HDP Eş Genel Başkanı Temelli: Demokratik ulus fikriyatını ileriye taşıyabilecek bir anayasayı birlikte yapabiliriz

0

HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, partisinin Halklar ve İnançlar Komisyonu’nun organize ettiği “Varlıkta birlik yerelde eşitlik için canlarla buluşuyoruz” etkinliğine katıldı.

“Türkiye genellikle seçim dönemlerindeki yoğun politikleşmeye karşılık, seçimlerden sonra bu politik enerjiyi yitiriyor. Yitirdiği için de bugün karşı karşıya olduğu birçok sorunu çözemiyor.” diyen Temelli, şunları söyledi:

“O yüzden evet, seçimler önemli uğraklar. Seçim aritmetiği bizi belirli adaylar üzerinde hesaplar yapmaya itse de biz siyaseti bunun ötesinde, siyasetin toplumsallaşması açısından çok daha uzun erimli ve kapsamlı bir şekilde ele almalı, konuşmalıyız. Çünkü çok ciddi sorunlarımız var. Birlikte çözüm üretmemiz gereken sorunlarımız var.

Belki de buna en çok vakıf olan kesimlerden biri Alevi toplumu. Neredeyse yüzlerce yıldır bu sorunlarla boğuşagelmiş ama çözüm üretmek konusunda yalnızlaşmış. Dolayısıyla eğer toplumun herhangi bir kesiminin sorunu varsa bu sorunu birlikte çözmeliyiz. Bir arada çözümler üretebilecek zeminler yaratmalıyız. İşte en temel stratejimiz bu.

Bizim özellikle Türkiye’de siyasetin kutuplaştığı bir dönemde iddiamız üçüncü yol olma iddiasıdır, bir seçenek yaratma iddiasıdır. Ama bu seçeneği sadece sandık hesabına kilitlemek değil bundan öteye bir seçenek yaratma iddiasıdır. Toplumun tüm kesimlerinin bir araya gelebileceği, birlikte eyleyebileceği, kendi sorunlarını bir arada çözebileceği bir üçüncü yolu yaratma iddiamız var. Stratejimiz bundan besleniyor.

Bu denli güçlü bir stratejinin hayata geçmesinin en önemli nedeni de tabii ki fikriyatımız. HDK’den bugüne, HDP ile siyasetin toplumsallaşması toplumun siyasallaşması ekseninde bu fikriyatımızı örgütlemeye çalışıyoruz. Bu fikriyatımıza bağlı olarak da stratejimizi üretiyoruz. Üçüncü yol, bu sıkışmışlığı aşmak için de önemli.

Seçimlerin etkisinden bir an önce çıkmak gerekiyor. Bir payanda olarak seçimlerle hareket etmek değil, seçimleri nötralize etmek gerekiyor. 24’ünden itibaren aslında kat edeceğimiz yol, siyaseti yeniden kurmak olmalı. Yoksa 31 Mart seçimlerine, 23 Haziran seçimlerine takılıp kalarak yol kat edemediğimizi her seçimden sonra gördük. O zaman politik seçeneği toplumla beraber var etmek gerekiyor. Elbette seçim sonuçları etkisiz kalacaktır demiyoruz. Ama o etkinin sınırlarını aşmak zorundayız. Toplumun bütün kesimleri bunu aşmak konusunda inisiyatif almalı, iradesini mutlaka yansıtmalı.

Adil demokratik seçimler yapamıyoruz. Sandığımıza sahip çıksak da her türlü seçim hilesi ile karşı karşıya kalıyoruz. 31 Mart seçim sonuçlarında bunu gördük. Seçimler bir tek İstanbul’da tekrar edildi ama tekrar edilmesi gereken yerlerin bir çoğunda edilmedi. Hatta seçimden sonra da şaibeler devam etti. Tüm bu yakınmalardan kurtulabilmek için de seçim sonuçları üzerindeki bu şaibeleri kaldırabilmek için demokratik, sağlıklı seçimler için de adımlar atmalıyız. Çünkü şunu biliyoruz: Temsiliyet artık yeterince karşılığını bulamıyor. Temsiliyet krizi var Türkiye’de. Çok uzun süredir hem seçim sistemleri hem de toplumun siyaset yapma hakkının gasp edilmesi giderek daha büyük bir temsiliyet krizine neden oluyor.

Bütün kesimler harekete geçmelidir. Bütün partilere sesleniyorum. Sadece HDP’nin savunacağı bir şey değil. Bütün partiler, CHP’si, İyi Parti’si, MHP’si, AKP’si. Meclis’te olan bütün partiler bu sorumluluğu taşımalıdır. Hangi partiden olursanız olun bir temsiliyetle oradasınız. Eğer bir demokratik zemin yoksa orda yaptığınız siyaset aslında ipotek altındadır. Gelin Türkiye’yi bu ipotekten kurtarın.

Bir anayasa yapma zorunluluğu önünüzdedir ama bu anayasayı Meclis duvarları içinde yapamazsınız. Açın Meclis’in kapılarını, duvarlarını. Toplumla, STK’larla, kadınlarla, emekçilerle buluşun. Ama toplumun bütün kesimlerinin kendisini içinde bulacağı bir anayasa yapalım. Eşit yurttaşlık temelinde herkesin bir arada yaşayabileceği, ortak vatanımızda Demokratik Cumhuriyet’i inşa edebilecek, demokratik ulus fikriyatını ileriye taşıyabilecek bir anayasayı birlikte yapabiliriz.

Çünkü tarihsel, kültürel olarak, politik olarak, sosyolojik olarak Türkiye’ye baktığınızda halkların ihtiyaç duyduğu şey böyle bir zemindir, bir anayasadır. Bu anayasadan, bu zeminden mahrum edilmiş bir toplum, bu ızdıraplar içinde kıvranmaya devam ediyor. Savaş, baskı, şiddet politikalarıyla toplum bir cendereye sıkıştırılmış durumda. Bu cendereden ancak toplumun ortak iradesinin açığa çıkmasıyla bir barış ve demokrasi yolu açılacaktır.

Ortak iyiyi üretmek zorundayız. Hepimiz için ortak iyiyi üretmek zorundayız. Dolayısıyla önümüzdeki döneme bir geçiş dönemi olarak bakıyoruz. Evrensel hukuk değerleri, evrensel insan hakları değerlerinin ihmal edilemez bir şekilde içselleştirilmesi, toplumun tüm kesimlerine taşınması, bu anayasanın çerçevesinin oluşturulması önceliğimizdir. Demokratik bir uzlaşıyı var etmek zorundayız. Müzakereci bir toplumu var etmek zorundayız.”

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz