HDP Eş Genel Başkanı Temelli: İçimizde ayrılık gayrılık yok

0

HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, Ege Bölge Konferansına katıldı. “Tüm toplumu siyasete davet ediyoruz.” diyen Temelli, şunları söyledi:

“Gelin birlikte siyaset yapalım. Siyaset yapmak müdahil olmaktır, haklarının peşinde koşmaktır. Evet, siyaset yapmak vazgeçilemez bir haktır. Nerede olursak olalım, mahallemizde sokağımızda neredeysek orada siyaset yapalım. Siyaset yapma hakkımızı kimseye havale etmeyelim. Ettiğimizde Türkiye’nin nereye sürüklendiğini 4 yıl içinde gördük.

Siyaset yapma hakkımızı gasp etmek isteyenler, Türkiye’yi siyasetsizleştirmek isteyenler Türkiye’yi içinden çıkılmaz hale getirdiler. Bu tekçi anlayış, yani siyaset hakkını gasp eden farklı siyaset yapma anlayışlarını yok sayan bu tekçi anlayış bugün Türkiye’nin önüne kara bir tablo koydu. 23 Haziran’da yaptığımız bu tabloyu parçalamaktı, bu gidişata dur demekti. 23 Haziran’da yaptığımız insanları siyasete yeniden davet etmekti. Bunu yaptık. Evet yeniden insanları siyasete davet ettik.

Sadece bir belediye başkanlığı seçimi değildir mesele. Eğer öyle olsaydı siyaseti sıkıştığı alandan çıkarma şansımız olmayacaktı. Bir umut olduk, 31 Mart’ta, 24 Haziran’da olduğu gibi. Tüm Türkiye halklarını emekçilerin, kadınların beklediği o umudu yarattık. HDP olarak bunu yaptık, bunu başardık. Hepimizin emeği var, bu emeğinizden dolayı hepinizi kutluyoruz.

Çok güçlü, özverili, zor bir çalışmaydı ama başardık. Türkiye siyasetinin kulvarını değiştirdik. Türkiye siyasetinin bu tekçi anlayışa mahkum olmadığını çok güçlü bir şekilde ortaya koyduk. Bunu ancak biz yapabilirdik. Başarımızın arkasında da yatan onlarca yıllık mücadelemiz ve güçlü fikriyatımızdır.

23 Haziran seçimleri bu anlamıyla önemli bir eşikti, ‘Bu eşiği başarı ile geçmek 24 Haziran’dan sonra bu yolu çok hızlı bir şekilde açacaktır’ dedik öyle de oldu. Bugün birçok tartışma izliyoruz, bu tartışmaların olabilmesi için bile bu yolun açılmasına ihtiyaç vardı. Tam 4 yıl boyunca ülke bir hukuksuzluk, adaletsizlik cenderesine sıkıştırılmıştı. Mutlak tecridin başladığı 5 Nisan 2015’ten bugüne kadar ülke her gün yeni bir hukuksuzluğa yeni bir adaletsizliğe tanık oldu. Her hukuksuzluk, her adaletsizlik bir öncekinden daha büyük bir şekilde üzerimize yıkıldı.

Güvenlikçi politikalar adı altında insanların güvensizlik hissine sahip olduğu bir toplumda yaşar hale geldik. Kentlerimiz yıkıldı, arkadaşlarımız, belediye başkanlarımız, geçmiş dönem eş genel başkanlarımız, vekillerimiz tam 5 bin arkadaşımız tutsak edildi. Birçok arkadaşımız cezaevine girdi çıktı. Gazeteciler, Barış Akademisyenleri, barıştan yana fikrini söyleyen herkes ya tutuklandı ya gözaltına alındı ya da hala cezaevinde hükümlü. Adeta ülke tecritleştirildi.

Bu tecridi kırmak gerekiyordu. Bu tecridin kırılması kritik bir hamleydi. Tecridin kırılması için bir direniş var edilmeliydi ve o direniş var edildi. Leyla Güven şahsında binlerce direnişçi açlık grevleriyle, toplumun önemli bir kesiminin de duyarlılığı ile bu direniş var oldu. Bu önemliydi ama bunun ötesinde siyasete doğru yerden müdahale etmek de kritik bir öneme sahipti. Bunu da hep birlikte başardık. 24 Haziran’da sandıklara giderken, 31 Mart’ta sandıklara giderken ve 23 Haziran’da sandıklara giderken demokrasi ve barış mücadelesinde tüm Türkiye’yi ayağa kaldırdık.

