- Köle Olmanın Dayanılmaz Hafifliği - 1 Nisan 2023
- HDP, Kürt Muhalifler ve Diğer Kesimler - 31 Mart 2023
- NATO’nun Doğu Avrupa’ya Genişlemesinin Altında Ne Var? - 29 Mart 2023
HDP’nin Kürt partisi olmadığını söylemesi, devletin buna inanmaması ve diğer Kürt muhaliflerin buna inanması garip bir ironidir.
Daha ilginç olanı HDP tabanı da HDP’nin Türk partisi olma iddiasına inanmıyor, bunun merkezde tutunmak için bir taktik olduğunu düşünüyor.
Taktik HDP tabanında pek tutmuşa benziyor; Öcalan Kenya’dan Türkiye’ye getirildiğinde uçaktan indirilirken annesinin Türk olduğunu veya başka zamanlarda Kürt aşkının olmadığını söylediğinde de bu aveneler durumun bir taktik olduğunu, Öcalan gibi bir liderin bu sözleri öylece amaçsız ve desteksiz sallamayacağını savunuyordu.
HDP uzun bir süredir Kürt tabanından aldığı oylarla Kürtlerle ve sorunlarıyla ilgisi olmayan adayları, halkların şu ittifakı veya bu ittifakı diye parlamentoya taşıyor ve adamlar da pek hatırşinas olacak ki, daha parlamentoya ayak basar basmaz HDP’yi terk ediyor, gidip kendi partilerinin vitrinlerine oturuyorlar.
Hani o vitrinden ötesi de olsa yanmayacağım ama adamlar kendi vitrinlerine oturduktan sonra, “çöplük” bizim misali kendi çöplüklerinden HDP’ye ayar vermeye çalışıyorlar.
HDP’nin bir ayara ihtiyaçlarının olduğu muhakkaktır, ancak o ayarı verecekler onlar mıdır, doğrusu bundan emin değilim ve HDP seçmeni de öyle düşünüyor olacak ki; kendi oylarıyla vekil olmuş, sonra meclise kancayı attıkları andan itibaren HDP’yi satışa getirmiş o cenaha diş biliyor, “sizi vekil yapana” diye sayıp döküyor.
Ancak ne çare ne seçmen HDP’nin tepesine sesini duyurabiliyor ne de HDP’nin tepesi seçmeni o dalga boyundan duyuyor; her seçim vakti sanki birileri bir yerlerden icazet almış gibi birilerini parlatarak kurtarıcı diye vekil listelerinin en ön sıralarına oturtuyor ve bu öyle bir alamet-i farikadır ki bildiğini içinde saklayan Kürt vekiller bile ilk dalgada içeri alınırken, bu beyaz çocuklara hiçbir şey olmuyor.
Elbette kimseye bir şey olmasın ama o Kürt çocuklarına da bir şey olmasın.
Merak ediyorum; acaba “Nasıl olsa sizinkiler alınacaklar, bari vekillikleri bize verin de onca oy heba olmasın mı?” diyorlar.
Malumunuz, vekil oluyorlar, vekillikleri anayasa kararlarıyla düşürülüyor; belediyeleri kazanıyorlar, tepelerine kayyumlar atanıyor; parti kuruyorlar, partilerini kapatıyorlar; hasılı “Siz siyaset yapmayın, sizi bu memlekette istemiyoruz” diyorlar.
HDP’de onların istediği gibi şirin görünmek için ha bire Kürtlerden, “Kürt Sorunu”ndan kaçıyor, ne menem Türk partisi olduğunu göstermek için sirk cambazlarını bile kıskandırır türden taklalar atıyor.
HDP’nin son tangosu Türkiyelileşmek olmuştur; ama bunu kendileri için mi söylüyorlar, yoksa Türkler için mi, doğrusu bilmiyorum; bildiğim Türklerin Türkleşecek bir şeylerinin olmadığıdır, onlar zaten Türk’tür; eğer hesap daha çok millileşmekse zaten faşizmin kıyılarında kulaç atıyoruz, demokrasinin d’sini bile henüz ıskalamış bulunmuyoruz.
Ama mesele kendilerinin Türkleşmeleri ise varın Türkleşin, devletin sizden istediği de bu değil mi zaten?
Sorun şu ki; onlar renk değiştirse de yedi suda yıkanıp yedi ateşten geçse de kabul görmeyecekler; bu devlet onlara inanmadı, inanmıyor, inanmayacak.
Devlet HDP’lilerin samimiyetine inanmıyor ve ara sıra inanmış gibi görünse de bunu onları iç siyasettin kullanışlı şeytanı olarak kullanmak için yapıyor.
Hasılı devlet çokların dediği gibi ne “yaşayın” diyor ne de “ölün” diyor, lazım olunca “yaşayın” lazım olmayınca “ölün’ diyor; artık bu nasıl mümkün olacaksa eminim bunu kendileri de bilmiyor.
HDP, biraz Türkiyelileşme ve biraz da demokrasi sosuyla işi kotaracağını, her siyasi baron gibi siyaset arenasındaki varlığını koruyacağını düşünüyor.
Mesele siyaset arenasındaki varlıksa çul ucuza gidiyor ama hepimiz biliyoruz ki, dava bu değil, HDP’den istenen Türk siyaset arenasında varlığını koruması değil, Kürdü bu kanal içinde sisteme eklemlemesidir.
İşin daha kötü tarafı ise; bu siyasetin mimarı da HDP’nin kendisi değil, İmralı’dan onlara devlet eliyle parmak sallayan, onların yere ve göğe sığdıramadıkları bir zati şahanedir!
Ben şahsen anlamıyorum bunu hem siyaset yapacaksın hem de siyasetten bir şahsiyet olmayacaksın ve oradan buradan gelen buyruklarla siyasetine meclis çatısı altında yer arayacaksın.
HDP’nin ne yaptığını bilmediğimi söylediğimde mazur görün, inanın onlar da bilmiyor, bu işi yalnızca Abdullah biliyor, Abdullah söylüyor, onlarda dört başı mamur, her söylenene şekli bir uygulama buluyor.
Yoksa öyle barış marış, ekolojik demokrasi, psikolojik demokrasi gibi boş zırvalar nereden çıkıyor sanıyorsunuz?
Allah aklımızı muhafaza etsin; ne Abdullah HDP’yi bir yere konumladı ne HDP kendisini ne de devlet HDP’yi; HDP öylece sipariş isim ve slogan değiştirirken savruluyor, bizde peşinde amuda kalkmış olanları anlamaya, bir mantığa bağlamaya çalışıyoruz.
İnanın bu işi bir Allah biliyor bir de lazım olunca Abdullah.
Eksin olsun, bize lazım değil.