- Kamuoyuna Duyuru…! - 30 Nisan 2023
- 1915 Olayları ve Konuşulmayanlar - 25 Nisan 2023
- Neden Ak Partiliyim? - 24 Nisan 2023
Ekonominin durumu ortadayken bu da sorulur mu demeyin.
Evet döviz hızla tırmanıyor. Faiz inadı ve yeni tip ekonomiye yaklaşımla döviz daha da fırlayacak ve gençler sırf bu sebepten ülkeyi terk etmeye devam edecekler.
Ama konuyu daha yoğun olarak sosyolojideki değişimle açıklayayım.
Sizlerin de dikkatini çekmiştir sosyal medya tüm ülkeye hitap eden ilan tahtası gibi sanki. Tam olmadı öyle değil mi? Tüm dünyaya hitap eden bir ilan panosu.
Bu ilan panosunda sıklıkla karşıma çıkan da ‘Türkiye bir doktor kaybetti…..’ , ‘Şurası, burası bir doktor kazandı…’ Mühendis ya da başka bir meslek…
Gençler ülkeyi neden terk ediyor kabilinden yazıları hep görüyorsunuz biliyorum.
Bunun nedenini araştıran kişiler siyasi görüşlerinin de etkisiyle ülkede ne yoksa onu sebep olarak sunuyorlar.
Herkes kendi penceresinden haklı.
İşin daha da garip yani siyasi iktidarı destekleyenlerin çocukları da yurt dışına gidiyorlar. Ama onlar giderken benzer paylaşımlar yapmıyorlar ve dedikleri de ‘eğitimimi tamamlayıp geri dönüp ülkeme faydalı olmak istiyorum’. Artık ne kadar doğru bilmiyorum.
Aslında bu sadece ülkemizde olan bir sorun değil dünyanın her yerinde mevcut ancak dünyanın gelişmiş ülkelerinde durum biraz daha farklı.
Nedir bu sorun?
Üretmemek, üretememek, üretmek için zaman bulamamak ve ayrıca düşünme imkanı, zamanı ve alışkanlığı içinde olamamak.
Sanırım gençlerimiz ülkelerini en temel olarak bu sebepten terk etmek zorunda kalıyorlar.
Örnekle açıklamam daha yerinde olacak kanaatindeyim.
Avrupa ve gelişmiş ülkelerde de ve bizde de olan en genel durum insanların aptalca şeyler yapanların yaptıkları işleri, filleri konuşmaları.
Neredeyse herkes çevresindeki aptal ve bilinçsiz insanların yaptıklarını konuşmak zorunda kalıyorlar. Araçlarını nasıl saçma park ettikleri, trafikte nasıl sorumsuz ilerledikleri, işlerini tam tersi şekilde nasıl kötü yaptıkları, çocuklarını yanlış yetiştirmeleri, başkalarını yok sayarak yaşamaları, toplumsal normları hiçe saymaları ve benzer saçmalıklar.
Bunlardan rahatsız olanlar sizin de tahmin ettiğiniz gibi değer yargıları olan, seviyeli ve kaliteli insanlar.
Rahatsızlıklarını dile getirmek için konuşmak zorunda kalıyorlar. Böylece değerli vakitleri aptalların yaptıkları aptalca işler için kaybolup gidiyor. Onun yerine daha önemli ve kaliteli işler yapabilirler ya da sanat ve müzikle ilgilenebilirler.
Okullarda, şirketlerde ve hatta yönetim kademelerinde de aynı durum söz konusu.
Devlet ve yönetim kademelerinde olanlar çözüm üreterek icraatlar da bulunmaları gerekirken başka görüş ve düşüncede olanların yaptıklarını konuşmaktan asıl yapması gereken işlere zaman ayıramamaktalar. Ayrıca sadece zaman ayırmak değil bütün düşünceleri ve zihin çalışmalarını bu boş işlere kanalize etmekteler.
Gençlerimizin ülkeyi terk etmelerindeki esas sebep de burada yatıyor.
Avrupa ve dünyanın başka ülkelerinde halk bazında yaşanan bu durum yönetim, şirket ve devlet bazında ülkemizdeki gibi değil.
Şirketlerde yapılacak işlere, planlanan atılımlara önem verilir ve bunlara konsantre olunur.
Yönetim düzleminde ise idareci olanlar muhalefette olan partiler ne demiş diye bakmazlar şehrin ihtiyaçları nelerse onlarla ilgilenirler ve bunlar için çalışırlar.
Devleti yönetenler de hakeza öyle. Avrupa ya da gelişmiş ülkelerde devleti yönetenlerin icraatlarını yaparlarken ya da yapılması gereken atılımları gerçekleştirirken muhalefette olanlarla ağız dalaşına girdiğini göremezsiniz. Evet, onlar da politik tartışmaları yaparlar ama bunun yeri kanunların çıkarıldığı meclislerdir.
Karışma yetkisi olmayıp gençlerin işine karışan birisi bir gencin hayatına burnunu soktuğunda şu cevapla karşılaşır: ‘Dayı işine baksana sen’.
Bu cevap aslında gencin ne olduğunu bize gösterir.
Genç, hayalleri olan, hayatında yapmak istediği planları bulunan ve sürekli uğraşısı olan kişidir.
Bu yüzden de kendinde olduğu gibi karşısındakini yönlendirir.
‘Dayı, işine baksana sen’.
Ama dayının işi yoktur.
Genç nüfusuyla övündüğümüz ülkemiz acıdır ki toplumsal olarak yaşlı olan bu dayı durumunda.
Toplumsal olarak yaşlılık özellikleri gösteriyoruz.
Sağcısı, solcusu, dindarı, dincisi toplumun tüm kesimleri hayatlarına bakacaklarına diğerlerinin hayatlarına bakarak orada eksik arama derdindeler.
Siyasiler ve yöneticiler de bundan geri kalır değiller.
Toplumsal yaşlılık gençlerimizi bunalttığı için de gençler toplumsal gençliğin hakim olduğu ülkelere gitmek istiyorlar.
Çünkü bu ülkelerde insanlar arzuladıkları hayatı yaşıyorlar, planlarını gerçekleştiriyorlar, kısacası her yönden üretimde bulunuyorlar.
Ama ülkemiz gibi ülkelerde yaşayanlar sürekli şikayetlenme, eksik arama, haklı çıkma ve toplumsal kavganın içinde birbirleriyle uğraşarak bütün enerjilerini kaybederek üretim yapmadan zamanlarını heba ediyorlar.
Gençlerin ülkeyi neden terk etmek istediklerini bilmem anlatabildim mi? Tabi benim gözümden durum böyle…
Sevgi ve Bilgiyle kalın