Bize oy vermiş olsun, olmasın; bunlardan öte bir şey var ettik. Bir demokrasi zemininde buluşmanın yolunu açtık, bunun olanaklı olduğunu söyledik, toplumu buna ikna ettik. Umut buradaydı. Bir demokrasi zemininde buluşmadan siyaset yapma şansımız yok. O demokrasi zeminini var etmeliyiz.

Radikal demokrasinin gereği olarak müzakere sürecine geç kalmadan, bugünden başlamalıyız. Örgütsel yaşamımız içinden tüm politik zemine yayılacak bir müzakereci anlayışı yaratmalıyız. Radikal demokrasi müzakereci demokrasidir. Yarını örgütlemek ve kurmak açısından hiç geç kalmadan bugünden adımlarımızı atmalıyız.

Demokrasi ittifakı dediğimiz mesele bu çağrıdır. Gelin Türkiye’nin tıkanmış yollarını, demokrasi yolunu hep birlikte açalım. Gelin demokrasi ittifakında buluşalım. Gelin konuşalım. Gelin Öcalan’la konuşalım. Gelin Türkiye’nin bu en önemli sorununun çözümünü üretmiş olan Sayın Öcalan’la konuşalım. Meselenin muhatabı ile muhatap olalım. Sadece HDP olarak değil. Türkiye’deki bütün toplumsal kesimler ve politik özneler bu inisiyatifi almalı ve konuşmalıdır. Geçmişin karalamaları ve hesaplaşmaları üzerinden değil geleceğin kurucu öznesi olma hakkıyla hareket etme zamanıdır.

HDP’nin çağrısı bu yöndedir. Biz demokrasi ittifakı ile tüm toplumu konuşmaya, müzakere etmeye ve ortaklaşmaya davet ediyoruz. Geleceği hep birlikte kuracaksak, ortak iyiyi hep birlikte arayıp bulup var etmeliyiz. Siyaset budur. Bunun siyasetini var etmek önemli. Bir tarafımızla faşizme karşı mücadele ederken bir tarafımızla kurucu özne olma vasfımızla tüm Türkiye’yi bu müzakere sürecine davet ediyoruz.

Bunun bir yolu hiç geç kalmadan anayasamızı yapmaktır. Toplumsal muhalefetin bütün özneleri ile kadınlar, gençler, emekçiler, STK’lar, sendikalar ve siyasi partilerle ve bir an önce Türkiye anayasasını yapmalı, eşit yurttaşlık temelinde anayasasını var etmelidir. Herkesin kendini içinde bulacağı aidiyet duygusunu taşıyacağı bir toplumsal sözleşmeyi hep birlikte var etmeliyiz.

Bugün en büyük mağduriyet yargı alanında yaşanmaktadır. Bugün haksız hukuksuz yere binlerce insan cezaevindedir. Bu akıl almaz yargı mağduriyetine bir an önce son vermeliyiz. Yargı reformu paketiymiş bunları geçelim. 17 yıl sonra yargı bu noktaya sürüklenmişse sorumlusu bu iktidardır. Bu sorumluluğu öncelikle taşıması gereken AKP’dir. Bu sorumlulukla hareket etmeleri lazım. Artık Türkiye’de siyasi çıkar hesaplarıyla toplumun öncelikleri yerine kendi önceliklerini koyma zihniyetinden bu parlamentodaki partiler kurtulmak zorundadır.

Tabii bu kadar güçlü bir örgütseniz, bu kadar güçlü bir fikriyatınız varsa sizinle uğraşan da çok olur. Diyorlar ki HDP’nin içinde ayrılık gayrılık varmış. Biz de buradan diyoruz ki içimizde ayrılık gayrılık yok. Yan yanayız, bir aradayız. Kimimiz içeride, kimimiz tecritte, kimimiz dışarıda. Ama nerede olursak olalım aynı duygu, aynı hisle, aynı anlayışla mücadelemize kararlı bir şekilde devam ediyoruz. Gönül istiyor ki bütün yoldaşlarımızla bir arada olalım. Gönül istiyor ki bu ülke de tecrit bitsin, tüm tutsaklar özgür kalsın. Bu gönül isteği ile olmaz bunu ancak mücadele ile başarabiliriz. Mücadelenizde başarılar diliyorum, hepinizin yolu açık olsun.”

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz