- Kılıçdaroğlu: MİT onun emrinde, bizim gizli kapaklı görüşmemiz varsa çıksın açıklasın - 29 Nisan 2023
- Demir Grup Sivasspor 1 – 3 Fenerbahçe.. - 29 Nisan 2023
- Yurt dışına kayıtlı seçmenler oy vermeye başladı.. - 29 Nisan 2023
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, eşi Sayın Selvi Kılıçdaroğlu ile birlikte İzmir Büyükşehir Belediyesi Gaziemir 1. Etap Temel Atma Törenine katıldı.
“Türkiye’yi çağdaş uygarlığa beraber taşıyacağız, birlikte mücadele edeceğiz. Bu konuda en ufak bir endişem yok.” diyen Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: “Bu ülkede gençler özgürce düşüncelerini ifade edebilmeli. İşsiz kalmamalı, umutsuzluğa kapılmamalı. Geleceklerini yurt dışında değil Türkiye’de aramalı. Bu nedenle sizin bütün hayalleriniz, benim hedefim olacaktır. Unutmayın.
Hepimiz Anadolu’nun değişik yerlerinden buraya geldik. Gecekondular yapıldı. Babalarınız yaptı, sizler yerleştiniz. İmkanlar sınırlı oldu. Ama gün geldi, burası deprem bölgesi ve insanlar daha iyi koşullarda yaşamak istiyorlar. Oturdukları evin yaşanabilir olması lazım. Parklarının, doğalgazının, elektriğinin, suyunun, altyapının iyi olması lazım. Bir kente yakışır bir yaşam standardını yakalamak lazım. Bölgeyi biliyorum, İzmir’in deprem bölgesi olduğunu da görüyoruz. Acılar yaşandı, bunun da farkındayız. Bu acıların dinmesi gerektiğini de biliyoruz. Evlerin depreme dayanıklı olması lazım, yeterli mi? Hayır. Evlerin yaşanabilir olması lazım. Evlerde oturan insanların en azından pencereden baktıklarında doğayı görmesi lazım. Parklarının olması lazım. Yaşlılar, gençler o parklarda biraz nefes alabilmeli. Güzel bir ortamda yaşayabilmeli insanlar.
Her mahallenin bir kültürü vardır. O kültürün içinde insanlar düğünlerini yaparlar. Birbirlerinin acılarını paylaşırlar. Mahalle kültürünün de yaşatılması lazım. İnsanları bir yere göndererek, onlara farklı yerlerden konut vererek, onların kültürlerini yok edemezsiniz. O kültürlerin de o mahallelerde yaşaması lazım. Çünkü kültür mahallenin temel ama temel motiflerinden birisidir. Kentsel dönüşüm yapılırken güvencenin olması lazım. Evi yıkılacak olan, daha iyi bir yere taşınacak olan kişinin ‘Evet benim evim yıkılıyor ama güven içinde bir süre sonra daha güzel bir konuta sahip olacağım’ demesi lazım. Geçmişte bunun acıları yaşandı. İstanbul Fikirtepe olayı Türkiye için kolay unutulacak bir olay değildir. Burada insanların evleri yıkıldı. Beton ormanları yapıldı. Müteahhitler ile ev sahipleri karşı karşıya getirildi. Müteahhitlerin bir kısmı inşaatları yapamadı. İnsanlar perişan oldu. Hala perişanlığı yaşıyorlar o insanlar. Bizim belediye başkanlarımız böyle bir atmosfere izin vermediler. Sizin muhatabınız doğrudan doğruya belediye. Siz müteahhit ile muhatap olmayacaksınız. Garantörü belediye olacak.
Belediye başkanlarımıza engeller çıkarıyorlar, bir sürü engel. İş yapmasınlar diye. Belediye başkanları arkadaşlarımıza söyledim. Asla ve asla mazeret üretmeyeceksiniz. Nitekim büyükşehir belediye başkanımız da bunu söyledi. Biz mazeret makamı değiliz dedi. Bütün engelleri aşacaksınız ve vatandaşa hizmet edeceksiniz dedim. Bu çerçevede çalışıyorlar. Bütün belediye başkanı arkadaşlarıma yürekten teşekkür ediyorum. Onların yapmadığını belediye başkanlarımız yapıyor. Ama AK Partili vatandaşların yaşadığı yerlerde büyük sıkıntılar var. Göreceksiniz iktidarı aldığımızda Türkiye’nin neresinde olursa olsun, bütün vatandaşların sorularına kilitlenip, o sorunları çözeceğiz. Bundan emin olmanızı isterim.
Belediye başkanlarımız burada tapuda bazı sorunların yaşandığını, hazine ile vatandaş tapuları arasında farklılıklar olduğunu dile getirdi… Grup Başkanvekilimiz Engin Altay Beye söyledim, dedim ki ‘Bu sorunu çözün ama çözeceğiniz zaman İzmirlilere haber verin. Parlamentoda bu görüşmeler yapılırken İzmirliler de o görüşmeleri izleyebilsinler’. İnşallah bu sorunu da çözeceğiz.

Büyük kentlerde yaşayanlar şunu görür. Bir çekçeği vardır çöplerden kağıt, plastik atık toplar. Sigortası yoktur, iş güvencesi yoktur. O gün ne kadar kazanacağı belli değildir. İstikrarlı bir geliri yoktur. Aile yaşamı bile tehlikededir. Dolayısıyla bu insanlara hep sahip çıkmak istemişimdir, örgütlemek istemişimdir. Bunların da haklarının olması lazım. Bunlar çalışıyorlar, alın teri döküyorlar, kazanmaları lazım. Yarın yaşlanacak bu insanlar, bunların sosyal güvenlikleri lazım. Hastalanacak kendisi, ailesi, çocukları doktora gidecekler. Sağlık harcamalarının çok pahalı olduğunu da biliyorum. Bir şekliyle bunların toplumda onurlu bir birey olarak yaşamaları gerekiyor ve bunun mücadelesinin verilmesi gerekiyor.
Burası eski bir tesis, başkan burayı önce satın aldı. Buraya büyük bir yatırım yaptı. Yatırım yaptıktan sonra evet buraya çöp, kağıt, karton, plastik getiren pek çok insanın bir güvencesinin olması lazım. Belediye dediğiniz o beldede yaşayan her bir yurttaşın hakkını ve hukukunu teslim eden kurum demektir. Belediyenin görevi budur. Beldede yaşayan herkesin huzurlu olmasını ister. Beldede yaşayan herkesin parka giderken, denizin kenarında gezerken, meydanlarında, caddelerinde, sokaklarında gezerken temiz bir kent görmek ister. Bizim çöp diye dışarı attığımız, kullanmadığımız pek çok şeyin aslında bir servet olduğunu artık bütün dünyada biliyor, hepimiz biliyoruz. Bu serveti yeniden ekonomiye kazandırılırken insan unsurunun göz ardı edilmemesi lazım.
Sizin arkadaşlarınızla İstanbul’da birden fazla toplantı yaptım. Üniversiteyi bitirip sizin işlerinizi yapan kardeşlerimi, arkadaşlarımı da gördüm. Sizlere seslenmek isterim. Ben 5’li çetelerin adamı değilim. Ben lordların, baronların adamı değilim. Ben sizin yanınızdayım, alın teri dökenlerin yanındayım. Çalışanların yanındayım. Alın terini hak edenlerin yanındayım. Bu ülkede herkesin karnı doyduğu zaman huzur gelir bu ülkeye. Herkesin karnının doymadığı, fakirin ezildiği, varlıklılara da büyük kaynakların aktarıldığı bir ekonomi düzeni, bir neoliberal ekonomik düzeni asla kabul etmiyorum. Altta kalan ezilsin, üstte kalan zenginleşsin olmaz efendim. Sosyal devlet dediğiniz işin temelinde herkesin karnının doyması vardır. Devletin sosyal olması için sizin hakkettiğiniz emeğinizin karşılığının verilmesi lazım aksi halde o devlet sosyal devlet olmaz.
Belediye başkanımız Tunç Beyin bu bağlamda attığı adım son derece değerlidir. Evet evlatlarınız var, güzel evlatlarınız var. Elbette o evlatların sizden beklentileri var, elbette cep telefonları isteyecekler, elbette tabletler isteyecekler, elbette daha iyi bir yaşam tarzı isteyecekler, onlarda bir tatil yapmak isteyecekler. Dolayısıyla bu tesis yeniden alınıp, yeniden inşa edilmesinin ötesinde bir anlayışı da yeniden inşa ettiği için benim açımdan son derece değerlidir. Sizleri burada huzur içinde görmek, evinize akşam huzur içinde dönmenizi sağlamak elbette belediye başkanımızın da hedeflerinden bir tanesidir. Beldeye hizmet ediyorsa sadece caddesini, parkını yapmak değil, o beldede yaşayan insanların huzurunu da sağlamak zorundadır.
Belediye başkanı arkadaşlarıma şunu da söyledim; bulunduğunuz beldede, yönettiğiniz kentte, hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği bir düzeni inşa edeceksiniz. Allah nasip ederse bunu Türkiye genelinde de yapacağız. Bu topraklarda, bu mübarek Anadolu topraklarında, Anadolu’da, Trakya’da hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği bir Türkiye’yi inşa etmek zorundayız.
Bakın bugün Neşet Ertaş’ın ölüm yıl dönümü. Anadolu’nun yetiştirdiği bir değer Neşet Ertaş, sazıyla ve sözüyle hepimizin gönlünde taht kuran bir halk ozanı. Onun yaşadığı dramlar elbette hepimizin malumu ama giderken sazını bıraktı, sözünü bıraktı, sesini bıraktı dolayısıyla bu topraklar mübarek topraklar. Ve bu topraklarda herkesin huzur içinde yaşamasını isterim. Bunun mücadelesini vermekte bireysel olmuyor. Beraber olursak bu mücadeleyi başarıyla taçlandırmış oluruz. Tekrar hepinizin huzurunda belediye başkanımı yürekten teşekkür ederim. Zaten bu çabalar sonucudur ki Avrupa ödülünü de İzmir aldı ve kendisi bir ödülle taçlandırıldı.”