- Kamuoyuna Duyuru…! - 30 Nisan 2023
- 1915 Olayları ve Konuşulmayanlar - 25 Nisan 2023
- Neden Ak Partiliyim? - 24 Nisan 2023
Son zamanlarda en çok sorulan soruların başında geliyor, Gayretullah…
‘Gayretullah’a dokunur’ cümlesi o kadar meşhur oldu ki, sanırım bundan sonra sıkça kullanılacak. İçinde ‘Allah’ ismi de geçtiği için meşhur olma potansiyeli var. Hani bir zamanlar ‘inşallah’ kelimesinin meşhur olduğu gibi…
İnşallah, Allah’ın dilemesi anlamında.
İşlerin olmasını, gerçekleşmesini Allah’ın iradesine bırakmak.
Toplumda ‘inşallah’ kelimesinin yerleşmeye başlamasıyla farklı bir anlayış da oluştu. Neydi bu farklı anlayış?
Bu yeni farklı anlayış insanlarımızın ‘olmayacak işler’ için bu kelimeyi kullanmaları. Bundan dolayı da karşı başka bir cümle oluştu: ‘Müslümanların inşallahı gibi olmasın’.
Şimdi gelelim Gayretullah kelimesine.
Gayretullah, en genel ve basit anlamıyla ‘Allah’ın gayreti’. Allah’ın gayretine giden şeyler, Allah’ın gücüne gidecek konular ve olaylar. O’nun zoruna giden bazı davranışlar.
Gayretullah dediğimiz konu aslında kolektif ahlak ’tır desek yanılmış olmayız.
Neden?
İslam tarihi boyunca Müslümanlar hakim oldukları ülkelerde İslam’ı görünür, üst ve hakim anlayış olarak kabul etmişler ve toplumlara da bunu kabul ettirmişlerdi. Ancak her zaman İslam’a uygun davranışlar göstermemişlerdi. Buna en güzel örnek de Haccac’tır.
Haccac’ı zalim olarak da anılan kişi Emevi Dönemi’nde valilik yapmıştı. Abdülmelik döneminde Irak ve Hicaz valisi olan Haccac, kendisini halife ilan eden Abdullah bin Zübeyr’e ordu kurarak saldırdı.
Öyle bir saldırdı ki mancınıklarla Kabe’yi taşlattırdı.
Bir yıl boyunca Mekke’yi kuşatma altında tuttu ve kelimenin tam anlamıyla ‘zulüm’ yaptı ki bu yüzden de ‘Haccac-ı Zalim’ olarak anılır. Mekke’nin bu kuşatması 1 sene sürdü ve sonunda Abdullah bin Zübeyr öldürüldü.
Kabe mancınıkla atılan taşlar yüzünden yıkıldı.
Sonrasında da Kabe’yi tekrar inşa ettiler.
Haccac’ın Kuran’ın harekelenmesi ve tekrar yazılması konusunda da bazı çalışmaları olduğu kayıtlarda mevcut.
Haccac aynı zamanda hafızdı ve Taif’den ayrılmadan önce öğrencilere Kuran öğretiyordu.
Böyle birisi mancınıklarla Kabe’yi taşlatmıştı.
Böyle bir kişi Mekke’deki halk için ‘bunlara dilediğinizi yapabilirsiniz’ diyen kişi aynı zamanda.
Gayretullah dediğimiz kavram da işte bu çarpık ilişkiler ve zulümlerden sonra çıktı gibi geliyor bana.
Ortada bütün kurallarıyla beraber bir din var. Bu dinin ortaya serdiği bir ahlak var ama bunlar yeterli olmadı ki başka kavramlara ihtiyaç duyuldu.
Çünkü din ve ahlak kimsesizlere, yetimlere ve mazlumlara yapılan kötü muameleye ve haklarının yenilmesine engel olamadı.
Hakim Emevi devleti ve bu kültür, İslam’ı kendi gücünü pekiştiren bir destekçi olarak kullandı.
Hal böyle olunca da İslam’ın prensipleri ve ahlak yapısı toplumdaki kötülükleri engellememeye başladı ve hatta kolektif kötülük arttı.
Toplumda İslam vardı ama en bariz suçlar da mevcuttu. Çünkü İslam Müslüman toplumun kolektif ahlak yapısını şekillendiremez olmuştu.
Bu sebeple ‘Gayretullaha dokunur’ demek aslında bir serzenişti.
Müslümanların, yapılan uygulamalara karşı sarıldıkları kolektif bir ahlak tanımlaması.
Son olarak şunu da belirtmem gerekir ki, Gayretullah ile Muradullah arasında da bir bağ olduğu kanaatindeyim.
Yöneticiler, yönetilenler, zalimler, mazlumlar olarak bütün insanların ‘Gayretullaha dokunur’ demedikleri zamanları yaşamaları dileğine sanırım hepimiz katılırız.
Sevgi ve Bilgiyle kalın
(Not: Kullanılan resim Ekşi şeyler isimli siteden alınmıştır)