Irak Kürt Bölgesel Yönetiminin İşlettiği Petrol Sahalarına Füze Saldırılarını Kim Yapıyor? 

0
Latest posts by İbrahim Yersiz (see all)

Kuzey Irak’ta, Irak’ın Kürdistan bölgesinde bulunan Havana Petrol Sahası’na (AFP) bir füze saldırısı gerçekleştirildi. Ancak bu saldırıyı kimler gerçekleştirdi, bilinmiyor. Saldırı Irak Federal Mahkemesi’nin Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) bölgesindeki petrol ve gaz kaynaklarına ilişkin verdiği karardan sonra gerçekleşmesi ise merkezi hükümetten destek alan yerel milislerin bu saldırıyı gerçekleştirdiği şeklinde yorumlandı. Fakat bölgesel yönetim petrol sahalarına kimin veya kimlerin saldırdığı konusunda bir isim telaffuz etmese de baş şüphelisi PKK’dır.  

Daha önce de Süleymaniye’de Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) bağlı enerji şirketi Dana Gas’ın işlettiği bir gaz rafinerisine de Katyuşa füzeleriyle saldırı düzenlenmişti. Genel kanı, IKBY’nin işlettiği petrol ve gaz sahalarından merkezi hükümetin memnun olmadığı ve bu yolla IKBY’nin işlettiği kaynakların devre dışı bırakılarak güçten düşürülmesinin istendiğidir.  

Merkezi hükümetin bu isteği anlaşılırdır, sonuçta merkezi hükümet IKBY’nin bağımsız bir şekilde güçlenmesi durumunda tekrar bağımsızlık sevdasına yöneleceğini düşünüyor. Bu füzelerle IKBY’nin olası bağımsızlık hırsının frenlemeye çalışıldığı yüksek bir ihtimaldir, çünkü zaten IKBY yetkilileri de her fırsatta böyle bir özlemleri olduğunu dile getirmekten kaçınmıyor.  

Gerçi merkezi hükümet bu saldırıları üstlenmedi, ama saldırının zamanlaması akla en fazla o olasılığı getiriyor. PKK’nın orada bulunan milis güçlerle birlikte hareket etmesi ise onu bölgesel yönetimin gözünde baş şüpheli yapıyor.   

Federal Hükümet’te IKBY’nin mali anlamda güçlenmesi durumunda bağımsızlık duygularının tekrar depreşeceğini ifade etmekten kaçınmıyor. Tabi bunlar hep malumun ilanıdır, çünkü yukarıda da ifade etmeye çalıştığım gibi zaten IKBY’li yetkililerde bu özlemi her fırsatta dile getiriyorlar. Sonuçta bölgesel konjonktürün bir dayatması dışında onları bir arada tutan hiçbir şey bulunmuyor ve konjonktürde hâlihazırda IKBY yönetiminin aleyhinde bir ifadeye sahip. Irak Federal bir yapıya bölündüğünden bu yana da Merkezi Hükümettin elinde bu kozdan fazlası bulunmuyor. Yani kısacası onları toplumsal bir realite değil, bölgesel şartlar bir arada tutuyor ve komşu ülkelerden Türkiye, İran ve Suriye’nin Merkezi Hükümeti desteklemesi ise Merkezi Hükümettin elini güçlendirirken, Yerel Yönetimin elini zayıflatıyor.  

Bu arada IKBY Başbakanı Mesrur Barzani beklendiği gibi isim vermeden petrol bölgelerine yapılan saldırıyı bir terör saldırısı şeklinde tanımladı ve yine diplomatik bir ağızla bu ‘terörist saldırıların’ bölgenin altyapısını hedef aldığını ifade ederek olaylardan endişe duyduğunu söyledi. Bu kuşkusuz gereğinden fazla diplomatik bir açıklama şekliydi, kimseyi suçlamıyor, kimseyi aklamıyordu, ama bu saldırıların arkasında kimlerin olduğu ise beş aşağı beş yukarı biliniyor. Başkanın kimseyi suçlamaması kuşkusuz yalnızca hükümetlerinin bölgedeki zayıflığından kaynaklanmıyor, uluslararası konjonktürün de onlara bir bağımsızlık fırsatı tanımamasından kaynaklanıyor. 

Diğer yandan ABD merkezli enerji devi Schlumberger’de Irak Federal Mahkemesi’nin IKBY bölgesindeki petrolü ve gaz sahalarıyla ilgili kararlarına bağlı olduğunu duyurarak bir anlamda Birleşik Devletlerin bölgesel yönetimin yanında olmadığını ifade etmiş oldu. ABD merkezli Schlumberger Şirketi Irak Petrol Bakanı İhsan Abdulcabbar’a gönderdiği yazılı açıklamasında Şirketin petrol alanlarında IKBY ile çalışmayacaklarını ve bu vesileyle Federal Mahkemenin verdiği karara bağlı olduklarını bildirmişti. Daha önce ABD merkezli bir başka enerji şirketi olan Baker Hughes’da, IKBY bölgesinin petrolüyle ilgili Federal Mahkemenin kararına uyacaklarını bildirmişti. Geçtiğimiz hafta üç kez katyuşa füzelerine hedef olan BAE merkezli Dana Gas Şirketi’de, Kor Mor Petrol Sahası’ndaki saha genişletme çalışmalarını ‘geçici olarak’ durdurduğunu bildirdi. Bilindiği gibi, Federal Mahkeme geçtiğimiz şubat ayı içinde IKBY’nin petrol sahalarından petrol almasına, o konuda yatırım yapmasına ve satmasına izin veren petrol ve gaz yasasını iptal etmişti.  

IKBY yönetiminin bu kararlardan etkileneceği aşikardır. Gerçi bu sahalarda genişletme çalışmaları durdurulsa da sahalarda üretim devam ediyor ve Bölgesel Yönetim bu sahaları korumakta kararlı görünüyor, ancak Federal Mahkeme Kararından sonra bunlar nasıl olacak, bu şimdilik bilinmiyor. IKBY yönetimi ise şimdilik bu sahaları korumak amacıyla güvenlik önlemlerini artırmış bulunuyor. Konuyla ilgili açıklama yapan IKBY Başbakanı Mesrur Barzani, bildiğiniz gibi saldırıları terör gruplarının bölgeye yönelik bir saldırısı şeklinde değerlendirmişti. Barzani’nin açıklamasındaki tek detay, saldırılarla ilgili Irak’ta desteğini kaybedenlerin bu saldırılara yöneldiğini ifade etmesi oldu. Barzani’nin burada Federal hükümeti değil de, hükümet içinde yerel Şii milisleri destekleyen bazı grupları işaret etmesi ise gözleri yine PKK’nın üzerine çevirdi. Bilindiği gibi PKK’da bölgedeki yerel milislerle birlikte hareket ediyor.  

Diğer bir konu ise, Kürdistan Bölgesine bağlı olmayan itilaflı bölgelerin olması ve o bölgelere merkezi hükümet ve merkezi hükümetin desteklediği Şii milis grupların kontrol etmesidir. Tekrar edecek olursak; PKK’da bu milis gurupların içinde Kürdistan Bölgesine karşı konumlanmış bulunuyor. Buda tartışmalı bölgelerde bir güvenlik boşluğuna işaret ediyor ki, Bölgesel Hükümetin bu konudaki talebi ise bu bölgelerin Peşmerge güçleri ile Irak güçlerinden oluşan ortak bir kuvvettin koruması yönündedir.  

Son olarak, çok sesli bir şekilde dillendirilmese de Bölgesel Yönetimin suçlu listesinin başında PKK’nın bulunduğu sır değildir. PKK ile Mesud Barzani liderliğindeki KDP arasında bölge üzerinde çeşitli vesilelerle beslenen ve oldukça eski bir geçmişi olan bir liderlik savaşının sürdüğü ise biliniyor. Yani PKK’nın bölgenin hakim gücü olmak istediği sır değildir. Ancak doğrusu burada “Ne için?” sorusuna bir karşılık bulunmuyor, çünkü PKK her vesileyle kendilerinin de ifade ettikleri gibi, devlet istemiyorlar, tüm komşu ülkelerin toprak bütünlüğüne saygı duyduklarını söylüyorlar. Ortada garip bir durum var; ne için mücadele verdiği anlaşılmayan, siyasetten kimliksiz ama buna rağmen rağmen gerisinde milyonları toplamış bir yapı var karşımızda. Diğer Kürt yapılarının siyasi bir kimliği var ama gerilerinde pek kimse bulunmuyor. O nedenle Kürt gruplar bu durumu açıklamaya çalışırken PKK’nın bu gücünün gerisinde Kürdistan’ı bölen devletlerin olduğunu söylüyor. Bu doğru mudur, bilinmez ama PKK’nın saha çalışmalarına bakılırsa insanın aklına bundan başka bir şey gelmez. 

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz