Hoca ile Xoca farkı

0
Latest posts by Şükrü Gülmüş (see all)

Meseleleri anlaşılır yazmak gerekir.

Maksat meramı anlatmaksa böyle olur.

Ancak bir meseleyi anlatırken; anlaşılması için değil de, anlaşılmaması için çok ağdalı kullanmak da var.

Buradaki maksat aslolan maksattır.

Ben daha çok basit ama çok basitleşmeden, anlaşılır ve kendi tarzımı koruyarak anlatmaktan yanayım.

Hoca kelimesinin sözlük anlamını herkes bilir ama bu Hoca’nın mektep-medrese mi? yoksa din ve diyanet işi Hocası olduğu tam olarak anlaşılmıyor.

Hele de bu siyasi jargonda çok ayağa düşülmüştü.

Maocular ve Enver Hoca’cılar; birbirlerine ‘’Hocam’’ diye hitap ederdi. Şimdilerde devam ediyor mu? Tam olarak bilmiyorum.

Ancak, ‘’Heval, Yoldaş, Arkadaş, Kirve, dostum vb.’’ kelime ve kavramlar da bir yerlere gönderme yapıyor ve hala yapılıyor.

Ben de birçok arkadaşım gibi Öğretmen Okulu Mezunuyum. Hem de üç aylık hızlandırılmış değil, gerçek öğretmen okulu. Yani Ortadan sonra dört yıl okudum.

74-75 yılları arasında mezun oldum ve toplam beş yıl öğretmenlik yaptım.

Beş sınıflı müstakil ve diplomalı Öğretmen.

Türkçe’yi sökememiş Kürd Öğrencilerim. ‘’Ürtmenim!’’

Türkçe bilenler ‘’Öğretmenim!’’

Köylüler; ‘’Miellim!’’

Şehirliler: ‘’Hoca!’’

Ve bu meslekle beraber Hoca’lık adımdan önce ön sıfat oldu. isimimi söyleyenler de Şükrü Hoca demeye başladı. Bir başladı, pir başladı. PKK’lilik ve siyaset yıllarım boyunca da yakama bu Hocalık yapıştı. En fazla Hoca’yı Kürdler XOCE’leştirdi.

Ben de tüm bunlara bir tırpan attım. Kendi kendimi XOCA ilan ettim. Yani X(oca)

Biraz da Malklom X gibi.

Geçek ismimi ve özgürce alana kadar ne cami ne okul ne de bir başka yerin Hoca’sıyım. Ben nev-i şahsına münhasır bir XOCA’yım, dedim ve öyle götürdüm.

Diyeceğim bu benim için bir HOCA ile XOCA farkıdır.

Şimdi bu açıklamadan sonra gelelim normal Hoca’lara ve özelde İsmail Beşikçi Hoca’ya.

Evet İsmail Beşikçi ve onun gibi yüzlerce HOCA’mız var. Bunlar hem akademik kariyerleri ve hem de Hocalıkları tartışma götürmez.

İsmail Hoca’yı anlatmama gerek yok.

Bilinen ve tanınan bir şahsiyet. O benim için de saygın ve değerli bir Hoca’mız. Ve şahsen de –ta 1973’lerden beri- tanışırız.

Bana bir gün- ki yüzüme söyledi- imaen bile söylese yanıt vermezdim.

Evet Hocamız bir gün bana ‘’Şükrü üslubuna dikkat et!…’’ yani Allah var. ‘’Biraz’’ da demedi. Ve bunu söylerken –sevgisine- bir şey demem. Ama emir kipi ve uyaran bir tarzı vardı.

Biraz burkuldum ve ilk kez yanıt verdim:

‘’Nasıl yani?’’ Daha doğrusu somut örnek istedim…

Şimdi Hocama ve genel olarak tüm kamuoyuna soruyorum.

Ben 1991’in Nisan ayından itibaren, Öcalan’ın icazetiyle de olsa; ‘’Türkiye ve Kürdistan Basın Yayın Sorumlusu’’ muydum?

Evet.

Başta Yeni ÜLKE, Özgür GÜNDEM, Zagros Yayıncılık Sorumluluğu yaptım mı?

Evet.

Hem sorumluluk yaptım hem de yazılar yazdım. Hatta –sonradan deşifre ettim- Ali Fırat yazılarını da ben yazıyordum.

Peki bu sorumluklarda bulunan ve kayde değer yazılar yazana aynı ben (MŞG) değil mi?

O dönemdeki üsluba tek bir uyarı ve tek bir itiraz var mı?

Yok.

O zaman bunu elbette düşünürüm.

Sorun benim üslubum mu? Yoksa almış olduğum politik tavırım mıdır?

O zaman yıl 2000’e geleceğiz.

Yani NASNAME SÜRECİM……

14.01.2022

Almanya-Essen

Devam edeceğim.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz