Herkes Bu Sahnede Rolünü Oynar ve Gider

0
Latest posts by Aysun Saygı Köknar (see all)

Bu köşeyi okuyan okurlarımız benim sanata olan düşkünlüğümü, hayatın yeknesaklığı nedeniyle azalan enerji depolarımı doldurduğum yegâne alanlardan birinin sanat olduğunu az çok iyi bilir.

Çoğumuz, pandemide geçirdiğimiz o sisli ve karanlık günlerde NetflixExxen gibi ücretli ya da ücretsiz dijital platformlara üye olup sinemaya gidememiş olmanın yaratmış olduğu negatif etkilerinden bir nebze olsun kurtulmanın yollarını aradık. İnternetin bize sağladığı en güzel velinimetlerden biri olan bu mecralar sayesinde vizyona giren film ve diziler parmağımızın tek hareketiyle bir anda ekranımızda beliriyor, bizeyse sırtımızı koltuğumuza yaslayıp ayaklarımızı uzatıp izlemek düşüyordu.

Ancak tiyatro öyle mi ?!

Hınca hınç dolu bir salonda oluşan sinerjiyi tüm hücrelerinde hissederek duyumsarken belki de ekranlardan hayran olduğun şöhretli ismin gözleriyle buluşup, oluşan tarif edilemez o duygunun içinde yıkanmak demekti.. Ya da uzun yıllar tiyatronun tozunu yutup, canlandırdığı karaktere etiyle, kemiğiyle, sesiyle, nefesiyle, alnındaki teriyle can veren en nadide sanatçıların performansına kimi zaman çıt çıkarmadan, kimi zaman gülümseyerek ya da gözlerin dolarak ortak olmanın vermiş olduğu o büyük keyif hiçbir şeyle değişilir mi?

Değişilmedi de!!

Pandemi süreci sonrası tiyatrolara olan ilgi ve alâkada yoğun bir biçimde artış olduğu gözlenmekte. İnsanlar adeta iki yıl boyunca evlere tıkılıp, sosyal ortamlardan mecburen soyutlanarak geçirdikleri günlerin gecelerin acısını hayattan bir biçimde çıkarma telaşında. Tiyatro da insandan insana enerjinin en güçlü geçiş yaptığı sanatların belki de en başında yer alıyor. 

Bu sezon ben de hem bağımsız tiyatrolar, hem şehir tiyatroları, hem de devlet tiyatroları bünyesinde sergilenen sayısız oyunu sanki ilk kez tiyatroya gidiyormuş gibi çocuksu bir heyecanla ve ne yapıp ettiklerine dair büyük bir merakla koltuğuma kurulup izleme şansına eriştim.

Sağlığa sayısız zararı olan bir paket sigaranın otuz lirayı bulduğu bir zamanda 60 – 70 TL gibi ufak bir ücret karşılığında kadrosunda onlarca insanın görev aldığı oyunları izleyebilmek inanın insanın ruhuna şifa olmaya yetiyor da artıyor.

Geçtiğimiz hafta sonu da AKM’de tıklım tıklım bir salonda, tiyatronun duayen sanatçısı Haldun Dormen’in yönetmenliğini yaptığı Ray Cooney’in kaleme aldığı Erkan Taşdöğen, Fatih Kahraman, Ebru  Demirdöven, Osman Tunca Soysal gibi birbirinden yetenekli isimlerin rol aldığı “Karmakarışık” adlı iki perdelik tiyatro oyununu izledim.

80’li yıllarda Thatcher döneminde görev yapan bir bakanın, İşçi Partisi’nin sekreterlerinden biriyle tek gecelik kaçamağı sırasında otel odasında birdenbire karşılarına çıkan bir cesetle olayların nasıl sarpa sardığını izlemek hayli ilginç oldu. 

Baştan sona hiç düşmeyen yüksek bir tempoda ilerleyen oyun hem statülerimiz gereği adımıza biçilmiş rolleri sorgulatıyor hem de toplumsal normları hayli iğneleyici bir tavırla irdeleyip ortaya çıkan durumun komedisini alaycı bir biçimde gözler önüne sermeyi başarıyordu.

İki saat kırk beş dakika gibi uzun bir zaman dilimi boyunca sürmesine rağmen hiç sıkılmadan izlediğim oyun, Erkan Taşdöğen’in rolüne hâkim olan muhteşem performansı ile taçlanıyor. Bu oyunda ceset bile iyi iş çıkarıyor! 

Bir kaçamak, bir yalan, bir ceset ve sürpriz yapan bir eş her şeyi arapsaçına çevirmeye yeter…

Bu sezon en sevdiğim oyunları sizinle paylaşmak isterim: 

1-Çolpan İlhan-Sadri Alışık Tiyatrosu & Piu’dan AMADEUS : (Selçuk Yöntem ve Okan Bayülgen’in ışıl ışıl performansıyla)  

2-Yasemin Yalçın Tiyatrosu’ndan EMLAKÇIYI BEKLERKEN : (Yasemin Yalçın’ın ayakta alkışlanan yeteneğiyle)

3-Çolpan İlhan-Sadri Alışık Tiyatrosu & Piu’dan TİMSAH ATEŞİ : (Funda Eryiğit ve Hazar Ergüçlü’nün üstümüze yıldız yağdıran kabiliyetiyle

4-Tiyatro Adam’dan EİNSTEİN’IN İHANETİ : (Berk Yaygın ve Deniz Özmen’in zamanlar arası yolculuğuyla)

5-Tiyatro Şen Ay‘dan PATRON : (Onur Şenay ve kırk yıllık tiyatroculara taş çıkartan performansıyla Cemal Hünal)

Yazarından yönetmenine, oyuncusundan, kostüm tasarımcısına her oyunda büyük bir özveri, büyük bir emek, tecrübe, saygı ve gurur var.

Bizler de sahnelenen oyunlarda kendimizden çevremizden, politikacısından iş adamına, sporcusundan sanatçısına, gazetecisinden ekonomistine bir parça bulur; “Hah! İşte bu tam da o” deriz.

William Shakespeare’in dediği gibi “Dünya büyük bir tiyatro sahnesi gibidir. Herkes bu sahnede rolünü oynar, rolü bitince de bu sahneyi terk eder.”

Perdeler kapanmasın, sahne tozu üzerimizden hiç eksik olmasın o zaman…

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz