Kılıçdaroğlu: Dayatma yok; altı lider bir araya gelip mutabakat içinde cumhurbaşkanı adayımızı belirleyeceğiz

0
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nu CHP Genel Merkezi’ndeki makamında kabul etti.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Fox TV’de gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. “Devlette liyakat vardır, siyasette liyakat yoktur. Devletin temeli adalettir, adaleti sağlayan da liyakatli kişilerdir.” diyen Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:x

“Sonuçta adaleti dağıtacak olan devlette görev yapan o liyakatli kişilerdir. Adaleti kim sağlayacak? Mahkemede hâkim sağlayacak. Ama ekonomide de adalet olması lazım. Biri yer biri bakar, kıyamet ondan kopar diyoruz. Demek ki biri yiyorsa, öbürünün de karnının doyması lazım. Buna da sosyal devlet diyoruz. Dolayısıyla adaletin toplumun her alanında olması lazım, yaygınlaşması lazım. Adalet kavramının bu çerçevede güçlenmesi lazım. Hedefimiz bu zaten, bunu yapacağız.

Ne demişlerdi? ‘Efendim tek adam rejimi çıkarsa, parlamento çok daha güçlü olacak’ demişlerdi. Parlamentonun ne gücü var? Gelmiyor milletvekili.  Gelip ne yapacak? el kaldırıp indiriyor, o kadar. Çıkıp hükümetin yanlış bir şey yaptığını söylüyor mu? Cesareti olamaz. Çünkü söylediği an üstü çizilecek bir daha milletvekili olamayacak. Hatayı görmüyor mu, hatayı görüyor. Yanlışı görmüyor mu, yanlışı görüyor.

Bizi dinleyen vatandaşlarıma seslenmek isterim. Bu parlamento Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nda yapılan yolsuzlukların alınan rüşvetlerin, soruşturulması ve kovuşturulması olmaz diye kanun çıkardı. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu, Nurettin Canikli’yle ilişki kurulduktan sonra oradaki yolsuzluklar, oradaki hırsızlıklar, oradaki rüşvetler ne savcı tarafından soruşturulabilir ne de mahkeme tarafından kovuşturulabilir. Kanun çıktı böyle, bana söyler misiniz? Dünya tarihinde; rüşvetin soruşturulamayacağına dair, hırsızlığın soruşturulamayacağına dair bir kanun çıkar mı?

Gerçekten vatandaşlarıma seslenmek isterim. Bütün vatandaşlarıma, AK Parti’ye oy veren kardeşlerime de seslenmek isterim, kardeşim siz, ‘rüşvet soruşturulmasın, haksızlık soruşturulmasın, yolsuzluklar soruşturulmasın’ diye parlamentodan kanun çıkaran bir siyasi partiye, iradeye nasıl oy veriyorsunuz? Bunu Meclis’te, AK Parti sıralarına dönerek söyledim. Bana inanmıyorsanız, kanun numaralarını verdim ve dedim ki, siz hala gelip oy verip, vermeme konusunda irade beyan edecekseniz evinizde ilk okula giden çocuğa sorun, o çocuğun vicdanı vardır. O çocuk der ki; ‘bu olmaz, bu kadar olmaz’ der. Yaptılar bunu, soygun düzeni var. Açık ve net söylüyorum, tam bir soygun düzeni var. 418 milyar dedik biz bulduk ama belki çok daha fazla, siz ‘rüşvet soruşturulmayacaktır’ diye kanun çıkarırsanız. Kanun için Anayasa Mahkemesi’ne gittik.

Buradan da AYM’ye çağrı yapıyorum. AYM Başkanı yeni seçildi. Sayın Başkanı yürekten kutlayalım. İrfan Fidan, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı yaptı değil m? Kimin talimatlarını yaptı? Erdoğan’ın talimatları, Yargıtay’da bir kararın altına imza atmadan, Yargıtay’dan yıldırım hızıyla AYM’ye çıktı. Bu olmaz, bu yargıyı zedeler. Onun yaptığı ayıp değil, o zaten bütün duvarları yıkmış vaziyette, ‘ben diyor bir kişiye bağlıyım diyor, benim için hukuk, adalet falan yok.’ Beni asıl yaralayan Yargıtay’ın o kişiyi seçmiş olmasıdır. Sorun orada. Yüz küsür yıllık bir kurum Yargıtay, gelenekleri, örfü, adeti olması gereken, özel kültürü olması gereken bir kurum; bir talimatla alıyor bir kişiyi Yargıtay’da bir kararın altına imza atmadan ki orada birçok saygıdeğer yargıç varken, onlardan birisini değil de bu beyefendiyi AYM’ye atıyorlar. Niye atıyorlar? Kendi geleceğini kurtarmak için mi? Kendi talimatlarını yerine getirecek hâkim bulmak için mi? İkisi de var.

Yargı kirlenirse ve yargı görevini yapmazsa devlet organize suç örgütüne dönüşebilir. Yargıyı kirletirseniz, adaleti dağıtmazsanız. Güce sahip olan bir kişi her şeyi yaparsa, her dilediğini yaparsa devlet organize suç örgütüne dönüşmüş olabilir. Türkiye’nin geldiği noktalardan birisi de budur. ‘Ortak Mutabakat Metni’nin özü budur: Devlette adaleti sağlamak, ahlakı sağlamak. Yeter bu kadar da olmaz. Gerçekten yeter yani, gerçekten bu kadar bürokrasinin, yargı bürokrasisi de dahil bu kadar çürüdüğünü bizim tarihimizde hiç görmemiştik. Böyle bir şey olmaz. İnsanda bir vicdan olur.

Ben o zatın yemin törenine de katılmadı. O kişinin yemin törenine katılmak bile başlı başına bir ayıptır. Geleceksin talimatla oraya gideceksin, yıldırım hızıyla bu kez de AYM Başkanı olacaksın. Akıl var mantık var, bir ahlak var. Bir erdem var, bir bilgi var. Bunların tamamı yerle bir ediliyor ve beyefendi, ‘Efendim beni Sayın Cumhurbaşkanı destekliyor, beni seçmek zorundasınız.’ Neyse ki namuslu insanlar var, düzgün insanlar var, ahlaklı insanlar var. En azından, ‘AYM’yi de daha fazla kirletmeyelim’ deyip Başkanı seçtiler. Seçen kişilere oy veren kişilere gerçekten yürekten teşekkür ederim. Çoğunu da tanımam, Başkanı sadece törenlerde görürüm. Bir kurum varsa o kurumun gelenekleri varsa ve o kurumun gelenekleri adalet üzerine inşa edilecekse adaleti korumak herkesin görevidir.

Şimdi nasıl çalışıyorsak yine öyle çalışacağız. Planlı çalıştık. Programlı çalıştık. Sadece liderler değil. Her liderin kendi ekipleri var. Onlar çalıştı. Akademik dünyadan katkı verenler oldu. İş dünyasından katkı verenler oldu. Dolayısıyla, her bir parti ayrı ayrı çalıştı. Sonra bunlar bir araya geldiler ve ortak metinler oluşturdular; ortak hedefler oluşturdular. Dolayısıyla biz yine aynı şekilde çalışacağız. Yine istişare ile çalışacağız. Adı divan mı olur, istişare kurulu mu olur ne olursa olsun adı hiç önemli değil ki. Önemli olan şu: Devlet bir kişiye teslim edilmeyecek. Sorun mu var? Oturacağız konuşacağız. Tabii devletin işi, sadece altı lider yapacak anlamında değil. Altı lider, işin stratejisini, siyasetini oluşturacak. Altta liyakatli kadrolar, gereğini yapacak. Bunları yaptığı gibi, efendim sayın Cumhurbaşkanı gönderdi, talimatıyla yangın söndürmeye geldik. Talimat vermese yangın bile söndürmeyecek. Herkes görevini yapacak. Biz, işsizliği nasıl azaltırız? Bu ülkeye temiz parayı nasıl getiririz? Bu ülkede teknolojiyi nasıl büyütürüz? Biz yapay zekâ alanında üniversitelerin yaptığı çalışmaları nasıl teşvik edebiliriz?

Türkiye öyle bir noktada ki bu işin partisi yoktur. Sorun Türkiye’dir. Türkiye’yi düzlüğe çıkarmaktır. Çürüyen bir yapıyı, tüm kurumlarıyla beraber yeniden inşa etmektir. Ahlak üzerine, adalet üzerine inşa etmektir. Bu iş, parti meselesi olmaktan çoktan çıktı zaten. Memleket elden gitmiş, biz hala a partisi, b partisi diye tartışacak mıyız? Hayır tartışmıyoruz. Tam tersine, bu mutabakat metninde oturduk Türkiye’yi ayağa nasıl kaldıracağız? Nasıl büyüteceğiz Türkiye’yi? İşsizliği nasıl bitireceğiz? Altı ayda bu memlekette insanlar nasıl nefes aldıracağız? İki yıl içerisinde enflasyonu nasıl tek haneye indireceğiz? Hangi politikalarla yapacağız? Devlette atamaları nasıl yapacağız? Liyakatli kadrolar nasıl olacak? Bütün bunların tamamı üzerinde çalışıyoruz.

İki lider arasında yapılan görüşmenin kamuoyuna şöyle veya böyle yansıtılmasını asla doğru bulmam. İki lider oturduk konuştuk. Zaten gündem konusu belirleyecek olan da Temel Bey. Liderlerin görüşünü alacak olan da Temel Bey. Bu birinci turu. İkinci turu da büyük olasılıkla Temel Bey yapacak. Dolayısıyla ben liderler arasında yapılan görüşmenin kamuoyuna yansıtılmasını asla doğru bulmam. Gayet güzel, samimi bir görüşme oldu. Türkiye’nin sorunlarını konuştuk; ekonomi konusunda da oturduk konuştuk.

Altı lider bir araya gelecek. Mutabakat içinde Cumhurbaşkanı adayımızı belirleyeceğiz. Burada dayatma, gibi bir şey yok. Hep birlikte karar vereceğiz. Kişi endeksli düşünmenin doğru olduğuna inanmıyorum. Bizim hedefimiz, var olan sistemi değiştirmek. Bu sistem Türkiye için bir beka sorunudur.

Temel hedefimiz, ülkenin huzuru. Yani altı lider, bu memlekette huzur olsun ya. Kamplaşmadan bıktık artık. Beraber, birlikte bu memleketi bir ayağa kaldıralım. Toplum, bir nefes alsın. Bir rahat olsun toplum. Yeni bir kültür, yeni bir anlayış getirmek istiyoruz. Getirebilirsek Türkiye bir daha krize girmez. A iktidarı, B iktidarı gelse de Türkiye artık krizlere girmemeli.

(Altılı masanın adayının kazanmama ihtimali var mı?) Hayır. (Temel Bey, aday ismi olarak sizin adınızı getirirse, sizin yanıtınız ne olur?) Mutabakat olması lazım. Yani bir adayın gelmesi onun işte çıkması diye bir şey yok. Mutabakat olması lazım. Benim öteden beri üzerinde durduğum, diğer genel başkanların da üzerinde durduğu mutabakat olması lazım. Mutabakat olmadan bir karar almayı asla doğru bulmam. Zaten öyle bir karar çıkmaz. Benim itiraz etmeye hakkım yok zaten. Mutabakat olur, diyelim ki ismim üzerinde mutabakat oldu; elbette bu görevi yapmak onurlu bir şey. Yani siz neden benim adımı ileri sürüyorsunuz diye özel bir itirazım olmaz. Zaten işin doğasına aykırı olur o zaman. Mutabakatın dışına çıkmak olur o zaman.

Cumhurbaşkanı adayının, var olan bu bir yıldır süren çalışmayı, devlet yönetiminde de aynen sürdürmesi lazım. Gerçekten adalet için, gerçekten temiz birisi olması lazım. Yolsuzluklara… Bunların hiçbirisine bulaşmaması lazım. Adaylığının açıklandığı gün malvarlığını kamuoyu ile paylaşması lazım. Toplumun her kesimine sıcak mesajlar vermesi lazım. Kişinin kimliği, inancı ve yaşam tarzı dolayısıyla bir ötekileştirme yapmaması lazım. Ve temel bazı kararları, ortak mutabakat içinde alması lazım. Devlet aklının olması lazım. Devlet dediğiniz kurumu iyi tanıması lazım. Üniversitelerin bilgi üretmesi lazım, bu konuda özel çaba sarfetmesi lazım. Kısa süre içinde, öngörülen kısa süre içinde güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçmesi lazım.”

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz