İslamiyet’in Müslümanlar ile ağır imtihanı

0
Latest posts by Emrullah Bayrak (see all)

İzmir’de yaşayan 25 yaşındaki üniversite öğrencisi Yunus Gezer,

İntihar edeli kaç gün olmuştu?

İntihar mektubunda “Herkes bir avuç sevgiyi esirgedi benden” diyordu.

Bu defa acı haber Elâzığ’dan.

Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi 2. sınıf öğrencisi Enes Kara, 19 yaşında kaldığı yurtta intihar etti.

Onun söylediklerinin de aslında Yunus’un söylediklerinden bir farkı yoktu.

Yaşama sevincini kaybettiğini, özgür hissetmediğini, ailesinin baskısı altında olduğunu belirtiyordu.

Sevgisizlik, anlayışsızlık ve ilgisizlik.

İki gençte bencil toplumun kurbanı oldular.

Bizlere ise acılarının yanında sosyal medya bataklığında çırpınmak düştü.

Mal bulmuş mağribi gibi herkes tüm gücüyle birbirine saldırıyor.

İnsan hayatları siyasetin malzemesi yapılıyor.

Oysa hadiselerin önemsenmesi gerekiyor.

Tedbir alınması, üzerine gidilmesi, meselenin kaynağına inilmesi şart.

Bu intiharlar ne ilk ne de Allah korusun ama son olacak.

Herkes suçu bir başkasına atarak sorumluluktan kaçamaz.

Dönüp de “Yahu biz nerede hata yaptık?” diyen yoktur.

Öz eleştiri ve empati sıfır.

Peki bu bataklıktan nasıl kurtulacağız?

Sorgulama mekanizmasını, denetim mekanizmasını devreye sokarak.

Yapıyor muyuz?

Hayır.

İnandığımızı yaşayamadığımız için yaşadıklarımızı inancımız sanıyoruz.

Herkesin kendince bir doğrusu var.

Bu yeni mi başladı?

Hayır.

Tekrar hatırlatmakta fayda var.

Türk kökenli Mısırlı Alim Muhammed Abduh’un 100 yıl önce söylediği bir söz:

“Batı’ya gittim, İslam’ı gördüm ama Müslüman yoktu; Doğu’ya döndüm, Müslümanları gördüm ama İslam yoktu.”

Almanya’nın Berlin şehrine giden Mehmet Akif Ersoy’a soruyorlar:

– Avrupa Nasıl?

– Ne olsun, gördüğüm kadarıyla işleri var dinimiz gibi, dinleri var işimiz gibi!

Müslümanız diye geçiniyoruz ama hayatlarımızda İslam’ın ‘İ’si yoktur.

Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyuruyor:

“İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelir ki, Kur’an bir vadide, onlar başka bir vadide olurlar.”

Allah bilir; işte o zaman bu zaman.

İslam ülkeleri dediğimiz devletlere bir bakın!..

Hemen hemen hepsi kendi halkına zulmediyor.

Diktatörlük hâkim.

İç ve dış savaş hiç eksik olmuyor.

Müslüman Müslümanı öldürüyor.

Yöneticileri, koltuklarını sağlama almak için sürekli Batı’yı düşmanlaştırıp hedef göstermeye çalışıyor.

“ABD, İsrail, Avrupa, Rusya, Çin; kısaca tüm dünya Müslüman düşmanı.”

Sürekli topluma bu pompalanıyor.

Buna karşı Müslümanlar ne yapıyor?

Bugün Müslüman ülkelerinden kaçan insanların yönü neresi dersiniz?

Batı.

Doğu’da hayat ölüyor; Batı’da medeniyet canlanıyor.

Doğu’da demokrasi, insan hakları, ekonomi, hak, adalet ve hukuk dillerde; Batı’da hayatın her noktasına sirayet etmiş, uygulamaya geçmiş.

Müslüman okumuyor, sorgulamıyor, eleştirmiyor.

Gördüğüne, duyduğuna anında inanıyor.

Sanayi, teknoloji, ilim, bilim yok.

Tamamen hayatlar, dışa bağımlı ve tüketim üzerine kurulu.

Müslümanların içinde bulunduğu acziyet, beni “İslamiyet’in Müslümanlar ile ağır imtihanı” demek zorunda bırakıyor.

İslamiyet’in dırahşan çehresini yaptığımız iş ve eylemlerimizle kirletiyoruz.

Biz dünya hayatıyla imtihan olurken İslamiyet de biz Müslümanlarla imtihan oluyor.

Çuvaldızı kendimize batırmanın zamanı gelmedi mi?

Önceki İçerikTeolojiden kozmolojiye mantık yolculuğu
Sonraki İçerikTayyip Erdoğan bunu göze alır mı?
1978 yılında Erzurum'da dünyaya geldi. Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo-Tv ve Sinema Bölümü mezunu; Anadolu Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü mezunu; Atatürk Üniversitesi Adalet Meslek Yüksekokulu mezunu. 2001 yılında gazetecilik hayatına başladı. Erzurum'daki yerel gazetelerin çeşitli birimlerinde 3 yıl çalıştıktan sonra Diyarbakır ve Ankara'da Parlamento Muhabirliği başta olmak üzere çeşitli alanlarda 11 yıl gazetecilik yaptı. 2017 yılından itibaren ise Ocakmedya'da yazmaya başladı. Halen Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo-Televizyon ve Sinema Bölümünde Yüksek Lisans yapmaktadır.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz