HDP Sözcüsü Bilgen: Bu seçimin ana gündemi HDP’yi baraj altında bırakmaya odaklı

0

HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen, partisinin genel merkezinde basın toplantısı düzenledi. “Sporda da siyasette de değişimin değerli olduğunu, bırakmayı bilmenin önemli olduğunu, sandık sonucuna saygı göstermenin önemli olduğunu ifade etmek isterim. Fenerbahçe’yi kutlarım. Yenilmeden bırakmak siyasette çok daha önemlidir.” diyen Bilgen, şunları söyledi:

“Ülkenin ana gündemi ekonomi. Ama hükümet ekonominin gündem olmaması için kendi gündemlerini dayatıyor. Biz ekonominin gerçek rakamlarını İngilizce tweetlerinden öğreniyoruz. Enflasyon rakamı 12.15 olarak açıklandı. Gerçek enflasyonun çok daha yüksek olduğunu herkes biliyor. 6.9’luk bir artıştan bahsediyoruz. Bu da hem kamu çalışanlarının hem dar gelirlinin hayatını nasıl olumsuz etkileyeceğini gösteriyor. Her ne kadar cumhurbaşkanı dünkü konuşmasında yatırımları anlatırken, sıfırları silmeyi unutsa da tuvalet rakamlarında sıfırları silmiyor. Bu da çelişkiyi ortaya koyuyoruz..

28 Nisan’dan bu yana HDP’ye yönelik operasyonlarda 136 kişi gözaltına alındı, 14’ü tutuklandı. Kaymakamların müdahalesi de seçmen iradesi üzerindeki en temel baskılardan birini oluşturuyor. Yine sivil görünümlü çevrelerin parti çalışmalarımıza yönelik saldırılar ve bu saldırıları yapanların hiçbir soruşturmaya tabi tutulmaması bu seçim döneminin ne kadar eşit olacağı konusunda somut göstergedir. Ankara’ da, İstanbul’da, Antalya’da çok sayıda örnek var. Ama güvenliği sağlaması gerekenler hiçbir işlem yapmıyor. Eşbakanlarımızın ziyaretleri sırasında tüm çalışmalar kameralara kaydediliyor, bu baskıyla insanlar yıldırılmaya çalışılıyor. Biz tüm bu baskılara rağmen değişimin önünün açılacağına dair umutluyuz.

Dün Sayın Cumhurbaşkanı’nın Diyarbakır’da sarf ettiği sözlere prompter bile dayanamadı. Tarihi gerçekleri ters yüz deden mesajlar verildi. 2015 yılında seçim yapıldı ama Cumhurbaşkanı HDP’ye verilen oyların HDP’yi şımarttığını ve HDP’nin halkı sokağa döktüğünü ifade etti. 2015’te şımarıp 2014’te halkı sokağa dökmek mümkün değil. Bu teknoloji henüz icat edilmedi. Tıpkı aya 4 şeritli yol yapmak gibi hayal dünyalarının nereye ulaştığının göstergesi. Diyarbakır’da saat kulesini yıktığımızı söylüyor, oysa Diyarbakır’da saat kulesi yok. Bunlar bütün Diyarbakırlılar tarafından bilinir ama galiba alanda çok Diyarbakırlı yok ki bu söz de alkış almış.

Bu seçimin ana gündemi HDP’yi baraj altında bırakmaya odaklı. Tabi ki bundan medet ummak hem yüzde 10 barajını kaldırmayıp, HDP’yi baraj altında bırakarak seçimlerden başarıyla çıkmayı ummak tam bir siyasi ahlak sorunudur. Seçmen kimi isterse onu tercih eder. Bu barajın sadece HDP’ye yönelik uygulanıyor olması ve sadece yüzde 10 barajıyla yetinmeyip her türlü engelin HDP‘ye dayatılıyor olması AKP’ye oy veren seçmenler tarafından da değerlendirilebilir, muhasebesi yapılabilir.

Cumhurbaşkanı Kürt sorununun bittiğini iddia etti. Kürt sorununu çözme iddiasıyla yola çıkıp hiçbir şey yapmadan Kürt sorununun bittiğini ilan etmek, Türkiye’de iktidarın bitişini ilan etmesidir. Geçmişte de sorunu ölüm sayacı ile operasyonlara indiren yaklaşımlar sandıkta hangi sonuçla karşılaştıysa bugünkü iktidar da aynı sonucu alacaktır.

Biz hiçbir ölümü onaylamıyoruz. Hepsinin faillerinin bulunmasını istiyoruz. Ama birileri bu ölümleri ayırt ediyorlar. Hepimizin iddianamelerinde net bir tespit var. 5-6 kişinin ölümü ile ilgili yargı süreci işliyor. Ne Bingöl’de hayatını kaybeden emniyet görevlileriyle ilgili ne de hayatını kaybeden partililerimizle ilgili hiçbir yargı süreci yok. Bu bile nasıl bir algı operasyonu ile karşı karşıya olduğumuzun göstergesi.

Bu haksızlığı, bu algı operasyonunu önemli bir seçim taktiği olarak görüyoruz. Hem diğer muhalefet parti tabanlarının HDP’ye yönelik dayanışma duygusu kırmak, HDP’yi kriminalize etmek, HDP’nin barajı geçmesini engellemek hem de ikinci turda muhalefetin dayanışma, ortaklaşma sergilemesini engellemek için partimiz ve adayımız kriminalize edilmektedir.

Sayın Demirtaş’a yapılan ziyaretler Cumhurbaşkanı’nı çok rahatsız etmiş. Ahmet Kaya’nın şarkısında olduğu gibi “başım belada” şarkısını hatırlatıyor bu durum. Başının o kadar belada olduğunu düşünüyor ki, aslında Cumhurbaşkanı hukukun gereğini yapsa gücü yetmiyor, onunla eşit şartlarda yarışmayı göze alamıyor. Geriye ancak cezaevindeki birini mitinglerin ana her gün gündemini yapmak kalıyor. Pınarhisar cezaevi türbe miydi ki oraya ziyarete gidiyordu insanlar. Şimdi Edirne ziyaretleri neden bu kadar rahatsız ediyor. Kaldı ki yasal bir hak. Sadece birinci derece yakınları ve kendilerinin izin verdiği milletvekilleri gidebiliyor. Ama Pınarhisar’da basın toplantısı düzenleniyordu. Bu tavır doğrudan doğruya partimizi adayımızı hedef almak ve gerilimi tırmandırarak seçmenin sağlıklı tercihi yapmasını engellemeye çalışmaktır.

Askerin siyasete bu kadar dahil edilmesi kime karşı olursa olsun kimin lehine gözükürse gözüksün siyasetin demokratikleşmesi açısından ciddi bir tehdittir. Türkiye bunu 27 Mayıs’ta, 12 Mart’ta, 12 Eylül’de yaşadı. Osmanlı’nın çöküş döneminde bir ülkenin bitişine zemin oluşturdu neredeyse. Biz bir üst rütbelinin bir siyasi mesajı coşku içinde alkışlamasını kabul edilebilir görmüyoruz. Ondan daha vahim olan Milli Savunma Bakanı’nın o komutanı savunma biçimidir. ‘Başkomutanı alkışladı’ demek bu iki şapkalı halin ne kadar kalıcı hale geldiğinin göstergesidir. Konuşurken siyasi parti başkanı gibi konuşacaksınız ama bir başkomutan gibi alkışlanmayı bekleyeceksiniz. Bu kabul edilemez.”

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz