Kılıçdaroğlu: Vatandaş Cumhurbaşkanı’nın tarafsız olmasını istiyor; tarafsızlık konusunda referanduma hazırız

0

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin Meclis Grup Toplantısında konuştu. “Gezi olayları dünyanın en demokratik eylemlerinden birisiydi, kimsenin burnu bile kanamadı.” diyen Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

“Gezi direnişinde ağaçların kesilmesine karşı direndiler. Kitaplar okundu. Sevgi gösterilerinde bulunuldu. Yeryüzü sofraları kuruldu. Gezi’ye katılanların tamamı bizim çocuklarımız. Her görüşten gençlerimiz vardı orada. 601 gündür Osman Kavala içerde. Bu insanlar ne yaptı? 600 gündür mahkemeye çıkmayı bekledi. FETÖ’cülerin hazırladığı iddianamelerle yargılanıyorlar. Amaç Soros değil, Gezi’ye katılan gençlerden intikam almak. Ama ne yaparlarsa yapsınlar Türkiye’nin önü açılacak.

Gezi davasının çökmesine yol açacak en önemli cümleyi Osman Kavala kurmuş: ‘Madem Soros’tan talimat alarak yapmışım bunu, Soros’un davada şüpheli olması garip değil mi?’ Çünkü amaç gençlerden intikam almak. Gezi’ye katılan bizim insanımız. Her kesimden insan vardı orada. Nedir bu davalar? FETÖ’nün taktikleri aynen devam ediyor. Kim ne derse desin Osman Kavala, Eren Erdem boşuna yatıyor.

Hiç kimse meraklanmasın; Türkiye’nin önü açıldı, Türkiye’nin önü daha da açılacak. Türkiye’ye huzur gelecek, bereket gelecek, demokrasi gelecek. 31 Mart’ta bir seçim yapmıştık, güzel de bir sloganımız vardı ‘Mart’ın sonu bahar’ diye. Gerçekten Mart’ın sonu bahar oldu. Ankara’da, Antalya’da, Adana’da, Mersin’de baharı getirdik. İstanbul’u hazmedemediler, binbir türlü iftira attılar.

Oyları çaldılar dediler, nerede bu hırsız? Elimizde kamera görüntüleri var dediler, e hani nerede? Sonunda itiraf ettiler, siyasi bir söylem dediler. Siyasetin de bir ahlakı vardır. Seçim yenileme kararı alınınca kimi çevreler ‘boykot edin’ dedi. Kimileri de beklediler ki CHP’liler sokağa dökülsün, camı çerçeveyi indirsin. Biz sağduyulu hareket ettik. 16 milyon İstanbulluya sonuna kadar güveniyoruz dedik ve güvendik.

Haktan, hukuktan, adaletten bahsedenler hakem olarak milleti görürler. 13.729 oy farkla kazanmıştı Ekrem İmamoğlu. 23 Haziran’da sandığa gittik ve 800 bini aşan bir oyla İmamoğlu seçimi aldı. Bu milletin ahlakına, ferasetine ve vicdanına güvendik, güveniyoruz.

Seçimler her türlü iftiraya rağmen yapıldı, Pontus’tan tutun diplomaya kadar. Doğrudan doğruya İmamoğlu’nu hedef alarak orantısız bir güçle propaganda yaptılar. Ama bizim de vicdanımız, Allah’ımız ve inancımız var. Şimdi bir daha 82 milyonun vicdanına ve adalet duygusuna sesleniyorum. Eğer bir kişi tarafsız davranacağına dair namusu ve şerefi üzerine and içmişse tarafsız kalmalıdır.

Hep beraber bir demokrasi destanı yazdık. Hem Ekrem bey, hem Milletvekillerimiz, İl Başkanlarımız, örgütümüz, taraflı Cumhurbaşkanı’na rağmen güzel bir çalışma sergilediler. Hep birlikte Türkiye bizimdir dedik. Bu destan sadece Cumhuriyet Halk Partisi’nin değil, demokrasiye susayanların, hepimizin destanıdır; bu ülkenin destanıdır. Hep birlikte güzel şeyler yapacağız.

Eğer bütün dünya bugün Türkiye’yi konuşuyorsa 16 milyon İstanbullu sayesindedir. 16 milyon İstanbullu bir siyasi destan yazdı. Ve bu destan bizim siyasi tarihimizin en önemli destanlarından biridir. AK Partili, ülkücü MHP’li kardeşlerime, Saadet Partili kardeşlerime, HDP’ye oy veren bütün kardeşlerime teşekkür ediyorum. Sizden-bizden demeden, doğulu-batılı demeden, etnik kimlik üzerinden inanç üzerinden siyaset yapmadan milyonların hep beraber motorları maviliklere sürmesi kadar güzel bir şey yoktur. Bu destan sadece CHP’nin destanı değil, demokrasiye susayanların destanıdır.

Bu seçimlerin iki temel sonucu var Türkiye için. Seçmen Türkiye’deki siyasilere bir mesaj verdi. Siyasilerin vesayetinde olan yargıya mesaj verdi. Mazbatayı haksız bir şekilde aldınız. ‘Biz haksızlık karşısında susan dilsiz şeytan olmayacağız’ dediler. İstiyorlarsa yine YSK orada, gitsinler dilekçe yazsınlar. Vallahi itiraz etmeyeceğim, yeniden seçime gideceğim.

Bütün dünyaya şu mesajı verdik: Yargının siyasallaşmasına rağmen bu ülkenin kültüründe ve dokularında demokrasi vardır ve biz demokrasi mesajı verdik. Dünya da bunu kabul etti. Türkiye’den demokrasi açısından umutlarını kesmişlerdi. Bizler bir destan yazarak demorkasiden yana oy kullandık, mesajı verdik. Dünya ‘Türkiye’de gerçekten demokrasi kültürü yerleşmiş durumda’ dedi.

Bu seçimin bir anlamı daha vardı. Vatandaş Cumhurbaşkanı’nın tarafsız olmasını istiyor, Cumhurun başında olan kişi tarafsızlığını korumalı. 800 bin kişi bu mesajı verdi. Tarafsızlık konusunda referanduma hazırız. Biz bütün baskılara ve engellemelere rağmen dünyaya, bu ülkenin kültüründe ve dokusunda demokrasi vardır mesajını verdik. Kazanan sadece Ekrem İmamoğlu değil, kazanan Türkiye Cumhuriyeti’dir, Cumhuriyet’i demokrasiyle taçlandıran milyonlardır.

Vatandaş hak, hukuk istiyor. Yandaş değil, özgür haber alacağı medya istiyor. Yapılan köprünün, şehir hastanelerinin kaça mal olduğunu öğrenmek istiyor. Bunları TBMM’deki hiçbir milletvekili de bilmiyor. Senin oy verip parlamentoya getirdiğin 600 milletvekilinin ne hale getirildiğini görüyor musunuz? Tek adam rejimi değişmeli. Tek adam rejimi felaket, yoksulluk, enflasyon getirdi. Tek adam rejimi bu ülkeye huzur getirmedi. Tüm partilere açık çağrımdır, vatandaşın bu beklentilerini karşılamak için biz her şeye hazırız. Getirin kanun, tek adam rejimini kaldıralım. Güçlü bir demokratik sistem kuralım.

Asıl görevimiz şimdi başlıyor. Belediye başkanlarımıza büyük görevler düşüyor. 7 kuralı sayıyorum şimdi. Bu 7 kuralın takipçisi hem ben hem millet olacak. Türkiye’nin sorunlarını kavgasız, akılla çözmeye talibiz.

1- Belde insanlarını inançları, kimlikleri ile ayırmayacaksınız. 2- Hizmeti, belli kişiler için değil halk için yapacaksınız. 3- Beldenizde fakir mahallelere pozitif ayrımcılık yapacaksınız. 4- Yoksullara yardım yaparken insan onurunu koruyacak, yoksulluğu asla teşhir etmeyeceksiniz. 5- Harcadığınız her kuruşun hesabını millete vereceksiniz. 6- Belediyede yönetici atamalarında kesinlikle liyakat sistemine uyacaksınız. 7- Belediyeyi adalet ile yöneteceksiniz.

Türkiye Cumhuriyeti bir aile şirketi gibi yönetiliyor. Sarayda beyefendi, damadı ekonominin başında. Ekonomide kriz var, faturayı kim ödeyecek? Saray fatura öder mi? Hayır. Saraydan beslenenler de dolarla ihale alıyorlar. Havuz medyası da asla krizden etkilenmez. Faturayı sadece sıradan vatandaş değil, sanayiici de, çiftçi de ödüyor.”

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz