- Bireyler olarak sohbet edebileceğimiz Yarın’larda görüşünceye kadar… - 30 Nisan 2023
- Bireysel Savunma Mekanizması Olarak Kader - 6 Mart 2023
- Kalitesizlikte ve Asgaride Birlik - 22 Şubat 2023
Dost sohbetlerimizde “Buna benzer karakterler ne kadar da çok görünür oldu ekranlarda!” tarzı söylenmeleri çoğumuz işitmişizdir; veya o sözlerin sahibi olmuşuzdur zaman zaman. Ait olduğumuz mahallenin genel söylemine uygun olarak, ya gördüğümüz davranışları yozlaşmış/ ahlak dışı/ gerici/ yobaz bulmuşuzdur, ya da inşa ettiğiniz hayat tarzına bir tehdit olarak algılamışızdır. Kapalı kapılar ardında hayat sürdükçe tolere ettiğimiz yaşamlar, ne zaman ki sınırlarını zorlamaya başladılar, işte o zaman varlıkları dahi hoş görülemez olmuştur.
İnsanoğlu var oldukça devam edecek bu mücadele, insanın doğası gereğidir. Bakınız bebeklere- çocuklara… İçgüdüsel olarak devamlı otorite figürlerinin sınırlarını zorlamaktadırlar. Erişkin hale geldikleri zaman o figür, ana- babadan yönetici erke evrilmekte ve çocuğun içinde yetiştiği sınıfın özelliği gereği de otorite ile mücadelesi şekillenmektedir.
Homofobik olarak nitelendirdiğim zaman, sanki o tanımlamadan gurur duyar gibi göğsünü kabartan insanları gördükçe önyargıları “sınırlayıcı kelimeler” ardına hapsetmemek gerektiğini düşünmeye başladım. Benim gözümde, İslamofobik bir insanla, Homofobik olan arasında bir fark yoktur çünkü. İçine doğduğu dünyanın korkuları çerçevesinde şekillenen önyargıların sonucudur ikisi de…
Şimdi sizlere bir isimden bahsetmek istiyorum. Farklı görüşleri ile Amerikan medyasında görünür olan İlhan Omar’dan. Minnesota eyaletinden Amerika Kongresine girmiş, Müslüman bir temsilci. Onca yıllık dünya hayatımda edindiğim bir tecrübe olsa gerek, insanlardan bahsederken dini görüşlerinden, ait oldukları sınıflardan bahsetmeyi, hatta cinsiyetlerini ele verir yorumda bile bulunmayı, karşımdaki insana yapılmış bir haksızlık olarak görürdüm. Belki daha önce de bu köşede değinmeye çalıştığım gibi, farklılıkların görünür olmasının hoş görülmediği bir ortamda doğduğum içindir. Zaman içinde, aslında bu eğilimimin, insanları dışlamamak adına olduğuna, insanları sınıflandırmanın hoş bir davranış olmadığına inandığım için olduğuna inandırmışım kendimi. Şimdi ise, içinde yer aldığım sosyal hayat, tam tersine azınlıkların insani haklarının korunmasına adına, onların görünür olması gerektiğini anlatıyor. Ben ne mi yapıyorum bu düşünce karşısında? Elbette farklı bir yorum ile karşılaştığımda yapmam gerekeni; durup dinliyorum, anlamaya çalışıyorum. Katılmazsam saygı duyup yoluma devam ediyorum; ama bu yeni, zorlayıcı kavramda onca yıldır inşa ettiğim düşünce yapısının yanlış olabileceğine dair ipuçları var. Hem de çok kuvvetli…
Somalili bir göçmen olan İlhan Omar, yakınlarda bir kampanyaya öncülük etti veya destek vererek daha duyulur hale getirdi diyelim: Amerikan medyasında yer alan Müslüman karakterler sorunu! Hollywood yapımlarında Müslüman karakterler ya vahşi, gözü dönmüş birer teröristtirler ya da günlük yaşamda hiç yokturlar. Yıllar boyunca devam etmiş onca televizyon dizisinde bile, tek bir Müslüman isminin geçmemiş olmasını, Amerikan gerçekleri ile bağdaşmadığını söyleyerek bu kampanyayı duyurdu, Sayın Omar. Gerçekten de, günlük yaşamda Müslüman bir ismin olmadığı bir yaşam alanı yoktur sanırım Amerika’da. Bu son kutladığımız Kurban Bayramında bizler de, çekirdek ailemle birlikte bu gerçeğe bir kez daha tanık olduk. İş değişimi nedeniyle daha taşınalı bir ay bile olmayan Connecticut eyaletinde, bir iki aile dışında Türk tanıdığımız yok. Ama bayramın ilk günü, yeni hastanemde çalışan çoğunluğu Asya ve Arap dünyasından olan Müslüman doktor arkadaşlar ile bir araya geldik. Son günü ise, komşumuz sayesinde Arnavutluk kökenli Müslüman arkadaşlar ile birlikte idik. Oturup konuştuğumuz zaman din anlayışımızda bile derin farklılıklar ortaya çıkacaktır. Ama özel günlerde farklılıkları bir kenara bırakıp hep birlikte bayramı kutlamak gerekir…
Amerikan Müslüman dünyasının da bir temsilcisi olduğu düşünülen Sayın Omar’ın, kendi oluşturduğu internet sitesinden veya haber kanallarının internet sayfalarından düşünceleri veya olaylar karşısında takındığı tavırlar hakkında fikir sahibi olabilirsiniz. Mesela, Filistin polisi tarafından LGBQT eyleminde tutuklanan insanlara destek konuşması da önümüze düşüyor internet sayfalarında. Şaşırdınız mı? Ocak Medya okurları, daha yakın zamanda sayın genel yayın yönetmenimizin bu konudaki bir yorumunu da okumuştur zaten.
Mahallenizde salyangoz mu satmaya çalışıyor bazılarımız, yoksa zamanın ruhuna, insana dair düşünce dünyamızın değişmesi gerektiği için çokça mı karşılaşmaya başladınız farklı yorumlarla? Yoksa, kimilerinin yüksek sesle dillendirdiği gibi, gücü ele geçirene kadar demokrasiden, insan haklarından mı bahsetmeye çalışıyor bazıları (ötekiler)!
Hayal dünyam ve yaşam tecrübelerim ile sınırlı bir yazımı daha, siz okuyucuların dünyaya bakış açısına, farklılıklara yaklaşımına ve/ veya mahallenizin korkularına bırakıyorum.
Esen kalın…
Kaynaklar: