Kılıçdaroğlu: O kongreleri yapanların vebali, günahı yok mu?

0

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin Meclis Grup Toplantısında konuştu. “Bir salgın dönemindeyiz, her bir vatandaşımızın canı çok değerlidir.” diyen Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

“Her vatandaşımızın salgından sağ salim kurtulması için herkesin üzerine düşen görevler var ve bunların yapılması gerekiyor: Salgın başladığından bu yana olayı politik malzeme yapmamaya özen gösterdik. Nelerin yapılması gerektiğini ifade ettik. Bu sorun hepimizin ortak sorunuydu. Bilim kurulu vardı bilim kurulu bize ayrıca güven veriyordu. Biz sözlerimize hep öneriyle başladık.

Bu ülkede herkesin bu hasarı bu salgını en az hasarla atlatması bizim ortak hedefimizdi. Yine dedik, tasarruf yapın, toplumun her kesimi bu fedakarlığı yerine getirsin. Herkes fedakarlık yaptı, manavı, taksicisi, servisçisi herkes üzerine düşeni yaptı, sarayda oturanlar üzerlerine düşeni yapmadı. Kibirle bir devlet yönetilmez.

Biz fedakarlığı toplumun her kesimi yapsın dedik. Sarayın beslemeleri o fedakarlığın dışında kaldılar. Havaalanlarını yapanlar köprüleri yapanlar, dolarla, yolları yapanlar, aylıklarını dolarla garanti altına alanlar. bunlar hangi fedakarlığı yaptı? Bu soruyu iktidara sormuyorum, bu soruyu esnafa, emekliye sormuyorum bu soruyu geçen seçimlerde AK Parti ve Milliyetçi Hareket Partisi’ne oy verenlere soruyorum. Bu beyler milyarları aldılar, hangi fedakarlığı yaptılar?

Sen fedakarlık yapıyorsun, oy verdiğin insanlar fedakarlık yapmıyorlar, kibir abidesi olarak saraylarında oturuyorlar. Buna izin vermememiz gerekiyor arkadaşlar. O uçakla yetmiyor 3 tane daha Mercedes alıyorsun. Neyinize yetmiyor. Bu kamu özel iş birliği milleti iliklerine kadar sömürüyor. İktidar olduğumuzda yapacağımız ilk iş bunların tamamın kamulaştırmaktır. Bugün doğan çocuğun evladına bile yük getiriyorlar. Yazık günah değil mi bu memlekete? Bu memleket bu kadar sahipsiz mi? Vatandaşlarımız o köprülerden, o havaalanlarından onların istediği parayı ödemeden geçecek. Devletin soyulmasına izin vermeyeceğiz.

Dedim ki devleti yönetenlerin örnek olması lazım. Peki nasıl örnek olacak? Genelge çıkarıyorsun, illerde barolar kongre yapmasınlar, tamam yapmadılar, ama sen yapıyorsun! Bir de salon lebalep doldu diye övünüyorsun. Efendim barolar kendi genel kurullarını yapmayacak. E sen kendi genel kurulunu yapıyorsun! Ütelik insanlar sırt sırta.

Dün 341 vatandaşımız hayatını Kovid-19 dolayısıyla kaybetti. Sorumlusu kim? Bu soruyu geçen seçimlerde AK Parti’ye Milliyetçi Hareket Partisi’ne oy verenlere soruyorum. O kongreleri yapanların vebali, günahı yok mu? O insanlar sokağa çıktılar, binlerce insan Covid oldu. Yoğun bakımalrda yer yok. Torpiliniz varsa yer bulabiliyorsunuz. Peki ülkeyi bu hale getirenlerin sorumluluğu yok mu? Hâlâ onun partisine oy vermeye devam mı edeceğiz! İsraf merkezi oldu, devam ediyorlar, Türkiye’nin itibarını sıfırladılar. Böyle bir tablo olduğu zaman Türkiye’ye turis gelir mi arkadaşlar?”

Toplantıya katılan CHP milletvekilleri “128 milyar dolar nerede?” yazılı maske taktı. Kılıçdaroğlu, şu görüşleri dile getirdi:

Zor bir dönemden geçiyoruz. Salgın başladığından beri olayı siyasi malzeme yapmadık, yanlış varsa söyledik, nelerin yapılması gerektiğini ifade ettik. Bu sorunu en hafif şekilde atlatmamız için hepimize düşen görevler vardı. Herkes fedakârlık yaptı. Ama üzülerek ifade edeyim, sarayda oturanlar üzerlerine düşeni yapmadılar. Kibirle bir devlet yönetilmez. ‘Ben her şeyin üzerindeyim’ anlayışıyla devlet yönetilmez. Sarayda oturanlar ve beslemeleri hiçbir fedakârlık yapmadılar. Dövizle borçlananlar zengin oldu ve devlete en yüksek faizle borç vermeye başladılar. Emekliye, taksiciye ne verildi? Biner lira üç ay… Sarayın beslemeleri o fedakarlığın tamamen dışarısında kaldılar. Havaalanlarını, köprüleri yapanlar, aylıklarını dolarla alanlar, bunlar hangi fedakarlığı yaptı? Bu soruyu iktidara, esnafa, çiftçiye sormuyorum. Bu soruyu geçen seçimlerde Adalet ve Kalkınma Partisi’ne oy veren kardeşlerime soruyorum. Siz fedakârlık yaptınız, bu beyler ne yaptı? ‘İsraftan kaçının’ dedik, üç Mercedes daha alıyorsun.

DEVLETİN SOYULMASINA İZİN VERMEYECEĞİZ

Bu kamu özel iş birliği milleti sömürüyor. İktidara geldiğimizde ilk yapacağımız iş, bunların tamamını kamulaştırmaktır. Bugün doğan çocuğun evladına bile yük getiriyorlar. 20 yıl, 30 yıl… Yazık değil mi bu memlekete? Bu memleket bu kadar sahipsiz mi? Devletin soyulmasına izin vermeyeceğiz.

İllerde barolar kongre yapmayacak, ama sen yapıyorsun. Üstelik ‘lebalep doldu’ diye övünüyorsun. Dün 341 vatandaşımız hayatını kaybetti, COVİD-19 dolayısıyla. Sorumlusu kim? Bu soruyu yine geçen seçimlerde AK Parti’ye Milliyetçi Hareket Partisi’ne oy veren kardeşlerime soruyorum. Yoğun bakımlarda yer yok, torpiliniz varsa bulabiliyorsunuz. Ülkeyi bu hale getirenlerin sorumluluğu yok mu? Böyle bir tabloda Türkiye’ye turist gelir mi? Bilim Kurulu’nun ne dediğini, ne söylediğini, neyi önerdiğini bilen var mı? Kimse bilmiyor. Sağlık Bakanı, ‘bu tablodan 84 milyon sorumludur’ diyor. İnsanlar hayatlarını kaybediyor, bunlar sadece seyrediyor. Esnafı bitirdiler, turizmciyi de bitiriyor. Bu tablo Türkiye’ye turistin gelmesini engelliyor. Böyle bir tabloya yabancılar niye gelsin? Oysa turizm bizim için çok çok önemli.

Kısa çalışma ödeneğini kaldırırken, toplumun gözünden kaçan bir şey yaptılar. Bankalardaki mevduat faizine uygulanan stopajı düşürdüler. Kısa çalışma ödeneğinden 1 milyon 139 kişi yararlanıyordu, işsizlik tehlikesi ile karşı karşıya getirdiler. Altı aya kadar olan hesaplar için yüzde 15’ten yüzde 5’e düşürdüler. Bu aldıkları stopaj vergi olarak bütçeye gidiyordu. Kısa çalışma ödeneği işsizlik fonundan karşılanıyordu. Bu neyi gösteriyor? Hükümet rantiye sınıfına çalışıyor. Bankalarda 1 milyonun üzerinde hesabı olanların sayısı 283 bin kişi. Bu 283 bin kişinin mevduat faizini sıfırladılar. Kısa çalışma ödeneğinde olan kişiye de parayı vermediler. Soygun düzenini teşvik eden iktidar halk için çalışmıyor, rantiye için çalışıyor. Erdoğan’a bir öneride bulunmak isterim. Kardeşim, turizmcileri çağır, sorununuz nedir diye dinle, çözüm önerileri nedir diye dinle ve gereğini yap.

DEZENFEKTAN ÜRETİYORLAR, KENDİ BAKANLIĞINA SATIYORLAR

OdaTV diye bir internet sitesi var. Can Özçelik imzasıyla bir haber yayınlandı. Ticaret Bakanı ve kocası, şirket kurmuşlar, dezenfektan üretiyorlar, kendi bakanlığına satıyorlar. Ne hale geldiğimizi görüyor musunuz? Bakan ol, sürekli şirketinden mal al. AK Parti’ye oy veren değerli kardeşlerim, bakın Türkiye nasıl yönetiliyor? Bir yolsuzluklar ülkesi oldu Türkiye. Bu bakana niye kimse sesini çıkarmıyor? ‘Hepimiz malı götürüyoruz’ diyor. Sözüm söz. Sizin burnunuzdan fitil fitil getireceğiz. Meclis’e Siyasi Ahlak Kanunu’nu getireceğiz.

128 milyar dolar kimin parasıdır? Markette alarm takılan, bebek mamasını alamayan annenin parasıdır. 128 milyar dolar dükkanını kapatıp, evine mahcup şekilde giden esnafın parasıdır. Emeğini veren vatandaşın, lokantada çalışan işçinin, salgın koşullarında fabrika ve inşaatlarda alın teri ile çalışan işçilerin, her türlü engellemeye rağmen toprağı işleyen karnınızın doymasına katkı veren çiftçilerin, evlerinde ailesini bırakıp ‘bir kişinin hayatını daha kurtarabilir miyim’ diye çalışan sağlıkçıların, hakkı verilmeyen polislerin parasıdır. ‘Bunu sormayın’ diyorlar. O zaman biz siyaseti bırakalım. Erdoğan’ın açıklaması lazım. ‘Emekli amiraller darbe yapıyor’ mizansenini yaptılar. 80 yaşındaki emekli amirale kelepçe taktılar. Yetmedi. Ben ve arkadaşlarım için dokunulmazlığın kaldırılmasını istediler. Erdoğan, nasıl gelirsen gel. Vız gelir, tırıs gider. Trol ordusu görevlendirmiş, paralarını saray ödüyor. Beni sözde karalayacaklar. Kiminle gelirsen gel, nasıl gelirsen gel, ben hesabını soracağım. Fakir fukaradan çalınan bütün hakları telafi edeceğim. Yiğide savaş bayramdır.

128 milyar dolar… Anaokuluna başlayan çocuğun anlayacağı dilde 5 soru sordum. Hangi yöntemle sattın? Bu satışı hangi günde yaptın? Hangi kurdan sattın? Bu ticaretin alıcıları kim? Bu satış işleminin altında kimlerin imzası var? Anaokuluna başlayan çocuk soru sorduğumuzu anlar. Soruları sorduk, cevap yok, bir daha sorduk cevap yok. Bizi tatmin eden cevap yok. İl ve ilçe başkanlıklarımız, kendi buldukları binalara assınlar, vatandaş da sorsun. 128 milyar doların nereye gittiğini bilmiyoruz. Birinci sorunun cevabını aldık. Şimdiki Merkez Bankası Başkanı çıktı ‘28 Şubat 2017 itibariyle bir protokol yapıldı ve ona göre satıldı’ dedi. Bu protokolü dayandırdıkları kanun var, ama ikinci maddesi 2018 yılında iptal edildi. İptal edildi ama satışlar devam ediyor. Öyle tahmin ediyoruz, bilmiyoruz. Yani yasal dayanağı olmayan bir protokol. Bu protokol kanunsuz. Polisler vinçlerle geldiler, bizim afişleri indirdiler. Polis, hâkim, savcılar seferber oldular. Bir de ‘ülkede demokrasi var’ diyorlar. Yanlış bir şey söylesek alabilirsin, soru soruyoruz. ‘128 milyar dolar nerede’, gayet basit bir soru soruyoruz. Neden indiriyorlar? Millet öğrenmesin diye. Çünkü hesabını veremiyorlar. Biz 128 milyar nerede diyoruz kaldırıyorlar. Bu ne demektir? Yargı da askıya alındı. Ben fakir fukaranın hakkını savunmuyorsam neden siyaset yapıyorum?

128 MİLYAR DOLARIN HESABINI FİTİL FİTİL BURUNLARINDAN GETİRECEĞİM

Erdoğan, ‘salgın dolayısıyla kullandık diyor. Yine Erdoğan, ‘Merkez Bankası’nda kaybolan bir şey yok’ diyor. Yiğit Bulut, ‘Türkiye’nin satılabilen rezervi yok’ diyor. Nurettin Canikli, ’75 milyar doları gerçek ve tüzel kişiler aldı, halkın evinde’ diyor. Soruyorum, siz bir para aldınız mı? Hamza Dağ, ‘128 milyar dolar kasada’ diyor. Ama Merkez Bankası internet sitesine bakıyorsunuz, yok. Merkez Bankası mı doğru söylüyor, Hamza Dağ mı doğru söylüyor. Götürmüşler malı. Biz yer miyiz bunu? Mahir Ünal, ‘128 milyar lira’ bu da liraya takmış, hala haberi yok. Bülent Turan, ‘siyasette ne seviye ne nezaket bıraktılar’ diyor. Soru sormak ne zamandan beri nezaketsiz oldu? Lütfü Elvan açıklama yaptı. ‘Hepsini görme imkanımız var, açık ve şeffaf’ diyor. Yani kabul ediyor. Haydi bana söylemiyorsun, yandaşlarına söyle. Devam ediyor, ‘bu verilerin yayınlanmasında fayda görüyorum tabii takdir Merkez Bankası’nın.’ Merkez Bankası’na bir şey bırakmadın ki. Sen Hazine ve Maliye Bakanı’sın, sen açıkla. ‘Merkez Bankası açıklasın’ diyor. Protokolü sen yapmışsın. Merkez Bankası da karışmak istemedi. İşin Türkçesi budur. O nedenle yaptıkları açıklamaların tamamı tutarsız. Erdoğan geçen hafta grup toplantısı yapamadı. Soruyu sormak bizim görevimizdir, vatandaşın hakkını hukukunu aramak bizim görevimizdir. Biz 83 milyon bu soruyu sormak ve onlar da cevap vermek zorundadır.

Araştırma yapmışlar. 128 milyar dolar ile ilgili… Yüzde 6.2, ‘muhalefetin soru sormasını engellerdim.’ İkinci seçenek, ‘asla cevap vermezdim.’  Üçüncü seçenek, ‘cevap verirdim.’ Oran kaç, yüzde 88.8. AKP seçmeninin yüzde 71.2’si ‘cevap verin’ diyor. MHP seçmeninin 86.1’i ‘cevap verilmesi lazım’ diyor. Ülke çok sancılı bir dönemden geçiyor. Ekonomi ne yazık ki çöktü. Dağıtılan patates için insanlar birbirlerini eziyorlar. 21. yüzyıl Türkiye’sinden söz ediyorum. İnsanlar saatlerce yardım dağıtılacak mı diye soruyor. ‘Uzaya, aya gideceğiz beyler meraklanmayın’ diyor. Sen önce milletin karnını doyur. Görülmemiş şekilde, arka kapıdan 128 milyar dolar birilerine peşkeş çekildi. Kime sattıkları, kaça sattıkları, hangi kur üzerinde sattıkları belli değil. Arka kapıdan kodamanlara sattılar. Sormadığım adam kalmadı, ‘vallahi billahi almadık’ diyorlar. Eğer vatandaşlardan biri ‘Ben aldım’ diyorsa, ben de göreyim tanıyayım o kişiyi. Arka kapıdan kodamanlara sattılar. Buradan Allah şahittir, milletime söz veriyorum. Sandık gelecek, iktidar olacağız, o kodamanlardan o 128 milyarın hesabını soracağım, fitil fitil burunlarından getireceğim.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz