HDP’de 5’inci Olağan Büyük Kongre..

0
Latest posts by Emrullah Bayrak (see all)

HDP, 5’inci Olağan Büyük Kongresini “Çözüm HDP’de” sloganıyla Ankara’da gerçekleştiriyor. Divan Eşbaşkanlığına Hakkı Saruhan Oluç ve Dilan Dirayet Taşdemir, Divan üyeliklerine Dersim Dağ, Serpil Kemalbay ve Necdet İpekyüz seçildi. Kongrede 100 kişilik asil, 50 kişilik yedek ve 30 kişilik fahri PM (Parti Meclisi) ile Eş Genel Başkanlar seçilecek. PM’nin büyük oranda değişeceği kongrede ayrıca Merkezi Disiplin Kurulu ve Uzlaşma Kurulundaki isimler de yenilenecek.

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, yaptığı konuşmada şunları söyledi: Bu ses, gümbür gümbür geliyorum diyen halkların değişim sesidir. Herkes bu salondaki halkların renklerine iyi baksın. Buradaki irade, Kürdün de, Türkün de Alevi’nin de, Ermeni’nin de, Arap’ın da, Çerkes’in de, Süryani’nin, Êzidî’nin, Rum’un, Laz’ın, Hristiyan’ın, Musevinin, Roman’ın, Pomak’ın da eşitçe birlikte yaşam sözleşmesidir. Evet, bugünlere kolay gelmedik. Engelleri, barajları, korku duvarlarını yıka yıka geldik. Komploları, kumpasları, darbeleri aşa aşa geldik. Gelmeye de devam edeceğiz. Bir an bile mücadelemizden vazgeçmedik, kimsenin önünde diz çökmedik. Kimseye biat etmedik bundan sonra da kimseye diz çökmeyeceğimize biat etmeyeceğimize sizlerin huzurunda söz veriyoruz. Demokrasi yürüyüşümüzle Edirne’den Hakkâri’ye demokrasi köprüsü olduk. Tarlada, fabrikada, atölyelerde kadın yoksulluğuna karşı mücadele eden kadınlarla birlikte alınteri olduk.

Herkes için adalet diyerek, adalet arayanların sözünü omuzlarımızda taşıdık. Her bir inanç ve kimlik için eşit yurttaşlık dedik. Alevilerle birlikte Can olduk.  Ezilenlerin, engellilerin, mültecilerin, çocukların sesi ve sözü olduk. Yalnız değilsiniz, HDP var dedik. Parlamentoda yürüttüğümüz çalışmalarla başka bir Türkiye’nin mümkün olduğunu gösterdik. Her gün büyüttüğümüz kadın mücadelemizle, siyasette eşit temsiliyetin yollarını açtık. Bir kadın partisi olarak; kadın muhalefetini demokratik siyasetimizin temel gücüne dönüştürdük. Meydanlardan parlamento kürsüsüne kadar her yerde onurlu barış siyasetinin en güçlü sesi olduk. Bunca direniş ve mücadelemize dayanarak diyoruz ki evet sözümüz var, çözüm biziz, değişim gücü biziz diyoruz.


Zalim iktidara karşı mazlumların yanında olmaya devam edeceğiz


İşte o güç sizlersiniz! Gücümüz, ülkenin her sorununda söz söyleme ve çözüm üretme fikriyatımızdır. Umudu ve cesareti nasıl ayakta tutmayı başardıysak, yeni yaşamı da inşa etmeyi mutlaka ama mutlaka başaracağız. Halkımızın bize verdiği siyasal gücü her şart altında sonuna kadar kullanacağız. Zalim iktidara karşı her şart altında mazlumların yanında olmaya devam edeceğiz. Bizlere emanet ettiğiniz iradeyi en güçlü şekilde temsil etmek ve sizlere layık olabilmek için mücadelemizi daha da büyüteceğiz. Her yere sesimizi ve sözümüzü ulaştıracağız. Herkesin elini tutacağız! Ayrımcılığa ve haksızlığa uğrayan herkesi HDP’de buluşturacağız. HDP’ye yönelik herkesin beklentisinin ve umudunun giderek arttığını biliyor ve görüyoruz.


İttifaklarımız umudu daha da büyütmektedir


Büyüyen demokrasi ittifakımız ve Kürdistani partilerle olan ittifakımız umudu daha da büyütmektedir. Bunun için demokratik siyasetteki çözüm rolümüzü en güçlü şekilde oynayacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın. Bu final dönemini halklarımızın demokratik zaferine mutlaka dönüştüreceğiz. Bir kez daha sizlere söz veriyoruz. Başarılarımıza yeni başarılar eklemeye devam edeceğiz. Zaman ileriye ve yeniye doğru ilerlerken, AKP-MHP zihniyeti ise, inkâr ve bastırma politikasıyla ülkeyi geriye götürmekte ısrar etmektedir.


Bu coğrafyaya 100 yılını kaybettiren Kürt sorunu bir hakikat olarak ülkenin ve siyasetin önünde durmaktadır. Kürt sorununun çözümsüzlüğü cumhuriyetin demokratikleşmesinin önündeki en büyük engellerden biridir. “Bir haftada çatışma ihtimalini ortadan kaldırırım” diyen Sayın Öcalan’ın çağrısına ağır tecritle karşılık verilmesi, çözümsüzlük kaosunu daha da büyüttü. Tecritte ısrar, İmralı sistemiyle Türkiye’yi siyasi ve ekonomik olarak her yönüyle kontrol altında tutan uluslararası çözümsüzlük ve komplo aklına hizmet etmektedir. Bu yanlış yoldan bir an önce dönülmeli ve tecrit sonlandırılmalıdır. 


Tarih de rüzgâr da bizden yanadır!


Bir kez daha diyoruz ki; Bir yüzyıl daha aynı acılarla böyle devam etmeyecektir. Savaş ve ilhak politikalarınızla, Kürt karşıtı dış politikanızla Kürt sorunu gerçeğini ve Kürt halkının kazanımlarını ortadan kaldıramayacaksınız. Ortadoğu ve Suriye sizin Kürt düşmanlığı zihniyetinizle değil, Kürt halkının birlik iradesiyle ve bir arada yaşadığı halklarla kurduğu demokratik ittifakla şekillenmeye devam edecektir. Kürt halkının demokratik siyasetteki kararlılığı ve Türkiye demokrasi güçleriyle omuz omuza yürüttüğü büyük demokrasi mücadelesi bu ülkenin ortak geleceğinde kesinlikle belirleyici olmaya devam edecektir. Tarih de, rüzgâr da bizden yanadır!


Çözümün adımları…


Buradan diyoruz ki çözümün yolu “demokratik uzlaşı, özgür siyaset ve evrensel hukuk” temelinde diyalog ve demokratik müzakeredir. Çözümün adımları eşit yurttaşlıktır, anadilde eğitimdir, güçlü yerel demokrasidir ve yargı sisteminin yarattığı tüm tahribatların giderilmesidir. Çözüm yeri diyalog ve siyasal mutabakat zemini olan parlamentodur. Bu demokratik yol ve yöntemleri, ülkenin geleceği adına siyaset yürüten herkesin ortak sorumluluğu olarak görüyoruz. Çözümsüzlük siyasetlerine karşı ülkeyi bu çatışma ikliminden çıkaracak gerçek çözüm fikriyatı bizdedir, HDP’dedir.


Çözmeyen siyaset dönemi kapanacak, HDP dönemi başlayacak


Çözüm biziz! Demokratik uzlaşıya dayalı müzakereci siyasetimizdir! Önceki deneyimlerimizden de aldığımız güçle bu meselenin her aşamasında güçlü rol oynamaya sonuna kadar kararlıyız ve hazırız. Meydanı; çatışmacı siyasete asla bırakmayacağız. Yaşam siyasetini ve barış ihtiyacını savunan çözüm fikriyatımızı siyasetin ve toplumun temel gerçeğine dönüştürme konusunda sonuna kadar kararlıyız. Çözmeyen siyasetlerin dönemi kesinlikle kapanacaktır ve HDP’nin dönemi başlayacaktır!


Bu harami düzene karşı bizler tertemiz aydınlık bir ülkeyi mutlaka inşa edeceğiz


AKP-MHP rant ve talan iktidarı, yarattıkları büyük ekonomik buhranla Türkiye’yi milyonların açlık sınırında yaşam savaşı verdiği bir sefalet ülkesine çevirdiler. Kamu kaynaklarını bir bir kendi özel servetlerine dönüştürdüler. Yolsuzluk çarkını merkezden yerele kadar her yere yaydılar. Zam ve vergi furyasıyla halkın cebine ve sofrasına çöktüler. Milyonları, ekonomik güvencesiz bıraktılar. Bu iştahlı talancılara diyoruz ki sizler gidicisiniz, sizler gideceksiniz. Bu ülkeyi halklarımız yönetecek, HDP ve ittifaklarımız yönetecek. Ama bu ülkenin sahibi var. Biziz, emekçi halklarımızdır. Bu harami düzene karşı bizler tertemiz aydınlık bir ülkeyi mutlaka inşa edeceğiz. Ülkenin ekonomik kaynaklarını, yağmacıların emrinden çıkartıp, halkların hizmetine sokulması için değişim gücümüzü sonuna kadar kullanacağız. Herkesin hakça bölüştüğü, emeğinin karşılığını aldığı, üretenin, emekçinin söz ve karar sahibi olduğu, kadın yoksulluğunun son bulduğu müreffeh bir ülkeyi ve sosyal devleti, sosyal devleti, adaleti hep birlikte tesis edeceğiz. 


Sistemi değiştirmek için tüm gücümüzü ve imkânlarımızı seferber edeceğiz

Bunun için halkı yolsuzluk ve sömürü çarkından bir an önce kurtaracağız. “Aç yatmak istemiyorum” diyen çocukların çığlığı, “Geçinemiyoruz” diyen milyonların öfkesi, “Yeter artık bu iktidardan kurtulmak istiyoruz” diyen milyonların değişim talebi bizim omuzlarımızdadır. Sözümüzdür. Asgari yaşam değil, insan onuruna yaraşır bir yaşamın sağlanması için en güçlü mücadeleyi yürüteceğiz. Sistemi değiştirmek için tüm gücümüzü ve imkânlarımızı seferber edeceğiz. Omuz omuza vereceğiz ve birlikte başaracağız! 


Adaletsizlik, hukuksuzluk, parlamento ve siyaset üzerindeki iktidar vesayeti, halk iradesini gasp eden kayyım rejimi, cezaevlerindeki ağır işkence ve neden olunan ölümler, kumpas davaları, özgür basına yönelik sansür girişimleri, kadına yönelik her türlü şiddet ve gençlerin ömrünü çalan uygulamalar, demokratik hakların kullanımına yönelik baskılar, yakıcı sorunlar olarak karşımızda durmaktadır. 


Adaletsizlik karanlığının Türkiye halklarının geleceğini teslim almasına kesinlikle izin vermeyeceğiz


Avrupalı dostlarımız da aramızda bizimle birlikte. Son yıllarda güvenlikçi-askeri politikaların/pazarlıkların sürekli ön plana çıkması, AB’nin temelini oluşturan evrensel hukuku, temel insan haklarını ve demokratik değerleri geri plana itti. Herkes bunun farkında. Bu tablodan bir an önce çıkılması ve demokratik değerler sistemine dönülmesi temel beklentilerimiz içerisindedir. Uluslararası alanda demokrasiyi geri plana iten yaklaşımları fırsat bilen AKP iktidarı, hukuksuzluk rejimiyle ve siyasi kumpas davalarıyla ülkeyi dizayn etmeye çalışmaktadır. HDP ve demokrasi güçleri mücadelesiyle buna asla vermeyecektir. Adaletsizlik karanlığının Türkiye halklarının geleceğini teslim almasına kesinlikle izin vermeyeceğiz ve bunun önüne bir barikat çekeceğiz. Bugüne değin tüm adaletsizliklere karşı büyük direndik. Aldığımız bu güçle, gerçek ve onarıcı bir adalet düzeninin kurulması mücadelesini de aynı kararlılıkla sürdürmeye devam edeceğiz. Söz veriyoruz!


Adaletsizlik üreten, gaspçı, kayyımcı, hukuk talancısı iktidarı kesinlikle göndereceğiz


Gezi aileleri için, 480 gündür direnen Emine Şenyaşar için, Cumartesi anneleri için, Çorlu aileleri için, Soma Aileleri için, Roboski aileleri için, Adalet nöbetindeki tutuklu anneleri için, erkekler tarafından katledilen ve şiddete uğrayan tüm kadınlar için, adaleti aranır değil, yaşanır hale getireceğiz. Çözüm gücü biziz. Sözümüz var. Sorunu kaynağında çözeceğiz. Her gün adaletsizlik üreten, gaspçı, kayyımcı, hukuk talancısı iktidarı kesinlikle göndereceğiz, göndereceğiz, göndereceğiz.


HDP seçimlerde temel belirleyendir 


Büyük değişimin arifesindeyiz. Hukukla ve halkın gerçekleriyle bağı kalmayan Saray saltanatından illallah eden herkes yeni bir geleceğin hayalini kurmaktadır. Türkiye’nin ihtiyacı; çoğulcu, katılımcı demokratik bir sistemdir. Güçlü yerel demokrasidir. Geniş yetkiye sahip, çoğulcu bir parlamentodur. Biz bu sistemin inşasını hedefliyoruz. Evet, önümüzde önemli bir seçim süreci var. Bu seçimler, kimin cumhurbaşkanı ya da başbakan olacağı seçimi değildir. Asıl mesele; kriz üreten bu sistemin değiştirilmesi ve demokratik eşitlikçi yeni bir düzenin kurulması meselesidir. HDP bu seçimlerin ve sonrasındaki sürecin temel belirleyenidir. Yeni dönemin siyasal gücüdür. 


Türkiye halkları kriz iktidarına mahkum ve muhtaç değildir


27 Eylül deklarasyonumuzda ilkelerimizi, nasıl bir gelecek hedeflediğimizi net bir biçimde ortaya koyduk. Aynı noktada olduğumuzun altını bir kez daha önemle çiziyorum. Biz, halkımızın ve ülkenin gündemindeki yakıcı sorunlara ve bunların kalıcı çözümüne odaklıyız. Şunu da net olarak ifade etmek isterim ki Türkiye halkları, kriz iktidarına da, restorasyon siyasetine de asla mahkum ve muhtaç değildir. Sistemi değiştirme iddiasında değil, iktidarı ele geçirme hedefinde olan bir siyaset asla yeni bir gelecek sunamaz. Kendisini yeni bir gelecekte görmek isteyenlerin duracağı yer ve çizgi HDP’dir.


HDP, salt nehri geçmek üzere yapılan hiçbir siyasi hesapta köprü olmayacaktır

Herkes şunu çok iyi bilmelidir ki HDP, salt nehri geçmek üzere yapılan hiçbir siyasi hesapta köprü olmayacaktır. Bizler başka bir yol var diyoruz. O yol da, HDP’nin kararlılıkla savunduğu üçüncü yoldur. Bu da tüm demokrasi güçleriyle birlikte yol alacağımız Türkiye’nin demokrasi ittifakı dediğimiz Demokratik İttifaktır. Demokrasi ittifakı savaş karşıtı mücadele ortaklığıdır, emeğin mücadele birliğidir, kadınların mücadele ittifakıdır, gençliğin özgür ve güvenceli yaşam ittifakıdır. Doğa talanına karşı ekoloji ittifakıdır. Halklar ve inançların eşit yurttaşlık ittifakıdır. Sivil toplumun, engellilerin, ezilenlerin hak ve eşitlik ittifakıdır. Demokrasi ittifakı tarihsel bir mücadele ortaklığıdır. Cumhuriyeti güçlü demokrasiyle buluşturma kararlılığıdır. 


En geniş katılımlı temsiliyeti parlamentoya taşımamız hayati önemdedir


Bu ittifakı; tüm toplumsal kesimler adına geleceğin güçlü bir teminatı, sigortası olarak görüyoruz. Önümüzdeki dönem demokrasinin kurulması sürecinde en güçlü rolü oynayacak olan, demokrasi ittifakıdır. Bunun için; en geniş katılımla siyasal ve toplumsal temsiliyeti parlamentoya taşımamız, güçlü demokrasinin inşası ve hak temelli yeni bir toplumsal sözleşmenin yapılması için hayati önem taşımaktadır. 


İstanbul Sözleşmesini mutlaka uygulayacağız


Ülkedeki bütün halkların, kimliklerin, eşit yurttaşlık haklarını, kadınların eşitlik ve özgürlük haklarını güvence altına alan çoğulcu demokratik bir anayasayı demokrasi ittifakıyla birlikte yapacağız. Buradan bir kez daha söz veriyoruz. İstanbul Sözleşmesini yaşatacağız ve mutlaka uygulayacağız. Kadınlara bir kez daha söz veriyoruz. Her ağaç nasıl kendi kökleri üzerinde yaşam buluyorsa her aidiyet de anayasal güvence altına alınmış haklarıyla varlığını devam ettirecektir. Yarına dair sözü olan, eşit, birlikte yaşamdan yana olan herkesi, tüm toplum kesimlerini, demokratik örgütlenmeleri Demokrasi İttifakında buluşmaya çağırıyoruz. Bu güçlü temsiliyetle hem parlamentoyu gerçek çözüm zeminine dönüştüreceğiz. Hem de yarınları şekillendirecek kurucu sözün, kalıcı çözümlerin sahibi olacağız. Anadolu ve Mezopotamya halklarının yeni yüzyılını güçlü demokrasiyle ve onurlu barışla mutlaka buluşturacağız.


Kadın ittifakımızla ülkeyi bu karanlıktan mutlaka çıkartacağız


Sevgili Kadınlar, kadın yoldaşlarım, hem direnen, hem de yaşamı inşa eden biz kadınlarız. Yöneten de biz kadınlar olacağız. Kadınların kurucu olmadığı hiçbir denklem başarılı olmayacaktır. Seçimlerin de, ortak geleceğin de belirleyicisi biz olacağız. Kadın ittifakımızla ülkeyi bu karanlıktan mutlaka çıkartacağız.


Sevgili Gençler, sizin gücünüz, çözümün gücüdür. Sözünüz, sözümüzdür! Büyük değişimi sizinle başaracağız. Yeni dönemin mimarı sizler olacaksınız! Sizleri ayrıca sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Değişim isteyen herkesi büyük yürüyüşümüzde birlikte olmaya, yan yana durmaya ve büyük kazanmaya çağırıyorum. 

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar ise şöyle konuştu: “Eşitsizliğe dayalı, tekçi, otoriter, sömürücü, soyguncu, talancı düzenlerine karşı en güçlü alternatif olmamız onları ürkütüyor, korkuyor, telaşlandırıyor. O nedenle var güçleriyle saldırıyorlar, yok edeceklerini sanıyorlar. Boş hayaller peşinde konuşuyorlar. Tüm siyasi mahkumiyetler ve davalar sonuçlarıyla birlikte ortadan kaldırılmalı ve kayyım rejimine son verilmelidir. Bunların müzakere edilip hayata geçirileceği yer meclis olmalıdır. Bunları topluma mal etmek için güçlü bir barış ve çözüm iradesi hayata geçirilmelidir.

Hükümeti uyarıyoruz, tecrit üzerinden oyun oynamayın, böyle hassas bir meseleyi iktidar hedeflerinize alet etmeyin. İmralı adına söz kurmayın, halkı yanıltarak afaki gündemler yaratmayın. Öcalan’ın ne düşündüğünü kamuoyunun öğrenmesini sağlayacak imkanları sağlayın.

İçinde ilke, ciddiyet ve demokratik çözüm yaklaşımı barındırmayan hiçbir söze ve hamleye başarı şansı bu ülkede yoktur. Halklara sözümüz var. Çözümsüzlüğün bu ülkeyi bir yüz yıl daha esir almasına izin vermeyeceğiz. Cumhurbaşkanlığı seçimde tutumumuz nettir. Kamuoyu önünde şeffaf görüşmeler yapılması halinde müzakerelere ve ortak aday fikrine açığız. Bu olmazsa hakkımız olan adayımızla seçimlere girme seçeneği de güçlü bir seçenek olarak durmaktadır.”

Ne güzelsiniz ey halkımız, hepinize yürekten selam olsun. Bu salonu dolduran ve salondan taşan on binler, çok değerli misafirler, dostlar, yoldaşlar; ülkelerden, bölgelerden bizlere destek ve dayanışma getiren bütün kardeşler hepinize selam olsun. Hepiniz hoş geldiniz, hun bi xêr hatin, ehlen ve sehlen, you are welcome, willkommen. Yüreği bizimle atan bu toprakların en direngen, en özgürlükçü, en cesur insanlarına selam olsun. Selam olsun Hakkari’ye, Edirne’ye, Adana’ya, Ağrı’ya, Mardin’e, Kütahya’ya, İzmir’e, Artvin’e. Selam olsun bu ülkenin dört bir yanındaki bütün insanlara. Hepinizi kucaklıyor, yürekten merhaba diyoruz. Yurdun ve dünyanın bütün işçilerine, emekçilerine, eşitlik ve özgürlük isteyen ve bunun için mücadele edenlere selam olsun. Bu ülkede her gün yaşamlarıyla bedel ödeyen kadınlara, bu direnişleri ve güçlü dayanışma ağlarını oluşturarak erkek egemen düzeni her geçen gün daha da çökertmeye yürüyen kadın yoldaşlarımıza selam olsun. İktidarın ve etrafındaki rant çetelerinin saldırılarına karşı suyuna, toprağına, ovasına, yaylasına sahip çıkan tüm güzel insanlar selam olsun sizlere. İnançları dolayısıyla dışlanan başta Aleviler olmak üzere bütün inanç toplulukları sizlere de selam olsun. Gençler size selam yetmez, size yüreğimizi ve yolumuzu veriyoruz. Bu yolu siz büyüteceksiniz. Büyük bir güç ve inançla sizleri de selamlıyorum. 

Bu kongre saraylarda kötülük peşinde olanlara “bize engel olamazsınız” diyor

Bugün 5’inci Olağan Kongremizi gerçekleştiriyoruz. Partimize, yoldaşlarımıza yapılan bütün kumpaslara işte bu coşkulu kalabalık, gözü ve gönlü bizimle olan milyonlar çok net cevap veriyor, başka söze gerek yok. Belki bizlerin konuşmasına da gerek yok ama buradan çıkan ses mutlaka sözümüzü bu ülkenin bütün emekçilerine ulaştıracaktır. Bu kongre, bu kararlılık, bu cesaret, bu adanmışlık saraylarda oturanlara diyor ki; bizi bu yoldan, bu yoldaşlıktan vazgeçiremezsiniz, bize engel olamazsınız. Çünkü fikriyatımız güçlüdür, davamız haklıdır. Bu davaya ve fikriyata yürekten ve bütün benliğimizle bağlıyız o yüzden mutlaka kazanacağız. 

Eşitlik, özgürlük, adalet ve barış sözümüzü yerine getirmek için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz

Halkların Demokratik Partisi 10 yıl önce kuruldu. Bu toprakların en direngen geleneklerini bir araya getirerek; milyonlarca yoldaşıyla geçmişte başlayan eşitlik, özgürlük, adalet ve barış mücadelesini daha da ileri taşıyacağına dair söz vererek yola çıktı. Bugün bize destekleri her geçen gün artan halkımızın teveccühünden ve azminden görüyorum ki halkımıza verdiğimiz sözü yerine getirmeyi büyük ölçüde başarmışız. Evet, eksiklerimiz var, hatalar yapıyoruz ama sözümüzün özüne bağlığımızdan asla şaşmamışız ki halkımız bu yürüyüşe tam destek veriyor. İşte bu bizim için onur ve gurur kaynağı. Bizler bu yürüyüşü devam ettirmeye kararlıyız. Bedel ödeyen bütün yoldaşlarımız bilsin ki boşuna ödenmiyor bu bedeller, mutlaka amaçlarımıza uluşacağız. Bundan şüpheniz olmasın. Zindanlarda olan, yurt dışına sürgüne gönderilen bütün yoldaşlarımıza buradan selam gönderiyorum. Biz inanılmaz bir direniş geleneğinden geliyoruz. Bunu burada anlatmaya saatler, günler yetmez ama biz yalnızca bir direniş hareketi değiliz. Biz aynı zamanda bu direnişin üzerine yeniyi inşa etmeyi hedefleyen hareketiz. Direniş ve inşa bizim birbirinden ayrılmaz hedeflerimiz. Şimdi inşa zamanıdır. Bu kongre bunu gerçekleştirmektir. İnşa etmek istediğimiz yeni yaşam, bu ülkenin yüzyıllık sorunlarından orta ve kısa vadeli sorunlarına kadar her türlü meseleye kapsamlı, köklü ve kalıcı çözümler içeriyor.

En güçlü alternatif olmamız onları telaşlandırıyor, o yüzden susturmaya çalışıyorlar

Türkiye’nin egemen anlayışı ve geleneksel siyaseti, bu denli radikal bir muhalefetle, bu denli olgun, istikrarlı ve kararlı bir siyasetle ve bu denli inanmış bir örgütlü mücadeleyle tarihinin hiçbir döneminde karşılaşmadı. HDP’den duyulan rahatsızlığın temelinde tam da bu sebep yatıyor. Eşitsizliğe dayalı, tekçi, otoriter, sömürücü, soyguncu, talancı düzenlerine yönelik en güçlü alternatif olmamız onları ürkütüyor, korkuyor, telaşlandırıyor. O nedenle var güçleriyle saldırıyorlar, bizi susturmaya çalışıyorlar, yok edeceklerini sanıyorlar. Boşuna uğraşıyorlar, boş hayaller peşinde konuşuyorlar. On yılların mücadele birikimi ve mücadele azmi, başta Kürtler olmak üzere birlikte yürüdüğümüz bütün halkların ve demokrasi güçlerinin kararlılığı bütün bu planları boşa çıkaracaktır, çıkarmıştır. Bugünde de boşa çıkarmaktadır. 

Çözüme ancak diyalog, müzakere ve demokratik siyasetle ulaşılabilir

Fikriyatımızın gücü hakikate olan bağlılığından, hakikatleri esas alarak yol almasından geliyor. İşte o hakikatlerden biri ve en önemlisi de Kürt sorunudur. Yüzyıllık bir tarihi olan, kırk yıla yaklaşan bir çatışmayla iç içe geçmiş, başta demokrasi olmak üzere birçok sorunun doğrudan veya dolaylı temelinde yatan bir hakikattir Kürt sorunu. Bu iç içeliği görmezden gelmek ise çözümü ve barışı birbirinden ayırmaya çalışmak demektir. Bu da hakikati yok saymaktan başka bir anlama gelmez. O nedenle biz diyoruz ki çözüm ve barış iç içedir. Özellikle vurgulamak isterim ki, çözümün yöntemi savaş-çatışma-şiddet olamaz. Çözüme ve barışa, ancak ve ancak diyalog, müzakere ve demokratik siyasetle ulaşılabilir. Hep yüzleşme, hep hakikat diyoruz. İşte bu hakikatin de mutlaka görülmesi gerektiğinde ısrar ediyoruz. Çözümdeki ısrarımız tabanımızın büyük çoğunluğunun Kürtlerden oluşmasından kaynaklanmıyor; tarihsel ve güncel olarak bütün meselelerde bu çok boyutlu meselenin izlerini görüyoruz. Kürt sorununun demokratik yollarla çözülmesinin; inkar, imha ve asimilasyon politikalarından vazgeçilmesinin bu topraklara huzur ve barış kazandıracağına inanıyoruz. Bu nedenle sürekli barış diyoruz, ısrarla büyük barışı savunuyoruz. 

Kürt sorununda çözüm için Meclis’in merkezinde yer aldığı bir süreç öneriyoruz

Çünkü barış, savaşın ve düşmanlığın antitezidir; ölüme ve öldürmeye karşı yaşamı savunmanın vazgeçilmez şartıdır. Biz barış istiyoruz, bunun önündeki en büyük engelin HDP fikriyatına düşmanlık siyaseti olduğunu biliyoruz. HDP’ye yaklaşım, Kürt siyasetine ve onların temsilcilerine yaklaşım bu ülkede demokrasi ve barışa yaklaşımın temelini oluşturuyor. Çünkü bu kesimlerin tümünün sorunlarına ilişkin çözüm önerilerimiz var. Biz bu yola çıkarken söz verdik ve dedik ki “Çözüm Biziz, Sözümüz Var”. Kürt sorununun demokratik yollarla çözümü için Meclis’in merkezinde yer aldığı bir süreç öneriyoruz. Tüm siyasi partilerin ve toplumun bütün kesimlerinin mümkün ölçüde en geniş şekilde dahil olduğu bir barış sürecinden bahsediyoruz. Tabandan ve toplumsal mutabakatla kurulacak bir barış sürecinden bahsediyoruz. Toplumsal mutabakatla hayata geçirilecek bir barış sürecini öneriyoruz. Meclis’in merkezde olmasını neden istiyoruz, sürecin güvencesini oluşturacaktır çünkü, oluşturmalıdır. Şeffaflığı sağlayacaktır, sağlamalıdır. Katılımcılığı mümkün kılacaktır, kılmalıdır. Bunlar olmadan barış sürecini çözüme götürmek, kalıcı kılmak mümkün değildir. Birkaç adım atılabilir, bunlar zor adımlar değil. Kaldı ki zor da olsa atılmalıdır. Bizler öneriyoruz. Birkaç başlık sayacağım. Böyle bir sürecin işlemesi için atılacak bu adımların yolu açacağına inanıyoruz.

Atılacak adımlar

Hak temelli eşit yurttaşlığın güvence altına alınması, anadilinde eğitim başta olmak üzere kimlik haklarının tanınması, yerel demokrasinin kabul ve inşa edilmesi, yargı aracılığıyla yaratılan bütün tahribatların onarılması, daha açık söyleyeyim tüm siyasi mahkumiyetlerin ve davaların sonuçlarıyla birlikte ortadan kaldırılması, siyasi irade ve kazanımlara yönelik gasplara, başta belediyeler olmak üzere her alandaki kayyım rejimine son verilmesidir. Bunların müzakere edilip hayata geçirileceği yer en başta Meclis olmalıdır. Bunları topluma mal etmek için güçlü bir barış ve çözüm iradesi hayata geçirilmelidir. 

HDP üzerine düşen görevi yerine getirmeye hazırdır

HDP bu konuda temel aktör ve kurucu güçtür. Üzerine düşen her türlü görevi ve sorumluluğu yerine getirmeye hazırdır. Gerçek çözüm ve kalıcı barış ancak geniş bir toplumsal mutabakatla sağlanabilir. Bunun için de toplumun bütün kesimlerinin birbirleriyle sürekli diyalog ve yapıcı tartışma yürütebilecekleri özgür ve demokratik bir ortama ihtiyaç var. O nedenle çözüm ve barış için mücadele, özgürlük ve demokrasi için mücadeleden asla ayrı düşünülemez. Hepsi iç içedir. Çözüm için atacağımız her adım demokrasiyi güçlendireceektir. Demokrasi için attığımız her adım çözümü de güçlendirecektir. 

İmralı adına söz kurmayın, halkı yanıltmayın, tecride son verin

Seçimler yaklaştıkça Kürt sorununun, en başta iktidar tarafından kısır siyasi hesapların ve ikbal senaryolarının aracı haline getirilmek istendiğini görüyoruz. Son dönemde İmralı’da uygulanan mutlak tecritle ilgili tartışmaların bu çerçevede değerlendirilmesi gerekiyor. Hükümeti buradan uyarıyoruz: Tecrit üzerinden oyun oynamayın, tüm ülkeyi ve bölgeyi ilgilendiren bu denli önemli ve hassas bir meseleyi siyasi ikbal ve iktidar hedeflerinize alet etmeyin. Etmeye kalkarsanız da başaramazsınız. İmralı adına söz kurmayın, halkı yanıltmaya çalışarak afaki gündemler yaratmayın. Tecride son verin, Abdullah Öcalan’ın ne düşündüğünü kamuoyunun öğrenmesini sağlayacak ve esasen hakkı olan bütün imkanları sağlayın. Diğer muhalefet partilerine de buradan seslenmek istiyorum: Tecrit meselesi, iktidarın tekeline ve manipülasyonlarına terk edilemeyecek kadar ciddidir ve önemlidir. Barış konusunda belirleyici katkı sağlayacağı geçmişte defalarca kanıtlanmış bir aktörün şimdi de bu rolünü oynamasını mümkün kılacak şartların yaratılmasını muhalefetin ve demokrasi güçlerinin de talep etmesi lazım. Tecridi kaldırma meselesi tecrit üzerine tecrit bu ülkede çözüme katkı sunmaz, aksine çözümsüzlüğü derinleştirir. 

Sahte tartışmalara itibar etmeyin çözümün gücü HDP’dir

Buradan diyorum ki, Kürt sorunu seçim dönemlerinde hatırlanacak ve  araçsallaştırılacak bir sorun değildir. Her kim ki bu meseleyi siyasi hesapları için kullanmayı düşünürse büyük yanılır, büyük kaybeder. Her kim birkaç oy için bu mesele üzerinden milliyetçilik yarışına girer, halkların çözüm taleplerini yok sayarsa, büyük kaybeder, büyük çözülür. Demokratik kamuoyu da dolaşıma sokulan sahte tartışmalara itibar etmemelidir. İçinde ilke, ciddiyet ve demokratik çözüm yaklaşımı barındırmayan hiçbir söze ve hamlenin başarı şansı bu ülkede yoktur. Olmayacağını da herkes bilmelidir. Çözüm ve barış için ilke, ciddiyet, kararlılık ve irade buradadır, bizdedir, HDP’dedir, sizdedir, halklardadır. O nedenle diyoruz ki çözüm biziz ve çözüm için de halklara sözümüz var. Çözümsüzlüğün bu ülkeyi bir yüzyıl daha esir almasına izin vermeyeceğiz. Çözümün yolunu barışın yoluyla mutlaka buluşturacağız. 

Kalıcı bir ittifak oluşturacağımızı taahhüt ettik, bugün bunu ilmek ilmek örüyoruz

27 Eylül’de açıkladığımız bir tutum belgesi bu konudaki dürüstlüğünüzü ve samimiyetimizi  bütün açıklığı ile ortaya koyuyor. Bizler dolambaçlı, takkiyeli ve kulislerde karanlık dedikodularla değil halka verdiğimiz sözün arkasında durarak siyaset yapıyoruz. 27 Eylül’de açıkladığımız tutum belgemiz bunun en güzel örneğidir. Ülkenin yakıcı sorunlarını ve bunların çözümünde temel alınmasını önerdiğimiz ilkeler budur dedik. Bu ilkeler etrafında, bir önceki konferans kararlarımızdan olan Demokrasi İttifakını inşa etme çalışmalarına başladık. Bugün bu ittifakın bileşenleri aramızda, her birini dayanışma duygularımla selamlıyorum. Gerçek bir demokrasi ittifakının nasıl ve kimlerle olabileceğini tutum belgemizle açıkladık. Geçici değil, seçime dönük değil; ortak mücadele zemininde buluşan, siyasal takvimin gerçeklerini göz ardı etmeyen uzun soluklu, hatta kalıcı bir ittifak oluşturacağımızı taahhüt ettik. Bugün bunu ilmek ilmek örüyoruz. Çünkü demokrasi ittifakı, toplumsal ve siyasal muhalefetle, emek, ekoloji, kadın ve gençlik hareketleriyle, cinsiyet kimlikleriyle en geniş birlikteliği kurmanın, halklar ve inançlarla müştereklerde buluşarak büyümenin, değişim ve dönüşümün öncüsü olmanın, bu topraklarda yaşayan herkesin kendi yaşamlarını arzu ettikleri gibi kurmalarının zeminini yaratmanın adresi ve adıdır. En geniş demokrati ittifakıdır hedefimiz. Öyle sadece seçimlere dar bir buluşma düşünülmesin. Bizler Türkiye’nin bütün kesimleriyle gençliğiyle, kadınıyla, ekoloji hareketleriyle birlikte yürümek istiyoruz. Bu seçimleri de kapsayacak ama ötesine de taşacak hedefe sahiptir. Bu hedef, yeni bir toplumsal sözleşmeyi hep birlikte yazmaktır. 

Halklar bu gidişe dur diyor, toplumlar değişim istiyor

Dünyanın çeşitli bölgelerinde önemli gelişmeler yaşanıyor. Avrupa’nın bazı ülkeleri ve kurumlarında gözlemlediğimiz demokratik çekingenlik ve hatta pragmatizm adına özgürlüklerden ve demokrasiden taviz verme tutumunu burada dile getirmek ve dostlarımızı uyarmak zorundayız. Avrupa’yı özgürlük ve demokrasi değerlerinin çürütüldüğü, önemsizleştirildiği bir kıta olmaktan çıkarmak hepimizin görevidir. Avrupa’da bu olurken dünyanın bir başka köşesinde büyük umutlar, çok büyük umutlar yeşeriyor. Güney Amerika’da son 2-3 yılda geniş ve güçlü demokrasi ittifaklarının başarı öykülerine heyecanla tanıklık ediyoruz. Günden güne derinleşen ekonomik kriz, artan yoksulluk ve eşitsizlik, başını alıp giden yolsuzluk, tesis edilemeyen barış… Halklar bu gidişe dur diyor, toplumlar değişim istiyor. Meksika’dan Şili’ye, Peru’dan Arjantin’e ve en son Kolombiya’ya kadar soyguncu, talancı ve çeteci yönetimler karşısında bu geniş demokrasi ittifakları özgürlük, eşitlik ve adalet umudu olarak parladılar ve halklar tarafından sahiplenildiler. 

Demokrasi İttifakı geçici bir seçim birlikteliği değil

Ezilen, yok sayılan yerli halklar işçilerle, kadın ve ekoloji hareketleriyle birleşerek oligarşileri devirdiler. Bu ittifakların barış açısından da ne kadar önemli olduğunu Kolombiya örneğinde görmek mümkün. İlham verici bir örnek olduğu için kısaca belirtmek istiyorum. 60 yıl süren savaşı ve yaygın şiddeti sonlandırmak için işleyen süreçler, 2016’da anlaşmalar imzalanmasına rağmen bir noktaya geldi ama gerçek bir barış gelmedi. Çünkü demokrasiyi, özgürlüğü ve eşitliği hiçbir zaman kabullenmemiş ve bu değerleri içine sindirmemiş yönetimlerin iki yüzlülüğü nedeniyle olmadı. Şimdi çok geniş bir demokrasi ittifakının adayı olarak başkanlık seçimini kazanan Gustavo Petro yönetimindeki Kolombiya’da onurlu barışı kalıcı bir şekilde inşa etmenin yolu sonuna kadar açılmıştır. Aynı durum Peru için de geçerlidir. Bunlar bizim de hedefimiz olmalı. Demokrasi İttifakını geçici bir seçim birlikteliği değil, yeni bir başlangıç yapmanın ve yeni yaşamı inşa etmenin stratejik yolu olarak görmemiz bundandır. Barışı da iktidarlarla yapmak mecburiyeti yoktur. İktidarlarla yapılan barış anlaşmalarının da içinde halk olmadan başarma şansı da yoktur. Biz Demokrasi İttifakını büyük bir toplumsal hareket haline getirecek ve onurlu kalıcı barışı getirmenin yolunu tabanda öreceğiz. Bunu da hep birlikte ve emek vererek gerçekleştireceğiz. Buna da sözümüz var. 

Bizim anlaşmamız adalet arayanlarladır, hakikat peşinde koşanlarladır

Final yılı olarak adlandırdığımız ve ülkenin kaderini gerçek anlamda belirleyecek olan seçimlere dair sözlerimiz var elbette. Bir kez daha hatırlatayım: Kürtler başta olmak üzere HDP tabanını, seçim hesaplarında bir sayı olarak görenler ne siyasetten anlıyorlar ne de tarih biliyorlar. Bu ülkenin siyasal bilinci ve örgütlülüğü en yüksek kesimini oluşturan bu milyonlar, demokrasi ve barış mücadelesinin en dinamik gücüdür. Bu güç hesaba katılmadan, ülkeye ne demokrasi ne adalet ne de barış gelir. 

Bir anlaşma aranıyorsa iktidarın arkasına dizilenlere bakın

Seçimler yaklaştığında “iktidar ile anlaşma” gibi zırvalar, zeka yoksunu senaryolar tedavüle sokuluyor. Güya bizler töhmet altında bırakılıyoruz. Bunları ortaya atanlara bakın, kimler bunlar. Bir anlaşma aranıyorsa savaş tezkerelerine onay verenlere, savaş politikalarında iktidar ile aynı fikre ve zikre sahip olanlara, Kürtlere, HDP’ye ve demokrasi güçlerine yönelik baskılara dair ses çıkarmayıp iktidarın arkasına dizilenlere bakın. Bizim anlaşmamız ezilenlerledir. Bizim anlaşmamız emeğinin hakkını isteyenlerledir. Eşit, özgür ve güvenceli yaşam isteyen kadınlarladır, gençlerledir. Bizim anlaşmamız demokratik bir geleceği eşit yurttaşlık haklarıyla kurmak isteyen, barış isteyen milyonlarladır. İnancını özgürce yaşamak isteyen bütün insanlarladır. Talana karşı doğasına, deresine, ormanına, toprağına sahip çıkanlarladır bizim anlaşmamız. Bunun dışındaki her şey lafügüzaftır, çarpıtmadır, manipülasyondur. Bu konuda halkımıza sözümüz var.  Bu ittifakı mutlaka gerçekleştireceğiz ve bu ülkenin geleceğinin kurucu gücü haline getireceğiz. 

Cumhurbaşkanlığı seçiminde ise yine tutumumuz nettir

Parlamento seçimlerine nasıl gireceğimizi söyledik; bu ittifakla gireceğiz. Halkların, ezilenlerin, dışlananların ortak iradesi parlamentoda en güçlü şekilde temsili hedefimizde en ufak bir tereddüdümüz yoktur. Bu yürüyüş bu hedefe doğru ilerlemektedir. Cumhurbaşkanlığı seçiminde ise yine tutumumuz nettir. Bizler kamuoyu önünde açık, şeffaf görüşmeler yapılması halinde tutum belgemizde de belirttiğimiz ilkeler çerçevesinde müzakerelere ve ortak aday fikrine açığız. Eğer bu çağrımıza karşılık bulamazsak en doğal hakkımız olan seçimlere kendi adayımızla girme seçeneği de güçlü bir seçenek olarak durmaktadır. Böyle bir durum olursa tabanımızla, Demokrasi İttifakının bileşenleriyle, ulaşabileceğimiz tüm kesimlerle, aday belirleyeceğiz. Hedefimiz de en az ikinci tura çıkmak olacaktır. Bu ülkenin barış, adalet, özgürlük, kadın, gençlik, kayyım rejimi, yoksulluk, yolsuzluk, çoklu krizlerin yaşadığı sorun alanlarında çözümü işte bu ilkelerle getireceğiz. Milyonlar değişim istiyor açlık aldı başını gidiyor yoksulluk ülkeyi kasıp kavuruyor. Yalancı, talancı sistem ülkeyi sömürüyor, felakete sürüklüyor. Bizler işte bu siyasete ve bu iktidarı yaratan düzene karşı en güçlü mücadele adresiyiz. Sözümüz var, çözüm gücü de sizden gelecektir. Çözüm biziz. Bu birlikteliği kurarsak bu ülkeyi yönetmek sadece bir amaç değil bizim için bir mecburiyet olacak. İşte bu yürüyüş bu hedefe doğru yeni bir yaşamı, toplumsal sözleşmeyi ve bu temelde Demokratik Cumhuriyeti kurma yürüyüşüdür. Bu yürüyüşte başarılı olacağımıza inanıyoruz. İnancımız sonsuzdur. Bütün halklara ve dünyaya söz veriyoruz; bu sözü mutlaka gerçekleştireceğiz. Kongremiz bütün ülkeye ve dünyaya güzellikler için vesile olsun. Mutlaka kazanacağız.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz