- Bireyler olarak sohbet edebileceğimiz Yarın’larda görüşünceye kadar… - 30 Nisan 2023
- Bireysel Savunma Mekanizması Olarak Kader - 6 Mart 2023
- Kalitesizlikte ve Asgaride Birlik - 22 Şubat 2023
İdeoloji örgülü iktidar kavgasına heba edilen ilk önce, elbetteki eğitim olmalıydı. Benim zamanımın adından söz ettiren, farkını her alanda gösteren Anadolu Liseleri ve Fen liseleri ilk hedef oldu… Ülke kalkınmasında doğru yönlendirilmiş genç dimağların ne kadar önemli olduğunu, Almanya gibi gelişmiş ülkelerin kampanyalar halinde kimlere göz diktiğine bakarak da anlayabilirsiniz! Elinde sadece diploma olmayan, işini de iyi yapan, kaliteli eğitimden geçmiş gençlerin gözlerini çevirdiği toprakların altın olmadığını, oralardaki insanların o toprakları hazineye çevirdiğini ne zaman anlayacağız? Her sorunda “Önce bir okulları kapatalım da, sonrasını düşünürüz!” diye yola çıktığınızda ortaya çıkan tablo, kaybedilmeye yüz tutmuş nesiller olacaktır. Lise yıllarında gençlerin ne kadar da harala gürele çalıştığını gördükçe, bu ivme ile dünyayı titretiriz diye geçirirdim içimden. Sonra, içlerine dâhil olduğum büyük bir grup “Artık yeter!” deyip hep boşa kürek çekmenin bir anlamı olmadığını anladı ve yola koyuldu… Şimdi ülkede yine okulları kapatmaktan umut besler olduk! Uzaktan eğitim ile bire bir eğitimin aynı olmadığını, olamayacağını algısı açık herkes fark edebilir! Okulun ne işe yaradığını içlerine sindirememiş yöneticilerin, önceliği şahsi ve ideolojik menfaati olan kudretlilerin ön saflarda almak için şov yaptığı günümüzde, bizlere yine kendi çaremize bakmak düştü!
Afet sonrası ilk müdahalenin tamamen bu alanda uzmanlaşmış isimlerin işi olduğunu sanırım anlamayan kalmamıştır. Ama ne anladığını, yaptığı işten anlarız kişinin! Mesela, daha depremin üstündeki toz dumanı ortadan kalkmadan mimarlık fakültesine ilahiyat hocasının atanması, AFAD gibi afetlerde en yüksek organizasyon zekâsına ve becerisine sahip olması gerek kurumların başında uzun süredir ilahiyatçıların olması, Kızılay gibi afetlerimizde yüzyıldır görev alan bir kurumun yönetici partinin iş ve işçi bulma kurumu gibi yönetilmesi…
Büyük afetlerde ortaya çıkan zararların çoğu, populist yaklaşımlı politikacıların sorumluluğundadır! Torpil geçmeyeceğiniz her imza, kuralları esnetmediğiniz, günü kurtarmak peşinde koşmayıp geleceği inşa etmek için attığınız her adım, ek bir canın kurtulması demek olduğunu, her afet sonrası hatırlayıp ardından tekrar unutacağız! Bu iktidarı göndeririz, yerine başkalarını seçeriz. Peki yirmi sene sonraki iktidarı da göndermek dışında ne yapacağız?
Başladık hep bir ağızdan müteahhitleri tutuklayın kampanyasına!
Kalitesizlikte buluşulmuş bir toplumda, pardon ama, o müteahhitten hesap sorunca iş çözülmüş mü olacak?
Senin içindeki öfken bir yere kanalize edilmiş olacak ve biraz rahatlayacaksın, o kadar!
Hayır, öfkenin kaynağının neresi olduğunu bulmalısın önce!
Yanlış anlamayın lütfen; öfkenizin olması gereken yerin kudretliler olması gerektiğine dair bir laf cambazlığı yapmayacağım! İçindeki öfke, dile getirmeye korkuyorsun farkındayım, ama öncelikle kendine! Yaptığın hangi işte kalitenin peşine düştün de, şimdi içinde oturduğun bina sevdiklerine mezar oldu diye isyan ediyorsun? Toplum olarak hiçbir işimizde kalite derdiyle hareket etmedik yıllardır! Onun için de başımızdakileri kalitesizlik ile eleştirirken bile ideolojik taraf tuttuk! Yani, “Kalite isterük!” diye dert yanarken de, aslında ağzımızdan çıkan “Kendi tarafımın kalitesizliğini isterim!” idi…
15 yıla yakın sağlık sektöründe hekim olarak en alt seviyeden en üst noktalara kadar farklı alanlarda çalıştım. Ülkenin en kaymak tabakasında da, en kaliteli iş üreten ekiplerinde de yer aldım! Geldiğim noktada, yaptığım işi kaliteli yapmak adına hiçbir ümidim kalmadığını fark ettim bir gün! Ve, o gün anladım ki benim bu topraklardaki yolculuğum şimdilik bitmiş!
Kendi yaptığımız işte kalite aramaya başlayana kadar, bizleri yönetenlerden de kaliteli işler beklemeyiniz efendim… O öfkenizi de olması gereken yere, kendinize yönlendirin diyeceğim, ama, hiç de kolay değil, farkındayım! Neyse, bir sonraki afette yine aynı şeyleri konuşmaya devam edeceğiz nasıl olsa!
Esen kalınız