Hiçbir HDP’li Akşener’in oturduğu masaya gelmez, o kıraathanede çay bile içmez..

0
Latest posts by Emrullah Bayrak (see all)

HDP Sözcüsü Ebru Günay, düzenlediği basın toplantısında gündemi değerlendirdi. Meselenin sadece Erdoğan’ın gitmesi veya kalması olmadığını belirten Günay, kişilerin değil ilkelerin konuşulmasını istedi. “Ne Cumhur İttifakının ne Millet İttifakının içindeyiz ne de bu ittifakları destekleriz. Bizim böyle bir derdimiz olmadı, olamaz.” diyen Günay, kimseyle bakanlık pazarlığı yapmadıklarını belirterek “Hiçbir HDP’li Akşener’in oturduğu masaya gelmez, o kıraathanede çay bile içmez.” ifadelerini kullandı.

“Türkiye’nin kader seçimlerine az bir zaman kaldı.” diyen Günay, şunları söyledi: “Ekonomik, siyasal ve toplumsal krizlerin ortasında debelenen bir ülke gerçekliği var karşımızda. İktidar ülkeyi yönetemiyor, yönetim kriziyle baş edemiyor. Her geçen gün daha fazla çürüyen, kokuşmuş AKP-MHP iktidarına gerçekten kimsenin tahammülü kalmadı. Önümüzdeki seçimler sonucunda ya bu krizler derinleşecek ve altından kalkılması çok zor karanlık bir geleceğe; ağır bir faşizme kapı aralanacak ya da eğer muhalefet sorumlu davranırsa gerçekten değişimin başlayacağı demokratik bir Türkiye’nin kapısı aralanacak.

Bu yönüyle önümüzdeki seçimler, tüm kesimler ve ittifaklar için bir varlık yokluk savaşına dönüşmüş durumda. Evet, tartışmasız olarak bu seçimler, Türkiye’nin demokrasi sınavı olacak. Halk bu sınavı vermek, yeni bir Türkiye’ye uyanmak isterken, öyle anlaşılıyor ki, sorumsuz ve haddini aşan açıklamalarıyla bazı siyasetçiler bu kâbusu sürdürme peşinde. Cumhur İttifakı, ittihatçı ve maceracı iç ve dış politikayla, mafya ve karanlık güçlerle ittifak halinde ülkeyi uçurumun eşiğine getirmiş durumda. Adım adım inşa ettikleri faşizmi, tek adam rejimini kalıcı hale getirmek istiyorlar. Demokratik değişimin yaşanmaması için her türlü kirli siyaseti makul görüyor, muhalif kesimlerin gücünü kırmak için devletin tüm zor aygıtlarını hukuk dışı kullanmaktan çekinmiyorlar.

Böylesi tehlikeli bir süreçte üzülerek ifade etmek istiyorum ki, seçim hesaplarından başka bir şeyin derdine düşmeyen Millet İttifakı ise makyajcı ve restorasyoncu bir siyasetle günü kurtarmanın derdine düşmüş durumda. Adaylık tartışmalarına sıkışmış durumdalar ve sanki tek önemli olan sandık günüymüş gibi seçim sonrasına dair hiçbir plan ve proje geliştirmiyorlar. ‘Kime hangi bakanlık verilecek, kim masada olsun, kim olmasın, aday kim olsun’ gibi kısır tartışmaları sürdüren, seçim sonrasına dair hiçbir şey söylemeyen bir siyasi hattın, ittifakın içinde zaten biz olmayız, olamayız. Hep söyledik, bir daha söyleyelim. Mesele sadece Erdoğan’ın gitmesi veya kalması değildir. Mesele yerine gelecek olanın Türkiye’yi demokratik ilkelerle yönetip yönetmeyeceğidir. O yüzden en başından beri kişileri değil, ilkeleri konuşalım diyoruz.

Cumhuriyetin ikinci yüzyılında nasıl bir ülke, nasıl bir cumhuriyet istiyoruz? Yoksulluğun sefalet boyutlarında yaşandığı, Kürt sorununu Meclis’te tüm muhataplarıyla demokratik yollarla çözmek varken şiddette ısrarın sürdürüldüğü, emekçilerin sömürüldüğü, kadınların öldürüldüğü, rüşvet ve yolsuzluğun dibinin yaşandığı bir ülkede halkımızın derdi basit seçim oyunları, seçim hesapları mıdır? Sorunlar nasıl çözülecek? Demokratik anayasa nasıl yazılacak? Ekonomi nasıl rayına girecek? Kalıcı çözüm önerileriniz neler? Programınız nedir? Nasıl çözeceksiniz? Bu soruların yanıtlanması gerekiyor öncelikle.

Bunlar üzerinde kafa yormak gerekirken, şimdi son günlerde tartışılan bazı konulara açıklık getirmek istiyorum. Hiçbir partiyle bakanlık pazarlığı yapmadık, yapmayız. Seçimlerde alacağımız oylarla halkımız bizi görmek istediği yerde görecektir. Yönetim ehliyetimizi bize birileri değil, halk verecek zaten. Bizi yönetime halk getirecek ve biz de halkımızın taleplerine göre, çok da güzel yöneteceğiz. Hangi masada oturduğumuz biliniyor. Sanki HDP Millet İttifakında yer almak istiyormuş gibi algı üretmek bu ülkeye hiçbir şey kazandırmaz. Biz geçen sene açıkladığımız deklarasyonla tutumumuzu ve ilkelerimizi ortaya koyduk. Ne Cumhur İttifakının ne Millet İttifakının içindeyiz ne de bu ittifakları destekleriz. Bizim böyle bir derdimiz olmadı, olamaz.

Emek ve Özgürlük İttifakı dahil en geniş Demokrasi İttifakıyla seçimlere gireceğiz. Hiç merak etmeyin bizim ne aday ne de tercih yapma sorunumuz var. Türkiye’nin en geniş kesimlerine hitap edecek isimler üzerinde şimdiden tartışmaya başladık. Bu kadar açık konuşuyoruz. Bizim tasvip etmeyeceğimiz bir adaya asla destek vermeyeceğimizi tekrar belirtmek isteriz. Bunun iyi bilinmesi gerekiyor. Bir ülkenin geleceği söz konusuysa, Türkiye’nin üçüncü büyük partisine, alacağı oy yüzde 20’lere yakın olan bir partiye karşı, bir şey söylerken herkes sözünü ölçüp biçmeli. Siyasi istikbali için Saray etrafında tur atanların insafına bırakılamayacak kadar kritik bir süreçten geçiyoruz. Kimsenin kayyım rolüyle Türkiye’nin geleceğini karartmaya hakkı yok. Herkesin sorumlu davranarak siyaset yapması, haddini hududunu bilmesi gerekir. Tarihe hesap vermeleri gereken onlar olur, bu işin bedeli ağır olur.

Meral Akşener veya onun sözcülerinin işi HDP’ye konum belirlemek değil. Bir kere halk; seni Mehmet Ağar ve Tansu Çiller ile çevirdiğin karanlık işlerden tanıyor. Hiç merak etme, senin bu ülkeye vaat ettiğin tek şey 90’ların karanlığıdır. Hiçbir HDP’li zaten senin olduğun masaya gelmez, hatta oturduğun kıraathanede çay içmez. Defalarca söyledik, yine söyleyelim. HDP’nin masası ve ittifakı bellidir. Bizim birlikteliğimiz Emek ve Özgürlük İttifakıdır. Bu ittifak gerçekten demokratik değişimi, dönüşümü isteyen gerçek muhaliflerin tek adresidir. Seçimleri önemsiz görmüyoruz ama seçim gününe ve adaylık tartışmalarına odaklanarak değil, mücadele ittifakını büyüterek geliyoruz.”

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz