- Ankara’da gördüğüm: ‘Belirsizlik’ - 29 Haziran 2022
- ‘Hangi modustayız?’ diyor musunuz? - 28 Haziran 2022
- Das Wunderkind, Mozart ve Okan Bayülgen - 26 Haziran 2022
Adalet Bakanlığı’ndan görüşme isteği geldiğinde şaşırmıştım.
Hatta cezaevinde çalışma konusunda teklif aldığımda biraz çekinmiştim diyebilirim. Suçlularla çalışmak insana biraz tedirginlik verir diye düşündüm. ‘Kim bilir ne suç işlemişler de cezaevine girmişler’ diye aklıma gelmişti.
Şimdi geriye dönüp bakınca bunları hissettiğimi fark ettim.
Peki şu an ne düşünüyorum?
Memnunum.
Çünkü cezaevine girebiliyor olmak, oradaki hayatı ve kalanları gözlemlemek herkese nasip olmuyor.
Görüşmelerim, grup halinde yaptığım görüşmelerim ve derslerim bana gerçekten çok önemli tecrübeler katıyor.
Arapların da olduğu ders grubumda bugün yaşadıklarım beni bugünden Osmanlı zamanına, oradan da İslam’ın geldiği döneme ve hatta Yahudilere gelen ilk vahye kadar götürdü.
Daha Fatiha suresini tam manasıyla bilmeyenlerin, okuyamayanların İslam’ı alim seviyesinde anlatma şovunu yapmaları derin düşüncelere dalmama sebep oldu.
Acaba Osman halifeliği neden kendi üstüne almak istemişti?
Aslında bu bir güç gösterisiydi. Bu birinci sebep.
Halifeliğin Mısır’ın fethiyle Osmanlı’ya geçtiğini derslerde ve konferanslarda öğrendik.
Ama Yavuz Selim’den önce de Halifelik unvanını kullananlar vardı.
Prof. İlber Ortaylı konuyla ilgili şunu söyler: ‘Halifelik Osmanlı’ya Yavuz Sultan Selim döneminde geçmemiştir. Halifelik, Papalık gibi ruhani bir kurum değildir. Yaşanan devirde İslam’ın komutanı kim ise halife odur. Fatih de halifeydi‘
Hatta Prof. Halil İnalcık bizlere öğretilen cümlelerin dayanağının olmadığını ifade etmiştir: ‘Abbasi Halifesi El-Mütevekkil’in İstanbul Ayasofya camiinde resmî bir törenle, halifeliğin bütün haklarını Sultan Selim’e devrettiği söylentisinin tarihî bir dayanağı yoktur’.
Halifelik güç göstergesiydi ve bundan dolayı da Osmanlı sultanları bunu kullanmayı istemişlerdi.
Bir diğer sebep de, ‘İslam’ı Arapların boyunduruğundan kurtarma’.
Bu da benim düşüncem.
Osmanlı yani Arap olmayanlar İslam’ı Arapların elinden kurtarmayı hedefliyorlardı.
Bunun sebebi de Arapların İslam’ı istedikleri gibi kullanmaları, kendine mal etmeleri ve Müslümanlar üzerinde güçlerini kabul ettirme öğesi olarak sunmaları.
Peki bugün bunun tezahürleri neler?
İsrail-Filistin çatışması.
Bu konuya objektif, duygulardan uzak ve tarihsel birikimle yaklaşıldığına inanmıyorum.
İsrail’in yerleşmesi sorun oluyor. Arazileri satan Filistinliler ve İsrail’in devlet bütünlüğünde yaşıyorlar. Ama ortaya HAMAS çıkıyor ve bütün bu ortamı ve yöreyi terörize ediyor.
Aynı durum başka ülkede olsa canla başla savunanların ne diyeceklerini biliyorum: ‘Tamam da yerlerini satmasalardı…’
Hamas, dinlediğim bir Podcast’da şunları çok rahat ifade edebiliyor: ‘Biz gençlere ve bizi destekleyenlere bıçakla nasıl Yahudi öldürülür bunu öğretiyoruz. Yahudiler nasıl kesilerek öldürülür bunu anlatıyoruz’.
Şimdi bu örgüt İslam’ı mı savunuyor. Ucundan kıyısından ilgisi yok.
Ama duyguyla hareket eden Müslümanlar kışkırtıcı Hamas’ı görmüyorlar.
Düzeni bozan Hamas’ı görmezden geliyorlar.
Bütün suç İsrail’de…
Ya siz de hiç mi hata yok kardeşim.
Hata şu: Araplar İslam’ın sahibi gibi davranarak İslam’a inanan diğer milletleri kendilerinin daimi destekleyicisi, düşünsel ve inançsal köleleri sanıyorlar.
Neden mi bu kadar eminim?
Psikoloji.
Psikoloji bilirseniz olayı çok güzel çözersiniz.
Araplar Yahudiler için neyi hep öne sürerler?
Hatta bazı Müslüman Türkler de aynısını söylerler ya da şöyle diyelim İslamcılar.
‘Yahudiler kendilerini dünyanın efendisi ve diğer bütün insanları da kendilerinin hizmetçileri ve köleleri sanıyorlar’.
Bu cümleyi en çok dillendiren kim olur?
Bu cümleyi düşünen, benimseyen kişiler.
Yahudilerle ilgili binlerce konu ve olay varken neden hep bu en öne çıkartılır.
Çıkaran kişiler kendilerini öyle görüyorlardır da o yüzden.
Araplar kendilerini öyle gördükleri için Yahudilerle ilgili bu konuyu hemen dile getiriyorlar.
Arap düşmanlığı yapıyor değilim yanlış anlaşılmasın.
Irkçı olmadığımı da bilirsiniz.
Anlatmak istediğim olayların tarihsel gelişimi, insanların dini kullanarak nasıl başkalarını şeytanlaştırdıkları ve gerçeği gizlemeye çalıştıkları…
İlk vahiy zaten Yahudilere gelmişti.
Neredeyse bütün peygamberler İsrail oğullarından.
Hatta Hz. Muhammed de atası İbrahim soyundan.
Ve bir de bunun üzerine Bakara Suresi 47. Ayet de var.
Bu cahillikle neyin kavgasındasınız anlamıyorum.
Bari biraz okuyun.
Hiç olmazsa ilk gelen vahye değer verin ve okuyun.
Sevgi ve Bilgiyle kalın