HEWLÊR 

0
Latest posts by Keje Bemal (see all)

Dünya diş çıkaran çocuk huzursuzluğunda karşılarken bu baharı, insanın sadece insana değil doğaya da yaptığı kötülüklerin sayesinde bu bahar neredeyse Ehrimen’in artık muzaffer olacağına ve başka bahar görmeyeceğimize inanacaktık ki Hürmüz bir kez daha Newroz’dan aldığı güç sayesinde kötülüğü mağlup etti! 

Nihayet içimizi ısıtan güneş, kar altından başını bahara uzatan hayat, dinen kar fırtınasından sonra geri dönen kuş sesleri arasında bir kez daha Hürmüz’ün görkemli ve muzaffer iyiliği bu insan elinden biçare gezegeni ve tüm affediciliği ile aralarında ‘insan’ denen affedilmeye çok da layık olmayan tüm canlıları sardı. 

Merhamet güzeldir. Isıtır, ışıtır, mahcup eder… 

Bu yüzden tanrısal bir duygudur, insan da nadir bulunur. 

İnsanlık tarihi merhametsizliğin ve zalimliğin her biçimiyle doluyken, hala yeni sayfalar eklemeye meyyal ve hevesli görünüyor. 

Savaşın gölgesinde karşıladığımız bu bahar insanlık tarihine yine, erkeklerin çıkardığı ama önce kadın ve çocukların öldüğü fotoğraflarla kazındı. 

Dünya Ukrayna’daki savaşın adını “İşgal” koyup yek vücut büyük bir öfke kusarken muhatabına, Kürt’ler her zamanki gibi sessiz, sahipsiz, dili kesilmiş çığlıkları ile bir kez daha bu çifte standartlı dünya devletlerinin görmezlikten geldiği acılarını artık dillendirmekten yorgun kainatın yetim çocuğu olarak, 16 Mart Halepçekatliamını derin acılarla andı ve unutmamaya da unutturmamaya da yemin etti! 

Söz konusu Kürtler olduğunda eşine az rastlanır bir şekilde dünyayı yöneten devletlerin suç ortaklığı ile işlenmiş tüm insanlık suçları ört bas edilip, sesi kısılır! 

Tıpkı adını ilginç bir şekilde Kur’an da Enfal Suresinden alacak cüreti gösteren bir jenosit girişiminin son halkası olan dünyanın gözü önünde ve dünyayı yöneten devletlerin sattığı kimyasal silahların başlarından aşağı “Halepçe” de yağdığı ve bu çağda bu vahşete reva görülen bir halkın tarihine en kanlı harflerle yazılan “H A L E P Ç E  S O Y K I R I M I”nı, o günün şartlarında işlerine öyle geldiği için  kendi yarattıkları, silah ve güçle donattıkları Saddam Hüseyin’in boynuna atıp ört bas etmeye çalıştıkları gibi… 

Biraz hafıza tazelemek adına o günlerde olanlara bir bakalım isterseniz; 

“Saddam Hüseyin döneminde Irak Kürdistan Bölgesi’nde yaşayan Kürt halkına yönelik ağır saldırılar yapıldı. Irak Baas rejiminin 1986-1989 yılları arasında ‘Enfal Harekatı’ adıyla planlayarak uyguladığı bu saldırılarda Kürt halkına yönelik havadan bombalama, kimyasal silah kullanma, toplu katliam, yerleşim yerlerini yakıp yıkma, zorla göçertme vb. yöntemlere başvuruldu. Bu saldırılarda genç, yaşlı, kadın, erkek ve çocuk demeden 200 bine yakın insan katledildi, 4.500 köy yakılıp yıkıldı, 1 milyondan fazla insan mülteci durumuna düştü; okul, camii ve hastaneler yakıldı, yıkıldı. 

Enfal Harekâtı 1988–1989 yıllarında zirveye ulaştı, 16 Mart 1988’de Halepçe şehrinde Kürt halkına yönelik kimyasal silahlarla tarihin en ağır sivil katliamlarından biri gerçekleştirildi.” 

Ve insanlık tarihinin en kanlı lekelerinden biri olan bu Kürt Jenosidi aradan geçen onlarca yıla rağmen hala örtbas edilmeye çalışılmakta. 

Kürtler’in Kimyasal Ali lakabını taktığı Enfal Katliamının planlayıcı ve faillerinden biri olan Saddam’ın kuzeni ve askeri Ali Hasan El Mecid’in “Erbil ovasında yıkılmamış tek Kürt evi kalmayacak!” emrine ve görülmemiş vahşetine başrol yaptığı iki yüz bin Kürt cenazesine, insanlığın bu vahşete kör, sağır, dilsiz kalmalarına rağmen bugün Hewler’i yönetenlerin ve halkının asıl sahipleri olması tek tesellimiz! 

Kürtler de aradan geçen onlarca yıla rağmen aynı kararlıkla bağırıyor: 

 “Unutmadık!” 

“Unutturmayacağız!” 

Kürtlerin yaşadığı sürece asla unutmayacağı bu jenosidin gölge düşürmesine rağmen bütün görkemiyle kucakladığı bu Newroz bayramı, en yakın gelecekte eşitlik ve özgürlük içinde kendi topraklarının yetimi değil sahibi olarak yaşayacağı günlerin müjdecisi olsun! 

Ehrimen bir kez daha sahneden çekilirken Hürmüz’ün merhameti ve şefkati bu gezegende sadece mazlumları ve mağdurları kucaklasın. 

Ve zalimler için yaşasın cehennem! 

Önceki İçerikBaşörtülü bacıma yakı(pı)şan jop mu?
Sonraki İçerikErdemli toplumun yöneticisi nasıl olmalı? (Farabi)
Selda Karaarslan Diyarbakır’da dünyaya geldi. İlk, orta, lise eğitimini Diyarbakır’da, yüksek öğrenimini ise Urfa Harran Üniversitesi’nde Veterinerlik okuyarak tamamladı. Veteriner doktor olarak görev yapmamış ve bölge-Ortadoğu’da gelişen olaylara ilgi duydu. Seyyah, araştırmacı ve yazar olarak tanındı. Ezidiler, diline küsen çocuklar, Kürt eşcinsellerle ilgili yazılar ve araştırmalar yaptı. Yazıları çeşitli gazetelerde ve dergilerde yayınlandı. Dema Nu, Tiroj, Denge Azad, Denge Kürdistan gibi yayın organlarında yazılar kaleme aldı. Kadın hareketlerinin içinde bulunan bir aktivisttir. Bölge kadını açısından ise toplumun kadına reva gördüğü rolü yıkıp tarumar etmiş ilk kadınlardandır ve bu çalışmaları da devam etmektedir.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz