Dün Dündür Bugün De Bugün

0
Latest posts by Emrullah Bayrak (see all)

Süleyman Demirel’in meşhur sözü: “Dün Dündür Bugün Bugündür.”

Tecrübeyle sabittir ki siyasetin bir günü bir gününe uymuyor. Dün söylediklerinizi bugün rahatlıkla inkâr, imha edebiliyorsunuz; hatta yetmiyor aksini savunabiliyorsunuz.

“Erken seçim yoktur diyoruz, daha kaç kere diyeceğiz” diyenlerin bugün “Erken seçim kararı, bütün senaryoları boşa çıkardı” açıklamasını yapmaları ise bunun en büyük kanıtı.

Türkiye paldır küldür 24 Haziran için ‘erken’ ya da ‘baskın’ seçim kararı aldı. MHP liderinin bir gün kimine göre ansızın talep ettiği seçim, karşılığını “Tak emrediyor, şak yapıyorum” felsefesiyle buluverdi.

Kimine göre gerekli, kimine göre gereksiz, kimine göre ise sonucu belli olan bir seçim.

İki ay boyunca seçimle yatıp seçimle kalkacağız. “Cumhurbaşkanı adayları kim olacak, milletvekilliği adaylığına kimler gösterilecek, kimlerin üzeri çizilecek, isimleri çizilenlerle hangi mesajlar verilmek isteniyor?” tarzında söylem ve eylemler…

Belki de bu şekilde dertlerimizi bir nebze olsun unuturuz.

Sokak başlarında, kahvehane köşelerinde artık hükümet kurup hükümet yıkmayacağız. Seçilecek bir cumhurbaşkanı ile kimine göre ‘enkaz’, kimine göre ‘güllük gülistanlık’ haldeki ülkemizin iyi yönetilmesini bekleyeceğiz.

Yeri gelecek “mazlumu getirin” tadında muhalefeti döveceğiz; yeri gelecek “bu Erdoğan da fazla oluyor” diyeceğiz demesine ancak tuttuğumuz cepheyi kaybetmemek için de her türlü mücadeleyi sürdüreceğiz.

‘Adalet’ diyeceğiz; bize dokunduklarında..

‘Ekonomi’ diyeceğiz; cebimize el uzatıldığında..

‘Demokrasi’ diyeceğiz; partimiz seçimleri kaybettiğinde..

Sosyal medya üzerinden gönlümüzce coşacağız. Ne bulursak yazacağız, paylaşacağız ama yine de dertlerimize bir çözüm bulamayacağız; sevgiye yer ayırmadığımız yüreğimiz bir türlü soğumayacak.

Hep karşı tarafı suçlayacağız. Dönüp kendimize bakmayacağız. “Söz konusu vatansa gerisi teferruattır” diyeceğiz, ancak yapıştığımız koltukları biran olsun boş bırakmayacağız. Nasıl, ne şekilde aday olurumun yollarını arayacağız.

Kafamıza yerleştirdiğimiz kalıplarla herkes için bir elbise dikeceğiz. Kimine bol gelecek, kimine dar. Olsun, ‘elbisesiz olmaktan iyidir’ diyeceğiz.

Mevlana Celaleddin Rumi’nin “Nice insanlar gördüm üzerinde elbise yok / Nice elbiseler gördüm içinde insan yok!” sözünü hatırlayacağız.

Memleketim..

Damadın, “Hayır demek ne mümkün” sözüne sinirlenip nikah sarayını terk eden nikâh memuruna hem kızacağız hem de “ben olsam öyle yapmazdım” deyip şahsımıza pay çıkaracağız.

Umre için yola çıkanların, kutsal topraklara gitmek yerine Gaziantep ve Şanlıurfa’da gezdirildikten sonra tekrar ilçelerine getirilmelerini hayretle karşılayacağız. “Biz hangi ara bu kadar bozulduk?” sorusunu aklımıza düşüreceğiz.

Karşı tarafı dövmek için harcadığımız enerjiyi, hiçbir zaman anlamak için kullanmayacağız. Kendi taraftarlarımızla mutlu, umutlu olmaya çalışacağız. İşte bu yüzden hep kutuplaşacağız, hep ayrışacağız, hep kayıplarda olacağız.

Hep bir çıkış yolu arayacağız; çözümün kendimizde olduğunu unuturcasına. Karşı tarafa yaşam hakkı tanımamak için tüm yolları mübah sayarak “Her şeyin en iyisini ben yaparım” diyeceğiz.

Sonuçta başımızı ellerimizin arasına alıp hiçbir zaman düşünmeyeceğiz. Düşünmedikçe de kaybedeceğiz.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz