Evimi yıkan kitap

0
Latest posts by Şükrü Gülmüş (see all)

Evet, az önce küçük bir spot yazımda şunu yazdım. ‘’İlk kez ben F. Engels’in Ailenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni kitabını 1972’lerde. Daha sonra 1978’lerde ve Almanya’ya geldiğim 2000’li yıllarda okudum’’ demiştim.

1978’lerde Mardin-Ömerli Güzelağaç (Merzika) köyünde öğretmendim. 1976’dan beri (yani iki yıllık bir zaman zarfında) KD (Kürdistan Devrimcileri)’ine sempati duyurdum. Mehmet Hayri Durmuş’un köye gelip üç gün üç gece tartışmamızdan sonra ‘’Partili olup olmama’’ arasında gel-gitlerdeydim.

Engels’in kitabı yine elimdeydi.

Bir kez daha okudum.

Şu cümleye takıldım kaldım.

‘’Evlilik; Özel Mülkiyetin ilk basamağıdır.’’

Evet. Doğru, demiştim.

Ve sanki Amerika’yı yeniden keşfetmiştim.

Bu sözden hareketle; kendimi, eşimi, mesleğimi, çocuklarımı ve özel mülkiyetli hallerimi düşündüm.

Bekârken; özgürdüm. Beni bağlayan hiçbir şey yoktu.

Memurdum ama canım istediğinde o memuriyeti ihlal edebiliyordum. Kurallarına karşı gelme cesareti gösteriyor ve yaptırımları göğüslüyordum. Hele de mecburi hizmet dönemimde bile cesur adımlar atıyordum. Ki o zaman biz memurdan çok asker sayılıyorduk. Suç işleme durumunda askeri kural, kaide ve kanunlar geçerliydi.

Memuriyet elbette vardı. 657 Devlet Memurları kanunu ayaklarımızda bir pranga, kollarımızda bir görünmez kelepçeydi.

Ama benim karım, benim oğlum, benim evim yoktu. Bunlar soyuttu. Evlendim bunları içi doldu. Onu boş verin bir küçük köy öğretmeninin evinde üç çeşit soba vardı.

Odun, kömür, bunlar da yetmezmiş, çocuklarım üşümesin diye bir de gaz sobası almıştım. Hanım ev kadını. ‘’Onu al, bunu al’’ derken maaşın yarısı taksitlere gidiyordu. Arkadaşım Mazlum Doğan’a verdiğim aylık yüz liralık harçlığı bile sorun yapmaya başlamış, kuruşu kuruşuna –aybaşından aybaşına- hesap sormaya başlamıştı.

Doğru. Engels haklıydı.

’Evlilik; özel mülkiyetin ilk basamağı’’ydı. İşte o zaman bu evliliği ‘’Yıkacağım! Kölelik zinciri memurluğa son vereceğim!’’ dedim. Mecburi hizmetim, yanında Er Öğretmen hakkımı kullandıktan sonra durumu hanıma açacağım.

Kabul etsin ve etmesin mesleği de, evi de, çocukları da… Her şeyi bırakacağım.

Hayri, Kemal, Mazlum ve onlar gibi profesyonel devrimcilik yapmaya karar verdim.

Hanıma açtım durumu.

Reddedeceğiniz, beni çocuklarla tehdit edeceğini, her şeyi önceden görebiliyordum. Öncelikle sağlam durmalıydı. Geri adım atmamalıydım.

Hanımla bir tartışmamızda;

‘’Hoca sen Hayri, Mazlum ve Kemal abi gibi değilsin!!’’ demişti.

Ben de ona;

‘’Neden benim neyim eksik onlardan?’’ derken o bana;

‘’Senin elbette eksiğin yok onlardan ama fazlan var fazla. Hem de çok fazla. Mesela karın var. İki çocuğun var. Kardeşlerin var, demeyeceğim artık.’’
‘’Tamam da sen de şunu anlamıyorsun. Bu devrim denen meret salt bekarlarla olacak şey değil. Onların da meselekleri vardı. İsteseydiler evlenirlerdi. Bu devrim evlilerinde devrimi. Çocuklar ve sana gelince; halkımız ve çocukları nasıl yaşıyorsa onlar da sen de öyle yaşarsın. Kimse sizi aç Bila aç bırakmaz’’ demiştim.

Hasılı kelam ve selam.

Ben kararımı vermiştim.

Hikaye uzar gider.

Roman olur, destan olur. Romanını yazdım. Okuyan okur.

İşte burada ben bir yerde 1976’lı yıllarda evli olup bu harekete, KD veya PKK’ye katılanların ilki olmuş oluyordum.

Doğrusu ve yanlışıyla kararımı verdim.

Ben başkalarının evinden önce kendi evimi yaktım, yıktım, eşimi kocasız, çocuklarımı babasız bıraktım.

OBJEKTİF OLARAK BEN EV YIKAN BİR ADAMIM.

Pişman mıyım?

Asla.

O günün şartlarında yürek gözüyle o güzel insanlarla o güzel düşlerin peşine düştüm. Galiba biraz fazla odun gibi canlarımı ateşe attım.

Bir yaşındaki oğlum Tekoşin, Bir buçuk yaşındaki kızım Mizgin, Bir eş iki de kardeş…

Bizde eskiden böyleydi.

Sınırsızdık.

Sınıra vuruyoruz. Sınırsız vuruyoruz.

Baba Nakşibendi, Abi Nurcu, ben de Devrimciydim ve benim vuruşum biraz daha farklıydı.

…..

09 Ocak 2022

Almanya-Essen

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz