Kılıçdaroğlu, Meclis’te HDP’yi ziyaret etti..

0
Latest posts by Emrullah Bayrak (see all)

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, Halkların Demokratik Partisi Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar ile TBMM’de görüştü.

Görüşmede Kılıçdaroğlu’na CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Genel Sekreter Selin Sayek Böke ve Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı eşlik ederken; HDP Eş Genel Başkanlarına ise Parti Sözcüsü Ebru Günay ve Grup Başkanvekili Saruhan Oluç eşlik etti.

Görüşme sonrası liderler, Meclis’te ortak basın toplantısı düzenlediler.

CHP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu:

-“Kürt sorunu dâhil bütün sorunların çözüm adresi TBMM’dir. Kuruluşundan bu yana Türkiye’nin en temel sorunları TBMM’de çözülmüştür. Biz, milletin sağduyusuna güvenerek buraya getirdiği, seçtiği parlamenterlerle birlikte var olan sorunların tamamını çözmeye hazırız ve çözeceğiz. Hiçbir sorun çözümsüz değildir. Her sorunun çözüm adresi TBMM’dir. Milletin iradesiyle bu sorunların tamamı çözülür.”

-“Tokalaşmak varken, kucaklaşmak varken, acı günlerimizi paylaşmak varken, sevinçli günlerimizde beraber neşelenmek, gülmek varken bu kavga neden? Kavgayı bitireceğiz. 13. Cumhurbaşkanı adayı olarak bu ülkede kavgayı bitireceğim. Milletime söz veriyorum; kimliği ne olursa olsun, inancı ne olursa olsun, yaşam tarzı ne olursa olsun insan insandır ve benim başımın üstünde yeri vardır. Baktığım açı budur.”

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan:

-“Bugün Sayın Başkanı burada ağırlamamızın nedeni Kürt sorununun demokratik çözümünün parlamento altında, TBMM çatısı altında çözümünden yana olduğumuzu göstermek amaçlıydı. O yüzden Sayın Başkanı ve heyetini parlamentoda ağırlamak istedik. Buna vesile olmasını tercih ettik”

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar:

-“Türkiye’nin yıkımdan ağır zarar gören toplumsal kesimlerini ve yapılarını onarma konusunda acil bir programa ihtiyacı olduğu inancındayız. Ve yeni bir başlangıca… Yeni başlangıç Türkiye’de; demokrasi, insan hakları, adalet ve özgürlük temelinde bir yaşam ve sistem kurmakla ancak mümkün olacaktır. Bu konularda görüşlerimizi karşılıklı paylaştık. Bu görüşmeyi Meclis’te yapmamızın nedeni de çözüm adresi olarak TBMM’yi gördüğümüzü vurgulamaktır. Türkiye’nin bütün sorunları burada, geniş bir toplumsal mutabakatla çözülmelidir, çözülebilir.”

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, Halkların Demokratik Partisi Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar ile TBMM’de görüştü. CHP lideri ve Cumhurbaşkanı Adayı Kılıçdaroğlu’na CHP TBMM Grup Başkanvekili Özgür Özel, CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke ve Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı eşlik etti.

CHP lideri ve Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu ile HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar, görüşme sonrası TBMM’de düzenledikleri basın toplantısında şu açıklamalarda bulundu:

Kemal Kılıçdaroğlu- Sayın Genel Başkanlara randevu talebimizi kabul ettikleri ve bizi ağırladıkları için kendilerine yürekten teşekkür ediyoruz.

Görüşme sırasında kendilerine Millet İttifakının hazırladığı anayasa değişiklikleri metnini, güçlendirilmiş parlamenter sistemle ilgili dokümanımızı ve ortak mutabakat metnimizin birer örneğini takdim ettik. Kendileri aldılar.

Ayrıca Türkiye’nin doğal olarak pek çok sorununu görüştük ve gündeme taşıdık. Kendi açımızdan bağımsız ve tarafsız yargı mutlaka olmalı. Hukuk devleti mutlaka olmalı. Sosyal devlet… Gelir dağılımındaki giderek bozulan dengesizliğin giderilmesi gerekiyor, sosyal devletin mutlaka bir şekilde hayata geçirilmesi gerekiyor.

Temel hak ve hürriyetlerin korunması, bu da ortak talep olarak dillendirildi. Ve mutlaka temel haklar ve özgürlükler korunsun.

Çevre ve iklim değişikliği konusundaki duyarlılık yine karşılıklı olarak ifade edildi. Gerçekten de çevre ve iklim değişikliği var. Bu konuda ciddi hazırlıklar yapmak gerekiyor. Dünyanın önlem aldığı bir ortamda Türkiye’de iktidarın önlem almaması, bunu görmezlikten gelmesi bu tür felaketlerin, karşılaştığımız ki yakın zamanda felaketlerin oluşmasında devletin hazırlıksız olmasına yol açıyor.

Yerel yönetimler üzerinde duruldu. Yerel yönetimler, evet yerel yönetimlere kayyum atanması, kayyum uygulamasının sürdürülmesini asla doğru bulmadığımızı ifade ettik Sayın Genel Başkanlara. Bizim ortak mutabakat metninde de kayyum uygulamasının olmaması gerektiği var. Seçimle gelen seçimle gider. Demokrasinin temel bir kuralıdır. Siz demokrasiyi yok ederseniz, halkın yani milletin iradesini ipotek altına alırsanız, sizin verdiğiniz oyları ben kabul etmiyorum, ben buraya kendi istediğim, atamayla gelen birisini getireceğim derseniz bu doğru bir uygulama değildir. Demokrasiye aykırıdır. Demokrasiyi savunuyorsak her ortamda, her yerde, her koşulda demokrasiyi savunmalıyız. Demokrasiyi savunmak insan haklarını savunmaktır. Demokrasiyi savunmak yargı bağımsızlığını savunmaktır. Demokrasiyi savunmak kadın – erkek eşitliğini savunmaktır. Demokrasiyi savunmak çevreyi, iklimin oluşacak olan tahribatların giderilmesi açısından her türlü önlemin alınması konusunda irade ortaya koymaktır. Dolayısıyla demokrasinin olmazsa olmaz koşullarımızdan birisi olduğu da bir şekliyle ifade edildi. Ben de buna katıldığımı ifade edeyim.

Serbest siyasetinin önünün açılması. Siyaset bir artık bir kavga alanı olmamalı. Bir daha ifade ediyorum. Ya artık bu ülke kavgadan bıkmadı mı? Bakın, bu akşam büyük bir ihtimalle gene belli televizyon kanallarında bir sürü şeyler söylenecek, yazılacak, çizilecek, anlatılacak. Ya arkadaşlar siz kavgadan bıkmadınız mı ya? Kucaklaşmak varken, beraber bir araya gelip uygar insanlar gibi tartışmak varken niye kavga ediyoruz, hangi gerekçeyle kavga ediyoruz, toplumu niçin kamplaştırıyoruz, niçin ayrıştırıyoruz? Biz birlikten, beraberlikten yanayız. Beraber bu ülkenin kalkınması için, büyümesi için, var olan bütün sorunların çözümü için ortak hareket etmekten yanayız. Siyaset sorun yaratmamalı, siyaset var olan sorunları çözmeli ve bunun için siyaset var zaten. Siyaset sorun yaratıyorsa bu sorun ülkenin büyümesine, kalkınmasına, insan haklarına, kadın – erkek eşitliğine negatif yansıyor. Bunun ortadan kalkması lazım.

Parti kapatılması… 21. yüzyıldayız arkadaşlar. Hâlâ nasıl parti kapatırız? Bu arayışlar doğru değil, ‘ben şu partiyi kapatayım da onun oyları bana gelsin.’ Nereden çıktı bu? Parti kapatmak doğru değildir. Bugüne kadar kapatılan partilerin farklı isimlerle tekrar siyaset sahnesinde yer aldığını, halkın da bunlara destek verdiğini hepimiz görüyoruz ve biliyoruz. Dolayısıyla parti kapatmanın -bizim ortak mutabakat metninde de bu konuda düzenlemeler var- zorlaştırılması gerekiyor. Önce Meclisin bu konuda karar alması gerekiyor. Sayın Genel Başkanlara bu düşüncelerimi de ifade ettim.

Kadına yönelik şiddet… Kadına yönelik şiddetin mutlaka son bulması lazım. Bu konuda toplumun bir duyarlılığı var ve bu duyarlılığı siyaset kurumunun da kendi ruhunda hissetmesi lazım. Eğer siz kadına yönelik şiddeti şöyle veya böyle teşvik ederseniz, sessiz kalırsanız bu doğru değil. Kadına yönelik şiddetin mutlaka sonlandırılması ve bu konuda çok açık ve çok net siyaset kurumunun tavır alması lazım. Bu tavır alındığı zaman göreceksiniz ki Türkiye’de kadınlar özgürce siyaset de yapabileceklerdir. Hayatın her alanında zaten çalışıyorlar. Dolayısıyla çalışmalarına devam edeceklerdir. Dolayısıyla kadınların toplumun en önemli aktörlerinden biri olduğunu, hatta erkeklerle birlikte eşit haklara sahip olması gereken aktör olduklarını da hepimizin kabul etmesi lazım.

Tüm dezavantajlı gruplar… Bütün bunlarla ilgili de siyaset kurumunun üstüne düşeni yapması lazım. Dezavantajlı grupların görmezlikten gelinmesi, onların haklarının ellerinden alınması gibi bir yaklaşım 21. yüzyılda siyaset kurumuna yakışmaz. Bütün dezavantajlı grupların haklarının teslim edilmesi, onların kentlerde, köylerde, hayatın her alanında özgürce yaşamalarının yollarının açılması gerekir.

Yargının bir sopa olarak kullanılması… Yani siyasi iktidarın yargıyı siyasallaştırması, oraya kendi adamlarını getirmesi ve ondan sonra yargının siyasetin üzerinde bir sopa olarak kullanılmasını asla kabul etmiyoruz. Hâkim, Anayasanın 138. maddesine göre ‘hukukun üstünlüğü ve vicdani kanaatine göre karar verir.’ Bir daha ifade edeyim, ‘kanuna göre değil, hukukun üstünlüğü ve vicdani kanaatine göre karar verir.’ Biz yargıçlardan bunu bekliyoruz. Siyasal iktidarın baskılarına direnmesini bekliyoruz. Kendi vicdanlarının sesini dinlemelerini istiyoruz. Bu olduğu takdirde gerçek bir demokrasiyi inşa edebiliriz.

Depremle ilgili de konuştuk. Evet, deprem konusunda bir acil onarım programına ihtiyaç olduğu da Sayın Genel Başkanlar tarafından ifade edildi. Aynı düşünceye biz de katılıyoruz zaten. Bu bölgeyle ilgili özel bir planlamanın yapılması, özel bir planlamanın yapılması bu kesinlikle şart. Bu konuda hükümete gittiğim deprem bölgesinde çağrı yaptım. Tekrar aynı çağrıyı da burada yapmak isterim. Dolayısıyla acil bir onarım programının devreye konması gerekiyor.

Değerli arkadaşlarım, Kürt sorunu dâhil bütün sorunların çözüm adresi TBMM’dir. Bir daha ifade edeyim, Kürt sorunu dâhil bütün sorunların çözüm adresi TBMM’dir. TBMM’nin varlığı zaten sorunları çözen bir meclis olmasından kaynaklanmaktadır. Kuruluşundan bu yana Türkiye’nin en temel sorunları TBMM’de çözülmüştür. Biz, milletin sağduyusuna güvenerek buraya getirdiği, seçtiği parlamenterlerle birlikte var olan sorunların tamamını çözmeye hazırız ve çözeceğiz göreceksiniz. Hiçbir sorun çözümsüz değildir. Her sorunun çözüm adresi TBMM’dir. Yani milletin iradesiyle bu sorunların tamamı çözülür.

Dolayısıyla efendim ‘şu sorun çözülmez…’ Niçin çözülmesin? Herkes sorunu çözüyor da biz mi çözemeyeceğiz? TBMM’nin kapasitesi sorun çözmeye yeterli değil mi? Hayır yeterlidir efendim. Her sorunun çözüm adresi burasıdır. Biz İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamemizde Kürt sorununun çözüm adresinin de TBMM olduğunu açık ve net olarak vurguladık ve bizim kurultayımızdan oy birliğiyle çıktı bu kararların tamamı. Biz demokrasiyi savunuyoruz, insan haklarını savunuyoruz. Hiç kimsenin ötekileştirilmemesi gerektiğine inanıyoruz. Kadın – erkek eşitliğini savunuyoruz. Düşünün, çevreden, iklimden insan haklarına, demokrasiye, yargı bağımsızlığına kadar dezavantajlı grupların haklarının teslim edilmesine kadar, kadın – erkek eşitliğine kadar bu ülkeye demokrasiyi ya getireceğiz ya getireceğiz arkadaşlar. Bu işin ortası yok. Kavga yok. Özgürce tartışacağız, beraber tartışacağız. İlla her şeyi yüzde yüz oturduk konuştuk anlaşamadık; anlaşamadıysak bir daha oturacağız, bir daha konuşacağız. Bu ülkenin saygın insanları var; akademik dünyadan var, sivil toplumdan var, her kentin kanaat önderleri var. Dolayısıyla siyaset tek başına bir kurum değildir. Siyaset gücünü toplumdan, toplumun kanaat önderlerinden, toplumun bilgelerinden alır. Ve dolayısıyla o destekle biz var olan sorunların tamamını çözebiliriz. Çözümsüz hiçbir sorun yoktur.

Dolayısıyla değerli arkadaşlarım, bu ziyaret anlaşılıyor ki sizin açınızdan da büyük bir önem taşıyor, bütün kameralar burada, artısıyla eksisiyle bütün kameralar burada. Benim özellikle basın mensuplarından istirhamım: Toplumu ayrıştıran bir dilden lütfen kaçının. Toplumu kutuplaştıran bir dilden kaçının. Medyanın da sorumluluğu var. Medya da bu sorumluluğu bilmeli, bu sorumluluğun farkına varmalı. Tokalaşmak varken, kucaklaşmak varken, acı günlerimizi paylaşmak varken, sevinçli günlerimizde beraber neşelenmek, gülmek varken bu kavga neden? Kavgayı bitireceğiz.

13. Cumhurbaşkanı adayı olarak bu ülkede kavgayı bitireceğim. Söz veriyorum, milletime söz veriyorum; kimliği ne olursa olsun, inancı ne olursa olsun, yaşam tarzı ne olursa olsun insan insandır ve benim başımın üstünde yeri vardır. Baktığım açı budur.

Bakın acı bir olay daha. Gelinir, TBMM’de kürsüde konuşulur. İngilizce yazar parantez içinde, bu söz İngilizcedir, cümle İngilizce. Fransızca, söz Fransızcadır vs. her şey yazılır. Konuşma metninin içinde Kürtçe bir cümle geçtiği zaman ‘bilinmeyen dil’ deniyor. Ya arkadaşlar, Allah aşkına bu ülkenin insanlarının vicdanına sesleniyorum. TRT’nin TRT Kürdi diye bir yayını var, bir kanalı var, yayın yapıyor bu. Nasıl olur da buraya bilinmeyen bir dil diye yazıyorsunuz? Bilinmeyen bir dil. Binlerce yıldır konuşulan bir dili neden bilinmeyen bir dil yazıyorsunuz?

Şimdi ben vicdan sahibi herkese soruyorum. Vicdan sahibi, ahlak sahibi, erdem sahibi, bilgi sahibi herkese soruyorum. Devlette çifte standart yakışmaz arkadaşlar. Doğru değildir. Herkesin diline saygı göstereceksiniz. Evet resmi dilimiz Türkçe, eyvallah, kimsenin bir şey dediği yok zaten. Ama siz devlet olarak çifte standardı yapamazsınız, çifte standart kuramazsınız. Çifte standart yaptığınız zaman vatandaşlarınızı ayırıyorsunuz demektir, ayrıştırma yapıyorsunuz demektir. Bir grup insanı, bir grup insana düşman ediyorsunuz demektir. Bu emperyal güçlerin Türkiye’ye oynadıkları bir oyundur. Bu oyundan da Türkiye’yi kurtaracağız. Herkes rahat olacak bu ülkede. Herkes rahat olacak. Kimseyi düşman olarak görmeyeceksiniz, kimseyi ötekileştirmeyeceksiniz. Herkesin az önce ifade ettim inancına da, kimliğine de, yaşam tarzına da saygı göstereceksiniz.

Yeni bir başlangıç yapacağız. Ahlaklı bir başlangıç, demokratik bir başlangıç, herkesi kucaklayan bir başlangıç yapacağız. Kavgadan arınan bir toplum. Toplum şuna odaklanacak: Nasıl büyüyeceğiz, nasıl gelişeceğiz, işsizliği nasıl çözeceğiz? Bölgeler arasındaki dengesizliği nasıl gidereceğiz. Sorun var deprem bölgesinde. Yaşanan binlerce, milyonlarca insanın sorunu var. Bu sorunu nasıl çözeceğiz? Toplum buraya odaklanmalı. Kısır tartışmaların içine odaklanmamalı. Burada da basın mensuplarına büyük görevler düşüyor.

Ben biraz uzun mu konuştum Sayın Genel Başkanlar? Efendim hepinize yürekten teşekkür ederim. Dediğim gibi lütfedip bizi kabul ettikleri için de Sayın Genel Başkanlara hepinizin huzurunda teşekkür ederim.

Pervin Buldan- Değerli basın mensupları, biz de öncelikle hepinize teşekkür ediyoruz bu ilgi ve alakanızdan dolayı, hepinizin emeğine sağlık. Bugün evet Sayın Başkan ve heyetiyle birlikte bir görüşme gerçekleştirdik. Yaklaşık bir saat boyunca, Sayın Başkanın ifade ettiği konular üzerinde istişare ettik. Türkiye’nin en temel sorunlarını konuştuk ve bu temel sorunlar neticesinde Türkiye toplumunun, Türkiye halklarının, Türkiye kamuoyunun bizlerden beklentilerini konuştuk. Dolayısıyla bu beklentiler doğrultusunda Sayın Başkana bize vermiş olduğu, sunmuş olduğu bu bilgiler doğrultusunda bir kez daha teşekkür etmek istiyoruz partimiz adına.

Ancak şunu ifade etmek isterim ki, bugün Sayın Başkanı burada ağırlamamızın nedeni Kürt sorununun demokratik çözümünün parlamento altında, TBMM çatısı altında çözümünden yana olduğumuzu göstermek amaçlıydı. O yüzden Sayın Başkanı ve heyetini parlamentoda ağırlamak istedik. Buna vesile olmasını tercih ettik. Ama en azından başta Kürt sorunu olmak üzere Türkiye’nin bütün sorunlarının çözümünde Türkiye toplumunun bizden beklentilerini ve gelecek seçimler sonrası yapılacakları da istişare ettik. Bir kez daha Sayın Başkana ve heyetine geldikleri için teşekkür ediyoruz. Kolay gelsin Sayın Başkan.

Mithat Sancar- Değerli basın mensupları, Sayın Kılıçdaroğlu ve heyetinin bizleri burada ziyaret etmesini değerli buluyoruz. Yaptığımız görüşmede pek çok konu ele alındı. Biraz önce Sayın Kılıçdaroğlu bunları özetle sizlere sundu. Evet, Türkiye çok boyutlu bir kriz dönemi yaşıyor. Deprem, büyük bir acıyla içinde bulunduğumuz yıkımın tablosunu bir kez daha çıplak bir şekilde gözler önüne serdi. Yeni bir döneme girmemize vesile olan deprem, keşke bu kadar acıyla birlikte gündeme gelmeseydi. Ama bu acıları yok sayarak siyaseti yürütmek ve çalışmaları sürdürmek de artık mümkün değil.

Bizler yapıcı bir görüşme gerçekleştirdik. Partimiz, Türkiye’nin yıkımdan ağır zarar gören toplumsal kesimlerini ve yapılarını onarma konusunda acil bir programa ihtiyacı olduğu inancındayız. Yani acil bir onarım programına ihtiyaç var ve yeni bir başlangıca… Yeni başlangıç Türkiye’de; demokrasi, insan hakları, adalet ve özgürlük temelinde bir yaşam ve sistem kurmakla ancak mümkün olacaktır. Bu konularda görüşlerimizi karşılıklı paylaştık. Bu görüşmeyi Meclis’te yapmamızın nedeni de çözüm adresi olarak TBMM’yi gördüğümüzü vurgulamaktır, Sayın Eş Başkanımın da söylediği gibi. Türkiye’nin bütün sorunları burada, geniş bir toplumsal mutabakatla çözülmelidir, çözülebilir.

Öte yandan bu görüşmenin içeriğini de, konuştuğumuz hususları da kurullarımıza taşıyacağız. İttifak güçlerimizle bu görüşmeyi değerlendireceğiz. Ve çok geçmeden yakın zamanda, 1-2 gün içinde basına daha ayrıntılı, kamuoyuna daha ayrıntılı bir açıklama yapacağız.

Hepinize teşekkür ediyoruz. Sayın Başkana da ziyareti için teşekkür ediyoruz.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz