Kalitesizlikte ve Asgaride Birlik

0

İdeoloji örgülü iktidar kavgasına heba edilen ilk önce, elbetteki eğitim olmalıydı. Benim zamanımın adından söz ettiren, farkını her alanda gösteren Anadolu Liseleri ve Fen liseleri ilk hedef oldu… Ülke kalkınmasında doğru yönlendirilmiş genç dimağların ne kadar önemli olduğunu, Almanya gibi gelişmiş ülkelerin kampanyalar halinde kimlere göz diktiğine bakarak da anlayabilirsiniz! Elinde sadece diploma olmayan, işini de iyi yapan, kaliteli eğitimden geçmiş gençlerin gözlerini çevirdiği toprakların altın olmadığını, oralardaki insanların o toprakları hazineye çevirdiğini ne zaman anlayacağız? Her sorunda “Önce bir okulları kapatalım da, sonrasını düşünürüz!” diye yola çıktığınızda ortaya çıkan tablo, kaybedilmeye yüz tutmuş nesiller olacaktır. Lise yıllarında gençlerin ne kadar da harala gürele çalıştığını gördükçe, bu ivme ile dünyayı titretiriz diye geçirirdim içimden. Sonra, içlerine dâhil olduğum büyük bir grup “Artık yeter!” deyip hep boşa kürek çekmenin bir anlamı olmadığını anladı ve yola koyuldu… Şimdi ülkede yine okulları kapatmaktan umut besler olduk! Uzaktan eğitim ile bire bir eğitimin aynı olmadığını, olamayacağını algısı açık herkes fark edebilir! Okulun ne işe yaradığını içlerine sindirememiş yöneticilerin, önceliği şahsi ve ideolojik menfaati olan kudretlilerin ön saflarda almak için şov yaptığı günümüzde, bizlere yine kendi çaremize bakmak düştü! 

Afet sonrası ilk müdahalenin tamamen bu alanda uzmanlaşmış isimlerin işi olduğunu sanırım anlamayan kalmamıştır. Ama ne anladığını, yaptığı işten anlarız kişinin! Mesela, daha depremin üstündeki toz dumanı ortadan kalkmadan mimarlık fakültesine ilahiyat hocasının atanması, AFAD gibi afetlerde en yüksek organizasyon zekâsına ve becerisine sahip olması gerek kurumların başında uzun süredir ilahiyatçıların olması, Kızılay gibi afetlerimizde yüzyıldır görev alan bir kurumun yönetici partinin iş ve işçi bulma kurumu gibi yönetilmesi… 

Büyük afetlerde ortaya çıkan zararların çoğu, populist yaklaşımlı politikacıların sorumluluğundadır! Torpil geçmeyeceğiniz her imza, kuralları esnetmediğiniz, günü kurtarmak peşinde koşmayıp geleceği inşa etmek için attığınız her adım, ek bir canın kurtulması demek olduğunu, her afet sonrası hatırlayıp ardından tekrar unutacağız! Bu iktidarı göndeririz, yerine başkalarını seçeriz. Peki yirmi sene sonraki iktidarı da göndermek dışında ne yapacağız?

Başladık hep bir ağızdan müteahhitleri tutuklayın kampanyasına! 

Kalitesizlikte buluşulmuş bir toplumda, pardon ama, o müteahhitten hesap sorunca iş çözülmüş mü olacak? 

Senin içindeki öfken bir yere kanalize edilmiş olacak ve biraz rahatlayacaksın, o kadar! 

Hayır, öfkenin kaynağının neresi olduğunu bulmalısın önce! 

Yanlış anlamayın lütfen; öfkenizin olması gereken yerin kudretliler olması gerektiğine dair bir laf cambazlığı yapmayacağım! İçindeki öfke, dile getirmeye korkuyorsun farkındayım, ama öncelikle kendine! Yaptığın hangi işte kalitenin peşine düştün de, şimdi içinde oturduğun bina sevdiklerine mezar oldu diye isyan ediyorsun? Toplum olarak hiçbir işimizde kalite derdiyle hareket etmedik yıllardır! Onun için de başımızdakileri kalitesizlik ile eleştirirken bile ideolojik taraf tuttuk! Yani, “Kalite isterük!” diye dert yanarken de, aslında ağzımızdan çıkan “Kendi tarafımın kalitesizliğini isterim!” idi… 

15 yıla yakın sağlık sektöründe hekim olarak en alt seviyeden en üst noktalara kadar farklı alanlarda çalıştım. Ülkenin en kaymak tabakasında da, en kaliteli iş üreten ekiplerinde de yer aldım! Geldiğim noktada, yaptığım işi kaliteli yapmak adına hiçbir ümidim kalmadığını fark ettim bir gün! Ve, o gün anladım ki benim bu topraklardaki yolculuğum şimdilik bitmiş!  

Kendi yaptığımız işte kalite aramaya başlayana kadar, bizleri yönetenlerden de kaliteli işler beklemeyiniz efendim… O öfkenizi de olması gereken yere, kendinize yönlendirin diyeceğim, ama, hiç de kolay değil, farkındayım! Neyse, bir sonraki afette yine aynı şeyleri konuşmaya devam edeceğiz nasıl olsa! 

Esen kalınız

Önceki İçerikÇok hızlı normalleşiyoruz 
Sonraki İçerikPartilerden Önce Tarikatlar Vardı
Doğum yeri olan Kuzey Ren Vestfalya’ya (Almanya) doktora sonrası araştırmacı olarak geri döndüğü zaman, Essen Uni Klinik’te yaptığı deneysel çalışmaların hayatının dönüm noktası olacağını bilmiyordu. Eğitim hayatına Ankara’da başlayan ve her zaman bir parçası olmaktan onur duyduğu Hacettepe Tıp Fakültesi’nde devam eden Dr. Altınbaş’ın önüne serilmiş yeni bir dünya vardı artık. İç Hastalıkları ve Gastroenteroloji uzmanı bir kliniysen hekim olarak, Başkentin en yoğun akademik ortamlarında çalışma fırsatı bulan ve yaptığı klinik araştırmalar ile Doçent Doktor ünvanı elde eden Dr. Altınbaş’ın son durağı Harvard Üniversitesi olmuştur. ABD Boston’da geçirdiği iki yılın sonunda, artık yaşayacağı son durağı belirlemiştir. Yeni çalışma ortamı, Yale Üniversitesi’dir. Bilimsel olarak odaklandığı karaciğer hastalıkları oluşum mekanizmaları dışında, yaklaşık 10 yıl boyunca bir Amerikan şirketinde “Gerçek Dünya Verileri” alanında Medikal Danışman/ Direktör olarak görev almıştır (STATinMed Inc.). Ulusal ve uluslararası kongrelerde onlarca sunum yapmış, ülkemizde çalıştığı kurumlarda tıp öğrencisi, iç hastalıkları asistanı ve gastroenteroloji yan dal asistanı eğitimlerinde aktif rol almıştır. İlk yazılarının (Almanca şiir dahil) yayınlandığı, üretmenin zevkini ilk olarak tattığı dergi, Dr. Altınbaş’ın “Şu kısa yaşantımda özlemle andığım ve gençlik yıllarımın geçtiği, olgunlaştığım yer!” dediği, Büyük Kolej okul dergisidir. Üniversite yıllarında başkanlığını da yaptığı Tıp Fakültesi Bilimsel Araştırmalar Topluluğu (HUTBAT) ve kurucular kurulunda yer aldığı Türkçe Topluluğu bünyesinde çıkartılan dergilerde editörlük ve yazarlık yapmıştır. İngilizce ve Türkçe dilinde basılmış 10 adet tıp kitabında bölüm yazarlığı olan Dr. Altınbaş’ın, uluslararası arenada yer alan saygın hakemli dergilerde 100’e yakın bilimsel yazısı yayınlanmıştır. Ulusal ve Uluslararası 20’ye yakın tıp/ bilim dergisinde hakem olarak görev alan Dr. Altınbaş, Kasım 2020’den itibaren Ocak Medya’da medikal ve para-medikal yazılar yazmaktadır. Evli ve iki çocuk babası olan Dr. Akif Altınbaş, İngilizce ve Almanca bilmektedir.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz