyükelçi “Düzeyimin çok yeterli olduğunu” belirterek gelemeyeceğini ifade etti. Ertesi sabah Arroyo ve çoğu akrabası olan Kabine üyelerinden bazılarını Atatürk Havaalanında şimdi emekli Vali olan o zamanki Vali Yardımcısı ile birlikte uğurladık. 

Dışişleri Bakanlığının Teşkilat Yasasındaki görev tanımlaması ile irtibat bürolarının kuruluş gerekçeleri de çelişkili. Dışişleri Bakanlığının Teşkilat Yasasına 2013’da getirilen bir değişiklikle “Bakanlık, yurt içinde dış ilişkilerin yürütülmesi açısından önem ve gereklilik taşıyan yerlerde Bakanın teklifi ve Başbakanın onayı ile  toplam sayısı beşi geçmemek üzere irtibat büroları açacaktır” gerekçe olarak da “Ankara dışında İstanbul’da temsilciliği bulunan Dışişleri Bakanlığının Anadolu’ya açılım yapabilmesini teminen doğu, batı, kuzey ve güneyde dört yeni temsilcilik açılacak bu iller de önümüzdeki günlerde belirlenecek” deniyordu. Neden kuzey, güney, doğu ve batının belirtildiği büro açılışları sırasında yapılan konuşmalarda kısmen açıklanıyor. Örneğin 23 Kasım 2012’de, Edirne Dışişleri Bakanlığı İrtibat Bürosunun açılışında Bakanlık yetkilisi tarafından yapılan konuşmada. “Edirne’nin uzun yıllar Osmanlıya başkentlik yaptığı” hatırlatılarak “Türkiye’nin Balkanlar politikasını daha etkin uygulamak ve belirlenen hedef doğrultusunda kamu kurumlarına destek olmak amacıyla temsilciliğin açıldığı” vurgulanmış ayrıca “Türkiye olarak kazanılan ekonomik gücü, komşu, dost ülkelere sirayet ettirelim” denirken”bunun için siyasi ve ekonomik ilişkilerin geliştirilmesinde Edirne Temsilciliğine büyük görevler düştüğünün” altı çizilmiş. Benzer konuşmalar diğer açılışlarda da yapılmış. Sosyal medyadan bu konuşmalara ulaşmak mümkün. Böylece Temsilciliklerin görev kapsamında sadece konsolosluk işlemleri değil aynı zamanda uluslararası ilişkiler boyutunun da olacağı açıklanmış. Bunun Bakanlık üst düzeyinde alınan hatta daha da üst düzeyde verilen siyasi bir karar olduğu açık. Son Yönetmelikte İrtibat Bürosu yetkilisinin görevleri arasında Valinin düzenlediği İl Koordinasyon Toplantılarına katılmak ve gereğinde bu tür toplantıları Bakanlık irtibat yetkilisinin düzenlemek olduğu da yazılı. O ilde iki başlılık ve tam bir görev kargaşası yaratmaya müsait koşullar irtibat büroları ile hazırlanmış. Buna benzer maddeler Yönetmelikte mevcut.

Edirne’nin Balkan politikasının merkezi olması hedeflenmiş. Aslında artık her ilde yabancı dil bilen, uluslararası ilişkileri takip eden her düzeyde mülki idare amirleri ile valilik, kaymakamlık memurları mevcutken dört bir yana irtibat bürosu açmak Dışişleri geleneklerine de aykırı. Valilikler bilgilendirilmek istendiği takdirde, Bakanlıkça hazırlanan bilgi notları talep üzerine o Valiliğe gönderilirdi. Ayrıca o ildeki Valinin en yüksek mülki idare amiri olduğunu ve hem Cumhurbaşkanını hem Hükümeti temsil ettiğini düşünürsek aynı temsil yetkilerini haiz bir Büyükelçinin o ilde görev yapması yetki kargaşasına da yol açacaktır. 

Dünyadaki irtibat büroları uygulamalarına bakarsak özellikle ABD ve Rusya Federasyonu gibi coğrafi bakımdan çok geniş yüzölçümleri bulunan ülkeler olarak başkentleri Moskova ve Washington’a çok uzak bölgelerde konsolosluk işlemlerini yürüten az sayıda Dışişleri büroları mevcut. Belçika gibi küçük ölçekli bir ülkede ise Anvers gibi dünyanın sayılı bir ticaret liman kentinde yine sadece konsolosluk işlemleri için Belçika Dışişlerinin yüksek unvanlı memurlardan oluşmayan bir bürosu var. Bugün Antalya, Edirne, Gaziantep, Hatay, İstanbul, İzmir ve Diyarbakır’daki “İrtibat Büroları”nın konsolosluk işlemlerinin yanısıra uluslararası ilişkileri de bazen talimatla bazen talimatsız yürüttükleri Bakanlık koridorlarında sıkça dile getirildiği ileri sürülmekte. Bu bürolar çok mu gerekli? Bence hiç gerek yok. 

İstanbul’daki İrtibat Bürosu daha eski ve protokoler niteliği haiz. Protokol Daire Başkanı iken edindiğim deneyimde, İstanbul’daki yabancı ülkelere ait Başkonsolosluklar Bakanlıkla olan işlemlerini Ankara’daki Büyükelçilikleri aracılığı ile daha hızlı bir şekilde yürütmeyi tercih ediyorlar. Dışişleri İrtibat Bürolarını İstanbul ve İzmir’de su, doğal gaz vb gibi kendi yerel memurlarının bile çözebileceği işler için arıyorlar. Bu iki şehirdeki yabancı konsolosluk temsilcileri, irtibat bürolarının Merkezle iletişimleri nedeniyle bürokratik süreci uzaktıklarını 2000’li yılların başlarında ileri sürmüşlerdi. Öte yandan Bodrum, Kuşadası, Kemer, Alanya ve Marmaris gibi yabancıların yoğun olarak yaşadıkları ilçelerde irtibat bürolarının işleri Emniyet Teşkilatı ve Göçmen İdareleri tarafından başarılı şekilde yapılıyor. Bu ilçelerdeki yabancıların yaz kış buralarda ikamet ettikleri düşünülürse Türkiye’nin “dört bir tarafında açılan irtibat bürolarının” siyasi amaçla kuruldukları aşikar. İçişleri Bakanlığının Taşra Teşkilatına güvenilmiyor mu? sorusu akla geliyor. Yoksa valilerin statüsünde  bizim bilgimiz dışında bir değişiklik mi oldu?

Burada diğer bir konu da evlerinde görevsiz bekletilen diplomatları bu görevlere atamak suretiyle fiilen görevde bulundurarak sıraları geldiğinde yurtdışı atamalarını gerçekleştirmek, böylece Merkez Teşkilatındaki yığılmayı önlemek. Tabii Bakanlığın geleneksel yapısının değiştirilmesi bunun en büyük nedenleri arasında. Eskiden  mevcut müsteşar, müsteşar yardımcılıkları gibi makamlar kaldırılarak atanan üç bakan yardımcısı ile bozulan hiyerarşiyi de göz önünde bulundurmak gerek. Üç Bakan Yardımcısından bir siyasi atama olduğu düşünülürse Bakanlık Teşkilatının nasıl dönüştürüldüğü anlaşılabilir. 

Diplomasi memurları, uluslarararası ilişkileri yürütmekle görevli memurlardır. Görevleri, diplomatik ve konsolosluk işlerinden doğan kişisel veya yetkisel muafiyetleri uluslararası anlaşmalar ve Teşkilat Yasalarında belirtilmiştir. Tüm bunları yazıya dökerken İzmir St Joseph Lisesi ve 1943 Mülkiye mezunu Vali ve Çevre Müsteşarlığının kurucusu rahmetli babam Turgut Kılıçer‘in İçişleri Bakanlığında Mahalli İdareler Genel Müdürü iken Strasburg’daki Avrupa Konseyi’nin yerel yönetimlerle ilgili toplantılarına katılarak konuşmalar yaptığı aklıma geldi. Yurtdışına çıkmadan önce Dışişleri Bakanlığından olası sorulara karşı dış ilişkilerimizle ilgili güncel notlar aldığını hatırlıyorum. Hayatta olsaydı herhalde bu bürolara itiraz ederdi diye düşündüm. Ancak bugün itiraz edecek bir mülki idare amiri bulmak zor. Tam biat geleneği nedeniyle ses çıkaran pek yok. İstifa eden Hatay Valisini duyunca onurluymuş ki istifa etti demiştim. Meğer milletvekili olmak için istifasını vermiş !

Bu vesile ile hepimizi büyük acılar içinde bırakan depremde hayatlarını kaybedenlere Allah’tan rahmet, kederli ailelerine sabır ve başsağlığı dilerim. Cenazeleri bulunamayan ailelerin bir an önce sevdiklerinin cenazelerini alabilmeleri en büyük dileğimiz. 

Büyükelçi Devrim Öztürk’ün değerli Ailesine başsağlığı ve sabır dilerim.

Tabii önümüzdeki süreç aynı zamanda deprem sırası ve sonrasında yaşam hakkından mülkiyet hakkına kadar pek çok insan hakları ihlali konusunda adalet arama süreci de olacak. Bu konuları da izlemeye devam edeceğiz hep birlikte. 

Önceki İçerikRamazan Ayının Değeri ve Kutsiyeti!
Sonraki İçerikTürkan Elçi’nin Seçimi
Ocak 2019'da emekli olmuştur. Dışişleri Bakanlığı Statejik Araştırma Merkezi Başkan Yardımcılığı ve Başkan (2011- 2012). Vatikan Büyükelçiliği Birinci ve daha sonra Elçi Müsteşar (2006-2011). Protokol Daire Başkanı (2001-2005). İsveç Stokholm Büyükelçiliği Birinci Müsteşarı (1998-2001). Slovenya Ljubljana Büyükelçiliği Müsteşarı (1996-1998). Boru Hatları ve Enerji Dairesi Başkanı (1994-1996). Kafkas İşleri Dairesi Şube Müdürü (1992-1994). Hollanda Deventer Başkonsolosluğu Başkonsolos Yardımcısı (1988-1992). Enformasyon Dairesi Başkatip (1986-1988). Endonezya Cakarta Büyükelçiliği İkinci Katip (1984-1986). Londra Büyükelçiliği İkinci Katibi (1980-1983). Kıbrıs Siyasi İşler Dairesi İkinci Katip (1978-1980). Papalık Gregoryen Üniversitesi Temel Teoloji Lisansı Diploması(2007-2010). A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü SBF Master Derecesi (1988). Basılı Tez: “İngiliz İmparatorluğundan Commonwealth'e:İki Dünya savaşı Arasında Çanakkale Krizi 1919-1939”. "London School of Economics"'de misafir öğrenci (1988). A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Lisans Diploması (1976). Ödüller İtalya Cumhurbaşkanı G. Ciampi tarafından Ankara'da tevdi edilen “Şövalye” ünvanı (Cavallieri Stella Stara per la Solidarita Italiani) Eylül 2005. İran Büyükelçisi Dowlatabadi tarafından tevdi edilen Humeyni Altın Nişanı Eylül 2005. Dinlerarası diyaloga katkılarından dolayı Papalık Tiberina Akademisi Şeref Üyeliği Kasım 2007. İngilizce, Maley dilleri (Bahasa Endonezya ve Maley) İtalyanca bilmektedir.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz