- Anlam Dünyanın Kaynakları Nelerdir? - 25 Nisan 2023
- Anlamlı Sorularla Düşüncenin Mimarı Ol - 24 Nisan 2023
- İzle, Gözlemle ve Sorgula - 23 Nisan 2023
Sevgili ben, ne olur düşme, ayakta kal. Henüz hiçbir şey kaybetmedin, kaybetmiş değilsin. Düşmeler, yorgunluklar, yalnız bırakılmalar, bir başına kalmalar senden uzak olsun!
İyi niyetinin suistimal edilmesi, sevdiklerinin arkandan hançerlemesi, yüzüne gülüp ardından olmadık şeyler söylemeleri… Neyi, neden yaşadığını bilmeden seni yargılamaları, uğraşmak zorunda olduğun onca soruna rağmen sana bir türlü hoşgörü göstermiyor olmaları seni üzmüş olsa da ayakta kalman gerektiğini sana göstermiş olmalı! Ayakta kal! Anlaştık mı? Bir musibet bin nasihatten iyidir; güçlü olman gerektiğini öğrendin, değil mi?
Sevgili ben, herhangi bir sorun ya da problem ile karşılaştığın zaman, panikleyip elinin ayağının birbirine dolaşmasına izin verme. Sakin ol, sen bugüne kadar nelerle baş edip, nelere çözüm üretmedin ki! Neler gördü gözlerin, nelerle mücadele ettin. Düştün, tekrar kalktın; hatta zaman zaman ayağa kalkmakta zorlandığın için ellerinden tutup kaldıracak bir el aradığın hâlde bulamadın ama sonunda yine kalktın. Belki zor oldu, gözlerinden yaş aktı, canın yandı ama nihayetinde başardın. Başına ne gelirse gelsin, sakin ol. Önce gardını al, ardından derin bir nefes al; daha önceki yaşadıklarını düşün ve güçlü olduktan sonra her şeyin eninde sonunda yoluna gireceğine inan. Unutma, hayata doğru tepki vermezsek zarar görürüz. Zira insanı boğan su değildir, yüzme bilmemektir.
Sevgili ben, hiç kimse ve hiçbir şey için “doğrudan” vazgeçme. Ya da herhangi biri için yanlışa “doğru”, doğruya “yanlış” deme. “Doğruluk” için insanları kaybedebilir, insanların senden vazgeçtiğini görebilirsin; hatta çok üzülebilir, yapayalnız kalabilirsin ama vicdanın rahat, başın dik bir hayat sürersin. Başka insanlara yaranıp hoş görünmek için doğrudan vazgeçip, eğriye düzgün diyen bir insanın bu dünya için ne önemi olabilir ki? Ey nefsim, kişiler ayrı, nefisler aynı! Yaşantılar ayrı, akıbetler aynı! Sevaplar ayrı, günahlar aynı! Doğrular ayrı, hatalar aynı! Meziyetler ayrı, zafiyetler aynı! Gayretler ayrı, bahaneler aynı! Mantıklar, düşünceler, fikirler ayrı saçmalıklar aynı! Yollar ayrı, sapmalar aynı! Yekûna vurursak, İlahlar, tanrılar ayrı; hesap soracak aynı yek, tek, bir!
Sevgili ben, unutma, hiçbir problem gerçek sebebe ulaşmadan gerçek çözüme ulaşmaz! Gerçeklerin üstünü örterek mutlu olamayacağın gibi gerçeklere de sırtını dönerek onları değiştiremeyeceğini artık öğrenmen gerekli. Canını ne kadar yakarsa yaksın, gerçeği olduğu gibi kabul edip cesur ve doğru çözümler üretmen gerekli çünkü gerçeklerle yüzleşmek, omzunda seni yoran yüklerden kurtulman için gerekli. Bugün canın da yansa yarın bir şeylerin güzel olması için gerekli. Gerçekle yüzleş, cesur ol. Bugün olmasa da en azından yarın mutlu ol. Bir de kendi gerçeğimiz gerçek olmayabilir, sorgulamayı elden bırakma!
Sevgili ben, her şeye, herkese rağmen; tüm çelmelere, çekmelere rağmen gülümse. Hayat yeterince asık suratlı zaten, bir de sen üzerine tuz biber ekme. Zaten fazla tuz zararlı… Hem bunca zamandır akıttığın gözyaşlarında doymadın mı tuza? Gülümse! Tüm haksızlıklara rağmen gülümse! Ömrün kısalığına ve insanların âdil olmayışına inat gülümse! Gülümse, dillerinde Musa çocuk, yüreklerinde firavunun sevgisini taşıyan yüzsüzlere inat… Zamanımızı, ekmeğimizi, emeğimizi, hayat enerjimizi çalan hırsızlara inat gülümse! Gülümse ki gülümsemen onlara dert olsun!
Sevgili ben, mutluluklarını zulüm üzerine inşa edenler, cesetleştirdikleri ruhların kokusundan huzur bulamazlar o insanlardan uzak dur. İnsan temelde iki şey ister: Başarı ve mutluluk. Mutluluğu bir şekilde, bir yerinden yakalamak gerekiyor. Hem herkesin çok mu mutlu olduğunu sanıyorsun? Hiç kimse çok mutlu değil ama işte, burada şükretmesini bilenler bir adım öne geçiyor. “Başınıza gelenler kendi tercihinizdendir” sırrınca mutluluk ve acılarımız da bizim tercihimizdir. Girdiğimiz yol tercihimizdir. Tercihi mutluluğa kapı açmaktan yana kullan.
Sevgili ben, tüm bu yazdıklarım sadece sana yani bana, yani kendi nefsime. Biliyorum, çabalamaktan yorulan birine nasihat edilmez, sadece dinlemek lazım. Şimdi seni dinliyorum, şimdi yalnızlığını anlıyorum… Ağlama… Üzülme… Sararıp solma… İnanıyor ve iman ediyoruz; ötelerde erguvan renkli lalelikler bizi bekliyor… Varsın ahbaplarımızdan, dostlarımızdan, sevdiklerimizden ayrı kalalım, ayrı düşelim… Varsın yapayalnız olalım… Yeter ki, dostlukla Hakk’a yakın olalım!
(devam edecek)